Paylaş
Günün Sözü:
Gençlikte sevmek için yaşarız yaş ilerledikçe yaşamayı severiz.
Saint-Euremond
ADANA ANSİKLOPEDİSİ
Sedat Memili ve Mehmet Akdoğan
Aradan bir sene geçti herhalde. Sedat Memili ve Mehmet Akdoğan’ın hazırladığı Adana Ansiklopedisi’ni getirmişlerdi bana. İçimde bir umut vardı. Bu ansiklopedi geliştirilir, yeni baskılar yapılır diye... Gelin görün ki böyle bir şey olmadı. Yazık oldu diye düşünüyorum. Zaman zaman bilgi edinme ihtiyacı hissettiğimde kütüphanemde yeralan bu ansiklopedinin sayfalarını karıştırıyorum çünkü ve çok da yararlanıyorum...
Zaten kitabın önsözünde Sedat Memili şöyle demişti:
“Bu ansiklopediyi hazırlarken Adana’dan ne kadar habersiz yaşadığımızı hissettik ve hayıflandık...”
Haklıydılar...
Çünkü 850 sayfalık bu ansiklopedininin ilk baskısında 2500 madde yer alıyordu ve kitabın sonunda da sayısız kaynak vardı...
Ansiklopedi birinci hamur kağıda basılmıştı, harika bir cildi vardı ve eksiklerine rağmen kendi dalında ilkti.
Hazırlayan arkadaşlarımın amacı kitabın ikinci ve daha fazla baskısının yapılmasıydı. Her baskıda ansiklopedi zenginleşecek madde sayısı da artacaktı...
Örneğin Toros Dağlarında 500 endemik bitkinin olduğunu bu ansiklopediden öğrendim...
Hatta köylerle ilgili sayısız bilgi içeriyordu ansiklopedi.
Eminim Adana’da bu kadar köyün olduğunu kimse bilmiyordur...
Tarihi kişilikler, sanatçılar, günümüzde yaşayan kişiler ansiklopedinin sayfalarında yer almıştı. Elbette bazı kişiler eksikti ama ansiklopediler, her baskıda zenginleşiyor, yeni kişiler sayfalara ekleniyor, mizampaj değişiyor...
Olmadı ama...
Kitabın ikinci baskısı yapılamadı...
Harcanan emeğe mi üzülürsünüz, ansiklopedinin geliştirelemediğine mi yanarsınız varın siz düşünün artık...
Peki vakit geçti mi? Hayır tabi. Şimdilik zarar sadece bir yıl...
Zararın neresinden dönerseniz kardır derler ya bence bu ansiklopediyi hazırlayanlar yeniden teşvik edilmeli ve ikinci baskısı da yapılmalı...
Herkesin yaşadığı kenti tanımaya, bilmeye hakkı var. Bunu da ancak yayınla gerçekleştirmek mümkün...
Eğer bir yayınınız yoksa bilgiler unutulur gider, gelecek nesiller de kaynak bulamaz ve zengin köklere sahip oldukları halde bunun farkında olmadan yaşarlar...
Hatırlatayım istedim...
EMRULLAH GÜNEY
Hasan Dağı arpalıktır
Niğde’den Aksaray’a giden minibüsteyim. Anduğulu yolcular olduğundan güzergah değişmiş. Çevremi seyrediyorum. Zaman zaman da gazetemi okuyorum. Anduğu’dayız. 1961’de Ortaokul müzik sınavında Anduğulu Aşık Tahiri’ den bir şiir okuyarak başarılı sayılmıştım. Konya Müzeleri Müdürü M Zeki Oral derlemişti şiirleri. O günlere gittim ve değeri bilinmemiş Aşık Tahiri’yi saygıyla andım.
Gazeteye göz atıyorum. Almanya ekonomi bakanı , Türkiye dönüşü , Berlin’de gazetecilere demeç veriyor. Türkiye ekonomisi ne durumda. Bakan özetliyor durumu. ‘Domuz ahırı gibi.’ Türk işçileri protesto ediyorlar bakanı. Çünkü benzetme pek çirkin. Gazetemde bu konu özetle verilmiş. Haberi yanımda oturan köylüye okuyorum. Gülümsüyor. Hasan Dağı’nın çifte doruğuna doğru kösengi gibi parmağını uzatırken konuşuyor:
Hasan Dağı arpalıktır;
Eğer saban yürürse.
Her derede bir değirmen;
Eğer suyu gelirse.
Her evden bir tavuk;
Eğer köylü verirse
İyi gidiş bu gidiş;
Eğer sonu gelirse.
ADİL VAHAPOĞLU
Ördeğe vız gelen...
Çevremizde olan biten,her şeyi umursamak gerekir mi ? Bu kadar titizlenmeye,bu kadar dikkate gerek varmıdır ? Ya da umursamamak daha mı doğrudur...”Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” hesabı gibi...Önemsememek bizleri rahatlatır mı ? işin kolayına kaçmak bir çeşit umursamazlık mıdır? Bunun bir orta yolu varsa ,orta yolu bulmak mı gerekir ? İş oldukça karışık yani..
Çağdaş insan,sorumlu insandır.Olup bitenden,biraz da kendisine görev çıkaran insandır.Düşünür,taşınır,toplumun derdini dert edinir.Bir düşüncesi olur ve bir çözüm yolu bulur.Böyle olması gerekir.
‘’Dünyayı seller bassa ördeğe vız gelirmiş ‘’ ifadesiyle özetlenen ya da vücut bulan bir noktada yaşayan insanlar ,içerisinde bulunduğumuz toplumda mutlaka bulunmaktadır.Kendi halinde yaşayan ,kayıtsız ,kuralsız ,sorumsuz insanlardan söz ediyorum.
Aslında şunu da bilmekte yarar vardır...İçerisinde yaşadığımız doğadan,doğanın korunması ve gelişmesinden,ağaçtan,çiçekten,temiz ve düzenli bir çevreden,uçan bir kuştan,bir kelebekten,sudan ,havadan kısacası her şeyde bir sorumluluk payımız bulunmaktadır.Bunları korumak ve geliştirmek tüm insanlığın görevidir.
Diyeceğim,”Ahlaklı olan yapı umursayan yapıdır,ördeğin umurunda olmayan,insanın umurunda olmalıdır.”
Paylaş