Muhtemelen tasarım dünyasının IQ’su en yüksek adamlarından biri John Maeda. Kimilerinin "dahi" kabul ettiği Maeda, Reebok için acayip modeller tasarladı. Barcelona’daki ’breadandbutter’ fuarında hem Maeda ile hem de tasarımlarıyla tanıştık.
Karşımda oturan adamın "Dünyanın en önemli 50 tasarımcısından biri" ve "21. yüzyılın en önemli 21 kişisinden biri" gibi unvanları var. Ancak kendisi daha çok başını bilgisayardan yeni kaldırmış meraklı, neşeli ve zeki bir mühendise benziyor. Hemen okulundaki, yani MIT’deki Türk öğrencilerin ne kadar bilgili ve akıllı olduğunu söyleyerek kalbimi çalıyor.
Gözleri muzipçe parlayan John Maeda’nın karşısında konuyu dağıtmamaya çalışarak Reebok için yaptığı tasarımlara odaklanıyorum. Zaten Barcelona’da ve ’breadandbutter’da bulunmamızın sebebi de bu. Daha önce Absolut Vodka, Sony ve Cartier gibi markalar için çalışmış olsa da ilk kez spor ayakkabı tasarlıyor Maeda. Elbette bütün Amerikalılar gibi spor ayakkabıya düşkün.
"Dijital çağda sadeliğin temsilcisi" olarak tanımlanan net ve yalın bir çizgisi var Maeda’nın. Reebok için tasarladığı ve sınırlı sayıda üretilen ’Timetanium’ koleksiyonunda da bu çizgisinin izlerini görmek çok mümkün. Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi ayakkabının tasarımındaki tüm formüller bilgisayar yardımıyla hazırlanmış; buraya kadar bir sorun yok, ne de olsa yaratıcısı bilgisiyar dahisi. Asıl şaşırtıcı olansa Maeda’nın bu çalışma için özel bir yazılım programı geliştirmesi. Bu programı oluşturan formüller ayakkabıların iç kısımlarına Maeda’nın kendi elyazısıyla yazılmış.
Bir ayakkabı tasarımı için özel bir yazılım programı hazırlamanın müzik parçası bestelemekten ya da şiir yazmaktan bir farkı olup olmadığını soruyorum Maeda’ya. Bu yorumdan çok hoşlanıyor: "Bence yok. Hatta bu bu programın kendine özgü bir dili olduğu için bu yolla birtakım mesajlar veriyor olabilirim." Şahsen matematikten sürekli çakan biri olduğum halde, sayıların dilinden biraz olsun anlayanların bu tasarım sayesinde çok eğlenebileceğini söylüyorum ve Maeda bir kahkaha koyveriyor.
BAŞARISIZLIĞIN GÜCÜ
Tasarımın bir başka özelliği de kişiselleştirilebilmesi. Yani bu kriptoları çözebilecek matematik ve bilgisiyar bilgisinden yoksun olsanız dahi; size özel bir simge, bir slogan ya da bir cümle Maeda’nın tasarladığı yazılım programına dökülüyor ve ısmarladığınız ayakkabıda yer alıyor. Bunun için internet sitesi www.rbkcustom.com’a girmeniz yeterli. Zach Braff, Adrian Grenier ve Dane Cook gibi isimlerin çoktan keşfettiği bu tasarımda Maeda’nın üç boyutlu efekti veren grafikleri ve logoritmaları bu kez de sizin adınıza konuşabilir.
Başarılı bir tasarımcı olmanın yanı sıra aynı zamanda MIT’de ders veren profesör Maeda’ya "Bilimadamı mısınız, tasarımcı mı yoksa sanatçı mı?" diye soruyorum. "Hepsi" diye yanıt veriyor: "Amerika’ya göçmen olarak gelen işçi sınıfından bir ailenin çocuğu olarak hep çok çalıştım. Aileme göre sanatçı olmam söz konusu bile değildi ve MIT’de bilgisayar üzerine çalışan bir bilimadamı olmak büyük başarıydı. Ben de zaman içinde farklı yönlere giderek bunları sentezledim."
Matematik kesinliğin ve bilgisiyarların dilini tasarıma başarıyla tercüme eden Rönesans adamı Maeda’nın üzerinde durduğu iki kavram da beni şaşırtıyor: "Basitlik" ve "Başarısızlık"... Basitliğin o kadar da kolay yaratılamayan bir değer olduğuna ikna oluyorum ama şimdi bu başarısızlık da nereden çıktı? Başarı timsali Maeda’dan "başarısızlığı" dinlemek hoş oluyor doğrusu: "Başarısızlık çok önemlidir çünkü dünya üzerinde başarısızlıktan daha öğretici ve ilham verici bir şey olamaz. Başarıyı tanımadan önce başarısızlığı bilmek gerekir. Başarısız olmaktan korkmamak insana çok şey kazandırır."
John Maeda’nın son derece başarılı Reebok tasarımları üzerinden yaptığı bu felsefeye itirazı olan?
BARCELONA VE BREADANDBUTTER NOTLARI
Barcelona dünyanın en güzel şehirlerinden biri. Ne yapıp edin, mutlaka yolunuzu düşürmeye çalışın. Üstelik pek çok Avrupa kentine göre nispeten hesaplı.
Breadandbutter -yani hazır giyim, spor giyim ve denim dünyasının en önemli fuarı- zaten şenlik gibi bir şehir olan Barcelona’yı iyice çıldırtmış. Otellerde ve uçaklarda yer yoktu.
Belki de Barcelona’ya breadandbutter zamanı gitmemek en iyisi. Fuar da şehir de son derece renkli ve sereserpe olduğu için insan kafayı yeme noktasına geliyor.
Fuardaki bazı standların yaratıcılığı akıllara ziyandı. Konserler, partiler ve performanslar zaman zaman fuardan epey rol çaldı.
Devasa alandaki açıkhava etkinlikleri de bizim buradaki rock festivallerini aratmayacak cinstendi. Yapay kumsal mı yoksa havuz mu ararsınız? Yalnız bu kadar genç, güzel ve stil sahibi insanı bir arada görmek insanda geçici bir körlük hissi yaratıyor.
Haftanın Umulmadık İlham Perisi
Scarlett Johansson
Scarlett Johansson’un yastık gibi dudaklarına ve cinayet sebebi kıvrımlarına hasta olanların yarattığı kuyruğun başında Woody Allen geliyor. Aklı bir karış havada karpuz beyinli yaşıtlarının yanında mücevher gibi parlayan oyuncunun hayranları arasında Tom Waits gibi beklenmedik isimler de bulunuyor.
Yaşına başına bakmadan Hollywood’a eski usül ağırbaşlı bir ihtişam getirmeyi başaran Johansson şimdi de müziğe el attı. Hanımefendinin dumanlı boğuk sesine filmlerden aşinaydık ama kimse de bir albüm çıkarmasını beklemiyordu doğrusu. Hele de Tom Waits gibi şarkılarını pek kimseye koklatmayan aksi bir adamın parçalarını söylemesini hiç...
"Anywhere I Lay My Head" adlı albümünde tam 10 adet Tom Waits şarkısı yorumlayan Johansson’un şarkıcılığı kimileri tarafından baştan çıkarıcı, kimileri tarafındansa basitçe "yetersiz" bulunmuştu. 23 yaşındaki oyuncu, inkar edilemez seksapelinin yanı sıra yeteneğiyle de konuşuluyor. Woody Allen’da "yeniden film çekme isteği uyandırması"ndaysa kusursuz güzelliği mi yoksa oyunculuğu mu etkili, bilinmez.
Onun modayla ilişkisine gelince; bir moda ikonu sayılmaz ama hemen hemen hiç hata yapmıyor. Arayış içindeki bir genç kızdan çok vücudunu seven ve tanıyan bir kadın gibi giyiniyor. Seksapelini gizlemeye yeltenmiyor ama onu ucuz bir biçimde sergilemekten de kaçınıyor. Gece elbiselerinin içinde ağırbaşlı ve kendine güvenli, günlük kıyafetleri de rahat ve abartısız. Ne moda kurbanı ne de moda delisi...
MODA AJANS
Bir tasarım haftası daha
Tasarlanmalara doyamayan İstanbul’un son tasarım fuarı "İstanbul Design Week" (IDW) basına tanıtıldı. 16-20 Ekim tarihleri arasında yapılacak etkinlik Dream Design Factory (dDf) ve DesignPartners ortaklığında kurulan yeni bir oluşum tarafından düzenleniyor. Bekleyelim ve görelim.
Lauren Hutton ışık saçıyor
Mango harika bir seçim yaparak önümüzdeki sezon yüzü olarak Lauren Hutton’ı seçti. 70’li yıllarda hatırı sayılır bir rüzgar estiren bu güzel kadının hálá modellik ve oyunculuk yapması içimizi açıyor. Mango’nun kampanyası için Katalan fotoğrafçı Antoni Bernad’ın çektiği bu fotoğrafa bakarsanız sizin de içiniz açılır...
Hanımefendi nereye koşuyor
Nike’ın gerçekleştirdiği "Human Race" dünyanın en büyük koşusu. 31 Ağustos’ta İstanbul’la birlikte Londra’dan Paris’e, New York’tan Vancouver’e 25 ayrı ülkede koşulacak. Bu koşunun Boğaz Köprüsü ayağında ter atmak istiyorsanız www.nikeplus.com’dan kayıt yaptırın.
Bizi de uçur Vakko
Eskiden hostes olan şimdiki kabin memurlarının yeni cicileri Vakko imzasını taşıyor. Uçarken şık olmak ve bu arada yolcuyu memnun etmeye çalışmak meşakkatli bir iş. Vakko zarif ve fonksiyonel tasarımlarıyla bu işin altından kalkmış gibi görünüyor. Ve galiba markanın imzası da en çok lacivert-turkuvaz eşarplarda hissediliyor.