Paylaş
ÇOCUKLUĞUMUZDA hep böyle dediler. Karadeniz, deli deniz. Sinirleri bozulunca etrafını yıkıp geçer. Yolları darmadağın eder. Kayaları içine çeker. Öyle okyanuslar gibi büyük değildir ama yine kudurduğunda önünün de durmak imkânsızdır. İşte böyle bir denizin kenarına, suni bir yarımada oluşturuldu ve üzerine yepyeni bir havalimanı yapıldı. Bu, Türkiye’nin su üzerindeki ikinci havalimanı oldu. 100 milyon ton kaya taşındı ve Karadeniz’in önüne set çekildi. Girdaplarının üzerine bir ada inşa edildi. Zorlu bir işti. Dünyada deniz üzerindeki 5 havalimanından biri. Hong Kong Chep Lep Kok ‘(Yıl/yolcu kullanımı ortalama 63 milyon), Japonya Osaka Kansai ve Güney Kore Seul Incheon havalimanları gibi yüksek bir mühendislik eseri değil. Ama 3 milyon/yıl yolcu kapasitesinin tam karşılığı bir yapılaşma eseri. 4.5 milyar TL maliyetli Rize/Artvin havalimanı deniz üstü ilk havalimanımız Ordu/Giresun’a göre 2.5 kat daha fazla bir dolgu ile gerçekleşti. Özel bir mendirek yapıldı. Dev kitleler deniz indirilerek havalimanı için Karadeniz’e karşı bir kalkan oluşturudu. Şimdi bu havalimanımız Avrupa’da deniz üzerindeki Ordu/Giresun havalimanında sonra ikinci ve dünyada beşinci havalimanından biri.
İŞTE ÖZELLİKLERİ
İşte benim satır başlarım ile Rize-Artvin Havalimanı (RZV):
Pist uzunluğu 3000 metre, genişliği 45 metre. Keşke 60 metre olsaydı. Uçakların kaymalarında 15 metre önemli bir şey. Ama maliyeti çok yüksek bir şey. Olmasa da olur arasında. Pist üzeri asfalt kaplama. Asfalt kalitesi yüksek. Biraz pürüzlü. Bu iyi. Frenlemeye yardımcı bir unsur. Pist eğimlerinin doğru olduğunu düşünüyorum. Aşırı yağmurlarda kayma testleri arasındaki zamanlarda bile sorun çıkarmayacak gibi görünüyor. Ayrıca uçak lastikleri ile pist arasında oluşabilecek Aquaplaning yani kaydırıcı su yastığı oluşumu da sanırım çok görülmeyebilir. Yani pistin su tahliyesi iyi gibi. Bir tek çok kuvvetli poyrazda, yani kuzeyden esen rüzgârların dağlara çarpıp gelişleri ile oluşabilecek anaforlar. Ama pilotlar zaten yan rüzgârlara göre hareket edeceklerdir.
Doğu-batı istikametindeki pistin 06 başında ILS, yani Aletli İniş sistemi (Instrument Landing System) var. (Ben bu yazıyı yazarken henüz aktif değildi) CAT 1 sınıfında. Keşke CAT 11 olabilseydi. Ne kadar gerekli tartışılabilir. Pistin aydınlatması güzel. Netlik orta sis de bile kolay görülebilir cinsten. Zaten DHMİ’nin kalibrasyon uçakları da VOR-NDB alçalmalarında ciddi bir hata bulmadı. ILS sisteminde rezonans’a yol açabilecek bir toprak altı, deniz altı, toprak üstü bir sorun görülmüyor. Ama sistem devreye alınınca elbet yeniden testler yapılacak. Kalibrasyonu titizlikle gerçekleştirilecek.
GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ AZALACAK
Türkiye’nin 58’inci havalimanı bizi komşu Gürcistan’ın Batum Havalimanı’na çok daha fazla yaklaştırdı. Sanırım karayolu ile 2 saatlik bir mesafe. Bu da bölgesel hareketlilik için önemli. Böylece Trabzon Havalimanı’ndan daha kolayca yolcular karayolu gelişlerinde transferlerini yapabilecek. Sırası gelmişken, elbette, yapısal sorunları olan Trabzon Havalimanı’nın, Karadeniz’in çılgınlıklarına karşı daha fazla güçlendirilmesi ve yeni yatırımlar yapılması gerektiğini de ortaya çıkarıyor.
Uçaklar inişlerinde ya da yaklaşmaların da çoğunlukla deniz üzerinde olacaklar. Bu ada havalimanın çevreye vereceği gürültü kirliliğini azaltacak. Gerçi çok yoğun yerleşim yok ama yine de yeşillikler içinde Pazar ilçesinde sakin yaşayan insanların, çevredeki kuşların, böceklerin, bitkilerin hayatlarının en az etkilenmesi için ses kirliği ile ilgili tedbirler alınmıştır. Pisti pas geçme ya da kalkıştan sonra elbette deniz üzeri kullanılacaktır. Belki burada da sıkı kurallar uygulanır. Örneğin, Nice Havalimanı kalkışı sonra yanlışlıkla şehir üzerine yönelen havayolu uçaklarına ciddi cezalar verilir. Yani bir bölgeye mutluluk veren havalimanı bir çileye dönüşmez.
BÜYÜTMEYE ELVERİŞLİ
Havalimanının yangın söndürme, acil müdahale gibi kategorik değerleri yüksek. Son nesil ürünler alınmış. Umarım bu havalimanında yolcu köprüsü olmadığı için üstü kapalı merdivenler tercih edilmiştir. Yoğun yağmurlarda yolcular sırılsıklam olmazlar. Öte yandan zorunlu iniş yapabilecek değişik kapasitede yabancı havayolu uçakları içinde Artvin-Rize havalimanı sanırım her zaman hazır olacak.
Havalimanının uçak park alanı, apron büyüklüğü, terminal genişlikleri ve 450 araçlık otoparkı yeterli. Büyütmeye elverişli. Ama bina tasarımlarını, dış renklerini beğenmedim. Göreceli bir şey bu tabii. Ama bana sanki biraz kasvetli gibi geldi. Neyse. Mimari tasarım yarışmaları açılmış mıydı, bilmiyorum.
Gelelim Kuleye. Bölgesel bir figür olması istenmiş. Ama artık havalimanı yapılaşmalarında klasik standartlar yetiyor. Çay bardağı bir metal kafes. Bir kenarında da nedense tasarımcı bir hareket olsun diye kırılmış gibi bir şey yapmış. Kule bana göre toprak mahsulleri ofisinin gelecek nesil modern tahıl deposu ya da Amerika’da yol kenarlarındaki yağmur toplama merkezlerini, hatta biraz elektrik santrali bacası gibi. Ayrıca kule çevresindeki metal kafes sanırım yüksek rüzgârlar da ıslık çalacaktır. Umarım bu dünyanın en zor işini yapan Hava Trafik Kontrolörlerini rahatsız etmez. En üstteki camlar ses geçirmez ama onların dinlenme alanlarında ıslık sesleri hakim olabilir. Bence böyle zorlamalara gerek yoktu. Kuleler ince ve zarif yapılır. Hatta insan onların nasıl ayakta durduklarına şaşırır. Örneğin, İGA kulesi laleden esinlenmiş ama bir tasarım harikası, modern çizgilere sahip. Zaten ödüllü. Neyse. Örneğin Fransa Bordo Havalimanı yerel bir şey olsun diye üzüm salkımı şeklinde kule yapmıyor. Çevresine üzüm bağları kurmuşlar. Ama bizimkinde içeride geniş bir yelpazede çay satışı hatta imalathane güzel düşünülmüş. Dış kapıdaki çay yaprağı çok anlaşılmasa da yapılmış. Belki yeşil alanlarda çay bahçesi oluşturulabilir. Bilmem oralarda yetişir mi?
Böyle bir havalimanı yapılıp ortaya çıkınca eleştirmek kolay tabii. Neyse. Bu havalimanı Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı olan eski adı DHL yeni adı Aygem - Alt Yapı Yatırımları Genel Müdürlüğü kontrolünde gerçekleşti. Şimdi DHMİ işletecek. Genel Müdür Hüseyin Keskin ve elbette Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun hiçbir eksiğe göz yummayacaklarından eminim. Yolcu ve uçak güvenliğinin üst seviyede tutulduğunu düşünüyorum. Umarım bu havalimanından her zaman kazasız, kırımsız uçuşlar yapılır. İnsanlar mutlu gider, mutlu gelirler. Havalimanı çevre ekonomisine önemli bir imza atar, bölge insanını da zenginleştirir.
BERGAMO NE GÜZEL BİR KENTMİŞ
ANADOLUJET Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan İtalya’nın Bergamo kentine uçmaya başladı. İlk uçuşa ben de katıldım. Aslında Havalimanın adı Milan Bergamo havalimanı olarak anılıyor. Çünkü havalimanı Milano’ya kuşbakışı 47, karayolundan ise 60 kilometreden biraz uzakta. Sabiha Gökçen Havalimanı’na gidiyorum. İçerisi alabildiğince kalabalık. Uçağımız Anadolujet’in Boeing 737-800 uçağı. Biniyoruz ve zamanında kalkıyor. Uçuş süremiz 1 saat 21 dakika ama daha önce Milan Bergamo Havalimanı’na iniyoruz. Şehir sakin, kendi halinde. Küçük ama bir silüeti var anlatamam. Biblo gibi. Bergamo kuzeybatı İtalya’nın Lombardiya bölgesinde bulunan, aynı adı taşıyan Bergamo il merkezi olan bir şehir. 2018 nüfusu 121 bin 200 kişidir. Şimdilerde 200 bin kişiyi bulmamıştır.
Bergamo’ya ilk uçuşu THY Basın Müşaviri Yahya Üstün,THY Ticaretten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kerem Sarp ve Kabin Amiri Pelin Gürer ile yaptık. Anadolujet uçağı Milan Bergamo Havalimanı’na tam zamanında teker koydu.
Şehrin denizden yüksekliği 249 metre. Eski “Città Alta” adlı “yukarı şehir” ile “Città Bassa” adlı modern “aşağı şehir” olarak ikiye ayrılmış bir yapı var. Şehrin iki kısmı arasında füniküler bağlantı yer alıyor. “Città Alta (Yukarı şehir)” 16. yüzyılda yapılan 5 km uzunlukta şehri çeviren ve San Agostino, San Lorenzo, San Giacomo ve Sant’Alessandro adlı dört kapısı bulunan surlar ile çevrili. Her yer çok bakımlı, her yerde çiçekler açmış. İtalyanların bağırıp çağırmalarına rağmen bir yavaş şehir.
Bu kente hem Anadolujet hem de Pegasus uçuyor. Bilet fiyatları gidiş-dönüş ortalama 3 bin ile 3.600 TL arasında değişiyor. Anadolujet Sabiha Gökçen Havalimanı’nda Pegasus’la tam donanımlı rekabet için uçulan her yere uçmaya çalışıyor.
Milan Bergamo Havalimanı’ndan ise birçok havayolu şirketi Avrupa için iyi bağlantılar veriyor. Bu havalimanından en uzağa uçulan noktalar Tel Aviv ya da Kuzey Afrika kentleri. Çok daha ötesi yok. Ama zaten gerek de yok. İleride Milano Havalimanı’ndan dünyanın dört yanına ulaşmak mümkün.
KAPIDAN KAPIYA İNTERNET
TÜRK Hava Yolları kapıdan kapıya internet başlatıyor. Uçağın kapısı kapanır kapanmaz uçak interneti devreye girecek. İnternet, uçak indiği ülkede veya şehirde kapısı açılıncaya kadar devrede kalacak. Elbette bu yenilik içinde Wi-Fi donanımı olan uçaklar için geçerli. THY kısa sürede tüm uçaklarında Wi-Fi sistemini devreye almak için önemli çalışmalar yapıyor. Bu arada dünyada çok az sayıda da uçakta, kapıdan kapıya internet hizmeti veriliyor. Uçaklardaki internet sistemi normal şartlarda, uçak belli bir irtifaya çıkmadan devreye girmiyordu.
Paylaş