Raporun “İzlenim, Tespit ve Öneriler” başlıklı ilk bölümünün birinci maddesi şöyle:
* Sektörümüzün en önemli sorunu taklit, tağşiş ve kayıt dışılık. Tarım Bakanlığı’nın denetimleri sıkılaştırmasına rağmen taklit ve tahşiş önlenemiyor.
Aynı maddede denetimlerin her şeye rağmen yetersiz kaldığı vurgulandı:
- Cezalar ve kayıt dışı üretim denetimleri yetersiz. Yol kenarlarında markasız, uygun olamayan ambalajlarda ve kayıt dışı pazaryeri satışlarının denetlenmesinden başlanarak, taşımayı gerçekleştiren tanker ve depolar bazında kontrollerin yapılması gerekiyor.
Raporda İtalya’dan örnek verildi:
- Zeytinyağında tağşişle mücadele etmek için İtalya’da olduğu gibi polis teşkilatına bağlı bir “Gıda Polisi” uygulaması düşünülebilir.
Ardından 1939 yılında çıkarılan 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islah ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun” üzerinde duruldu:
- 3573 sayılı kanunun bazı hükümlerinin değiştirilmesi ve yürürlükten kaldırılması hakkındaki 4086 sayılı kanunun revize edilmesi gerekiyor.
Hisarcıklıoğlu, “Uluslararası Zeytin Hasat Festivali”nin 15’incisini Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Ayvalık Belediyesi ve Ziraat Odası’yla birlikte düzenleyen Ayvalık Ticaret Odası’nda söze dünyaca ünlü 3 tarım ürünüyle girdi:
- İnsan ömrünü uzatan üç ürün var: Zeytin, fındık ve üzüm.
Üçünün de Türkiye’de yetiştiğini anımsattı:
- Ama biz bunların kıymetini hâlâ tam olarak bilmiyoruz.
Dünyada zeytinin yüzde 90’ının Akdeniz havzasında üretildiğine işaret etti:
- Dünya zeytin üretiminde İspanya, İtalya ve Yunanistan’ın ardından 4. sıradayız. 100’den fazla ülkeye zeytinyağı ihraç ediyoruz.
Sofralık zeytin tüketiminde dünyada ilk sırada olduğumuzun altını çizdi:
- Fakat zeytinyağı tüketiminde, diğer üretici ülkelere göre çok gerilerdeyiz. Yunanistan’da kişi başına tüketim 20 litre iken, bizde uzun zaman 1 litre bile olmadı. Başta Ayvalık olmak üzere zeytin ve zeytinyağı üretenlerin gayretiyle kişi başı tüketim, bugün 2 litreye ulaştı. 5 litreye çıkarsa pazarlama sorunu kalmaz.
- O dönemde Londra’daki bazı bankalar Türkiye’den analistler alıyordu.
29 Ekim 1997’de Londra’ya taşındı, NatWest’te çalışmaya başladı. Bankanın çalıştığı bölümü bir süre sonra Bankers Trust’a satıldı. Satışla birlikte çalıştığı banka da değişmiş oldu. 1997-1999 döneminde bankacılık sektöründe çalışırken London School of Business’de finans masterı yaptı. Ardından danışmanlık şirketi The Monitor’e geçti. Bu şirkette çalışması 2004’e kadar sürdü. 2004’te yolu “yönetici avcısı”, yönetim danışmanlığı şirketi Egon Zehnder’in Londra Ofisi ile kesişti. Danışman olarak girdiği şirketin tarihçesine baktı:
- Şirket, 1964 yılında Egon Zehnder tarafından kuruldu. Bulunduğu ülkelerdeki şirketlerin yönetici atamalarında belirleyici rol aldı, en büyük işi “yönetici avcılığı” oldu. Faaliyet gösterdiği ülke sayısı 40’a, ofis sayısı 68’e yükseldi.
Ocak 2012’de Egon Zehnder’de yüzde 11 pay ile dünyanın en büyüğü olan Londra Ofisi’nin partner’ları (ortak) arasında yerini aldı. Bekbölet için yükselişin bir sonraki adımı Küresel CFO Hizmetleri Başkanlığı oldu.
Bekbölet, 2018’de Egon Zehnder Londra Ofisi’nin başına geçti. Ardından Ocak 2019’da 40 ülkede ofisleri bulunan grubun “global beyin takımı”na girdi:
- Ocak 2019’dan itibaren Egon Zehnder Küresel İcra Komitesi’nde de görev yapıyorum. Komite, CEO ve CFO’muz dahil 8 kişiden oluşuyor.
Çağla Bekbölet’ten öyküsünü dinlerken, şirketin dünyadaki toplam partner sayısını sordum, yanındaki Egon Zehnder Türkiye Ofisi Başkanı Ayşe Güçlü Onur’a onaylatarak paylaştı:
- Dünyada toplam 250 partner var. Danışman kadrosunda da 500 kişi görev yapıyor.
Erdoğan, Suriye rejimi ile ilişki modeli sorusuna, “Bundan sonraki süreçle ilgili olarak başta Rusya-Suriye münasebetlerinden hareketle kendimiz için bunu daha isabetli yol olarak görüyoruz. Soçi’deki görüşmelerde de bunun bu süreci çok daha kolay kılacağını gördük” yanıtını verdi. Erdoğan’ın mesajları şöyle:
BEKLENEN NETİCE
“Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Putin ile Soçi’de önemli bir anlaşmayı gerçekleştirdik. Ülkemizin güvenlik kaygılarını teyit eden, Suriye’ye barış ve istikrar getirmeyi hedef alan anlaşma ile beklenen neticeye varılmış olundu. Bu anlaşma ile terör koridoruna bir darbe daha vurduk. Suriye’nin toprak bütünlüğünü güçlendirecek bir adım attık. Astana sürecinde önemli bir kazanım elde ettik. Barış Pınarı Harekatı’nın bir meyvesini daha aldık. Mültecilerin evlerine dönüşlerini kolaylaştıracak bir zemin oluşturduk. Bu kazanımlar ışığında Suriye’de siyasi sürecin ilerletilmesi için çalışmalarımıza devam edeceğiz.
-Rusya ile varılan mutabakatta da 150 saatlik bir süre var. Eğer PKK/YPG söz verilen bölgeden çıkmayı reddederse, Türkiye askeri harekât seçeneğini masada tutuyor mu?
-Gerek ABD, gerekse Rusya ile olan anlaşmalarımızda eğer verilen sözler yerine gelmezse bizim için atılması gereken adımlarda herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Amerika ile yapılan anlaşma kısmında yine aynı operasyonumuzu kararlılıkla devam ettiririz. Rusya ile ilgili olarak da Sayın Putin çok kararlı konuştu, “Biz bunları (YPG) buralardan kesinlikle atarız” dedi. Şimdi tabii bu sözü verdiğine göre atılmayınca bizim görev başlar. Diğerleri ile ne ise bunlarla da o olacaktır. Değişen bir şey olmaz. Süreci göreceğiz.
- Şanlıurfa pamuğu ile ilgili şikayetinizi paylaşır mısın?
Canpolat, özetledi:
- Şanlıurfa’dan aldığımız çuvallardan pamuğa karışmış jüt çıkıyor. Bu da pamuğun kalitesini bozuyor. Ucuza verilse bile pamuğu almak istemiyoruz.
Bahçıvan, 55 kişilik İSO meclis üyesi iş insanıyla birlikte kentte Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası (ŞUTSO) Meclis Başkanı Ahmet Altun, Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Halil Peltek, Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Kaya’dan öğrendiği tarım ilacı sancısını kürsüden dile getirdi:
- Şanlıurfa’da satılan tarım ilaçlarının yüzde 50’si sahte imiş. Sahte tarım ilacı ile sağlıklı ürün elde edilebilir mi?
ŞUTSO Meclis Üyesi Mahmut Karadağ araya girdi:
- Haklısınız, şehrimizde pazara sunulan tarım ilaçlarının yarısı sahtedir.
- Yılda iki kez Anadolu’daki illerimize odamız meclis üyeleriyle birlikte gidiyor, işbirliği, yatırım fırsatlarını konuşuyoruz. 17-19 Ekim’de Şanlıurfa ve Gaziantep’e gidelim.
Erdal Bahçıvan, İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları İrfan Özhamaratlı, Sadık Ayhan Saruhan, İSO Meclis Başkan Yardımcısı Serdar Urfalılar, İSO Yönetim Kurulu Üyeleri Bekir Yelken, Sultan Tepe, Kemal Akar ve Vehbi Canpolat’ın önderliğindeki İSO Meclis Üyeleri, 17 Ekim Cuma sabahı THY’den kiralanan uçakla Şanlıurfa’ya gitti.
İSO’dan 55 kişilik iş insanı heyeti Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Ahmet Altun, Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Halil Peltek, Şanlıurfa Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Kaya rehberliğinde kentte Göbeklitepe’ye turistik tur, organize sanayi bölgesine dönük yatırım ortamı gezisi yaparken Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki ekip, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence başkanlığındaki heyetle Suriye’de sınırlarımızdan itibaren 30-32 kilometre derinlik, 444 kilometre uzunlukta öngörülen “Güvenli Bölge”yi görüşüyordu.
Derken gece Pence başkanlığındaki ABD heyetiyle uzlaşmaya varıldığı haberi geldi:
- Terör örgütü PKK/YPG, 120 saatte güvenli bölgeden çekilecek.
Suriye’deki savaş ortamına rağmen 6’ncı bölge teşviklerinin desteği ile son 3-4 yıldır yatırım çeken Şanlıurfa’daki iş dünyası örgütlerinin temsilcileri, ABD’yle varılan uzlaşma ile moral buldu, İSO heyetine şu mesajı verdi:
- Daha fazla yatırıma, işbirliğine gelin, coğrafyamızın kaderini değiştirme çabamıza destek verin.
Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki buluşmada Şanlıurfa Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü
Nevzat Özgörkey, İzmirlileri temsilen isim önerisini masaya koydu:
- Efes.
İzzet Özilhan da İstanbul’dan bir isim seçti:
- Topkapı.
Kamil Yazıcı, şirketlerindeki küçük ortaklarının soyadından yola çıktı:
- Kent.
O yıllarda üniversite öğrencisi olan
- Bu ayakkabılar satılık mı?
Dükkan sahibi, ayakkabı ustası Ahmet Muktad Ziylan kadını uyardı:
- Bacım onlar erkek ayakkabısı.
Kadın ısrar etti:
- Erkek ayakkabısı olduğunun farkındayım. Bunu kadınlar da giyebilir.
İzin isteyip denedi, fiyatını sordu:
- 45 lira.