‘Lütfen aptalca sorular sormayın...’

JEREMY Irons, son Antalya Film Festivali’nin konuklarındandı.

Haberin Devamı

İngiliz aktör, ‘Masterclass’ etkinliğinde oyunculuk serüvenini, hayat hikâyesi eşliğinde aktardıktan sonra ‘Soru-cevap’ bölümüne geçildi.

 

 

Bu bölüm başlarken Irons, şöyle uyardı:

 

“Lütfen aptalca sorular sormayın...” Doğrusu bu uyarı işe yaradı. Sorular ve cevaplar genellikle çizgi üstüydü.

 

 

Nihayetinde günümüz sinemasının önemli figürlerinden biri, hem tiyatro hem de sinema oyunculuğuna dair görüşlerini kendi deneyimlerinden yola çıkarak salondakilerle paylaşmış oldu. Lakin benim için söz konusu buluşmanın en önemli yanı Irons’ın ‘Aptalca sorular’ uyarısıydı.

 

Haberin Devamı

Statta izlediğim maçların çoğunda basın toplantılarına da kalmayı yeğliyorum.

 

 

Özellikle de Şampiyonlar Ligi’nde ülkemize uğrayan teknik adamların bakış açısına yakından tanıklık etmek için ve biraz da ‘romantik bir tavır’la, onları ‘Dünya gözüyle’ yakından görebilmek için...

 

Klopp’un gözlükleri arasında yakaladığınız zekice bakışların arasından, sözleriyle de ikna olduğunuz farklı yaklaşımlarına, Conte’nin yanındaki çevirmene ilişkin davranışlarından bile fark edeceğiniz zarafetine, Ferguson’un ‘akil’ tavrına, Mourinho’nun müstehzi, kibir kokan ama akılla beslenen görüşlerine, hatta Van Gaal’in arka arkaya espri yapabildiğine hep bu basın toplantılarında şahit olmuşumdur. 

 

 

ELBETTE SAYGI... 

 

Toptan bir bakış açısı sunmak istemem ama bu buluşmalarda (Lig ya da Avrupa fark etmez) genellikle sorular son derece vasat oluyor.

 

 

Haberin Devamı

Avrupa macerasında arada bir rastladığınız rakip takımların teknik adamları neyse de her hafta bu topraklarda mücadele eden ekiplerin çalıştırıcılarını aynı sorular ve aynı dertlerle muhatap etmek, sanırım herkes için sıkıcı bir süreç.

 

Futbol, uzundur aynı ritüeller etrafında biçimlenmiş, sırları açığa çıkmış bir oyun.

 

Dolayısıyla her basın toplantısında felsefi, tarihe geçecek, bizi hiç olmadık biçimde aydınlatacak ne sorular ne de cevaplar bekliyoruz ama yine de ortada bir standart olmalı.Buradan şu noktaya taşıyacağım yazıyı:

 

 

Malum, F.Bahçe Teknik Direktörü Vitor Pereira, bir süredir basın toplantılarında soru almıyor.

 

 

Portekizli çalıştırıcı geçen hafta Rizespor maçı sonrası neden böyle davrandığına ilişkin açıklamalarda bulundu.

 

Haberin Devamı

Temel savunusu, “Bana saygı gösterilmedi, bana saygı gösterilmezse ben de soru almam”dı.

 

 

Evet, kendisine saygı gösterilmemiş olabilir. Ki bu topraklarda daha önce Del Bosque’ye, Löw’e, Rijkaard’a, Tigana’ya, Zico’ya, Gerets’e ve daha nicelerine saygı gösterilmedi. Ama hiç biri böyle davranmadı.

 

“Davransalardı” demek de mümkün elbet fakat sonuçta meselenin çözümünün bu tür refleksler olmadığı da açık. 

 

 

NÖBETÇi BIRAKIN 

 

Pereira adına birçok savunma seçeneği var ortada ama Portekizli teknik adam basınla ilişkiler konusundaki en basit ve manasız olan yolu seçmiş durumda.

 

 

Tamam, bu da hakkı ancak anlamadığım nokta şu; kendisine böyle davranılan basın niye karşı argüman üretmiyor.

 

Haberin Devamı

En basiti şu, size böyle davranan bir teknik adama karşı her basın toplantısının ardından bir yazılı ve görsel medya mensubu arkadaşı görevlendirir, ‘nöbetçi’ mantığıyla meseleyi çözer ve tepkinizi gösterirsiniz.

 

 

Eğer haber alma hakkıysa gerekçe, bu yolla ‘haber alma’ meselesi de halledilmiş olur.Pereira’yı şu anda güçlü kılan şey takımın gidişatı. Ama alınan başarılı sonuçlara rağmen F.Bahçe’nin geleneğindeki göze hoş gelen futbol henüz ortada yok.

 

Soru alınma aşamasında muhtemelen bu konular da masaya yatırılacak ve Portekizli çalıştırıcının meseleye ilişkin, bence “Futbol skor oyunudur, kazanan da her zaman haklıdır”dan başka vereceği doyurucu bir cevap da yok.

 

Haberin Devamı

Belki bu tür sonuçlar için aldığı önlem bu. Ancak işin doğasına aykırı davrandığı da bir gerçek.

 

Öte yandan “Ülkede basına ilişkin o kadar sorun var, sen bunlara mı kafayı taktın?” derseniz, benim de “Haklısınız”dan başka cevabım yok!

Yazarın Tüm Yazıları