Paylaş
-BEŞ-ALTI yıl önce Ergenekon ve Balyoz iddialarından kuşku duyan, o davaları doğru bulmayan Bülent Arınç da dahil bazı bakanlar ve bazı AKP milletvekilleri var. O sırada Tayyip Erdoğan “Ben bu davanın savcısıyım” diyor. Şimdi “Kandırıldık” hizasında.
-Gezi’de eylemcilere karşı polisin sert çıkışı, Erdoğan’ın “Polise ben emir verdim” sözü Bülent Arınç dahil, bazı bakanları ve AKP milletvekillerini rahatsız ediyor, Arınç’ın istifasını Abdullah Gül önlüyor.
-Yolsuzluk iddialarında adı geçen dört bakanın Yüce Divan’da yargılanmaları gerektiğini düşünen Bülent Arınç da dahil, bazı bakanlar ve 50-60 AKP milletvekili var.
SANKİ SEKRETARYA
Başka görüş ayrılıkları var, bunlar temel. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Erdoğan, hükümete sekretarya muamelesi çekiyor. Hükümeti perde arkasından yönetiyor, AKP’nin oy kaybetmeye başlamasıyla birlikte hükümeti açıktan eleştiriyor, görüş ayrılığı netleşiyor.
“Merkez Bankası ve İzleme Komitesi” bardağı taşırıyor. Bir bölüm AKP’li şaşkın, Erdoğan eski söylediklerinin tersini savunuyor. Hükümete verdiği direktifler, Davutoğlu kabullense bile, Arınç ve bazı bakanları rahatsız ediyor, AKP bölünüyor. Bölünme, Erdoğan’ı savunacağım derken, Arınç-Melih Gökçek kavgasına uzanıyor. Arınç, Gökçek’i yolsuzluk iddiaları ile suçluyor, ertesi gün adli soruşturma başlıyor. Son dört-beş yıla bakıldığında bu kavga Arınç-Gökçek kavgası değil. Ne olduğu ortada.
ÇATLAK DERİN
Son sürpriz dün Davutoğlu’ndan. Arınç hakkında disiplin soruşturması açılacağını söylüyor. Muhtemelen Erdoğan’ın bilgisi var. Erdoğan ve Gül ile birlikte, AKP’nin önde gelen üç kurucusundan biri olan Arınç maçta sanki 90+4’ü, uzatmaları oynuyor, partiden ihracı ya da istifası, ikisi de mümkün. Bunu kimsenin yanına bırakmayabilir. Saatli bomba gibi.
Davutoğlu, Erdoğan’a bir kez daha sadakatini teslim ederken, Arınç’ı feda ediyor. Erdoğan’ın AKP üzerindeki egemenliği bir kez daha perçinleniyor, son söz onun. Orada artık her an, her şey mümkün, kimin kimi, ne zaman kıracağı belli değil. Sağlam durmaz ise Davutoğlu bile gider.
CHP’de önseçim faciası
CHP Milletvekili Aday Saptama Yönetmeliği’nin 13. maddesi: “Önseçime katılan aday adayları tanıtım amacıyla açık hava ve kapalı salon toplantıları düzenleyemezler”. Hem de şakır şakır düzenliyorlar.
Aynı madde: “Duvar ve el ilanları ile her türlü sesli veya görüntülü bantlarla propaganda yapamazlar”. Ohooo, el ve duvar ilanları şakır şakır.
Aynı madde: “Aday adayları oy kullanacak partili seçmenlere veya yakınlarına maddi çıkar sağlama amacı güdemez, armağan dağıtamazlar”. Ohooo, armağan ne kelime, şakır şakır para dağıtıyorlar, vaatlerin bini bir para. Bu kuralların amacı, önseçimde haksız rekabeti önlemek. Ne var ki, önseçim yapılacak bazı illerde yönetmeliğin bu maddesi yerle bir. Bu yetmiyor, aday adayları para karşılığı TV ve radyo programlarına çıkıyor. Parayı veren düdüğü çalıyor. Bu durum CHP Genel Merkezi’ne şikâyet ediliyor, garip, kimse oralı değil.
Yıllardır önseçimi savunuyorum, parti içi demokrasi gereği, örgütün sesi, tabanın Meclis’e yansıması, nitelikli insanların siyasete katılmaları gereği. Ancak, şu andaki önseçim bazı yerlerde bu ilkeleri silip atıyor. Görev oy kullanacak delegelerde, çok para harcayan, çok vaatte bulunanları mı seçecek, sosyal demokrat ve dürüst kimlikleri ile ön plana çıkanları mı? Bu oyunu ancak CHP örgütü bozabilir, önseçim örgütün sınavı.
Paylaş