Yılmaz Özdil

O ses...O ses Türkiye

26 Şubat 2014
Bilal’in kumbarası doludur.

Babası telefon eder.
Boşalt der...
Sıfırla!

*

Bilal başlar boşaltmaya...
Bir kısmını Hasan abiye,
bir kısmını Faruk’a verir,

Yazının Devamını Oku

Çoluk çocuk

25 Şubat 2014
Tayyip Erdoğan güya Devlet Bahçeli’ye hakaret etti, çoluk çocuk nedir bilmez dedi.

*

Kendisine Atatürk hatırlatıldı.
Bu sefer, Atatürk’ün durumunu izah etti; bana kalkıyor, başka yerden örnek veriyor, Gazi Mustafa Kemal’i veriyor, Gazi Mustafa Kemal çoluk sahibi olmuştu, çocuk sahibi olmamıştı,
git iyi öğren dedi.

*

Yazının Devamını Oku

Profesör Hilmioğlu

23 Şubat 2014
Beş senedir tutuklu bulunan Profesör Fatih Hilmioğlu’nu, lütfettiler, kanser olduğu için tahliye ettiler.

*

Dile kolay.
Beş sene.

*

Silivri mesela...
Güya İstanbul’da.
Beşiktaş’tan gelen bir avukat, 90 kilometre gidiyor, 90 kilometre dönüyor. Anadolu yakasından, Pendik’ten gelen bir avukat, 135 kilometre gidiyor, 135 kilometre dönüyor. Beş senedir.

*

Yazının Devamını Oku

Ukrayna

22 Şubat 2014
Kaddafi, başbakanımıza ödül verdi, Kaddafi’yi linç ettiler. Hüsnü Mübarek, cumhurbaşkanımızla kucaklaştı, Hüsnü Mübarek’i kafese koydular.

Başbakanımız, Beşar Esad’la kardeş oldu, o günden beri Suriyeliler birbirini vuruyor. Cumhurbaşkanımız Pakistan’a gitti, Benazir Butto’yu havaya uçurdular. Başbakanımız Lübnan meclisinde konuştu, ertesi sabah Lübnan işgal edildi. Cumhurbaşkanımız Yemen’e gitti, bakanlarımızla birlikte Yemen türküsünü söyleyip ağladılar, Yemen’de içsavaş çıktı. Başbakanımız İsrail başbakanıyla el sıkıştı, o gece Gazze’yi vurdular. Ürdün başbakanı Ankara’ya ayak bastı, Ürdün’e dönmeden istifa etti. Gürcistan’la yakınlaştık, başbakanımız Saakaşvili’ye sarıldı, ertesi gün Rusya Gürcistan’a girdi. Suudi Kralı cumhurbaşkanımızla başbakanımıza madalya taktı, turp gibiydi, felç oldu, aylarca ABD’de hastanede yattı, zor düzelttiler. Başbakanımız Irak’a gitti, henüz Irak’tayken meclis basıldı, bakanlar rehin alındı, 45 kişi öldü. Afrika açılımı yaptık, ne Tunus kaldı kardeşim, ne Fildişi Sahili... El Beşir’e Çankaya Köşkü’nde mantı yedirdik, Sudan resmen ikiye bölündü. Arjantin devlet başkanı geldi, gelmeden önce seyahat harcırahı çalındı, dönünce kansere yakalandığı açıklandı. Arnavutluk başbakanı, bizim başbakanın oğlu Bilal’in nikâh şahidi oldu, ertesi sabah sancılarla kıvrana kıvrana hastaneye zor yetiştirdiler, yatırıp safra kesesini aldılar. 2010’u Japonya yılı ilan ettik, 2011’de tsunamiyle dümdüz oldular, nükleer santral bile patladı. Cumhurbaşkanımız Güney Kore’ye gitti, 50 sene sonra ilk defa Kuzey Kore’den füze fırlattılar. Yunanistan başbakanı, kış olimpiyatımıza geldi, Yunanistan’da halk ayaklanması çıktı, hükümet istifa etti. Irak Cumhurbaşkanı Talabani, başbakanımızla görüştü, görüşüş o görüşüş, o günden beri Talabani’yi gören yok, bazı kaynaklara göre bitkisel hayatta, bazı kaynaklara göre öldü. Romanya başbakanı geldi, anlaşmalar imzaladı, gidince derhal istifa etti. İspanya başbakanıyla bizim başbakan medeniyetler ittifakı kurdu, adam siyaseti bıraktı. Silvio yargılanıyor. Portekiz başbakanı, cumhurbaşkanımızı karşıladı, el sıkıştı, sonra gitti kendi cumhurbaşkanına istifasını sundu. Ukrayna’yla vizeleri kaldırdık, Ukrayna başbakanı tutuklandı. Polonya’yla irtibat kurduk, Polonya devlet başkanının uçağı çakıldı, rahmetli oldu. Bizim başbakanın Kosova’ya gideceği açıklandı, Kosova sokaklarına hoş geldiniz pankartları asıldı, bizim başbakan gitmeden 12 saat önce Kosova hükümeti düştü. Cumhurbaşkanımızın Hollanda’ya gideceği açıklandı, Hollanda prensi çığ altında kaldı, bitkisel hayata girdi, cumhurbaşkanımız Hollanda’ya gitti, Hollanda hükümeti istifa etti, Hollanda Kraliçesi iadeiziyarete Ankara’ya geldi, prens öldü, Hollanda Kraliçesi tahtı bıraktı. Başbakanımızın ABD’ye gideceği açıklandı, başına gelecekleri tahmin eden Obama beyzbol sopasını çıkardı, gezi iptal oldu. Başbakanımız ısrar etti, ABD’ye illa gitti, henüz dönmeden kasırga çıktı, insanlar öldü, Oklahoma afet bölgesi ilan edildi. Cumhurbaşkanımız İsveç’e gitti, külkedisi olarak tanınan İsveç prensesi şak diye öldü, cumhurbaşkanımızı korumakla görevli olan İsveçli polislerden biri motoruyla kanala uçtu, o da öldü. Başbakanımızın El Fetih’le Hamas arasındaki sorunları çözmek için Filistin’e gideceği açıklandı, duyulması bile yetti, Filistin hükümeti istifa etti.

*

NATO genel sekreteri geldi, otelin banyosunda düştü, omzu çıktı. Rusya dışişleri bakanı geldi, otelde merdivenden yuvarlandı, sol eli bilekten kırıldı. Gürcistan cumhurbaşkanı geldi, gelmişken burda kamp yapan Gürcistanlı bisikletçileri ziyaret etti, bisikletten düştü, kolunu kırdı. Burkina Faso dışişleri bakanı geldi, bizim dışişleri bakanıyla ortak basın toplantısı yaparken, bizimki lafı uzattı, adam ağaç gibi devrildi, bayıldı, hastanede güç bela ayılttılar.

*

Mursi’ye gittiler, sırtını sıvazladılar, Mısır’da darbe oldu, Mübarek’i kafesten çıkardılar, Mursi’yi kafese koydular.

*

Başbakanımız, olimpiyat oylaması için Arjantin’e gitti, merhabalaştılar, Arjantin devlet başkanı beyin kanaması geçirdi. Olimpiyatı Tokyo kazandı, bizim başbakan Tokyo’yu tebrik ediyorum dedi, Tokyo valisi istifa etti.

*

Yazının Devamını Oku

Yok böyle hükümet

21 Şubat 2014
İçişleri bakanı oğluna soruyor, evde kaç para var oğlum?

Oğlan cevap veriyor, üç-beş kuruş bir trilyon babacım... İçişleri bakanı hâlâ, ne ben oğlumu aradım ne oğlum beni aradı, dinleme “yok” diyor.

*

Ulaştırma bakanının bacanağı gözaltına alınıyor. Ulaştırma bakanı, haberim “yok” diyor. Müteahhitler, Binali kalırsa yaşadık, milletin a...na koyacağız diyor. Binali, gene haberim “yok” diyor.

*

Yazının Devamını Oku

İnternet

20 Şubat 2014
Değerli gençler...

*

Develer tellal, pireler berber iken, Samsun cigarasının içinden odun çıktığı günlerde... İstanbul’la Ankara arasında alo diyebilmek için santrala yazdırıp altı saat beklediğimiz, cep telefonunun sadece Kaptan Kirk tarafından kullanıldığı, sokaklarda ayı oynatıldığı, kalantorların anca 124’e bindiği, Anadol’un inekler tarafından yenildiğine inanılan, salça sürülmüş ekmek dilimi dönemlerinde... Mutfak zeminlerinin muşamba kaplandığı, tencere kalaylattığımız, arapsabunu kokulu zamanlarda...

*

Avaramu’yu ezberleyen kızlar Raj Kapoor’a hastayken, Ömer henüz turist bile değilken, Vahi Öz’e güldüğümüz, zavallı Ayşecik’in zengin babasından habersiz, kötü kalpli üvey anne yanında çileler çektiği, n’ayır n’olamazlı yıllarda... Mesut Bahtiyar’dan şarkılar dinlediğimiz, Cem Karaca’nın İzmir fuarını zangır zangır salladığı, Özay Gönlüm’ün yaren’ini tıngırdattığı, yerli Elvis Erol Büyükburç’la kalipso kralı Metin Ersoy’un gazinoları inim inim inlettiği, Cemal Kamacı’nın kroşe patlattığı, Metin Oktay’ın ağları deldiği, Neil Armstrong ay’a falan ayak basmadı, hepsi Hollywood tezgâhı diye iddiaya girilen, kasetleri acayip kapışılan Arif Susam’ın oo-ooo Recep bey de burdaymış diyerek sintizayzır çaldığı günlerde, Ümit Besen’in masasının ayağı kırık, pantolonların paçası bol, Kastelli bankerken...

*

Muavinli dolmuşçuların Orhancı-Ferdici diye birbirini solladığı arabesk sabahların, Barış Manço’nun lambaya püf dediği elektrik kesintili akşamlarında, mum ışığının gölgesinde parmaklarımızı eğip bükerek duvarda tavşan yaptığımız, yün fanilaları soba askısında kuruttuğumuz, Killing okuduğumuz, başka eğlencemiz olmadığı için radyoda arkası yarın’lara kulak kesildiğimiz, ki, uyarlayan Çetin Köroğlu, efekt Ertuğrul İmer’dir, ayıptır söylemesi Arzu Okay’ın rüyalarımıza girdiği, tak fişi bitir işi gecelerinde... Martin Luther King yaşarken, Sadun Boro’nun kısmet’iyle dünya turuna çıkmasına heyecanlanıp, Avanak Avni’yle tanıştığımız, Zübük’ün kaleme alındığı, sutyen’in bile nerdeyse porno kabul edildiği, Altan Erbulak’ın muhteşem sarışın yavrular, esmer bombalar çizdiği, Halikarnas Balıkçısı’nın Bodrumlu süngerci zannedildiği, otomobillerin arkasına bugün bile hâlâ ne manaya geldiğini bilmediğim STP’lerin yapıştırıldığı, şehirlerarası otobüslerde sigara içildiği, damalı taksiler çağında...

*

Keban bile yokken, İbrahim Tatlıses demirciyken, nüfus 40 milyon, Hababam öğrencileri ilkokuldayken, tırışkadan tayyare MTA Sismik-1 Hora’nın uzay mekiği muamelesi gördüğü teknoloji fukaralığında... Turnike atmayı Beyaz Gölge’den öğrendiğimiz, Doktor Richard Kimble babamızın oğluymuş gibi, şerefsiz Falconetti’ye küfür ettiğimiz, polisimizi Komiser Colombo, hukukumuzu Avukat Petroçelli’den ibaret sandığımız, kapı gibi adam McMillan’ın aids’ten ölene kadar eşcinsel olduğunu bilmediğimiz hayal kırıklıklarında... Kunta Kinte gibi zenci olmadığı halde, Isaura’nın neden köle olduğunu anlayamadığımız, yamuğunu gördüğümüz arkadaşlarımıza n’aber lan Ceyar diye seslendiğimiz, saat kurup, sabahın kör karanlığında kalkarak, uykulu gözlerle Muhammed Ali’nin maçını seyrettiğimiz, onunla birlikte kelebek gibi uçup arı gibi soktuğumuz masum tiryakiliklerde...

Yazının Devamını Oku

Fener alayı

19 Şubat 2014
Bazen yazılmayan haber...

Yazılandan fazla haber anlatır.

*

Fenerbahçe’nin bağdat caddesindeki yürüyüşü mesela... Eğer bir spor kulübünün taraftarı 500 bin kişiyle eylem yapıyorsa, dünyanın her yerinde birinci haberdir.

*

O yüzden...
Hürriyet’te sürmanşetti.
Cumhuriyet’te dokuz sütun oldu.

Yazının Devamını Oku

Yılmaz ÖZDİL

16 Şubat 2014



Benim başörtülü bacıma saldırdılar.

Yazının Devamını Oku