Paylaş
Günlerdir tartışılan Ortaköy’deki Fehime ve Hatice Sultan (Naime Sultan) yalılarının otele dönüşüm şantiyesine girdim. Öyle tel örgülerden ya da iskelesine ulaşarak değil. Bu işin uzamasından en çok rahatsız olan kişi THY’nin yeni Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat’tı.Geçmiş dönemlerle ilgili hiçbir sorumluluğu olmamasına rağmen bir an önce işin bitmesini istiyordu. Prof Dr. Bolat beni davet etti, gidip göreyim istedi. İş ortağı THY’nin uzun süreli anlaşmalı ikram kuruluşu DO&CO’nun patronu Attila Doğudan, THY Basın Müşaviri Yahya Üstün, DO&CO Kurumsal İletişim Direktörü Şeyda Güven, renevasyonu yapan Hasan Gürsoy ile şantiyeyi gezdim.
HEYECAN VERİCİ
Gördüm. Otelin adı 2 Yalı Saray DO&CO Palas Butik Otel. Mimarı İngiliz David Chipperfield. Muhteşem işlerde imzası olan bir mimar. İçinde 95 Boğaz manzaralı oda ver. Kral dairesi ve birbirine geçişli odalar dahil. Her odanın penceresinden elinizi uzatsanız Boğaz’ın serin sularına değersiniz. Biraz daha uzatsanız karşı sahili çekip pencerenin önüne getirebilirsiniz. Ortaköy’de köprünün ayağının dibindi Boğaz’ın en güzel manzaralı yerinde. Odalardan bakıldığında karşı tarafın sadece kalmış yeşillikleri görünüyor. Yeşilliklerin iki yanı da çarpık yapılaşmanın ürünü. Ama gözlerinizi oralara kadar sürüklemenize gerek yok. Yalıların eski ve kısmen yeni oluşmuş ama bittiği zaman geleceği hali gerçekten çok etkileyici. Her odanın yüksek tavanlarındaki süslemeler elden geldiğince korunmuş. Renove edilmiş. Binalardan birinin üstü askıya alınarak alt kısmı yapılmış. Odaların döşemesi falan şimdi yok. Ama ne olacağı, parkelerin falan dizim şekli üzerinde örnekler döşenerek çalışmalar yapılıyor. Bütün odalar çok geniş, geleneksel panjurları var. Ses ve ısı geçirmiyorlar. Pencereyi açtığınızda oda için ödediğiniz fiyat tam da karşılığını bulacak.
Böyleydi
BALO SALONU
Otelin müthiş bir balo salonu olacak. O bölgenin adı Pavilyon DO&CO. Elbette bu salon uluslararası ya da yerel konferanslar için biçilmiş kaftan, Zengin Hint düğünleri içinde biçilmiş kaftan. 1400 kişi alabiliyor. Orta yerinden koca bir delik var. Örneğin bir otomobil lasmanında, otomobili otoparktan salonun ortasına çıkarmak mümkün. Balo salonu ve oteldeki birçok bölüm dünyaca ünlü mimar David Chipperfield’in eseri. İşin uzamasına çok şaşkın değil. Çünkü onun ülkesinde de bazen eski bir binanın pencere çerçevesinin değişimi için 6 ay belediyeden izin bekleniyor. İki yalının ortasındaki bu yapıda tam 5 kat kapalı otopark var. Bu otel ve salon yola çok yakın ve yolun en dar bölgesinde olduğu için asla otoparksız olamazmış. Elbette denizin hemen kenarında böyle bir otopark ve salon yapmak yeni teknolojileri ve özel malzemeleri gerektiriyordu. Salon sanki Topkapı salonundan çekilip alınmış gibi. Mimar böyle istemiş. Çünkü Boğaz’daki birçok eski zaman adı taşıyan otelin çoğu yeni yapılan binalarda. Oysa burası renovasyon ile tarihi yapılar arasında yer almış. Mimar David Chipperfield çizgilerini bu yüzden geçmişe taşımış. Bu bölgede bir de restoran var. Teras restoran bütün zamanların en iyi manzarasına sahip. Yerini bilmiyorum ama bir de Demel Cafe olacak. Demel Cafe DO&CO grubunun Viyana’da dünyaca ünlü bir Cafe’si. Oraya gitmeden, imalatı açık mutfaklarda izlemeden, altındaki çikolata müzesini gezmeden gelmek gerçekten büyük eksiklik oluyor. Görünen o ki oteli tümüyle DO&CO işletecek. Bu şirket Viyana’da Dome’un karşısında bir cam otelin sahibi. Ayrıca Münih’te Bayern Münih takımının otelinin adı da DO&CO. Oteli tümüyle Attila Doğudan’a teslim edilmiş. Birçok yabancı havayoluna ikram yükleyen, Formula 1, Yelken yarışları gibi onlarca farklı organizasyonun ikram işini yöneten DO&CO bence Türkiye’de de bir işletme devrimi yaratacak. Umarım huzursuzluk bir an önce biter ve bu otel kentin zenginliğine katılır. Tabii daha çok iş var ve yatırım gerektiriyor.
Böyle olacak
Prof. Dr. Ahmet Bolat
FEHİME VE HATİCE SULTAN YALILARI
Ortaköy’de köprünün ayaklarına en yakın yerde bir yangın geçirmiş, diğeri çok hırpalanmış, neredeyse yok olmuş iki yalı Fehime ve Hatice Sultan yalıları. Bu yalıların mülkiyeti 2004 yılında Özel İdareler fesih edilince İBB’ye geçmiş, O zaman ki Belediye Başkanı Kadir Topbaş. Yalılardan biri yüzme ihtisas kulübü olmuş sonra biri okula dönmüş falan. İyice hırpalanmışlar. Tarih yazarı Murat Bardakçı doğuştan belgeselci bir adamdır. Neredeyse belgesiz yaşamaz. Konuşmaz. iddia etmez. Ayrıntıları tozlu kitaplardan çıkarıp çok bilinmeyenli denklemlerde yerli yerine koyar. Bardakçı diyor ki; “Fehime Sultan yalısı denilen yalı, Abdülhamit’in kızlarından Naime Sultan’a aitti. Yani mülkü değil, oturuyordu. Fehime Sultan’ın yaşadığı yalı ise köprü ayağında kaldı.” Sonra bunlar Hazine-i Hassa’ya devredilmiş. Yani hazinenin malı olmuş. Bugün geldiğimiz noktada bunlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin portfoyünde görünüyor. Zaten THY ve DO&CO da İBB ile anlaşarak işe başlamış. Aralarında bir renovasyon dönemi anlaşması var. Ayda 3 milyon 250 bin lira ödeniyor. İş davalık olunca İBB parayı kabul etmemeye başlamış. Karşı taraf ise yatırmayı sürdürüyormuş.
Soldan sağa: Şeyda Güven, Attila Doğudan, Ahmet Bolat, Uğur Cebeci, Yahya Üstün, Hasan Gürsoy, Deniz Gümülcenillioğlu ve Cem Emre Gürbüz.
UZUN BİR HİKÂYE
2009 yılında bu renovasyon işi başlamış. THY ve DO&CO iddiaya göre terör yılları, darbe kalkışması ve pandemi nedeniyle işler uzamış. Neredeyse 27 Mayıs ihtilali bile bahane edilecekmiş. Neyse bugüne kadar 120 milyon dolar harcanmış. Önce 25 yıllık işletme hakkı verilmiş sonra 2012 yılında otopark falan işin içine girince süre 31 yıla çıkarılmış.
Her iki tarafında yani İBB ve THY ile DO&CO tarafının ayrı ayrı haklı ve haksız oldukları yanlar ortaya çıkmış. Ciddi bir anlaşmazlık doğmuş. Renovasyon işi de gerçekten uzamış bu arada. İnşaat alanında demirler çok katlı paslanmış, tahta iskeleler uzun sürenin yorgunluğu ile kararmış. Yalıların tavanları büyük ölçüde harika dokuları ile kurtarılmış. Bu renovasyon işleri biraz böyledir. Denetçi kuruluşlar sık eleyip işi sıkı tutarlar ve işler uzar. Şimdilerde eski zaman gecikmelerini bitirmek için THY’nin Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof Dr. Ahmet Bolat ve DO&CO patronu Attila Doğudan işi, geçmişine bakmadan hızla bitirmek istiyorlar. Çünkü buraya neredeyse 2 adet Boeing 737MAX parası gömmüşler. İki yalı kısmen ayağa kalkmış, ortalarına deniz kıyısından aşağı inilerek 5 kat otopark ve 1400 kişilik balo salonu ve restoran yapılıyor. Renovasyonnun başındaki isim Hasan Gürsoy bana üç defa sadece bu bölüm için 60 milyon dolar harcandığını söyledi. Bir terslik olsa THY şu ana kadar ki maliyet 120 milyon doların yarısını sineye çeker. Ama DO&CO ‘nun uçaklarda mercimek köftesi, salata, patlıcan musakka satarak 60 milyon dolarlık zararını karşılaması çok uzun yıllar alır. Son olarak bu mülkler Devir, Tasviye ve Paylaştırma Komisyonu tarafından devlete devredildi. İş şimdilerde Bölge İdare Mahkemesi’nde. En ideali İBB, THY ve DO&CO’nun bu işi hızla yönetmesiydi. Ama olmadı.
Ufukta çok da çabuk bitecek bir iş görünmüyor. Elbette bu otelle Boğaz’ın bir sahil bölümü daha halka kapanacak. Geçit vermeyecek. Ama iş buna kalsa keşke. Sahillerin kapanmasına alıştık. Siyasiler, kent yöneticileri ne zaman celallenseler, bir fırsat bulsalar sahillerin halka açık olacağını, iskelelerin yıkılacağını söyleseler birkaç ay sonra yeni iskeleler, su üstünde dans platformları, güneşlenme salları falan yapılır. Böyle olaylarla karşılaşınca hemen Barselona sahilleri aklıma gelir. Uzayıp giden, kesintisiz sahil şeritleri herkese açık. Aklıma geldikçe bize üzülürüm…
Paylaş