Paylaş
Duygusal zekâ hem hislerin farkına varmaya yarıyor hem de doğru hareket etmeyi kolaylaştırıyor.
Yüksek IQ’lu çocuklar oldum olası ailelerin gurur kaynağıdır. Okuldaki başarılarının hayata da aynı şekilde yansıyacağı ve işlerinde yükselecekleri inancı sağlamdır. Bir de daha çok duygularıyla, heyecanlarıyla hareket eden çocuklar vardır. Kimileri içine kapanık ve derin, kimileriyse konuşkan ve aktiftir; dersi kaynatır, hatta haylaz diye çağrılırlar. İngiliz işinsanı, Virgin Atlantic havayollarının ve Virgin Records plak şirketinin sahibi Richard
Bronson IQ’su (zekâ kotası) yüksek olduğu halde ikinci kategoriye girenlerden. Uluslararası başarıları ve İngiltere’ye katkılarından ötürü merhum Kraliçe 2. Elizabeth tarafından şövalye unvanı verilen Bronson, 16 yaşında okulu bıraktıktan sonra “Sınırım gökyüzü” diyerek hayallerine yol almış ve sonunda uzaydan Dünya’ya bakmayı başarmış bir şahsiyet. Bronson, önceki hafta virgin.com blog’unda kısa ama ilham verici bir makale yayımladı. Yaratıcılığın ciddi işlerle dengesini ele alıyordu ve iş dünyasında duygusal davranmakla zeki olmak arasındaki farkı anlatıyordu. Bronson’ın yazısı, ünlü iş blog’u Inc. sitesinde bir makaleye de konu oldu. Makaleye göre duygusal zekâyı destekleyen Bronson’a bilim dünyasının yeni bulguları arka çıkıyordu. Hatta Harvard Üniversitesi’nin uzun yıllara dayalı bir araştırmasına bakılırsa, mesele çoktan çözülmüştü!
Duygusal kasımız
Tüm bulgular değerlendirildiğinde insan ilişkilerinde iyi olmak, hayatta edinilecek en yararlı erdem olarak görülüyor. İletişim, anlayış, düşünme ve davranışları kapsayan insan ilişkilerinde etkili olmamızı sağlayan, bir anlamda duygusal kasımız sayılan EQ’muz (Emotional quotient-Duygusal kota). Türkçede duygusal zekâ olarak karşılık bulan EQ, bilinçli sezgilerle ilerleyebilme, özduyguları ve karşılıklı etkileşimleri farkındalıkla değerlendirmeyi ifade ediyor. “Eğer IQ’mun ve okul notlarımın başarımı belirlemesine izin verseydim, kesinlikle bugünkü yerimde değildim” diyen Richard Bronson, duygusal anlamda zeki olmanın hayatın her alanında önemli olduğunu düşünüyor ve iş ortamını da buna dahil ediyor. “İyi bir dinleyici olmak, empati geliştirmek, duyguları anlamak, etkili iletişim kurmak, insanlara iyi davranmak ve en iyisini ortaya koymak başarı için kritik değer taşır. Aynı zamanda insanları gerçekten anlayan ve sorunlarını çözen bir iş geliştirmenizi sağlar ki bu da mutlu ve sağlıklı bir takım kurmanıza imkân verir.” Böylece iş dünyasında duygusal zekânın işlevi için anahtar niteliğinde bir tanımlama yapan Bronson “Umarım kimse bazı standart test sonuçlarıyla iyi bir fikre engel olmaz” diyerek yazısını tamamlıyor.
‘Stratejik vazgeçme’
Bronson’ın tespitlerinden yola çıkarak Inc.com’da konuyu derinleştiren Jessica Stillman, CEO’ların, patronların ve kurucuların ‘entelektüel alçakgönüllülük’ kavramını okuyarak anlayabileceğini söylüyor. Ancak odadaki en akıllı kişi olduklarını ispatlama derdinden kurtulamazlarsa, yanlış yaptıklarında nasıl yanıldıklarını asla anlayamayacaklarını da iddia ediyor. ‘Stratejik vazgeçme’ şeklinde önerdiği kavramın bazen en akıllı hamle olduğunu söylüyor. Stillman’a göre zeki insanların çoğu, duygularını göz ardı etmiyor. Yazarın bahsettiği konu, bugün mindfulness olarak bildiğimiz, kökeni Budist meditasyonlara uzanan bir bilinç pratiği esasında. Duyguların farkına varmak, örneğin o anda öfkeyle kalkıp zararla oturmamayı düşünmek anlamına geliyor. Bir duygusal enerjiye doğru biçimde yanıt verebilmek için önce bekleyip duygunun adını koyduktan sonra onu neyin tetiklediğini anlamak gerekiyor. Tahlil işini sonra da yapabilirsiniz ve sadece durup nefes almak bile duygusal zekânızın daha sağlıklı işlemesini sağlar.
Stillman’ın bir başka yazısı, Harvard Üniversitesi’nin yaptığı araştırmadaki paralel bulgulara değiniyor. 1938’de başlayan ve 700 erkeği değerlendiren ömürlük araştırmaya göre uzun ve mutlu bir yaşam için en önemli şey insan ilişkilerinizin kalitesi. Yine Harvard imzalı, iş dünyasını kapsayan yeni bir araştırmaysa konuyu somut biçimde özetliyor. 255 kişilik deneyde, işe alım yapılırken çalışanların IQ ve EQ’su test ediliyor. En akıllı ve en yüksek EQ’lu olanlardan ayrı ayrı takımlar oluşturuluyor. Sonuçta duygusal zekâsı yüksek olanlar problem çözme ve iletişim becerilerinde diğerlerine fark atıyor. Duygusal zekâ hem hislerin farkına varmaya yarıyor hem de doğru hareket etmeyi kolaylaştırıyor.
Bununla birlikte zekânın, yani zihnin yanında daha önemli bir etken var ki, o da kalp açıklığı. İş dünyasında yükselmek isteyenlerin, yöneticilerin ve patronların alt kademedeki çalışanlara ‘sevgi alanından’ yaklaşması aslında her şeyi kolaylaştırıyor.
Paylaş