Paylaş
Bildiğim kadarıyla, 3.400 yıllık kayıtlı insanlık tarihinde yalnızca 268 yıl savaşsız geçmiş. Bu oran, maalesef medeniyetimizin savaşsız yapamadığını gösteriyor. Hani bazı bilimkurgu filmlerinde savaşçı uzaylı ırkları vardır... Güya barışçıl insan ırkının huzuruna kastetmek için uzak galaksilerden gelip ortalığı karıştırırlar. İşte o savaşçı uzaylılar aslında biziz. Şimdiyse teknoloji marifetiyle yeni bir cephe daha icat ettik; siber savaşlar.
Konuyu gündeme taşıyansa, İsrail ile İran arasında giderek büyüyen ve sonunda sivillerin hayatını da ciddi biçimde etkilemeye başlayan siber çatışma. İran’ın nükleer silah çalışmalarının ezelden beri İsrail’i rahatsız ettiği biliniyor. İran hükümetine gözdağı vermek isteyen İsrail, vaktiyle İran’ın nükleer tesislerine siber saldırıda bulunmuştu. 26 Ekim’deyse ülkenin akaryakıt dağıtım şebekesini bloke ederek bu kez sivil halkı etkileyen bir atak gerçekleştirdi. The New York Times’ın haberine göre saat 11.00 itibariyle tüm ülkede 4 bin 300 gaz istasyonunda pompalar kilitlendi, halk hiçbir şekilde akaryakıta ulaşamadı. Yakıt bekleyen müşterilere İran lideri Humeyni’yi şikâyet etmeleri için dijital mesajlar iletildi ve devlet dairesinin telefon numarası verildi. Ülkenin dijital reklam panolarını da kontrol altına alan İsrailli hacker’lar, meydanlarda “Humeyni, benzinim nerede” şeklinde mesajlar yayımladılar.
Akaryakıt kesintisiyle beraber yükselen hükümet karşıtı protestolara yönetimin cevabı ağır oldu ve 300’e yakın vatandaş hayatını kaybetti. Siber saldırıdan 4 gün sonra Kara Gölge isimli İranlı hacker grubu, Tel Avivli sivil vatandaşları hedef alan bir siber saldırı gerçekleştirdi. LGBTQI+ içerikli arkadaşlık sitelerine sızan hacker’lar yaklaşık 1.5 milyon İsrail vatandaşının mahrem bilgilerini Telegram aracılığıyla ifşa ettiler. İnsanların mahrem fotoğrafları, cinsel yönelimlerini içeren bilgiler ve daha fazlası açığa çıktı. İran’ın gaz istasyonlarına yönelik saldırının yarattığı hasarı gidermesi 12 gün sürmüştü. İsrailli vatandaşların yaşadığı duygusal hasarın sonuçlarını öngörmekse pek mümkün değil... Uzmanlar, İran’ın doğrudan sivil halkı hedef almasının sebebini bir bakıma çaresizlik olarak yorumluyor. Sıkı güvenlik önlemleriyle korunan hükümet ağlarına sızmak zor olduğu için hacker’lar, çareyi çok daha savunmasız olan sosyal medya platformlarını hedef almakta bulmuştu. Neticede iki hükümet arasındaki gerginliğin bedelini ödeyenler, iki taraftaki masum vatandaşlar oldu.
İran ve İsrail arasındaki çatışma, sivilleri etkileyen yönüyle bir milat sayılabilir. Bu şekilde gelişen siber atakların artması halinde
-ki öyle olacağı düşünülüyor- sonunda aleni savaş sebebi sayılması en büyük endişelerden biri. Görünüşe göre siber savaş terimini gelecekte daha sık duyacağız... Öyleyse savaşçı gezegenin bu yeni ‘marifetini’ daha yakından tanımakta fayda var...
CAN KAYBINA NEDEN OLUYOR
Siber savaş, tanım itibariyle iki hükümet arasında gerçekleşen sistematik siber atakları ifade ediyor. Siber ataklar, hükümetlerin veritabanlarına ve ağ şebekelerine hasar vermeyi, gizli bilgileri çalmayı ve ifşa etmeyi hedef aldığı gibi elektrik, su, sağlık ve iletişim şebekelerine zarar vermeyi amaçlayabiliyor. Saldırıların etkisi fiziki yapılara hasar vermeye, hatta insanların hayatını kaybetmesine kadar varabiliyor ve fiziki savaşları tetikleme potansiyeli barındırıyor. Öte yandan ‘siber savaş’ teriminin dünyamızda henüz bir karşılık bulmadığını savunan kimi uzmanlar, gerçekleşen saldırıların yalnızca ‘siber atak’ kapsamında değerlendirilebileceğini öne sürüyorlar.
TechTarget blog’una göre siber savaş unsuru içeren atakların ilk büyük örneği, 2007 yılında Estonya ile Rusya arasında gerçekleşen, Bronz Asker adını taşıyan hadise. Estonya, başkenti Talinn’de yer alan ve Rus boyunduruğunu hatırlatan bronz bir asker heykelini söküp askeri bir mezarlığa taşıyor ve bunun üzerine Rus hacker’lar bir dizi saldırıyla Estonya’nın bakanlıklarını, bankalarını ve medya platformlarını hedef alıyor. Dünyanın ilk ‘e-hükümeti’ olarak bilinen Estonya saldırıdan çokça etkileniyor, hatta atağın başladığı gün gerçekleşen ayaklanmalarda 150 vatandaş yaralanıyor.
Bir başka önemli örnekse dünya basınında geniş yankı bulan ‘Stuxnet’ saldırısı. Hatırlayacağınız üzere 2010’da gerçekleşmiş ve İran’ın nükleer araştırma laboratuvarlarını hedef almıştı. Dünyada siber savaş kabiliyetleri ve uzman hacker birimleri bulunan başlıca
ülkeler ABD, Birleşik Krallık, Rusya, Çin, İsrail ve Kuzey Kore. Kıtalar ve bölgeler bazında siber savaş unsurlarının Kuzey Amerika, Asya ve OrtaDoğu ülkelerinde yoğunlaştığı görülürken, zaman zaman Avrupa’yı hedef alan hadiseler de göze çarpıyor.
SİBER SAVAŞLARIN DİJİTAL SİLAHLARI
Hükümetler arasında gerçekleşen siber saldırılarda ‘silah’ olarak nitelendirilen bir dizi dijital araç kullanılıyor:
- Kritik önemdeki altyapı sistemlerini hedef alan virüsler, dolandırıcılık, bilgisayar solucanları, trojanlar ve kötü amaçlı yazılımlar.
- DDoS adı verilen, binlerce istemcinin bağlanması sonucu hedef alınan bilgisayar ağlarına veya araçlarına yetkili kişilerin erişimini engelleyen ataklar.
- Belirli enstitülere, hükümetlere ve iş kurumlarının gizli belgelerine ve kritik veritabanlarına yönelik veri hırsızlığı ve hack’leme faaliyetleri.
- Ulusal güvenliği ve istikrarı hedef alacak şekilde bilgi hırsızlığını içeren casus yazılım ve siber ajanlık faaliyetleri.
- Hayati önemdeki sistemlerle veritabanlarını bloke eden fidye yazılımları.
- Halk arasında huzursuzluğa ve kaosa yol açabilecek, sosyal medya odaklı propaganda ve yanlış bilgi yayma faaliyetleri.
Paylaş