Paylaş
CHP’de sular bir türlü durulmuyor.
Her gün yeni sorunla CHP çalkalanıyor.
CHP yönetilemiyor, CHP savruluyor.
‘Tarihi başarı’ ne oldu?
CHP ateşe mi sürüklendi?
Hal böyle olunca AK Parti kendisini mi toparlıyor.
Çıkış formülü karmakarışık!
CHP BU İSİMLERİ NİYE DEĞERLENDİRMİYOR
CHP ‘Cumhurbaşkanı adaylığını’ belirleme sürecine girdi. Aday süreci Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimleri etrafında geçiyor. Yavaş aday olmadığını açıkladı, İmamoğlu yargı dolambacına sarılıyor, Özel ise ‘formüllerle’ uğraşıyor. Çevremizde bir sürü ismin ortaya atıldığını görüyoruz. İlk baştan söyleyelim, genel başkanlık için ‘aday’ ismi ortaya atılan iki ismi öğrendik: İlki, daha önce parti için aday olarak ismi geçen Prof. Dr. Hurşit Güneş -nabız yoklaması yapıyor- diğeri de Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal... Keskin sözlerle adaylık ilanı dikkat çekiyor.
Bu arada CHP içinde bazı grup ve isimler bize bir soru yöneltmişler:
“Gönderdiğimiz bazı isimlere köşenizde yer vermenizi ve Genel Başkanlığa ‘Ne için bu isimler akla gelmiyor veya konuşulmuyor? CHP, bu iki belediye başkanına mahkûm mu? Biraz düşünülürse ve aranırsa Cumhuriyetçi, çağdaş, laik, düzgün, hırsızlık ve yolsuzluk yapmayan birçok isim bulunamaz mı?”
Bu soruyu yöneltenlerin ilettikleri isimleri ciddiye aldığımız için bunları yazmak gerektiğini düşünüyoruz. (Gönderilenleri olduğu gibi aktarıyoruz)
“Haluk Koç, Gürsel Tekin, Nebil İlseven, Prof. Dr. Hurşit Güneş, Faik Öztrak, Akif Hamzaçebi, Nur Serter, Emine Ülker Tarhan, Dilek Akagün Yılmaz, İlhan Cihaner, Esfender Korkmaz... Parti içinden ve dışarıdan değerli insanlarımız da akla gelmeli. Bu arada dışarıdan önereceğimiz Cem Say ve emekli Amiral Cem Gürdeniz’i de sayabiliriz.”
Yoksa, CHP’nin 1.6 milyon üyesi var demek kurucu partiye yakışmıyor. Yol haritasına bunları da katmak gerekiyor.
GÜNÜN SÖZÜ
- Bilimin, felsefenin ve hukukun kavram yapısının köklü değişikliklere uğradığı bir dünyada, 18. YY’dan kalma düşünce yapısı ve hukuk yöntemleriyle ‘hukuk eylemek’ ancak ve ancak ‘Hükm-ü Karakuşi’ hükümleri doğurmaktadır. Osman AYDOĞAN
AVUSTURYA KRİZDE
UZLAŞI YOK, 140 GÜNDÜR HÜKÜMET KURULAMIYOR
AVUSTURYA bir süredir krizde. Ülkede 140 gündür hükümet yok, yakın gelecekte de kurulacak gibi görünmüyor, ekonomik durgunluk ve yüksek enflasyon yaşanıyor, o kadar borçlu ki AB’nin yakında Avusturya hakkında ‘aşırı bütçe açığı prosedürü’ başlatması muhtemel. Bu durum muhtemelen on yıllardır görülen en ciddi siyasi krizlerden biri. Bunları akşam Almanya’da Halit Çelikbudak ile telefonda sohbet ederken öğrendim. Uzun yıllardır Avrupa siyasetinin nabzını tutan Çelikbudak “Sonbaharda yapılan seçimde aşırı sağcı, popülist Özgürlükçü Parti en güçlü parti çıkınca siyaset altüst oldu” diyor.
Ekonomi profesörü olan Cumhurbaşkanı Van der Bellen (81), 1997-2008 arası Yeşiller Partisi’nin de başkanıydı. Seçimden sonra “Hükümeti kurma görevini aşırı sağcı partinin liderine vermiyorum” dedi. Önce muhafazakârlar, Sosyal Demokratlar ve liberaller aylarca pazarlık ettiler olmadı. Bu kez görevi aşırı sağcı lidere gönülsüzce verdi. Muhafazakârlar, seçim vaatlerinin aksine aşırı sağcı parti ile görüştü yine olmadı.
UZLAŞMA İTİBARINI YİTİRMİŞ
Halit Çelikbudak, “Avusturya’daki ritüellerden biri de Cumhurbaşkanı’nın Hofburg Sarayı’ndan kırmızı duvar kâğıdı, altın süslemeler ve büyük bir saat bulunan bir odada TV’den halka seslenmesidir” diyor. 12 Şubat Çarşamba akşamı da konuşmuş. Aynen şöyle demiş: “Neden bu kadar zor, karmaşık? Mecliste belirgin bir baskın güç yok ve büyük partiler arasında yalnızca birkaç puanlık fark var. Siyasi ortam giderek kutuplaşıyor ve farklı partiler çözüm yerine birbirlerine karşı daha uzlaşmaz hale geliyor.”
Nasıl bir uzlaşma sağlanacak? Partiler görüşüyormuş ama Cumhurbaşkanı parlamentonun hoş göreceği yeni bir koalisyon veya azınlık hükümeti gibi bir uzlaşma imkanının olup olmadığını görmek istiyormuş. Van der Bellen’in sözleri ülkenin sıcak alnına konan soğuk bir bez gibi olmuş. Sanki günlerce süren ateşten sonra aniden tekrar berrak bir şekilde düşünmeye ihtiyaç duyulmuş gibi.
2017’den beri Cumhurbaşkanı olan tecrübeli siyasetçi Van der Bellen, siyasetçilere adeta ders niteliğinde şöyle demiş: “Yapıcı, verimli bir geleceğe giden mantıklı bir yol bulmak, birlikte yürümek. Müzakere süreci sadece kazananların ve kaybedenlerin olduğu bir rekabet değildir. Söz konusu olan halk veya partilerin müzakere etmesi değil. Bu devletin bütünüyle ilgili. Söz konusu olan vatanımız için ortak çözümler üretmektir”.
Bakalım ülkesini bu krizden nasıl çekip çıkaracak.
İMAMOĞLU İBB BAŞKANLIĞI’NDAN İSTİFA EDECEK Mİ
ÖZGÜR Özel, cumhurbaşkanı adaylığı için eğilim yoklaması yapılacağını açıkladı. Tek aday olduğu için İmamoğlu’nun adaylığı açıklanacak. Bu süreçte CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’dan bir itiraz geldi. İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı açıklandıktan sonra, “Benim şahsi fikrim şudur; bir siyasetçinin çok şapkayı aynı anda üzerinde tutmasını doğru bulmam, çok sayıda insan var, kadro böyle bir şeydir. Bu görevi cumhurbaşkanı adayı olduğun zaman başka bir arkadaşımız yapar, yapmalıdır” diyerek, CHP Grup Başkanvekili olarak CHP Meclis Grubu’nun tavrını ortaya koydu. Yine siyaset bilimci Prof. Dr. Mithat Baydur bir TV programında; ‘İBB Başkanı ‘Kent Lokantası’ açıyor, şirin gözükmek için lokantada servis yapıyor, cumhurbaşkanı adayı olacak, kısmen İBB Başkanı, kısmen cumhurbaşkanı adayı gibi olacak, aklıma hemen Montaigne’inin sözü geldi ‘Hiçbir amaca bağlanmayan ruh yolunu yitirir, çünkü her yerde olmak aslında hiçbir yerde olmamaktır’. Seçimden çıkalı on buçuk ay oldu, cumhurbaşkanlığı adaylığını düşünüyorsanız, keşke genel başkan olsaydınız, değişim sizin kurduğunuz ‘zoom’ toplantılarıyla oldu. Siz değişimci grubunun lideriydiniz, genel başkan olsaydınız, cumhurbaşkanı adayı olsaydınız. İBB Başkanı olurken, ben oy verdim benim oyum ne olacak, benim oyum gitti.’ dedi. Parti Meclis üyesi bir CHP’li milletvekili, genel kanaat İmamoğlu aday olduktan sonra İBB ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığı’nı bırakmalı diyerek genel eğilimi bize anlattı.
MESAJ PANOSU
- DEĞERLER eğitimi... Okullarımızda mecburi ders olmalı. Değer erozyona uğradığında toplumsal yozlaşma başladığını biliyor musunuz? A. TÜRK
Paylaş