Paylaş
24 Temmuz 2013, Davutoğlu o sırada Dışişleri Bakanı, onun bu sözleri üzerine CHP Meclis Araştırması istiyor, IŞİD bağlantısıyla.
12 ve 17 Haziran 2014’te Hasip Kaplan Meclis kürsüsünden bir genelge okuyor: “... El Nusra’ya bağlı mücahitlerin Hatay sınırlarından Suriye’ye geçişlerinde istihbarat görevlilerine gerekli desteğin sağlanarak güvenliklerine ve konunun gizliliğine riayet önem arz etmektedir. Mücahitlerin Suriye’ye geçişlerinde Hatay stratejik konumdadır. İslamcı guruplara lojistik desteğin arttırılması, yaralıların tedavisi ağırlık olarak buradan yapılacaktır.”
Kaplan’ın okuduğu bu genelgenin altında, o sırada İçişleri Bakanı olan Muammer Güler’in imzası var. CHP bu genelgeye dayanarak Türkiye-IŞİD bağlantısıyla Meclis araştırması istiyor.
161 GİRİŞİM
IŞİD bağlantıları üzerine sadece CHP’nin Meclis’te 161 girişimi var.
- İki genel görüşme isteği: IŞİD Türkiye’ye hızla tehlike oluştururken, Musul işgal ediliyor, CHP’nin ilgili iki genel görüşme önerisi, ikisi de görüşülmüyor bile.
- Bir gensoru: IŞİD Musul Başkonsolosluğu’nu basıyor, CHP Davutoğlu hakkında gensoru veriyor, gensoru işlemden kaldırılıyor.
- Beş Meclis araştırması: Değişik olaylara yer verilerek, IŞİD bağlantılı beş ayrı Meclis araştırması isteniyor, 18 Haziran ile 13 Ekim 2014 arasında. Hiçbiri görüşülmüyor.
- 153 soru önergesi: Geçen bir buçuk yıl içinde Türkiye-IŞİD bağlantısını sorgulayan, çeşitli bakanlara yöneltilen 153 soru önergesi veriyor CHP. Hiçbirine dişe dokunur yanıt yok.
SURUÇ’LA BİRLİKTE
IŞİD bağlantılarına ilişkin iddialarda sürekli sessiz kalan, Meclis’te muhalefetin bu yöndeki önergelerine kulak asmayan AKP, otuz iki masum insanın Suruç’ta katli sonrasında IŞİD’i bombalıyor. PKK ile birlikte.
PKK terörü artıyor, haklı olarak bombalar daha çok PKK’ya yağıyor.
IŞİD’e yönelik harekâttan ise ses yok, manşetlerden düşüyor, IŞİD aniden buharlaşıyor.
Meclis denetiminde sessiz kalmak gibi, garip.
RABİA ANİDEN YOK OLDU
- DOĞU Türkistan, Çin’in Sincan bölgesi, Uygur Türkleri yaşıyor. Çin bölgeyi Araplaştırma çabasında, Uygurlara baskı yapıyor. 2001’de İkiz Kuleler havaya uçunca, Çin baskıyı kaldırıyor. Ama, o sırada Rabia Kader adındaki Uygur kadını Amerika’ya kaçıyor.
“Türkiye öncü ülke” ya, her şeye maydanoz, olayın üstüne atlıyor.
“Rabia selamlarıyla” karışık. Kadın Türkiye’de konferans vermek istiyor, Türkiye önce vize veriyor, sonra geri alıyor. Türkiye tutturuyor, “Uygur Türklerine Çin baskı yapıyor, biz bunu Çin’e sorarız”.
Herkesle kavga sırasına Çin de giriyor.
Son Çin gezisine çıkarken Tayyip Erdoğan hızını alamıyor, Çin ve Uygur Türkleri üzerine döktürüyor.
Aniden Uygur Türkleri... Yok, pek aniden değil.
O bölgede petrol var, Amerika’nın ilgi alanında. Türkiye de Amerika’nın ilgi alanında.
Hem de epey yakından. Hazır Amerika PKK terörüne karşı Türkiye’nin yanında iken, üstelik ortada Uygur Türkleri var, Türkiye de Amerika’nın yanında.
Hesap sormak için Çin’e giden Erdoğan, Çin’de şaşırıyor, çünkü Çin “Her yerde ayrılıkçı hareketlere karşıyız, PKK ne ise, Sincan’daki ayrılıkçı harekete öyle bakıyoruz” diyor.
Erdoğan da bunu desteklemek zorunda kalıyor, “Teröre karşı Çin ile işbirliği halindeyiz”. Rabia sağ, biz selamet. Erdoğan’ın Uygur çıkışı ve dönüşünden siz ne anladıysanız, ben de onu anlıyorum.
Paylaş