Yalçın Bayer

‘Kağnı Kamyonu Yendi’

9 Eylül 2022
İstanbul’dan İnebolu’ya, İnebolu’dan Kastamonu, Çankırı ve Ankara’ya uzanan ‘İstiklal Yolu’ üzerinde, Mustafa Kemal Paşa’nın 1919 ile 1922 yılları arasında halkına aktardığı umudu konu alan belgeselin çekimleri tamamlandı.

‘Umudun Yolu - Kağnı Kamyonu Yendi’ belgeseli, görsel hafızamız için tarihe Anadolu kadınının gözünden yeni bir sayfa açıyor! Belgesel tarihe ‘stratejik’ bir bakış ile umudun hikâyesini ‘İstiklal Yolu’ üzerinden ulusal gerçekler ve yerel bilgiyle günümüze taşıyor. Geçmişin izlerini ve Mustafa Kemal’i tüm gerçekleriyle anlatmak için birçok noktada ‘Nutuk Yıldızı’ gösterileri düzenleyen araştırmacı ve yazar Alp Armutlu, ilk kitabı ‘Umudun Yolu - Kağnı Kamyonu Yendi’yi bir belgesel olarak seyirciyle buluşturmak için gün sayıyor.

Yönetmenliğini Nâzım Doğan ve Sinan Çevik’in yaptığı belgeselde Alp Armutlu, birlikte çalıştığı 30 kadar yerel anlatıcı ve 7 kişilik danışma kuruluyla umudu, İstiklal Madalyası ve İstiklal Yolu üzerinden ekranlara taşıyor.

Anadolu kadınının ve yerel halkın 344 kilometre boyunca yazdığı eşsiz kahramanlık destanı hakkında 2 yıllık bir araştırma çalışmasının ürünü olan belgeselde Alp Armutlu, çekim ekibiyle birlikte 100 yıl sonra aynı yol üzerinde 344 kilometre boyunca kağnı kullanarak ‘Umut’ taşıyan kahraman Kuvayımilliye’nin kadınıyla ve erkeğiyle fedakârlık dolu icraatlarını sadece Türkiye ile değil, dünyayla buluşturmayı amaçlıyor.

Armutlu açıklamasında, “İnebolu’dan kağnı ile yola çıktık. Öküzlerimiz Kuyruk ve Aslan’ı yol boyunca beslemek çok güzel bir deneyimdi. Yerel halk bizi bağrına bastı. Bize ikramda bulundular. Onlarla umudu konuşmak muhteşem bir deneyim oldu. Onların anlattıklarıyla bazen gözlerimiz yaşardı, bize anlatılanları bugüne aktarmak, Atatürk izinden giden gençler olarak bütün ekibimizin borcuydu. Geçtiğimiz her ilçeden toprak aldık, cephane sandığımızın içinde biriktirdik. Ankara Valiliği’nin izniyle sabahın 5:30’unda 1. Meclis önünde çekim yaptık. Saat 06:00’da işine giden Ankaralıların yoğun ilgisiyle karşılaştık. Topladığımız toprağı, Haymana’da Mangal Dağı’nda 63 şehidimizin yattığı şehitlikle buluşturduk. Dağın tamamında 1.000 şehidimiz var.”

LANSMAN 26 EKİM’DE

Proje koordinatörlüğü gazeteci Gökhan Karakaş tarafından yapılan belgeselin dış ilişkiler koordinasyonu ise Eyüp Kömeçoğlu tarafından sağlandı. Trans Bosphor Denizcilik, Carmed Medikal, Tamay Denizcilik ve İnce Denizcilik belgeselin sponsorluklarını üstlendi. Belgeselin İstanbul lansmanının 26 Ekim’de yapılması planlanıyor.

TÜRKİYE KÜLTÜR YOLU FESTİVALLERİ BAŞLIYOR

KÜLTÜR

Yazının Devamını Oku

Milas’taki sempozyum dünyayı şaşırttı

8 Eylül 2022
13. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu, iki yıl aradan sonra Milas’ta yapıldı. Dünyada sualtı arkeolojisinin kurucusu, Türkiye’de sualtı kazıları yapmış olan ve geçen yıl yaşamını yitiren ABD’li Prof. George Bass’ın ve onun yakın çalışma arkadaşı Dr. Cemal Pulak’ın onuruna yapılan sempozyumda Antik Çağ’ın ekonomisi ve ticaretiyle ilgili birbirinden ilginç 30 bildiri sunuldu. Sempozyuma Türkiye’nin yanı sıra İtalya, Almanya, İsviçre, Fransa, ABD, Mısır’dan arkeologlar katıldılar.

Sempozyum; Yeniköy Kemerköy İşletmesi ve IC/Limak’ın ana sponsorluğunda, Milas Ticaret ve Sanayi Odası, Mimarlar Odası Milas Temsilciliği, İMİ Koleji, Muğla Ticaret Borsası ve İzmir Milaslılar ve Milas’ı Sevenler Derneği ile bazı kişilerin katkılarıyla gazeteci Olcay Akdeniz tarafından düzenlendi.

‘13. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu’nun onuruna düzenlendiği, ABD’nin Texsas A&M Üniversitesi’nden Dr. Cemal Pulak yaptığı sunumda, merhum Prof. George Bass’ın arkeolojik sualtı kazısını yaptığı Uluburun batığında bulunan metal yükün gümüş karşılığının 5 bin 350 gümüş şekel bakır ve 500 gümüş şekel kalay olmak üzere toplam 5 bin 850 gümüş şekel olduğunu bildirdi. Dr. Pulak o çağda 1 şekelin 9.4 gram ağırlığında olduğunu anlatarak 5 bin 850 gümüş şekelin alım gücünün ise 5 bin 250 koyun veya 390 öküz alımına eşdeğer olduğunu bildirdi.

LEYLAK DAMARI MERMERİ

Sempozyumun en ilginç sunumlarından birisini ise İtalyan Prof. Mathias Bruno ile Türk Jeoloji Mühendisi Prof. Ali Bahadır Yavuz yaptılar. Antik Çağ’da Karia bölgesindeki mermer ocaklarını ve mermer özelliklerini anlatan Prof. Yavuz, Milas’ın leylak damarlı mermerleri ile bordo renkli mermerlerinin İtalya’da pek çok saray ve kilisenin yapımında kullanıldığını, ayrıca Karia bölgesinden çıkarılan mermerlerin İtalya’da heykel yapımında kullanıldığını ifade etti.

İsviçreli Dr. Eberhard Zangger ise konuşmasında M.Ö. 1700 ile 1200 yılları arasındaki Geç Tunç Çağı’nda Batı Anadolu’nun ekonomisini ve ekonomik ilişkilerini anlattı. Luvilerin Batı Anadolu’da çok büyük bir uygarlık yarattıklarını ifade eden Dr. Zangger, Luvilerin Hititlerle ve Mısırlılarla ilişkilerini anlattı. Hititlerin mal akışını kayıt altına aldıklarını ve bu kayıtlar üzerinden ithal edilen tüm mallara vergi koyduklarını belirten Dr. Zangger, Doğu Akdeniz ve Mısır kaynaklarında geçen “deniz kavimleri”nin de Batı Anadolu’dan geldiğini ve bunların Luviler olduğunu ifade etti.

İki gün devam eden sempozyumda daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış bilgilerin sunulması dikkat çekti. Türkiye içinden ve yurtdışından gelen katılımcılar, sempozyumdaki samimi ve içten ortamdan çok etkilendiklerini ve sunulan bildirilerin bilimsel düzeyinin çok üst düzey olduğunu belirterek gelecek yılki sempozyuma da katılacaklarını şimdiden ifade ettiler.

GÜNÜN AYÇİÇEĞİ SOHBETİ

“Ayçiçek

Yazının Devamını Oku

Ayçiçeği üreticisi perişan

7 Eylül 2022
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, “Dünyada gıda güvenliği ve temini konusunda ciddi sıkıntılar yaşanması sonucu tarıma, üreticiye ve çiftçiye verilen destek ve değer daha da artmaktadır” açıklamasını yaptı. Tarım ve Orman Bakanı Sayın Vahit Kirişçi’ye yönelik sorusunda “Trakya çiftçisinin sahipsiz ve çaresiz” olduğunu vurguladıktan sonra şöyle konuştu:

“Gerçekleşen enflasyon oranları ve girdi maliyetlerindeki yüzde 300-500 oranlarındaki fahiş artışlar özellikle Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ illerimizde üretim yapan ayçiçeği üreticisini üretemez, toprağını ekemez hale getirmiştir.

Hükümetin yaşattığı yüksek enflasyon ve olumsuz ekonomik şartlara ilave olarak ayçiçeği taban fiyatlarının hâlâ açıklanmaması, üreticimize bir darbe daha vurmuştur.

Bu doğrultuda; Trakya bölgemizde ayçiçeği hasatının yüzde 60’ının tamamlandığı 6 Eylül 2022 tarihi itibarıyla ayçiçeği taban fiyatları neden hâlâ açıklanmamıştır, taban fiyatlarının geç açıklanması sonucu zarar gören üreticimizin mağduriyetini nasıl karşılayacaksınız? Ayçiçeği üreticisinin en önemli üretim girdilerinden olan mazota, gübreye son bir yılda 3 kat, 5 kat zam geldiği göz önüne alındığında üreticinin üretmeye devam etmesi için en az 16-17 TL/Kilo fiyatın acil olarak açıklanması konusunda çalışmanız var mıdır, yoksa, taban fiyatlarını açıklamayı geciktirdiğiniz her bir gün üretici daha büyük zararlara uğrayacaktır, bu zararları nasıl telafi edeceksiniz? Tüm güçlüklere rağmen toprağını ekmeye, hasatını yapmaya çalışan Kırklareli’nin vefakâr ayçiçeği üreticisinin önümüzdeki yıl daha fazla ekim yapmasını ve daha fazla kazanmasını sağlamak amacıyla hangi ek tedbirleri alacaksınız, ilave hangi destekleri vereceksiniz?”

GÜNÜN HABERİ
Rize’de su sıkıntısı oluyorsa

TÜRKİYE’nin en çok yağış alan kenti Rize’de su sıkıntısının başlaması ciddi bir uyarıdır. Belediyenin su tasarrufu çağrısıyla giderilmeyecek kadar da büyük bir sorundur. Kalıcı çözüm; doğal bitki örtüsünü yok eden ve doğaya zarar veren uygulamalardan hızla vazgeçmektir.  Faruk ÇEBİ

‘TATİL BİZ EMEKLİLERİN DE HAKKI’

EMEKLİ

Yazının Devamını Oku

Namık Kemal’in kentinde basın

6 Eylül 2022
Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) ile Batı Trakya Gazeteciler Derneği’nin düzenlediği Başkanlar Konseyi Toplantısı için iki gün Tekirdağ’daydık. Yılmaz Karaca başkanlığındaki TGF iki ayda bir ilde toplanıyor, yaklaşık 130 dolayında gazeteci, cemiyet başkanı ve yönetici basının sorunlarını tartışıyor, sonra bir bildiri yayınlıyor.

Türkiyenin 81 vilayetinden çeşitli ‘renkteki’ gazetecilerin, Trakya’nın güzel kentine gelmeleri kente hoş bir güzellik kattı. Bölgede kavgasız gürültüsüz siyasetteki birlikteliğe şaşırdılar sanırım. Belediye Başkanı Kadir Albayrak boşuna ‘mutlu insanlar kenti’ demiyor Tekirdağ’a... İlginç bir çalışma biçimi var Albayrak’ın; sabah namazından başlayarak ilçelerinde tura başlıyor, inanılmaz tempoda bir çaba gösteriyor. Kendisine bağlı 11 ilçesine yaptığı okul gibi eğitim yatırımlarının adlarına Atatürk ve İnönü başta olmak üzere Cumhuriyet’in kurucularının adlarını vermesi dikkat çekiyor. Köylülerin her türlü gereksinimlerini karşılıyor, köylerin meralarına dahi bakıyor. Kapanan köy okullarının açılması için çeşitli projeler üretiyor. Dar bütçesine karşın öğrencilere burs vermeyi ihmal etmiyor.

Tekirdağ’ın en yüksek noktasında, Marmara Denizi’ne bakan yeni modern bir belediye binası yaptırmış Albayrak, talep edenleri kendi gezdiriyor. Trakya bölgesinde böyle güzel bir bina yok.

TEKİRDAĞ ÜNİVERSİTESİ

Gezinin ilk günü Namık Kemal Üniversitesi ziyaret edildi. Yeni binaları ve kurulan fakülteleriyle NKÜ iddialı üniversiteler arasında yer alacak gibi görünüyor. İstanbuldan sonra Kocaeli gibi batı bölgesinin en fazla öğrenci çekecek yeni bir devlet üniversitesi olacak. Tekirdağlı olan Rektör Prof.Dr. Mümin Şahin, 30 bin öğrencileri olduğunu belirtti. 400 milyonluk bir bütçeyi yönettiklerini ve özellikle ziraat fakültelerinde yerel ve milli 10 çeşit tohum üreterek ülke ekonomisine büyük katkı sağladıklarını anlattı. Tekirdağ Ziraat Fakültesi’nin, Çukurova Üniversitesi tarafından kurulduğunu da hatırlatalım. Şahin, öğrencilere 4 TL karşılığında kendi mutfaklarında her gün yemek hazırladıklarını belirterek “Bu menülerden birisi olan; çorba, Tekirdağ köftesi, salata ve Hayrabolu tatlısını bugün sizlere ikram ediyoruz” dedi.

Konukların otel ve yemeklerini Tekirdağ, Marmara Ereğli ve Şarköy Belediyeleri karşıladı. TBB’nin merkez ilçesi Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel, Kadir Albayrak’la ‘rekabet’ halinde, o da iktidarın gücüyle yatırımlarından geri kalmıyor. Edirne’den sonra Balkanları da “doğa, tarih, kültür, turizm, gastronomi ve alışverişini buluşması noktası” kampanyası ile ilçesine çekmekte başarılı oluyor. İskelesi, Namık Kemal Evi, Etnografya, Rakoczi Müzesi, Rüstempaşa Camisi, Atatürk Tuna Boyu Seyir Parkı Tekirdağ’ı ziyaret ettiğinizde gezmeyi ihmal etmeyeceğiniz değerler. Namık Kemal Evi’nden geriye kalan değerler için yeni yer bekliyor bu müze.

SİYASET BARIŞIK

Kimler mi aynı masa etrafında oturdu; AKP, CHP, İYİ Parti’den milletvekili ve belediye başkanları olarak sayarsak Mustafa Yel, Faik Öztrak, İlhami Özcan Aygün, Enez Kaplan, Kadir Albayrak, Cüneyt Yüksel, Hikmet Ata ve Alpay Var, işinsanları Cengiz Günay, Orhan Çebi gibi çok sayıda davetli vardı.

Meclis Başkanı Tekirdağlı ama çok istemesine karşın işi dolayısıyla gelemediği iletildi gazetecilere.

Yazının Devamını Oku

Sporda herkes yönetici olamayacak

2 Eylül 2022
Tekirdağ’da çıkan yerel Habertrak’ta yer alan “İşte yeni düzenleme, artık herkes yönetici olamayacak” yazısını okumamızı önerdi gazetenin sahibi Cenap Kürümoğlu. Haber, bölgede kulüp yöneticilerini heyecanlandırdığı gibi tedirgin de etmiş. Timuçin Çınar imzalı haber, geçen baharda çıkan 7405 sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu’na dayanıyor. Kanun spor dünyasında yeterince tartışılmamış ve geçiştirilmiş gibi geldi bize. Evet, kulüp yöneticisi olmak zorlaşıyor.

Bir özet yapmak istiyoruz: Kanunda ceza ve müeyyideler ‘Çeşitli ve Son Hükümler’ bölümünde birtakım atıflarla düzenlenmiş.

Madde 47, 1. Bentten 20’ye, 4. 5. ve 8. bende atıflar olmuş. Hapis cezaları ile ilgili olmak üzere. Madde 47, 2. 3. 4. ve 5. bentte de benzer atıflar var. 47. Madde’nin 19. bendinde de konu çeşitli adli/idari para cezalarıyla düzenleniyor.

Burada temel amaç şu ki Türkiye’de ağırlıklı olarak futbol olmak üzere sporun kötü hatta kimilerine göre ‘kirli’ yönetildiği iddia ediliyor. MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı önderliğinde bir grup milletvekili yasanın üzerinde çok emek verdi. Yasa kapsamı sporu/futbolu temiz insanlar, düzgün bütçelerle yönetsin; devlet de olması gerektiği yerde spor kulüplerine federasyonlar vasıtasıyla destek olsun. Yasayla ilgili genel kanaat şu ki, 22.4.2022’de çıkan bu düzenlemenin gerek tüzük gerek yönetmelik ama öncelikle de yaşanmışlıklarla alakalı değişip gelişebileceği. Yasada menajer faaliyetlerinden tutun da devletin arazi tahsisine, bütçe denkliğinden tutun da gider/gelir kalemleri sıralanmasına kadar çok ayrıntı var. En çok bu ‘yönetici cezaları’ konusu gündeme geldi. Ayrıca denk bütçe de çokça konuşuldu. 20. maddedeki ‘Spor Kulüpleri ve Spor Anonim Şirketlerinin Bütçe ve Harcama İlkeleri’ bölümü dikkatle okunmalı. Yönetici cezaları ve denk bütçe ayrıntıları da bu kapsama dönük. 20. madde de titizlikle okunursa konu büyük ölçüde anlaşılır.

İLHAN CAVCAV’I HATIRLAMAK

Bu konu başta rahmetli İlhan Cavcav olmak üzere özellikle büyük takımlara gönül vermiş Anadolu Kulüpleri başkan ve yöneticileriyle ilgili tartışmayı hizaya getirmek için yapıldı. Hatırlanırsa geçen yıl Başakşehir Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ, yasa öncesi Galatasaray üyeliğinden istifa etmişti.

Dileriz kanun ‘öğretici’ olur; kulüpler kazanır.

GÜNÜN SÖZÜ

“Rüşvet ve kamu fonlarının kötüye kullanılması şeklindeki yolsuzluk, demokrasinin ve ekonomik kalkınmanın önündeki en büyük engeldir.”

Yazının Devamını Oku

Daha İyi Yargı Derneği’nin önerileri

1 Eylül 2022
Daha İyi Yargı Derneği, adli yılın başlangıcı nedeniyle bir bildiri yayınladı. Siyaseten tarafsız düşünce kuruluşu olan Daha İyi Yargı Derneği; hukukçular, emekli hâkimler, öğretim üyeleri, avukatlar, işinsanları ve hukuk alanında öğrenim görmekte olan öğrencilerden oluşan 160 üyesiyle, Türk yargısının sorunlarını ve kök sebeplerini tespit etmek, evrensel kabul gören çözümler geliştirmek, politik, ekonomik ve toplumsal taraflar arasında mutabakat sağlamak ve daha demokratik ve kalkınmaya hizmet edecek ilke, yasa ve yöntemlerin hayata geçirilmesi için çalışıyor ve şu önerilerde bulunuyor:

1. Törenlere yargının ilk derece, istinaf ve temyiz dahil her seviyesinden hâkim ve savcıların, avukatların, STK’lar ile diğer meslek kuruluşları temsilcilerinin ve diğer paydaşlarının da katılmaları sağlanmalıdır.

2. Katılımcılar kendi açılarından hem sorunlarını hem de çözüm önerilerini serbestçe dillendirmeli, böylece toplumsal bir tartışmanın zemini oluşturulmalıdır.

3. Yasama ve yürütme temsilcileri sadece dinleyici olarak katılmalı; kürsüyü yargıya ve paydaşlarına bırakmalıdırlar.

4. Törenlere en kıdemli yüksek yargı kurumu başkanı ve kurumu ev sahipliği yapmalı ve sekretaryası yönetmelidir. Törenlerde dillendirilen konularda konferans, panel, ortak akıl toplantısı ve benzeri etkinlikler düzenleyerek yargının sürekli gelişmesi için çözümler üretilmesine önderlik etmelidir.

GÜNÜN SÖZÜ

“Ne hoş bir güzelliği vardır, hafif adımlarla dünyadan gülümseyerek geçenlerin; kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurlu bir yaşamı seçenlerin...” Virginia Woolf

BİZ ÖĞRETMENLER NE İSTİYORUZ?

7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin ve sendikal örgütlerin ortak görüşleri doğrultusunda Meclis’te tekrar görüşülmesini,

Yazının Devamını Oku

30 Ağustos’un bu notunu unutmayın

31 Ağustos 2022
İşgale karşı savaşı kazanma başarısına gerçek zafer demek için siyasal ve ekonomik bağımsızlık da şarttır. Bu öngörü ile 1923 Türkiye Cumhuriyeti (yani köy cumhuriyeti) yönetimi) geçmiş yılların deneyimlerini unutmadı Mustafa Kemal Atatürk.

‘Hasta Adam’ dramını hep ön planda tuttu. (1854’te Osmanlı Devleti aldığı ilk borçla Dolmabahçe Sarayı yapım masraflarının beşte üçünü ödemişti. 1881’de Düyûn-ı Umûmiye’yi kabul etti. Beş bin Osmanlı memuru ile vergi gelirlerinin kontrolü ve tütün ticareti yabancıların eline geçti.)

Lozan görüşmelerinde Kapitülasyonlar’ı kaldırttı.

O borç batağında dış borç almadı. (Lozan Anlaşması görüşmelerinde İngiliz Lord Curson’un “Bir gün bizden borç isteyebilirsiniz” lafını unutmadı.)

Çiftçilerden yüzyıllardır alınan öşür vergisini iptal etti.

Osmanlı Devleti’nde başkentin adı Kostantinopolis’ti. İstanbul yazmayan mektupları Türkiye’ye kabul etmedi. Başkent “Ankara” oldu.

Osmanlı yönetiminde Merkez Bankası yoktu. O görevi İngiliz, Fransız sermayeli Osmanlı Bankası güya yapıyordu. Savaş anında Osmanlı Bankası sermaye sahiplerinin idaresindeydi.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nı kurdu. Merkez Bankası bağımsızdı.

Para basmadı. Bir dolar 1.25 TL idi.

Yazının Devamını Oku

Büyük Zafer’i kavramak

30 Ağustos 2022
Yokluk ve olanaksızlıklar içinde başarılan ‘Büyük Zafer’in yıldönümünü, onun önemini ve ulusumuzun gönlündekini yerini kavrayamamış olanlara, tarihteki başka zaferlerle eşdeğerde göstermek isteyenlere inat, bugün coşku içinde kutlayacağız. Başta 30 Ağustos Zaferi olmak üzere Cumhuriyet tarihimizin önemli günlerini umursamayan, varlıklarını Mustafa Kemal Atatürk’e borçlu olan, Anayasa’da yer alan “...laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç...” edinmesi gereken Diyanet İşleri Başkanlığı ve benzeri kuruluşların anlamsız çekingen ve utangaç tavırlarına inat ulusun büyük çoğunluğu ile Zafer Bayramı’nı kutlayacağız.

Falih Rıfkı Atay’ın değerlendirmelerine yürekten katılarak kutlayacağız. Falih Rıfkı Atay’ın “Nemiz varsa bağımsız bir devlet olmuşsak, hür vatanda olmuşsak, şerefli insanları gibi yaşıyorsak, yurdumuzu Batı’nın, vicdanımızı ve kafamızı Doğu’nun pençesinden kurtarmışsak

şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcağını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos Zaferi’ne borçluyuz” sözleri, yıllar önce yazılmışsa da tazeliğini koruyor; Atatürk sevdalıların ortak duygularını yansıtıyor. Ülkemizi işgal etmek isteyen sayıca ve modern silah donanımları ile bizden fazla olan düşman güçlerine karşı 100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emri ile mücadele başlamış ve 4 gün sürecek olan ‘Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ ile emsali görülmemiş bir savaş ile emperyalist ülkelerin işgaline ‘Dur’ denilmiş, 19 Mayıs 1919 da Samsun’da başlatılan ‘Aydınlanma ve Kurtuluş Yürüyüşü’, büyük bir ‘destan’ yazılarak 30 Ağustos’ta tüm ezilen ve ezilmek istenen ülkelere örnek olacak eşsiz bir başarı ile sonuçlanmış ve Cumhuriyet’e giden yoldaki en büyük engel de aşılmıştır. Bugün yurdumuzda başımız dik, özgür ve bağımsız yaşamamızı, kanları ve canları pahasına bize armağan eden büyük Atatürk, İsmet Paşa, silah arkadaşlarına ve binlerce şehidimize sonsuz şükran ve minnetimizi, tekrarlıyoruz.

Ruhları şad olsun; ışıklar içinde uyusunlar.

Önder SAV

GÜNÜN SÖZÜ

TÜRKÜN gerçek kurtuluş güneşi 30 Ağustos sabahı ufuktan bütün parlaklığıyla doğacaktır.” (Mustafa Kemal Atatürk)

Prof. George Bass’ın, Bodrum Uluburun batığında yaptığı kazıda bulduğu antik kantar 13. Karia Sempozyumu’nun afişinde figür olarak kullanıldı. Batıktan Prof. Bass’ın çıkardığı kantarın üstünde kendi adı gibi “Georgios” yazılı olması ilgi çekiyor.

MİLAS’TA BÜYÜK ARKEOLOJİ SEMPOZYUMU BAŞLIYOR

Yazının Devamını Oku