4 Mayıs 2006
Düşüncelerinizi izlemeyi hiç düşündünüz mü? Düşünceyi düşünmek, az rastlanılır olduğu için çok aykırı bir durumla karşılaşmadığınız sürece aklınıza gelen fikirlerin kaynağını araştırmazsınız. Ancak biri işaret edecek olursa düşünürsünüz ama bu da pek uzun sürmez. Çünkü dikkat etmek ve düşünmek için önemsemek gerekir. Önem vermek için, daha önce önemli olduğu öğrenilmiş olmalı, ki bizim içinde yaşadığımız çağ, derin düşünmek yerine ezbere yaşamayı öğretiyor. Böyle bir durumda düşünmek için neden yok.
Birileri tecrübe etmiş, üzerinde düşünmüş ve ortaya koymuş, biz ise bu ortaya konulmuş olanı yani sonucu değerlendiriyoruz, kullanıyoruz. Nasıl olduğuyla ilgilenmiyoruz. Sadece sonuçla ilgileniyoruz. Birileri keşfettiğine göre bizim bir daha keşfetmemize gerek yok, diyoruz. Hatta bununla ilgili özlü sözler bile üretiyoruz. Sonra keşfeden kişinin yorumuyla yetiniyoruz. Yani düşünmüyoruz.
Halbuki tecrübeler kişiseldir ve bilgiye ulaşma yolunda yaşanan olaylar, kişinin sahip olduğu birikim sonucunda ortaya çıkardığı kendi yorumudur. Siz aynı tecrübeyi yaşarken çok başka algılayabilir ve bambaşka bir yorum yapabilirsiniz. Çünkü düşünce akışınızı belirleyen bilgi birikiminiz farklı bir yorum yapmanızı sağlayacak. Zaten yaşayacağınız tecrübe de aynı olmayacak ve yaşadığınız her tecrübeyle biraz daha büyüyecek ve gelişeceksiniz.
Başkasının yaşadığı tecrübeleri bilmek yolunuza ışık tutabilir, fakat ışığı tutan kişinin gördükleriyle yolda ilerleyen kişinin gördükleri başka olacaktır. Ve her görülen bütünün başka bir parçasıdır. Her biri doğrudur fakat herkes kendi doğrusunu bulmak için kendi tecrübesini yaşamalıdır. Başkalarının tecrübelerini değerlendirmeyi bilmek ve kendi tecrübesini yaşarken bu bilgileri ilave etmek, kişiyi daha ileri bir düzeye getirecektir. Ancak keşfe çıkmak, tecrübe yaşamak gibi bir istek uyansa bile hemen vazgeçilir. Çünkü ürkütücü gelir.
Korkular bizi tecrübelerden uzaklaştırır. Yaşamaktan ve düşünmekten uzaklaştırır. Yaşamak, tecrübe etmektir ve bir keşif yolculuğudur, bu müthiş maceradır. Fakat ne yazık ki, olaylar zorlayıp yapılacak bir şey kalmadığı zaman, kendinizi zorlu bir tecrübenin tam ortasında bulduğunuz zaman, düşünmeye başlarsınız. O zaman da ne kadar talihsiz olduğunuzu düşünürsünüz. Düşünceleriniz gelişirken yaratıcı zekanız ortaya çıkar. (Devam edecek)
Olaylar baskı uyandırabilir
Bugün Aslan Burcuna giren Ay, öğle saatlerinde Aslan Burcunda dolaşan Satürn’ü tetikleyecek. Gösteri dünyası, çocuklar ve yaratıcılığı sembolize eden Aslan Burcu’nun sembolize ettiği özellikler görünür hale gelecek. Sinema, tiyatro ve eğlence yerleriyle ilgili dikkat çekici çalışmalar ortaya çıkabileceği gibi aynı zamanda meydana gelen olaylar baskı yaratabilir. Koç burcunda dolaşmaya başlayan Venüs ise, iyimser duygular uyandırarak girişimde bulunmak için güçlü arzular uyandıracak.
Yazının Devamını Oku 3 Mayıs 2006
Bakışınızın biçimi nesneleri algılamanızı etkiliyor. Ve nesneler sizin düşüncenizle biçim kazanıyor. Yani öğrendiklerinizle düşünüyor ve ne öğrendiyseniz onu görüyorsunuz. Kısaca "Var olan bir durumun farkındasınız" ve bütün bunlar sizin düşüncenizin dışında değil.
Düşüncelerinizle sınırlı bir dünyanın farkındasınız. Peki, öğrendiklerinizin ötesinde başka gerçekler yok mu? Tabii ki var. Siz bilmiyorsunuz diye olmamasını düşünemeyiz. İşte bu noktada bilinçsiz farkındalıktan bilinçli farkındalığa geçiliyor.
Bu geçişi yapabilmek çok zor gibi gelebilir. Aslında çok basit. Ancak, anlayış uyanmadan farkına varamıyoruz. En iyisi böyle bir durumda düşüncelerimizi ve bilincimizi yükseltip uyanık hale geçmek. Yani herhangi bir beklenti içine girmeden içinde bulunduğumuz durumu kavramaya yönelik bir uyanıklık içinde bulunmak gerek.
Basit olduğunu söylediğim uygulama şöyle;
İçinde bulunduğunuz durum her ne ise, bu durumla tamamen bütünleşiniz. Önyargısız, hiçbir beklenti içine girmeden ve duygularınızdan arınmış bir halde bulunduğunuz yerde olmak, tam bir farkındalık içine girmenize neden olacaktır.
Korku, endişe, sevinç, üzüntü gibi duygular farkındalığı ortadan kaldıran çok önemli etkilerdir. Tabii bu duyguların yaratıcısı olan düşünceleri durdurmak gerekiyor. Derin bir soluk alarak dikkatinizi duyularınıza çevirin. Bulunduğunuz yerdeki sesleri duymaya, ısıyı hissetmeye ve kokuları ayırt etmeye çalışın. Böylece sizi engelleyecek düşüncelerden uzaklaşıp bulunduğunuz yerle bütünleşebilirsiniz.
Bütünleşme haline kendinizi tamamen bırakın. Son derece huzurlu ve sakin bir hal içinde bulacaksınız kendinizi. Endişeler, kuşkular, korkular ve benzeri hiçbir duygu hissetmeyeceksiniz. Var olan durumla birlikte akacaksınız. Bu esnada çevrenizdeki her şeyin farkına varmaya başlayacaksınız. Hatta önsezi denilen duyunuz da harekete geçecek. Ve sizin normal halde farkına varamadığınız ne varsa bütün bunların farkına varabilecek duruma geleceksiniz.
Bu arada önseziyi yanlış değerlendirmemek gerek. Olmayan bir şeyi sezemezsiniz. Ancak, var olanın farkına varırsınız. Olmadan önce olacakları sezebilirsiniz. Olacaklar ise, zaten var olan şeylerdir. Fakat, siz farkında olmadığınız için yoktur, bilinmeyendir. Bilinçli farkındalık haline geçiş yaptığınız andan itibaren ise, var olan her şeyi sezmeye ve anlamaya başlarsınız.
Yeni atılımlar
Günün ilerleyen saatlerinde Venüs Koç Burcuna giriyor. Hem aşk, hem de parasal açıdan yeni girişimlerde bulunmak için güçlü arzuların açığa çıkacağını işaret eden gökyüzünün konumu güzellik, bakım ve estetikle ilgili konularda yeni atılımlar yapılacağını gösteriyor. Bugün ev, işyeri ve emlak konularında bazı karışıklıklar olabilir. Yanlış anlamalar ve alınganlıktan kaynaklanacak sorunları büyütmemek gerekiyor.
Yazının Devamını Oku 2 Mayıs 2006
Düşüncelerinizi kasvetli ve sıkıntılı konulardan uzaklaştırıp yavrulayan, çoğalan, büyüyen doğaya yöneltmelisiniz. Bugünler doğayla bütünleşmek için çok uygun bir dönem. Özellikle kendinizi yenilemek ve canlanmak istiyorsanız, mutlaka canlanmakta olan doğanın desteğini almalısınız.
Bunca derdin arasında kendimi nasıl doğaya kaptırabilirim diyebilirsiniz, veya "Benim böyle bir lüksüm olamaz. İşlerim izin vermiyor. Zaman bana yetmiyor" şeklinde yakınabilirsiniz. Hatta doğayla bütünleşmeyi aylaklık yapmak şeklinde bile yorumlayabilirsiniz. Fakat bilmeniz gereken çok önemli bir nokta var ki, o da "doğayla bütünleşmek" ne bir lükstür, ne aylaklıktır, ne de zamana tabidir.
Aslında doğayla bütünleşmek, bütün zamanların ve kavramların dışındadır. Ne bir gereklilik, ne öncelik, ne sonralık arz eder, fakat aynı zamanda bütün bunların hepsidir. Aklınıza gelebilen, hayal edebileceğiniz ne varsa, doğanın kendisidir. Ve siz de doğanın vücut bulmuş diğer bütün nesnelerinden birisiniz. Bunu anlamak için böyle bir dönemden, baharın bütün özelliklerinin sergilendiği böyle bir zamandan daha iyi bir fırsat bulamazsınız. Bu fırsatı kaçırmayın ve her ne olursa olsun en iyi biçimde kullanmaya bakın.
Bunun için yapacağınız tek şey doğanın içine girmektir. Zaten dışında değilsiniz. Fakat anlayış kapılarını daraltan düşüncelerle boğuşurken, kendinizin dışında her şeyle böylesine meşgul olurken, bunu anlayabilmek mümkün değildir.
Anlayış kapılarını açmanın ve kendinizi anlamanın tek yolu, uyanmakta olan doğanın tam ortasında dolaşmak ve her türlü düşünceyi tamamen uzaklaştırıp bütün dikkatinizi çevrenize, canlanmakta olan dünyaya yöneltmektir.
Kırlara çıkın, doğanın içinde yürüyüş yapın, hiçbir şey yapamıyorsanız hemen evinizin çevresine, yolunuzun üzerinde büyüyen ve gelişen doğaya bakın. Derinden ve her şeyi unutarak bakın. Bu bakış hayatın canlandığını içinizde duymak, kendi canlılığınızın farkına varmak için en iyi yöntemdir.
İşte, anlayış kapılarını ardına kadar açabilmek, düşüncelerinizi unutarak kendinizi derinden anlamak için ne kolay bir yöntem. Doğanın kendi elleriyle sunduğu bu muhteşem fırsatı yakalamışken başka hiçbir şeyle uğraşmayıp kendinizi doğanın kucağına bırakın.
İçinizde büyümeye başlayan coşkuyu serbest bırakın. Böylece canlandığınızı hissedeceksiniz. Hem de öyle bir kuvvetle hissedeceksiniz ki, kaygılardan, endişelerden uzaklaşacak ve canlandığınızı hissedeceksiniz.
İlginç gelişmeler
Endişe uyandıran konuların önem kazandığı ve güvende olma ihtiyacının arttığı bir gün. Seyahatler sırasında tedbirli olmak gerekiyor. Öfkeli ve sabırsız davranışlar, sakarlık ve kazalara neden olabilir. Aslında yatırıma yönelik sürpriz fırsatlar çıkabilir. Yaratıcı çalışmalar yapmak ve ilginç konularla ilgilenmek için uygun bir gün. Yabancı ülkeler ve uluslararası ilişkiler açısından ilginç gelişmeler ortaya çıkacak.
Yazının Devamını Oku 1 Mayıs 2006
Rumuz: Serap-İstanbul
"Size daha önce birkaç kez yazdım. Hiç olmazsa bu defa yardımcı olup cevap verirseniz, sevinirim" diyor. Ne demek... Ben bunun için buradayım. Yardımcı olabilirsem sevinirim.
Hayatının bugüne kadar hep zorluklarla geçtiğini, sevdiği bir iş bulduğu zaman bile sevincinin kursağında kaldığını ve de işten ayrıldığını, gönül meselelerinde hiç şansının olmadığını belirterek, "Yıldızların etkisi çok mu sert, ben hiç evlenip çocuk sahibi olamayacak mıyım" diye soruyor.
Sevgili Serap, doğum saatinizin 10 olduğunu belirtmişsiniz, ancak sabah mı akşam mı olduğu belli değil. Ben sabah saatini aldım ve yükselen burcunuzu Boğa olarak belirledim, umarım doğrudur. Ancak, doğum saatinizde hata olsa bile doğduğunuz gün Güneş ve Merkür’ün zorlayıcı etkiler aldığı açıkça görülüyor. Ayrıca sözünü etmiş olduğunuz mesleğinizle de yıldızların konumu örtüşüyor. Bu nedenle yükselen burcunuzun Boğa olma ihtimali kuvvetli.
Yazının Devamını Oku 28 Nisan 2006
Son derece hareketli geçecek bir döneme giriliyor. Yatırım yapmaya yönelik güçlü arzuların açığa çıkacağı bu devre içinde ayın ilk günleri tedbirli olmak gerekiyor. Özellikle mayıs ayının ilk günü duyguları tamamen değiştirebilecek olayların meydana gelmesi mümkün.
Mayısın ilk haftası duyguları derinden etkileyip değiştirecek olaylar açığa çıkarken düşünceler de değişecek.
Özellikle yeraltı kaynaklarıyla ilgili ortaya çıkan durumlar olabileceği gibi, ölüm ve ölüm ötesi konular da son derece etkileyici olabilir.
Yenilikçi fikirler veya düşünce biçimini yenilemek için uygun koşulların açığa çıkacağını işaret eden gökyüzünün konumu, ilginç keşiflerin ortaya çıkacağını ve şimdiye kadar bilinmeyen konulara yönelik ilginin artacağını gösteriyor.
4 Mayıs günü Venüs burç değiştiriyor ve Koç Burcuna giriyor. Yeni başlayacak aşklar ve duyguların coşkulu bir biçimde ortaya konulacağı bir dönemi sembolize eden Venüs, ayın ikinci haftasında Satürn ile uyumlu bir etkileşim içine girecek. Bu konum aşk ve ilişkilerin ciddiye alınacağını ve ciddi ilişkilerin kurulacağını işaret ediyor. Aynı zamanda parasal konulara yönelik tedbirli davranılacak ve yatırımda bulunmak için kararlı bir tavır ortaya çıkacak.
6 Mayıs Cumartesi günü Merkür Boğa Burcunda dolaşmaya başlıyor. Güvenli ortam yaratmaya yönelik düşüncelerin açığa çıkacağını işaret eden Merkür’ün bu konumu aynı zamanda emlak, toprak ve yatırıma yönelik araştırmaların yapılacağını gösteriyor. Ancak Merkür ile Satürn arasında meydana gelen sert etkileşim düşüncelerin kolay dağılabileceğini, sözleşmelerle ilgili bazı karışıklıkların çıkabileceğini işaret ediyor. Ancak dikkati dağıtan durumlar olsa bile Merkür’ün hızlı hareket ettiği bir dönem olduğu için etkisi de hızla geçecek ve ayın ortalarına doğru hızlı kararların alınması mümkün olacak. Projeleri gerçekleştirmek için kuvvetli duyguların açığa çıkması ile birlikte atılımda bulunmak mümkün olacak.
20 Mayıs Cumartesi günü Merkür yöneticisi olduğu İkizler Burcuna giriyor. Böylece iletişim konularında son derece hareketli bir dönem başlıyor. Yazışmalar, evraklar, kısa yolculuklar ve öğrenmek için yapılacak geziler açısından son derece hareketli bir dönem. Fakat aynı zamanda ilişkilerle ilgili ortaya çıkan karışıklıklar hem aşk, hem de parasal açıdan bazı zorlukların açığa çıkmasına neden olabilir.
İlginç olaylar
Boğa Burcunda dolaşan Ay öğle saatlerinde Jüpiter’i tetikleyecek ve Uranüs’ü uyandıracak. Son derece ilginç olayların açığa çıkacağını işaret eden gökyüzünün konumu, yabancılarla kurulan ilişkilerin heyecan uyandıracak boyutlara ulaşacağını işaret ediyor. Uzaklara yapılacak yolculuklar, farklı kültürlerin araştırılması ve uzay teknolojisinin pratik hayatın içine girmesi için yapılan çalışmalar dikkat çekici ve şaşırtıcı olacak. Ani evlilikler veya çocuk sahibi olmaya yönelik isteklerin artacağı bir gün.
Yazının Devamını Oku 27 Nisan 2006
Gözlemek, incelemek, baktığınız objeyi veya olayı tek tek parçalara ayırıp bütün ayrıntılarını görebilmek ve sonra bu parçaları yeniden birleştirip bütün olarak algılamak, gözlem yapabilmenin sırrıdır. Bir nesnenin tüm ayrıntılarını parçalayıp ayrı ayrı inceledikten sonra tekrar bütün olarak baktığınız zaman artık ilk baktığınız anda algıladığınız gibi olmadığını görürsünüz.
Zihninizde o objeye karşı algıladığınız ilk izlenim ile gözlem yaptıktan sonra oluşan izlenim bambaşka olacak ve çok daha açık bir biçimde baktığınız nesneyi tanımlayacak hale geleceksiniz. Yani algılamanız yükselmiş olacak.
Şimdi, algılamanızı yükseltmek için kendinize bir çeşit ders saatleri ayırmakla işe başlayabilirsiniz. Sonra, incelemek için basit bir nesne seçmelisiniz. Örneğin, seçeceğiniz nesne evinizdeki kediniz, köpeğiniz, kuşunuz ya da akvaryumdaki balığınız olabilir. Veya, evinizdeki eşyalardan biri de olabilir. Bir masa, sandalye, avize, koltuk, ya da herhangi bir objeyi incelemek için seçebilirsiniz. Karmaşık ve ayrıntısı bol olanı seçmek yerine başlangıç olarak sade ve bir görüşte tanımlayabileceğiniz bir nesne olmasına özen gösterin. Böylece kendinizdeki gelişmeyi daha iyi anlayabilirsiniz.
Şimdi, seçtiğiniz nesnenin karşısına geçin ve ona bakmaya başlayın. Elinize bir kağıt-kalem almayı da ihmal etmeyin ve önce dikkatli bakın sonra da elinizdeki deftere gördüklerinizi yazın. Yani nesneyi tarif edin.
Sonra karşınızdaki nesneye tekrar bakın. Bu kez bütün ayrıntılarını inceleyin ve bunları tek tek yazmaya başlayın.
Renkler, biçim, kıvrımlar, kısaca ayrı ayrı görebildiğiniz tüm özellikleri not edin. Dikkatiniz arttıkça tek bir renk veya düz bir satıh olarak algılarken tonların değiştiğini, düz olmayıp çeşitli yerlerinde kabarcıklar olduğunu ve benzeri daha pek çok ayrıntıyı yakalamaya başlayacaksınız.
Aynı nesneye her gün bakacak olursanız, başka bir ayrıntıyı keşfedebilirsiniz ve böylece bakmayı öğrenebilirsiniz. Gözünüz görmeyi öğrendikten sonra bakışınız değişecek ve buna bağlı olarak algılamanız değişecek. Böylece daha zengin bir dünyada daha yüksek bir algılamayla yaşamaya başlayacaksınız.
Sürpriz gelişmeler
Sabahın erken saatlerinde Pluto’nu uyandıran Ay, değişim ihtiyacının açığa çıkacağını işaret ediyor. Derinden etkileyen olaylar duyguların ve davranışların değişmesine yardımcı olacak. Gerilim yaratan düşüncelerden uzaklaşıp yaratıcı çalışmalar için zemin hazırlayan olaylar sürpriz fırsatların doğmasına neden olabilir. Şimdiye kadar farkına varılmamış olan bazı ayrıntıların önem kazandığını işaret eden gökyüzünün konumu, yabancılarla yapılacak çalışmaların sürpriz gelişmelere neden olacağını gösteriyor.
Yazının Devamını Oku 26 Nisan 2006
Yeni başlangıçlar yapmak için güçlü arzuların açığa çıkacağı bir gün. Kişisel baskılar olsa bile hayal gücünü tetikleyen gelişmeler açığa çıkacak. Öğleden sonra hayal gücü ve yaratıcılık gerektiren konulara yönelik yapılacak çalışmaların son derece verimli olacağını işaret eden gökyüzünün konumu, sanatsal faaliyetlerin ve turizm sektörünün hareketleneceğini gösteriyor.
İstediğiniz rüyayı görebilirsiniz
İnsanın istediği rüyayı görebilmesi mümkün değilmiş gibi gözüküyorsa da istediği rüyayı görenlerin sayısı tesadüf sınırlarını zorlayacak kadar çok. Sadece yoğun bir düşünce sonucu hiçbir yöntem uygulamadan istediği rüyayı görenlerin dışında belirli formülleri uygulayıp bilmek istediğini rüyasında görenler var. Yani düpedüz görmek istedikleri rüyayı görüyorlar.
Nasıl gördüklerine gelince...
Birinci katagoriye girenler, yani yoğun bir düşünce sonrası istedikleri rüyayı görenler, genellikle farkında olmadan bu fenomeni oluşturuyorlar. Açık söylemek gerekirse, rüyalarında göreceklerini bilerek yoğun bir düşünce çalışması yapmıyorlar. Bu durum kendiliğinden meydana geliyor.
Bu tip rüyalar görenlerin ortak özelliği, içinden çıkamadıkları bir problemle karşılaşmış olmaları. Ya büyük bir baskı altında bulunuyor ve ne yapacaklarını bilemiyorlar, ya da bir türlü çözemedikleri bir problemin içine düşüp günlerce başka bir şey düşünemeyecek hale geliyorlar. Tabii bunun sonucunda da ne yapacağını düşünmekten yorgun düşüp kendini bıraktığı bir gece, rüyasında ne yapacağını bilemediği problemin çözümüyle karşılaşıyor.
Bu tip rüyalar görenlere en fazla iş adamları ve bilim adamları arasında rastlanıyor. Ayrıca beste yapan veya sanatla uğraşan kişilerin de tıkandıkları noktada rüyalar imdatlarına yetişiyor. Ve gündüz uğraştıkları konunun devamını gece rüyalarında görüyorlar.
Tabii ki, bu çok hoş bir durum. Ancak, bu durumun oluşabilmesi için önce kişinin bütün ruhu ve bedeniyle her ne yapıyorsa onunla yoğun bir biçimde meşgul olması gerekiyor. Ancak bunun sonucunda çözüm bekleyen problemini rüya aracılığı ile çözebiliyor.
İstediği rüyayı gören diğer grup ise, uyguladığı yöntem sonucunda istediği rüyayı göreceğini bilerek yatıyor. Bu tip kişiler genellikle ait oldukları kültürün geleneksel yöntemlerini uyguluyorlar. Aslında bu yöntemlere toplu bir isim vermek gerekirse "Şaman uygulamaları" diyebiliriz.
Örneğin, Doğu Karadeniz bölgesinde yaygın olan yöntem şöyle;
Evleneceği kişiyi rüyasında görmek isteyen gençler, yedi farklı evden, evin sahibine bildirmeden bir miktar un çalıyorlar. Sonra da kumalı (ikinci eşi olan) evden tuz çalıyorlar. (Bazı yörelerde bu uygulama ev yerine değirmenden çalınıyor) Sonra topladıkları bu unları ve tuzu birlikte yoğurup ekmek yapıyorlar. Yaptıkları bu ekmekten yiyip evlenecekleri kişiyi rüyalarında görmek üzere yatıyorlar.
Yazının Devamını Oku 25 Nisan 2006
Bazen istediklerinize ulaşmanız çok uzun sürebilir. Bazı istediklerinize ömür boyu ulaşamazsınız. Bazen de istediğiniz şey hemen karşınıza çıkabilir. Bunun nasıl olduğunu, isteklerin olup olmamasının nedenlerini hiç düşündünüz mü? En fazla önem verdiğiniz, olmasını en fazla istediğiniz şey bir türlü olmaz ama pek ciddiye almadan öylesine söylediğiniz ve "Olsa ne iyi olur" dediğiniz şeyler bir çırpıda karşınıza çıkıverir. Şaşırırsınız ve çoğunlukla "Keşke başka bir şey isteseymişim, olacakmış" şeklinde hayıflanırsınız.
O sırada başka bir şey isteseniz, olacak mıydı?
İstediğiniz o saat, tüm isteklerinizin olacağı saat miydi?
Hiç yorulmadan, üzülmeden istediğiyle hemen karşılaşan insan tuhaf bir biçimde bununla pek ilgilenmiyor. Elde etmiş olduğu, isteyip de karşılaşmış olduğu şey ilgisini çekmiyor. Yoksa "Keşke başka bir şey isteseydim" demezdi. İnsan, olanla değil, olmayanla ilgileniyor.
Olmayanı, olmayacak olanı istiyor. Hem de öyle bir ihtirasla, öyle bir arzuyla istiyor ki, bu şiddetli istek olabilecek şeylerin olmasına bile engel oluyor.
Halbuki istemek, müthiş bir güç. Ve bu gücün gerçekleştirmeyeceği hiçbir şey yok. İsteğin yarattığı enerji, imkansız olanı gerçekleştirmeye muktedir olduğu halde bu büyük gücü kullanmayı ne yazık ki, başaramıyoruz. Tersine bu büyük enerjinin altında eziliyoruz. Hasta oluyoruz, yanıp kavruluyoruz. Çünkü istemeyi bilmiyoruz. Sadece şiddetli bir arzu ile istemeye devam ediyoruz. Taa ki, yoruluncaya kadar.
Sonra bir gün istemekten vazgeçildiği bir an, bir de bakıyoruz ki istediğimiz karşımızda duruyor.
Dikkatli olanlar bu durumun farkında olurken, dikkati zayıf ve kendisini olaylara kaptırmış olanlar bu durumu şaşkınlıkla "Tesadüf" olarak değerlendiriyorlar.
Halbuki tesadüf denilen durum, aslında kişinin yıllardır hazırladığı, çalıştığı ve beklediğinden başka bir şey değil. Çünkü insanın dikkati, sadece istediği ve beklediğini görebilir. Beklemediğiniz, istemediğiniz veya dikkat etmediğiniz bir şey gözünüze çarpmaz. Önünüzde dursa bile görmezsiniz, yani tesadüf etmezsiniz.
İsteklere ulaşmak için istemek gerekiyor. Fakat büyük bir hırs içinde bulunmamaya özen göstermeli ve isteklerinize ulaşacağını bilen kişinin rahatlığı içinde isteklerinize ulaşmak için çalışmaya devam etmelisiniz.
Radikal değişiklikler
Sabahın erken saatlerinde meydana gelen bazı olaylar radikal değişikliklere zorlayabilir. Ancak öğlene doğru duyguların denetlenmesi ve kararların sürdürüleceğini işaret eden gökyüzünün konumu, sabırlı ve sakin davranarak sorunlarla başa çıkılabileceğini gösteriyor. Parasal konulara yönelik sürpriz gelişmelerin meydana geldiği bir dönem. Gökyüzünün konumu, gösteri dünyası ve turizmle ilgili baskı yaratan durumlar olsa bile aynı zamanda disiplinli ve kararlı çalışmaların dikkat çekici olacağını işaret ediyor.
Yazının Devamını Oku