İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın gizli sağ kolu Yüksek Mimar Hakan Kıran’ın adı, ilk kez Mydonose Showland adlı dev çelik çadırla duyuldu.
43 yaşındaki Ankaralı mimar, daha sonra başta Perili Köşk olmak üzere Boğaz’da yaptığı yalı restorasyonlarıyla ünlendi. Son olarak Kabataş iskele projesini gerçekleştirdi. Genç Kıran, bateriden gitara, piyanodan akordeona kadar bütün müzik aletlerini çalabiliyor. İyi bir şarkıcı, korist, fotomodel, aşçı, şarap uzmanı. Taksim meydanındaki ünlü kafe-restoran Gezi İstanbul’un sahibi. Belçika’nın en iyi el yapımı çikolatasıyla yarışmak için dünyanın 1 numaralı çikolata ustasını transfer etmiş.
Tatlı dilli, güler yüzlü eşi Tülin Kıran ise hem iç mimar, hem de konservatuvar mezunu soprano ve viyolonsel sanatçısı. TRT Gençlik Korosu’nda çalışırken tanışmışlar, sonrasında aşk ve evlilik. Büyük kızları Dilara, Notr Dame de Sion’u kazanmış, küçük İpek ise ilköğretim 3. sınıf öğrencisi. İkisinin de çok iyi piyano çaldıklarını söylemeye gerek yok. Hakan Kıran’la Balat’taki ofisinden el yapımı çikolata tezgahlarına, Perili Köşk’ten Mydonose çadırına kadar dere tepe dolaştık. Gecenin bir vakti vedalaşırken kendisini şu cümleyle özetledi: ‘Ben bir çılgınım, hayallerimi engelleyemiyorum, manyakça işler yapıyorum.’
Yüksek Mimar Hakan Kıran, çok kibar, çok mütevazı ama, öyle kolay yutulur lokma da değil. Örnek mi istiyorsunuz, buyrun.
- Bir ay önce Gezi İstanbul’a arka arkaya birkaç kez Tarım Bakanlığı’ndan olduklarını söyleyen kişiler geldi. Avrupa ve Amerikan
standartları baz alınarak yapılan, altyapıya, tuvalette dahi işleyen arıtma sistemlerine, her türlü hijyen önlemlerine ve donanımına rağmen, uzun arayışlar sonunda kendi mutfağımızda yaparak kullandığımız reçelin izni olmadığı öne sürerek ceza kesmeye kalktılar -ki tüm izinler alınmıştı. Paslanmaz çelikten ve içi poşetli çöp kovasının çöp atıldığı sırada ağzının açık olduğu gerekçesiyle de ceza kesmek istemişler. Genel müdürümüz, ‘Peki cezamızı kesin, ödeyelim’ demiş. Ama aynı memur, buna rağmen cezayı kesmiyor; 350 milyon lira dediği cezanın 3,5 milyar lira olacağını söylüyor. Konu bana intikal etti; ben de ‘Peki ödeyelim, eksiğimiz varsa öğrenelim. Eksiğimiz yoksa ödedikten sonra yargıya gidelim’ dedim. Memur, bu sefer de cezayı ödesek dahi 1 hafta kapatma verebileceğini, her şeyin iyi gitse bile 15 günden aşağı açılamayacağını, 2,5 milyar lira verirsek tutanağı yırtıp atacağını ve bu rakamın müdüründen geldiğini söylemiş. Ben genel müdürümüz aracılığıyla hiçbir şekilde yasadışı bir ödeme yapamayacağımızı, cezayı kesmelerini, aksi takdirde hukuki yollara başvuracağımızı ilettim. Fakat tavırlarında bir değişiiklik olmamış, tersine üst üste daha büyük tehditlerde bulunmuşlar. Savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Önce memur, sonra da müdür suç üstü yapılarak cezaevine gönderildi. En ilginci de, bu memurun yakalandığında cebinden çıkan ve özellikle ekmek fırınlarına ait olan vadeli çeklerin bulunmasıydı. Bunu görünce yaptığımızın doğru olduğunu kanaat getirdim. Çünkü halkın en önemli gıda maddesi olan ekmek için alınan rüşvet ya zor şartlarda bilek gücüyle çalışan ve ekmek üreterek ekmek paralarını kazanmakta olan insanların haklarını gasp etmek ya da zar zor ekmek alarak beslenmeye çalışan kötü niyetli fırıncıların halkın sağlığıyla oynamasına devlet eliyle izin vermekti..
İstanbul’un gelecek 100 yılını kurguluyoruz
Başkan Topbaş’la iş ortaklığı var mı, yoksa sırf meslek aşkı için mi kendisine danışmanlık yapıyor?
- Kadir Bey benim 20 yıllık arkadaşım, kendisiyle iş ortaklığımız hiç olmadı. Dostluğumuzun özü tamamen siyaset dışı, uzun yıllara ve mimariye dayanıyor. Kadir Bey dürüstlüğü ve prensipleriyle tanınır, yanlış bir şeyi ne dostuna, ne ailesine yaptırır, İstanbul ilk defa bir mimar belediye başkanına sahip oldu, onun değerini bilelim. Sayın Başkan, ülkemizin ve dünyanın önemli mimarlarıyla İstanbul’u ayağa kaldıracak girişimine göreve geldiği gün başladı. Bu kişilerden birisi de, gururla söylüyorum ki, benim. Yaklaşık 20 yıldır mimarlık yapıyorum, yüzlerce eserim var ama, ilk defa İstanbul projelerinde yer alma şansım oldu. Şu anda yalnız ülkemizin değil, dünyanın en iyi mimarları, şehircileri İstanbul için çalışıyor. Çoğu farkında değil, İstanbul her yönüyle yeniden kurgulanıyor.
Kadir Bey, bir yandan var olanın envanterini oluştururken, bir yandan da 500’ü aşkın kişinin çalıştığı Nazım İmar Planı Ofisi’ni kurdu. Bu ofis geçmişin özgünlüğü ve bilgisiyle, gelecek 100 yıllık İstanbul şehrinin plan ve projeksiyonunu hazırlıyor. Ayrıca eğitim, yeşil alan, spor, sanat, kültür yapıları süratle az gelişmiş alanlara yapılarak insan rehabilitasyonu yapılıyor. Şehri depreme karşı hızla dönüştürecek stratejiler geliştiriliyor, yeni alanlar yapılıyor. Ben ne AKP’liyim, ne de bir başka partili, Tayyip Bey’le de hiç tanışmadım. Kadir Bey beni önemli bir mimar-yaratıcı olarak gördüğü için yanındayım.
Anıtlar Kurulu’na Vanlı üye
- Anıtlar Kurulu yapısının bütün girdisini çıktısını öğrendim, geçmişte nasıl siyasi örgüt gibi çalıştıklarına tanık oldum. Bakın size bir anımı anlatayım; geçmişte bir bakan İstanbul kurullarından birine birisini üye olarak atadı. Bu kişinin sanatla, restorasyonla değil ihtisası, hobisi bile yok. Alelacele beni aradı, arkeoloji mezunuymuş, o kadar. ‘Beni üye yapıyorlar ama, bu kurul ne iş yapar bilmiyorum, bana anlatır mısın?’ dedi, anlattım. Göreve başladığının 3. günü o kurula benim bir projem de girdi. Aynı kişi projemi reddetti ve kesik uçlu kalemle projemin üstüne, ‘Böyle olmalı’ diye detay çizip bana verdi... Van’dan birisini atadılar Kurula, meğer adamcağızın hayatında İstanbul’a ilk gelişiymiş. Düşünün, bu üye İstanbul’un tarihi yarımadasıyla ilgili verilecek kararlara imza atacak.