Paylaş
Son James Bond filmi ‘Ölmek İçin Zaman Yok’, genetik hırsızlığını konu alıyordu. Filmde, suikast düzenlenecek kişinin DNA’sına göre tasarlanmış ölümcül bir virüs, insanlar aracılığıyla yayılıyor. Hedefine ulaşana kadar bulaştığı insanların sağlığına dokunmayan ve nanobotlarla ilerleyen virüs, aradığı DNA’ya ulaştığı anda aktive oluyor ve kişiyi amansız bir ölüme sürüklüyor…
DNA’nın çalınma ihtimali sadece beyazperdenin değil, siyaset sahnesinin de gündemini meşgul ediyor. Geçen şubat ayında Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yapacağı görüşme öncesi Rus PCR testini yaptırmayı reddetti. Sonunda iki devlet liderinin upuzun, beyaz bir masanın iki ucunda görüşmeye oturduğu ilginç bir fotoğraf ortaya çıktı. Macron’un şahsi genetik materyalini Rus gizli servisine vermek istemediği, olası bir biyolojik silahtan çekiniyor olabileceği söylentileri yayıldı. Macron’a hak vermemek elde değil, keza Almanya Başbakanı Olaf Scholz da yine Rusya ziyaretinde PCR testi vermeyi kabul etmedi.
Madonna’nın paranoyası
Günümüzde ne nanobot teknolojisi ne de genetik mühendisliği, Bond filmindeki aksiyonu mümkün kılacak seviyede. Ancak bir kişinin DNA yapısını doğrudan hedef alacak, özel bir virüs tasarlamak teknik olarak mümkün. Konuya dair haziran başında ilgi çekici bir makale yayımlayan ABD’li iki hukuk profesörü, Liza Vertinsky ve Yaniv Heled, genetik tasarımla kişiye özel silah geliştirmenin ve politik liderleri hedef almanın mümkün olduğunu kabul ediyor.
Ancak bununla kimin neden uğraşmak isteyeceği konusunda emin değiller. Zira profesörler, bir kişiye özel virüs geliştirmeye harcanacak mesai ve kaynağın kitlesel bir biyolojik silah üretmeye yakın olabileceğini düşünüyor. Aynı zamanda, gizli servislerin az maliyetli mevcut yolları tercih edeceğini savunuyorlar. Dünyada biyolojik silah kullanımı 1975 yılında 190 ülkenin imzaladığı uluslararası Biyolojik Silah Antlaşması’yla yasaklandı. Ancak biyolojik silahlar hem üretimi görece az maliyetli hem de gizli tutulması kolay olduğu için komplo teorilerine sıkça konu oluyor. Hatırlarsınız, koronavirüsün bir biyolojik silah olabileceği de çok konuşulmuştu.
Genetik hırsızlığı konusuna geri dönersek... Politik liderlerin genetik materyallerini sakınmasındaki sebep yalnızca biyolojik silah olmak zorunda değil. Her insan DNA’sı, o kimsenin mahrem, kişisel bilgilerini taşıyan mikroskopik bir hafıza çubuğuna benzer. DNA bilgisiyle kişinin soyağacını, etnik kökenlerini ifşa etmek, hatta doğacak çocuğu hakkında tahminlerde bulunmak, kalıtımsal hastalıklarını ve kimi zafiyetlerini öğrenmek mümkün. Hepsi paparazzilerin veya sansasyon peşindeki insanların ilgisini çekebilecek bilgiler.
“DNA bilgisiyle kişinin etnik kökenini öğrenmek, doğacak çocuğu hakkında tahminde bulunmak mümkün.”
Profesörlerin kaleme aldığı makaledeki Madonna örneği ilginç bir hatırlatma… Vaktiyle dünya starı Madonna, turnelerinde genetik izini bırakmamak için gösterdiği aşırı eforla gündeme gelmişti. Konserlerin ardından kulislerini sterilize eden özel bir ekibi vardı ve uğradığı her yerde klozet kapağına kadar kendine ait malzeme kullanıyordu... Madonna’nın hassasiyeti öyle bir düzeydeydi ki ‘DNA paranoyası’ ile yaftalanmıştı.
Genetik kanıtlarımızı taşıyan DNA örneklerini her gün onlarca yere bırakıyoruz. Hapşırıp öksürdükçe havaya saçılan, yarım bıraktığımız yemeklerle ortalıkta kalan, kişisel temizlik malzemeleri aracılığıyla istenirse kolayca ulaşılabilecek örnekler… Üstelik DNA analiz kitlerinin yaygınlaşması ve ucuzlaması, genetik kalıntıları meraklısına daha da çekici hale getiriyor. Neyse ki genetik hırsızlığı şimdilik sade insanları kaygılandıracak bir konu değil. Paparazzilerin ilgisini çekecek düzeyde bir hayat yaşamıyorsanız, halinize şükredecek bir sebebiniz daha oldu demektir!
Ünlülerden çocuk isteyene, eBay’de DNA...
Son yıllarda CRISPR gibi gelişmiş genetik teknolojiler, hastalıklarla mücadelede etkin rol oynarken, tasarım bebekler gibi etik tartışmalara yol açıyor. Yakın zamanda geliştirilmeye başlayan IVG adlı yeni bir teknoloji, kök hücreler vasıtasıyla yumurtaları döllemeyi mümkün kılabilir. Deri örneklerinden elde edilen hücrelerin, sperm ve yumurta hücrelerine dönüştürülmesi amaçlanıyor. Çocuk sahibi olmaya çalışanlar için heyecan verici bu araştırma, DNA paranoyası yaşayan ünlülerin korkulu rüyası haline geldi. Ünlülerden çocuk sahibi olmak isteyen takıntılı hayranların, bu yöntemle emellerine ulaşması yakın gelecekte mümkün görünüyor. Çiğnenmiş bir sakız, bir tutam saç, kesilmiş tırnak gibi genetik materyal barındıran nesnelerin eBay’de ünlü DNA’sı olarak fahiş fiyatlara satılabileceği konuşuluyor.
Kanadalı diş hekimi Michael Zuk, 2011’de yapılan açık arttırmada John Lennon’ın (üstte) çürük dişine 31.200 dolar ödemiş, ileride sanatçıyı klonlamak istediğini söylemişti.
Paylaş