Paylaş
Sandık ki çocuk sahibi olmak evrenin sırrını verecek. Evladımızın yüzüne bakıp Matriks’i göreceğiz.
Oysa anne-babalarımızın derdi başkaydı: Bu lafı haklı çıkmak amacıyla söylediler. İtiraz edilemez bir argüman olduğundan, her türlü tartışmayı bitirmeye birebirdi.
Ama yıllar geçip anne-baba olduğumuzda ne bizim ne de onların tahmin ettiği şey gerçekleşti.
Çocuk sahibi olmak ne demek anladık tabii ama anne-babamızı anlayabildiğimizden emin değilim.
Hatta bazılarımızın kafasında anne-babaları iyice problematik haline geldi. Kendilerinin çocuklarına verdiğini vaktiyle onlardan görmemiş olduklarını düşündükleri için.
* * *
“Kızım olunca anladım” dedi, bu yazıya ilham veren arkadaşım: “İnsanın evladına sevgi ve güven vermesi meğer gayet kolaymış. Bu yüzden anneme tepkim arttı.”
Bazen anne-babamızla olan ilişkimizi basitleştireceğine karmaşıklaştırıyor ebeveyn olmak. Bir şeyler anlıyoruz ama bu her zaman hayrımıza olmuyor.
Zaten anne-babasıyla ilişkisi en sağlıklı olanlar, onlara kafa yormayanlar. Çocuğun aklında ne kadar az yer tutuyorsak o kadar başarılı ebeveyniz. Aksi takdirde değil anne, dede bile olsak bir şey anlaşılmayabiliyor.
40’a merdiven dayamışken kendi anne-babasıyla sorunları nükseden arkadaşlara baktığımda, kuşak olarak yerimizde saydığımızı düşünmeden edemiyorum.
68 Kuşağı’nın çocuklarının payına düşen şimdilik çözümsüzlük.
Bu yüzden, kendi anne-babamızı yargılamak için acele etmeyelim derim. Sonuçta ebeveynlik uzun bir maraton... Hele çocuklar ergenliğe gelsin, o zaman görüşürüz.
Bir adam ve bir gitar
Sağ olsun, Taraf’ın değerli Telesiyej yazarı gitarlı sohbetlerime ilgi göstermiş. Şimdi konuyu açmak şart oldu.
Olayın adı “Bir Adam ve Bir Gitar.”.
Daha önce Müslüm Gürses, Ajda Pekkan, Kumdan Kaleler, Leke gibi isimler tarafından seslendirilmiş şarkılarımı sahnede gitarla çalıp arada muhabbet ediyorum.
Mevzu genelde müzisyen olmamı engellemiş komik başarısızlıklar. Tabii laf lafı açıyor, işin içine edebiyat, politika, aşk, evlilik falan giriyor...
Ama Taraf yazarı müsterih olsun; olay anlattığımdan ibaret. Öyle büyütülecek bir şey, yanlış yok.
Ailemizin has sanatçısı
Bizim toplumda şunları bulmak kolaydır: Töre cinayeti, aile içi şiddet, ensest...
Sadece sanatçıların akıllı-uslu elemanlar olmasını isteriz. Mümkünse sabuna dokunmasınlar.
Ama neyse ki Şükran Moral gibi cesur şahıslar yırtarlar bu riya perdesini.
Gerçekle yüzleşmemizi sağlarlar.
Emelini “seyircinin erotik bölgelerine sızmak” olarak tarif eden ve performanslarıyla bizi deyim yerindeyse “donunda sallayan” Şükran Hanım, “ailemizin sanatçısı” ünvanını en az Gülben Ergen kadar hak etmiyor mu?
İncir Çekirdeği
Masumiyetime kimse dokunamaz: Onu çok zor geri aldım.
Paylaş