Yalçın Bayer

Enflasyon işçiye ağır darbe vurdu

9 Haziran 2017
YILBAŞINDAN bu yana, yani beş ayda gerçekleşen % 6.18’lik enflasyon karşısında çalışan ve emeklinin maaşına ocakta yapılan zam mum gibi eridi. Enflasyon canavarı zamları adeta yuttu

. Sabit gelirli kitle cepten yemeye başladı, temmuza kadar da yemeye devam edecek. 1 Ocak’ta memur ile memur emekli maaşlarına % 3, işçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına ise % 4.71 oranında zam yapılmıştı. Oysa daha temmuz gelmeden beş ayda gerçekleşen enflasyon % 6.18 oldu. En düşük memur maaşında 83, ortalama memur maaşında 88.5 lira azalma gerçekleşti.

Toplu iş sözleşmesi uyarınca memur ile memur emeklisine temmuzda enflasyon farkı ödenmesi kesinleşti. Ödenecek fark haziran ayı enflasyonu ile netlik kazanacak. Ayrıca bu kitlenin maaşına yine temmuzda % 4 zam yapılacak.

İşçi ve Bağ-Kur emeklilerinin durumu daha da kötü. Ocakta aylıklarına % 4.71 oranında zam yapılan 9 milyon dolayındaki işçi ve Bağ-Kur emeklileri yılın ikinci yarısındaki artış için haziran ayı enflasyonunu bekleyecek.

6 milyonu aşkın asgari ücretle çalışan emekçi de enflasyon canavarından olumsuz etkileniyor, satın alma güçleri geriliyor.

Enflasyondaki beş aylık artış asgari ücrete yılbaşında yapılan % 8’lik zamma yaklaşıyor. Net bin 404 lira ücretle çalışan asgari ücretliye 2018 yılı başına dek zam yapılmayacağı göz önüne alınırsa, onların durumu daha kötüleşecek.

Çözüm mü? Yetersiz zamlar, yüksek enflasyon karşısında eriyip gidiyor. Çalışan ile emekli aylıklarına yapılacak artışta 6 aylık enflasyon yerine önceden olduğu gibi seyyanen zam ve katsayı uygulanmasına geçilmeli. 2000 yılı sonrası işçi ve Bağ-Kur emeklilerini kapsayacak yeni intibak yasası ivedilikle hayata geçirilmeli. Bu uygulamalar gerçekleşirse milyonlarca dar gelirli biraz nefes alabilir.

Şükrü KARAMAN

 

Yazının Devamını Oku

Terör, terörizm ve Katar

8 Haziran 2017
TERÖR, çağın en önemli siyasal/toplumsal tehlikelerinin başında geliyor.

Konvansiyonel çatışmaların dahi maliyetlerinin karşılanamaz boyutlarda olması, terörün siyasi bir enstrüman olarak da kullanılmasını gündemde tutuyor.

Bütün dünya terör tehdidi altında ve uluslararası düzlemde, ‘tedhiş tedirginliği’ gündemden düşmeyecek gibi görünüyor.

Terör olgusunun tipik özelliği, ortak bir tanımının yapılmaması...

İşin içine siyasal kültüre bağlı yaklaşımlar girince, neredeyse ilgili taraflar kadar, ‘terör tanımı’ gerçeği ortaya çıkıyor. Uluslararası toplum, Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) döneminden bu yana, terör ve terörizm kavramlarını gündemde tutuyor. Amerikan Devletler Örgütü, Avrupa Konseyi, Afrika Birliği Örgütü vd’nin bünyelerinde, sözleşmeler ile hükme bağlanmış bir terör gerçeği ve bu acı gerçek ile ilgili olarak, yaklaşım farklılıkları var.

Yazının Devamını Oku

Çiçek gibi Trakya’ya ne oluyor?

7 Haziran 2017
GREENPEACE Türkiye’, Trakya bölgesini izlemeye aldı ve bölgenin geleceği konusunda dikkat çeken bir açıklama yaptı:

“Silivri ve Çerkezköy’e acele kamulaştırma yöntemiyle iki kömürlü termik santral yapılması planlanıyor. “Çiçek gibi Trakya’mıza, kömürlü termik olmaz be ya!” diyoruz.

Neden kömürlü termik olmaz diyoruz? Çünkü Trakya’da kömürlü termik santral planlarının gerçekleşmesi; Trakya ve İstanbul için geri dönüşü olmayan bir yıkım anlamına geliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan bu yıkımı durdurmasını istiyoruz. Trakya, Türkiye’nin ekili ayçiçek topraklarının % 73’üne ev sahipliği yapıyor. Çeltik üretiminin % 58’i, Kanola üretiminin de % 76’sı Trakya’da gerçekleştiriliyor. Bu topraklar, kömürün etkisiyle verimini, Trakyalı neşesini kaybetmesin.

Trakya’ya yapılması planlanan kömürlü termik santral projesi, İstanbul’da büyük bir etki yaratacak.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) ölçüm verilerine göre Türkiye’nin 12 şehrindeki (İstanbul dahil) zehirli parçacıklı madde (PM 2.5) seviyesi, WHO’nun “kabul edilebilir” olarak önerdiği rakamın en az 3 katı. Yapılması planlanan santrallar, bu oranı daha da yükseltecek. Trakya’nın ve İstanbul’un nefesi kesilecek.

Coğrafyasını ve bu coğrafyada büyüyen envai çeşit canlıyı yürekten seven Trakya insanı, yıkıcı kömür planları karşısında yalnız ve savunmasız değil. Trakya’nın geleceğini değiştirecek kömür planlarına karşı, temiz enerjiyi savunuyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da daha önce tarım alanı, ormanlık alan, aşırı yeraltı suyu çekim alanı, yeraltı suları besleme alanı, ormanla bütünleşik alan olarak belirlediği bu bölgeyi kömürlü termik santrallara karşı korumalı.

Trakya’nın neşesi kaçmasın. Tarımıyla, hayvancılığıyla, havasıyla, suyuyla, çiçek gibi olan Trakya’yı, kömür karasına karşı birlikte savunalım! Sen de kampanyamıza katıl. (greenpeace.org)”

 

KÜRESEL GÜCÜN KAZANIMLARI!

Yazının Devamını Oku

Torba yasa hedefleri ‘sıfırladı’!

6 Haziran 2017
13 MAYIS 2017 tarihinde İstanbul 3. havalimanı tesislerinde (İGA) Çalışma Bakanlığı yetkilileri, tüm sendika başkan ve temsilcileri, müteahhitler birliği ile Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İBB Başkanı Kadir Topbaş ve İş Sağlığı Genel Müdürü İsmail Germiyan ile birlikte basının önünde ‘Hedef Sıfır Deklarasyonu’nu imzalayarak Türkiye’deki iş kazaları ve meslek hastalıklarının azaltılması için büyük bir seferberlik başlattı.

01.06.2017 tarihinde zeytincilik yasa tasarısı TBMM’den geçerken tasarıya eklenen, işyerlerinin işçilerine iş sağlığı ve güvenliği hizmeti verme zorunluluğu maddesi 1 Temmuz 2020’ye kadar ertelendi.

4857 sayılı İş Kanunu, kamu kurumlarının tehlikeli ve çok tehlikeli grupta çalışanı olan kesim ile birlikte 50’den az çalışanı olan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 6331 sayılı Kanun maddelerinin 2020 tarihine kadar 3. kez daha ertelenmesi, iş güvenliği hizmetlerinin alımının önünü tıkadı.

Bu durum devletin çalışanlarına önem ve değer vermediğini gösteriyor. Az tehlikeli görülen işyerlerinin, üretim yapan birçok fabrika, tesis ve işletmeyi de içinde barındırdığı unutuluyor.

Çalışma Bakanlığı’nın ‘sıfır iş kazası’nı öngören ‘Seferberlik Protokolu’nun imzalanmasından sonra siyasetçilerin böyle bir yola girmesi ‘fiyasko’ olup Avrupa Birliği bir yana, çağdaş, insancıl toplum düzeyinden hızla uzaklaştığımızın bir göstergesidir. Bu şartlarda iş kazaları ve meslek hastalıklarının azaltılması nasıl gerçekleşecektir? Bu durumdan kimler menfaat sağlayacaktır? Kimler ne kaybedecektir? Ölümlü iş kazaları ve meslek hastalıkları çok çabuk unutulmaktadır.

Bu arada TOBB temsilcisinin toplantıya gelmemesi dikkat çekti. Neden acaba? Bu ertelemenin arkasında olduğu için mi?

 

DİDEM ENGİN, BAKANA NE DEDİ?

TBMM

Yazının Devamını Oku

Asker Aydoğan ve kahramanlar

2 Haziran 2017
ŞIRNAK kırsalında düşen helikopterde şehit olan askerlerin en üst rütbelisi olan Tümgeneral Aydoğan Aydın, askerlerine yakınlığı nedeniyle ‘Asker Aydoğan’ olarak anılıyormuş.

Darbe teşebbüsünden sonra, sapla samanın karıştırıldığı dönemde gözaltına alınmış, darbeye direndiği, ‘kimse birliği terk etmeyecek’ emrini verdiği anlaşılınca, serbest bırakılmış.

Aynı emri, Ankara’dakiler vermiş olsaydı, bu kadar insan ölmeyecek, yaralanmayacaktı.

Aynı sofrayı paylaşmaktan aynı cephede göğüs göğüse vuruşmaya kadar, askerinin yanında olan bir komutanını kaybetti Türkiye...

Türkiye’nin ilk kadın jandarma komutanı Songül Yakut da düşen helikopterde hayatını kaybetti, görev yaptığı yerlerde, aile içi şiddet ile de mücadele etmiş. Bir dönem, orduyu Yeniçeri ocağına çeviren dinbazların kumpasına alınmış, iftiralardan sıyrılmış, görevine dönmüş. Her ikisinin de FETÖ’cülerin radarlarında olması tesadüf değil, Ergenekon kumpasındakiler gibi...

Helikopterdeki diğer askerler de millet olarak minnet duymamız geren kahramanlar...

Askerlik de kendine özel fıtratı olan bir meslek; ölmek var, öldürmek var... Vatan için, millet için.

Aynı envanterde bulunan bir başka helikopter, 2003 yılında bir eğitim uçuşunda, yine yüksek gerilim hatlarına takılarak düşmüş. Kaza nedeni, Engel Tespit Sistemi yokluğu...

Bu sistem, uçuş rotasındaki engeller konusunda pilotları uyarıyor.

Yazının Devamını Oku

Trakya’ya 2. İkitelli geliyor

1 Haziran 2017
1980’lerin İstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, ANAP iktidarında yaratılmıştı İkitelli OSB...

Perşembe Pazarı, Sultanhamam, Rami, Bayrampaşa, Sirkeci ve Eminönü’nün ‘üretici’ esnafı, buralara taşınmıştı. Büyük yatırımcılar da geldi. En büyük özelliği, farklı alanlarda üretim yapan ve hizmet sunan firmaların bir araya gelmesiydi... Bölgede insansız uçak da Mercedes yedek parçası da üretiliyor, çorap da ayakkabı da... Yaklaşık 30 yıl içinde, sayısal verilere bakıldığında Türkiye’nin en büyük organize sanayi bölgesi oldu İkitelli... OSB 700 dönüm içinde 39 koooperatif, 11 müstakil parselden oluşuyor, 30 bin işyeri var, çalışan sayısı da 300 bin kişiyi buluyor.

İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Şaban Gülbahar önceki akşam iftar verdi; binanın hareketliliği ‘bakanlık faaliyeti’ varmış gibi hissediyor insan.

Gülbahar’la konuşurken, ‘sorunların büyük’ olduğunu anlıyorsunuz. İktidara güveniyorlar.

Mevcut işyerleri artık ihtiyaçları karşılayamıyormuş. Geçmişte teknik ve Anadolu liselerinin yetiştirdiği nitelikli ara elemanları bulmak çok zormuş. İşçi oranı yüksek fakat buna rağmen vasıflı eleman bulunamıyormuş. Üretimden çok masa başı üretim, masa başı iş daha cazip hale gelmiş bu eğitim modeliyle... Eğitimimiz hep çıkmaz sokağa sokulur, sonra her şey yeniden başlar.

Dev bir OSB neden Trakya’ya yapılır? Niye başka bölgelere değil.

Şaban Gülbahar diyor ki:

“1985’de kurulan İkitelli artık İstanbul’a yetmiyor. Adım atacak yer kalmadı.

İftar konuşmasında üyelere

Yazının Devamını Oku

TBMM’yi istiskal etmek

31 Mayıs 2017
GENELKURMAY Başkanı, aylardır kendisinden talep edilen ‘tanık’ beyanlarını, Araştırma Komisyonu raporu açıklandıktan sonra, yazılı olarak ve kurye aracılığıyla bildirdi.

Komisyon araştırmalarında ‘tanık’ olarak geçmesine rağmen Genelkurmay Başkanı karargâhta derdest edildiği için mağdur tanık ve hatta olayların kronolojisinin ortaya koyduğu olağan gelişme bakımından, şüpheli, mağdur tanık konumunda...

Komisyon Başkanı, MİT tarafından Genelkurmay’a, zaman zaman darbeye teşebbüs ihtimalinin not edildiği bulgusunu açıkladı.

Genelkurmay’ın, istihbarat notlarına rağmen kurum içi yeterli önlemleri almakta zaaf gösterdiği anlaşılıyor. Kamu idaresinin güvenirliği ve işleyişi bakımından, görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyeti ve kamunun zarara uğraması halinde, görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşması tehlikesi ortaya çıkıyor.

Sonuç itibarıyla ağır bir can kaybı, yaralanmalar ve kamu zararı söz konusudur. TSK bu kadar zilletli bir fotoğrafa girmemeliydi. Bütün bunların üzerine rapor açıklandıktan sonra ifade göndermek, milletin Meclis’ini istiskal (küçümseme) etmektir. Takdir muhalefet partilerinindir ama bu şekilde teşekkül ettirilmiş bir rapora, şerh yazmak, münderecatına katkıdan ziyade, meşruiyet kazandırır ki, Meclis’in istiskaline dolaylı iştirak anlamına gelebilir.

Gonca KARA

 

AKM’NİN KAPATILIŞININ 9’UNCU UTANÇ YILI!

 

Yazının Devamını Oku

Demek ki böylesi de yapılabiliyormuş...

30 Mayıs 2017
TURİZM Türkiye’de tarihin en ağır krizini yaşıyor.

Sektör adına konuştuklarını söyleyenler bunu belirtmese de bu acı gerçeği artık herkes biliyor.

Türkiye için hele hele bu dönemde önemi tartışılmaz olan turizmde çok sıkıntılı bir dönemden geçilirken küçük de olsa güzel şeyler yapılabiliyor.

Hafta sonunda katıldığımız, bu yıl ikincisi yapılan ‘Bizim Thales’ etkinliği buna örnektir.

Didim Belediyesi’nin ilkini geçen yıl yaptığı ‘Bizim Thales’ etkinliğinin ikincisi bu yıl da Milet Antik Tiyatrosu’nda, ‘Müzik ve Felsefe’ adıyla yapıldı. Çinli, Hintli, İranlı ve Türkiyeli felsefeci ve biliminsanları 2.500 yıl önce Anadolu topraklarında bulunan Milet Okulu’ndan (Söke Güzelbahçe) çıkan Thales’i tartıştı.

Toplantının açılışında konuşan eski Turizm Bakanı ve Turizm Araştırmaları Derneği (TURAD) Başkanı Bahattin Yücel, Thales’in bu topraklara ait bir filozof olduğunu söyledi. Yücel, Didim’in dönemin gelecekbilimcileri olan kâhin-füturistler merkezi olduğuna işaret ederek amaçlarının Didim’i tarihi kökleriyle buluşturmak olduğunu, Didim’in bu tarihi ve kültürel değerleri ile öne çıkarılacağını söyledi.

Toplantıda konuşan Çin, Hindistan, Türkiye ve İran’dan felsefeci ve akademisyenler hem Thales’i hem de yakın dönem filozofları olan Buda, Konfüçyüs, Zerdüşt ve bunların ortaya çıkardığı felsefe sistemleri hakkında katılımcılara bilgiler verdi.

Toplantıda konuşan Fest Travel’in sahibi Faruk Pekin, Thales’le ilgili olarak şu noktaların altını çizdi:

“Tarihte ortaya çıkan bazı kişiler toplumsal tarihte derin izler bırakmış, insanlığın düşünsel evrimine damga vurmuştur. Bunu Batı’dan Doğu’ya şu şekilde sıralayabilirim;

Yazının Devamını Oku