Paylaş
Silikon Vadisi’nin en hassas mevzularından biri olan yüz tanıma ve aratma teknolojisi, PimEyes adlı yeni bir imaj arama motoruyla gündeme geldi. PimEyes’ın özelliği, tartışmalı yapay zekâlardan biri olan yüz eşleştirme teknolojisini genel kullanıma sunması. Başta Google olmak üzere Microsoft, Apple gibi devlerin teknolojiye temkinli yaklaştığını biliyoruz. Daha doğrusu büyük teknoloji devleri, yüz tanıma mekanizmasını kendi sistemleri ve ürünleri için yoğun biçimde kullanıyorlar ama bunu son kullanıcıya sunma konusunda haklı olarak geri duruyorlar. Hatta arama motoru devi Google’ın eski CEO’su Eric Schmidt zamanında geliştirildiği halde hiçbir zaman halka sunmadığı yegâne teknolojinin ‘yüz bulma’ olduğu biliniyor. Schmidt teknolojinin yanlış ellerde çok tehlikeli olabileceğini ilk ifade ettiğinde, yüz bulma konusuyla ilgili etik tartışmalar da başlamıştı ve 2010’ların ilk yıllarıydı.
‘Tehlikeli süper güç’
Dünyada her şeyin çığırından çıkmaya başladığı bir döngüde olduğumuz için şimdi, büyük şirketlerin yapmadığını girişimci teknoloji şirketleri yapmaya başlıyor. BBC’den Huffpost’a, CNN’den Wired’a, Newsweek’e kadar tüm büyük yayınlar PimEyes hakkındaki yorumlara vitrinde gururla yer veriyor. Naif bir illüstrasyon stili kullanan sayfanın, arkasındaki tartışmalı teknolojiyi yumuşattığı izlenimine kapılıyorum. Yorumlar arasında BBC, şimdilerde klişeye dönüşmeye başlayan ‘steroid almış yüz motoru’ tabiriyle ilk sırada. En çok ilgimi çekense The New York Times’a ait: “PimEyes ayda 29,99 dolara bilimkurgu filmlerinden gelen, potansiyel olarak tehlikeli bir süper güç sunuyor.”
PimEyes’ın CEO’su Giorgi Gobronidze, Doğu Avrupa’da yapay zekâ araştırmaları yürüten bir akademisyen. NPR ile yaptığı röportajda sistemin insanları belirlemek için olmadığını vurguluyor: “Biz aranan materyale benzer imajların yer aldığı internet sitelerini buluyoruz.” İmajdan kastettiğiyse insanı tanımlayan en belirgin şey; suratı. PimEyes, kimlik bilgisi sunmuyor, bulduğu fotoğrafın içinden aranan yüz kadarını gösteriyor. Orijinal fotoğrafa veya bulunduğu siteye gitmek, kısaca iz sürmek 7,99 dolardan başlıyor.
Çevrimiçi yüz tanıma teknolojisini kurcalamak, internetin aslında nasıl bir yer olduğunu kavramak adına faydalı. Kişisel yönden işlevsel yanları mutlaka var. Kendi retrospektifinize sahip olmak isterseniz ilham verici, kullanışlı olabilir. Veyahut geçmişten kayıp bir yakını bulmak gerektiğinde... Görme engelli bireyler için kolaylıklar sunabileceği gibi özel güvenlik meselelerinde, sahte hesaplarla mücadele ederken yararlı olacağı muhakkak. Ancak mahremiyet söz konusu olunca madalyonun öteki yanı, gözü kamaştırır derecede yansıma yapmaya başlıyor. Yüz tanıma motoru demek, parkta yürürken karşılaştığınız bir yabancı yanınızdaki ağacın fotoğrafını çekerken sizi de kadraja alırsa, sizin kim olduğunuzu aramaya kalkışabilir demek. Özeti bu şekilde. Meseleyi herkes dert etmeyebilir. Tanınmış insanlar için sanki çok sorun değil. Ancak hepimiz bir yerlerde anonim olmak, tanınmayacağımız ortamlara gitmek isteyebiliriz. PimEyes’a geçmişten iki hazır fotoğrafımı yükledim, bir de kameradan çekip güncel görüntümü -haber aşkına- paylaştım. Ve işte o an... Daha önce hiç görmediğim bir görüntüm orada, karşımda duruyordu. Bağlantı adresi yarı maskeli, tanımadığım yerli bir sayfa. Geçmiş etkinliklerden bir kare, konuya arka plandan dahil olduğum bir an... Etraftakiler blurlanmış, görüntüm iyi, bir sorun yok gibi. Fakat bu durumlarda kâbus görenlerin hissiyatını bir zerre de olsa anlamama yetiyor. Kısa dönem kullanıp varlığını bile unuttuğum bir klişe fotoğrafım da var yıllar öncesinden. Bu da bana arama kabiliyetinin derinliği hakkında fikir veriyor.
DEVLER ÇEKİMSER
PimEyes, arama sonuçlarında isim veya bilgi göstermiyor. Fotoğrafı tam açmak, olduğu internet sitesine gitmek, aynı imajla arama yapabilmek ücretli. Fotoğrafı arama sonuçlarından kaldırtmak için ücretsiz başvurabiliyorsunuz. Premium üye olursanız kaynağından kaldırılması için yasal süreç başlatma seçeneğiniz oluyor. Sistem, kullanıcılarına sadece kendilerine ait veya izinli görsellerle arama yapmalarını öğütlüyor. Ancak aksine mâni olacak bir mekanizma yok. CEO Gobronidze konuyla ilgili “İnsanlık o kadar da kötü değil aslında” şeklinde sözler paylaşmış. Diğer yandaysa Silikon Vadisi devleri, teknolojiyi kişisel istismara alet etmemek, nahoş durumlardan sakınmak, diktatörler ve teröristler gibi halk düşmanlarının eline vermemek için geri planda tutuyor. Üstelik büyük bir kazanç kapısına ve rekabet gücüne dönüşebileceği halde. Bu sebeple teknoloji analistleri, büyük şirketlerin bir noktada pazara dahil olmak zorunda kalabileceğini ifade ediyor. Avrupa Birliği ise yakında yayımlayacağı kapsamlı Yapay Zekâ Yasa’sıyla konuya derinlemesine el atmayı planlıyor. Biyometrik verinin nasıl kullanılacağına dair standartlar getirilecek. Brüksel menşeli siyasi aktivist Ella Jakubowska’nın sözleriyse yüz tanımanın geleceğiyle ilgili bize önemli bir anlayış sunuyor: “İnsan varlıkları olarak, yürüyen barkodlar şeklinde muamele görmeyi reddediyoruz.”
MAHREMİYET YOK OLURSA...
ABD’de bir ay önce çok satanlar listesine giren, The New York Times yazarı Kashmir Hill imzalı ‘Your Face Belongs To Us’ (Yüzün Bize Ait), geçmişte haber yaptığımız Clearview AI uygulama şirketini merkeze alıyor. Gizli servislere ve organizasyonlara yüz tanıma uygulamaları sunan şirketin kendi çıkarları uğruna bildiğimiz anlamda mahremiyeti nasıl sona erdirdiğini anlatıyor.
Paylaş