Pembe metrobüs erkeklere

Efendiler, gelin iki dakika delikanlı olalım.

Haberin Devamı

Saadet Partisi’nin “pembe metrobüs” kampanyasına itiraz etmeye yüzümüz de hakkımız da yok.
Olayı bu noktaya getiren biz değil miyiz? Kadınları toplu ulaşım araçlarında biz taciz etmiyor muyuz?
Bıyıklı arkadaşım, sözüm sana. Geçen gün kızcağızı İncirli durağına kadar sıkıştırmadın mı?
Otobüste ya da metroda tacize uğramamış anası, bacısı, sevgilisi olan var mı?
Delikanlı gibi cevap verelim. Hiç kıvırmadan.
“Pembe metrobüs” teklifine itiraz bize düşmez. Düşerse kadınlara düşer. Eğer “başlarım çağdaşlığına, ben evime tacizsiz gitmek istiyorum arkadaş!” derlerse, susup oturacağız.
Yok “pembe-membe istemeyiz, tacizler bizi yıldıramaz!” derlerse yine onların bileceği iş. Aklı başında erkeklere en fazla bu cesur kadınları desteklemek düşer.
Fakat düşündükçe teklif bana daha da mantıklı geliyor. En “laikçi” hislerimle bile itiraz edemiyorum.
Sonuçta bu durum erkeklerin eseri değil mi? Kadınlarla aynı ortamda insan gibi varolmayı bilmeyen biz değil miyiz?
Onları yüzümüze gülmeye korkar hale getiren, tebessüm edene “yollu” diyen? O halde itiraz yok pembe metrobüse. Otobüse. Metroya. Hatta kadın şoförlü pembe taksi bile yakışır.
Anlatamıyor olmaları, her kadının bunu yaşadığı gerçeğini değiştirmez.
O zaman karar kadınlara, onların kararını sorgusuz-sualsiz uygulamaksa biz erkeklere düşer. Zaten “akıllı” erkek, kadının kararını sorgusuz-sualsiz uygulayandır.
Ama küçük bir teklifte bulunmadan da edemeyeceğim: Bence kadınlar yerine tacizcileri bindirelim pembe metrobüse.
Kadın polisler kimliğini tespit etsin keratanın. Ceza olarak, pembe olmayan metrobüslere binmesi yasaklansın.
Ceza üç aydan başlayıp tacize göre artırılabilir. İcabında vapurun bile pembesi yapılır. Biz de görünce şak diye anlarız kimlerin tacizci olduğunu. Nasıl olsa yaptıklarından yüzleri kızarmıyor. Hiç olmazsa pembeleşsinler biraz.

Haberin Devamı

Asıl “fenomen” Eskişehir

Kelebek’te hoş bir haber: Genç kuşağın iki “fenomen” ismi Halil Sezai ve Bartu Küçükçağlayan Eskişehirliymiş.
Eskişehir’i bilen herkes gibi ben de şaşırmadım.
Ne de olsa gençlerin “fikri hür, vicdanı hür” yetiştiği bir diyar.
“Anadolu aydınlanması” dediğimiz ve anlamını artık pek hatırlamadığımız şeyin hayata geçmiş hali.
Yetenekli gençlerin yeşerecekleri ortamı bulduğu... Başınızın açık mı kapalı mı, dindarlığınızın az mı çok mu olduğunu kimsenin sorgulamadığı...
Yani asıl “fenomen” Eskişehir’in ta kendisi. Orada kim bilir daha ne Bartu’lar ve Halil’ler var!

tatlı  Sözlük

Haberin Devamı

Ebediyet: Bazen iki mesaj arasındaki zaman dilimi.

Yazarın Tüm Yazıları