Paylaş
John Lennon ünlü ‘Imagine’ şarkısında sınırlara gerek olmayan bir gelecek hayal etmişti. Ütopik olduğunu elbette kendisi de biliyordu ancak hayalinin dijital dünyada bir gün gerçek olacağını acaba düşünmüş müydü? Dünyanın ilk internet ülkesi... Gezegen üzerinde hiçbir toprak bütünlüğü yok ancak vatandaşları dünyanın dört bir yanında memnuniyetle ağırlanıyor. Üstelik bu ülke, alım gücü ve refah seviyesi bakımından en ön sıralarda bulunuyor ve nüfusu her geçen gün daha da artıyor.
ALIM GÜCÜ YÜKSEK
İşlerini yanında taşıyan, freelance (bağımsız) çalışan ve sürekli seyahat halinde olmaktan hoşlanan insanlara dijital göçebe deniyor. Sayıları giderek çoğalan dijital göçebeler, ülkemize yabancı bir topluluk değil. Hatta Türkiye, kendi içinde dijital göçebeliği ilk deneyimleyen ülkelerden... Son yıllarda başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde yaşam kalitesinin azalmaya başlaması, sahil bölgelerine ve doğaya yakın kentlere akın başlatmıştı. Halen süren bu göç hali, pandeminin de etkisiyle ivme kazanmıştı. Türkiye’nin coğrafyası ve iklim çeşitliliği büyük şehirlerden kaçışı kolaylaştırıyor. Dünyadaysa dijital göçebeler dönemsel olarak farklı ülkelerde yaşamayı tercih ediyorlar. Kimileri iklim kuşağını takip edip yazın serin, kışın tropik yerlerde yaşıyor, kimileriyse çalıştıkları projelere bağlı seyahat ediyor. Dünya üzerinde dijital göçebelerin sayısı 35 milyondan fazla. Kanada’nın nüfusuna eşdeğer bu rakam, birçok Avrupa ülkesindekinden daha büyük bir popülasyonu ifade ediyor.
Vatandaşlıkları haricinde hiçbir ülkeyle yerleşik bağı bulunmayan bu geniş topluluğun ortak özelliği, hepsinin çalışan insanlar olması. Aralarında girişimciler, finansçılar, yaratıcı işlerle uğraşanlar, influencer’lar, sanatçılar, broker’lar ve büyük oranda bilişim sektörü çalışanları var. Haliyle alım gücü ve refah seviyesi yüksek bir profil...
Yeni teknolojiye odaklanan etkinlik ve medya şirketi TNW’nun verilerine göre dijital göçebelerin ticari alışverişler dahil yıllık harcamaları 787 milyar dolar civarında. Bu rakam, refah seviyesi en yüksek 50 ülke arasında yer bulmalarını sağlıyor. Hal böyle olunca, dijital göçebeler turist çekmeye çabalayan ülkelerin ilgi alanına giriyor. Barbados, Bermuda, Kosta Rika gibi egzotik yerlerin yanı sıra Doğu Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı dijital göçebelere cazip olanaklar sunuyor. Bunlar arasında vize ve çoklu giriş-çıkış kolaylığı, gelir vergisi muafiyeti, devlet destekli konut gibi önemli imkânlar var.
Pekalâ, 35 milyonluk nüfusuna rağmen işsizlik oranı sıfır olan bu dijital milletin gerçek bir ülkesi olsa nasıl olurdu? İşte bu sorunun cevabını da yine dijital göçebelerden oluşan ve sayıları 1000’den fazla olan bir topluluk veriyor: Plumia. Dünyanın ilk internet ülkesi olan Plumia, gerçek vatandaşlık haklarına sahip olmayı ve diğer ülkeler tarafından tanınmayı hedefleyen dijital bir kolektif.
TÜM GÖÇEBELERE AÇIK
Ülkenin aradığı niteliklere sahip olan, topluluğa katkıda bulunabilecek bütün göçebelere açık burası. 2020’de kurulan Plumia, uzaktan çalışanlara öncelik veren seyahat acentesi SafetyWing’in girişimiyle kurulmuş. Bağımsız bir proje olan Plumia, giderek büyüyen bir topluluğa dönüşmüş.
Dijital ülke Plumia’nın vizyonu, her yerde yaşayabilme ve çalışabilme altyapısıyla coğrafi bir ülkenin işlevlerini birleştirebilmek... Plumia’nın küresel vatandaşlık idealini çekici buluyor ve aranan nitelikleri karşılayacağınızı düşünüyorsanız www.plumia.country adresinden ülkeye küçük bir ziyarette bulunabilirsiniz.
‘BÜYÜK İSTİFA’ DİJİTAL GÖÇÜ TETİKLEDİ
Uzaktan çalışma pratiğinin global ekonominin değişmez bir parçası olacağı ve ofislere tam anlamıyla dönülmeyeceği öngörülüyor. ABD’nin sıcak gündemindeki ‘Büyük İstifa’ (Great Resignation), durumun çarpıcı yankılarından biri. Pandemiyle özgürleşen çalışanlar, tekrar aynı koşullarda ofis ortamına dönmek istemedikleri için kitleler halinde istifa ediyorlar. Pek çokları da işi, düzeni ve yaşamı sorgulayarak yeni girişimlerle çevrimiçi kazanç gibi serbest olanakların peşine düşüyor ve dijital göçebelere dönüşüyorlar.
SOSYAL MEDYA KULLANICILARININ SAYISI 4.5 MİLYARI GEÇTİ
Yılın her çeyreğinde yayımlanan Global Statshots raporu, dijital dünyadaki kullanıcı eğilimlerini gösteren en kapsamlı araştırmalardan biri... 3’üncü çeyreği kapsayan ekim raporuna göre dünyada sosyal medya kullanıcılarının sayısı 4.5 milyarı geçmiş durumda. Sosyal medyada en büyük çıkışı yapan platform, TikTok. Halen ilk sıradaki Facebook’un ardından sırasıyla YouTube, Instagram, WhatsApp, Messenger, We Chat (Çin) ve TikTok geliyor. Kullanıcılarının yüzde 56.1’i kadın olan ve gençler arasında yaygın olan TikTok’un 1-2 yıl içerisinde YouTube ve Instagram’dan sonraki en popüler reklam mecrası haline gelmesi bekleniyor. İnternet ekonomisini etkileyecek işaretlerden biri de tüketicilerin ürünler hakkında bilgi almak için sosyal medya platformlarını tercih etmeye başlaması. Ayrıca sesli aramaların öne çıkmaya başlaması, akıllı teknolojilerle etkileşimin çeşitlenmesi bakımından bir milat niteliği taşıyor.
KISA KISA
FACEBOOK’UN ÇATI ŞİRKETİNİN İSMİ DEĞİŞTİ
Facebook Company, bir süredir gündemde olan isim değişikliğini gerçekleştirdi. CEO Mark Zuckerberg, perşembe günü yaptığı açıklamada bundan böyle şirketin adının Meta Platforms Inc., kısaca Meta olarak anılacağını duyurdu. Meta kelimesi, Zuckerberg’in yakınlarda gündeme taşıdığı metaverse (öteâlem) vizyonuna işaret ediyor. Bilimkurgu kökenli metavers kavramı, siber ortamda var olan, günlük yaşama alternatif bir dünya anlamına geliyor. İsim değişikliği, şirketin sanal gerçeklik odaklı hedeflerini somutlaştıran bir hamle olarak öne çıkarken TikTok’a kaptırılan genç kitlenin yeniden ilgisini çekmek amaçlanıyor. Diğer yandan itibarı zedelenen Facebook markası geri plana alınarak WhatsApp, Instagram ve Messenger gibi popüler platformların isminden ayrıştırılmış olacak. Arama devi Google da 2015’te şirketin adını Alphabet olarak değiştirmiş ve holding haline gelmişti.
Paylaş