Paylaş
◊ Menderes Bey, size soru sormak zor aslına bakarsanız... Karşımda sadece Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı değil aynı zamanda çok eski bir gazeteci var...
- (Gülüyor)... Estağfurullah. Gazetecilik bizim aile mesleği. Dedem gazeteci, babam gazeteci, ben gazeteciyim, annem gazeteci, ablam aynı şekilde. Eşim bile benimle evlenince gazeteci oldu. 1949’da çıkmaya başlayan bir gazeteyi ailece devam ettiriyoruz. Gerçi artık okumaya fırsat bulamıyorum ama...
◊ Dijital çıktı, sayfa çevirme kalmadı...
- Çok doğru. Maalesef öyle. Ben ki mürekkep kokusuyla büyümüş biri olarak her şeyi dijital ortamda okumaya alışmışsam düşünün artık. Herkes alışır.
◊ O kokuyu özlemiyor musunuz hiç? Bana dijital aynı tadı vermiyormuş gibi geliyor.
- Zaman... Bir zamanlar “O mürekkep kokusunu duymadan zor yaşarız” derdik, çünkü gazeteciliğin olmazsa olmazıdır. Ama artık gazeteyi elime almadan, direkt dijital ortamda okuyorum.
◊ Teknolojiye direnilemiyor diyorsunuz.
- Aynen öyle.
BU FESTİVALLER BENİM DÖNEMİMDE ULUSLARARASI OLDU
◊ Gelelim burada olma sebebime... 19. Uluslararası Antalya Piyano Festivali 1-9 Eylül’de yapılıyor. Beklentiniz ne bu yıl?
- Biz festivali her yıl daha da güçlü şekilde, dünya çapında sanatçıları ağırlayarak gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Çünkü kültürel ve sanatsal etkinlikler bir şehrin vazgeçilmezidir bize göre...
◊ Ve siz çok aktifsiniz bu konuda...
- Teşekkür ederim. Gerçekten bu anlamda ciddi bir çeşitlilik söz konusu Antalya’da... Uluslararası Yörük Festivali’nden tutun Uluslararası Piyano Festivali’ne, Uluslararası Film Festivali’ne... Ki bunların hepsi benim dönemimde uluslararası oldu. Piyano ve film festivalini belediye başkanlığım döneminde ulusal nitelikten uluslararası niteliğe taşımıştım.
◊ Bu festivallerin uluslararası arenada da Türkiye’deki kadar önemli bir geri dönüşü oluyor mu, aynı etkiyi yaratıyorlar mı?
- Yaratmaz olur mu? Mesela şimdi dünya çapında, birbirinden önemli piyanistler Antalya’ya geliyor. Bunlar klasik müzik dünyasının starları, duayen isimleri. Onların katıldıkları festivaller elbette yurtdışında da haber oluyor. Tabii bir de Antalya’nın muhteşem güzelliğinden etkilenmeden dönen yok, dolayısıyla hepsi bizim birer fahri tanıtım elçimiz haline geliyor. O yüzden Antalya’nın tanıtımında bu tür etkinliklerin rolü büyük.
GENÇLERİMİZE KÜLTÜR VE SANATI SEVDİRMEK ZORUNDAYIZ
◊ Dış basında da yer alıyor diyorsunuz yani...
- Elbette... Bu yıl İspanya’nın en önemli flamenko sanatçılarından Laura De Los Angeles’in konseriyle açıldı mesela festivalimiz. Geçen sene Manolo Carrasco gelmişti ki ona “İspanya’nın Tarkan”ı diyorlar. Bu isimlerin attığı her adım yurtdışında takip edilir. Türkiye’de çok tanınmıyor olabilirler ama yurtdışında, özellikle de kendi ülkelerinde çok önemli, çok bilinen isimler. Geçen sene İspanya’ya gittiğimizde Carrasco ile beraber piyano çalmıştım. Gösteriyorum videosunu insanlara, inanamıyorlar. “Sen nasıl bu kadar önemli bir sanatçıyla piyano çalma fırsatı buldun” diyorlar. Özetle, bu gibi etkinlikler yurtdışında da takip ediliyor ve dolayısıyla Antalya’nın yurtdışı tanıtımına büyük katkı sağlıyor.
◊ Bize de sizi tebrik etmek düşüyor.
- Unutmadan, bir de şu var... Biz gençlerimize kültür ve sanatı sevdirmek zorundayız.
Çalışmalar sadece festival çerçevesinde ilerlemiyor. Örneğin yıllardır liselerde atölye çalışmaları yapıyoruz.
Sanatçılarımız oralarda gençlerle buluşuyor. Şimdi bakıyorum, bazı okulların koridorlarında bile piyano var, çocuklar teneffüslerde çıkıp çalıyorlar.
GÜRER AYKAL BiZiM EN BÜYÜK ŞANSIMIZ
◊ Gençlere yönelik çalışmalarınızdan haberdarım, bu yıl ilk kez genç yetenek yarışması da düzenliyormuşsunuz.
- Evet. Düşünebiliyor musunuz o çocukların en iyileri, burada Gürer Aykal şefliğinde konser verecek. İki gün boyunca onların yarışması var. Salı günü de (bugün) final olacak...
◊ Kimler bu yarışmaya katılma şansı yakalayabildi?
- Başvurular yerli, yabancı herkese açıktı. İlk önce bir eleme yapıldı. Gençler bize çalışma videolarını yolladılar, jüri onları değerlendirdi. Sadece iki çocuğumuzu elemek zorunda kaldık. Finalde üç kategorinin birincileri belli olacak. Finalde dediğim gibi Gürer Aykal sanat yönetmenimiz olarak yer alıyor. Kendisi bizim bu festivaldeki en büyük şansımız. Hem yarışmada jüri başkanlığı hem de finale kalan çocuklara şeflik yapacak.
◊ Sizin çocuklarınızın müzikle, sanatla ilgisi ne boyutta?
- İki oğlum da piyano çalıyor.
◊ Siz de yakından ilgilisiniz tabii...
- İyi piyano çalarım, çok profesyonel düzey demeyeyim ama fena değil.
◊ Bu festivalin öncelikli amacı ne? Antalya’nın tanıtımı mı yoksa çocukları müzikle ve sanatla buluşturmak mı?
- Sanatın sevdirilmesi... Ve yıllardır bu hedef doğrultusunda çalışıyoruz. Çünkü şayet gençliği kültürle, sanatla, sporla ilgili hale getirirsek, kötü alışkınlıklardan uzak kalmalarını sağlarız.
◊ Bu sayede dünya çapında sanatçılar da çıkabilir artık Türkiye’den...
- Elbette... Salı günü Türkiye’nin bu konudaki en yetenekli 18 çocuğunu izleyeceğiz bence Antalya’da. Buradan da dünyaya açılacaklar belki. Kim bilir, belki yarın Gürer Hoca önemli bir konserine buradaki çocuklardan birini solist olarak götürecek, belli mi olur?
◊ Siz kaç yaşında başlamıştınız piyano çalmaya?
- 15 yaşında. Klasik piyano başlamıştım ama klasikle devam etme şansım yoktu. Çalışmak lazımdı çünkü, ona vakit olmadı. Şimdi kendimce aranjeler yapıyorum.
◊ Piyano çalıyorsunuz, aranjeler yapıyorsunuz. Bir de albüm çıkarsanız mesela... Sesiniz nasıl?
- Sesim çok oktavlı bir ses değil. O yüzden piyanonun baskın sesiyle şarkı söylemeye çalışırken zorlanıyordum, sesimin oktavı yetmiyordu. Ama şimdi kolayını buldum. Evde piyanonun başına bir solist mikrofonu koydum, bağırmadan şarkı söylüyorum. Böylelikle şarkı söyleyebilir hale geldim. Tabii piyano yeteneğimin yanında şarkı söyleme yeteneğimden pek söz edilemez. Kendi kendimize evde bir şeyler yapıyoruz işte. Ama seçim günü, yani 24 Haziran’da bizim seçim şarkısını yorumlayıp sosyal medyaya koydum. Bayağı bir tıklanma oldu, izlendi. Şimdi YouTube’da da var.
◊ Antalya deyip de turizmi konuşmamak olmaz... Bu yıl turizm sezonu nasıl geçiyor?
- Allah nazardan saklasın bu sene turizm çok iyi gidiyor. Tüm yılların rekorlarına göreceğiz, orası kesin. Turizmde sayı önemli olmakla birlikte, artık daha nitelikli ve kaliteli bir turizm hizmeti verebilmemizin yollarını da bulmamız lazım. Bu seneye kadar çok iyi işler yapıldı, evet, ama bunun ötesine geçmemiz, hizmetleri daha da güçlendirmemiz gerek.
◊ Bir yol haritası belirlediniz mi?
- Öncelikle yapacağımız iş, sezonu 12 aya yayıp ürünümüzü çeşitlendirmek olmalı. Bunu başardığımızda, birkaç sene içinde yani, Antalya’da bir senede 20 milyon turist ağırlamayı başaracağız. Şimdi hayal gibi geliyor olabilir ama gerçekleştiğinde yine konuşuruz inşallah.
◊ Çok iddialısınız...
- Boş bir iddia değil bu. Geçenlerde de söylemiştim; Antalya, New York’la birlikte dünyada en çok turist ağırlayan üçüncü şehir. En çok turist Londra ve Paris’te... Üçüncü sırada 13 milyonla New York ve Antalya... Dolayısıyla Antalya dünya çapında gayet önemli bir turizm şehri. O yüzden Antalya’nın turizmdeki bu önlenemez yükselişinin devam ettirilmesi lazım. İşte bunun ön hazırlıkları da böyle kültürel ve sanatsal etkinliklerle oluyor. Uluslararası piyano ve film festivalleri, bunun en önemli tetikleyici unsurları.
FESTİVALDE TÜRK FİLMLERİ DE YARIŞACAK
◊ Uluslararası Antalya Film Festivali, geçen yıl “ulusal yarışma” bölümünün iptal edilmesi nedeniyle çok konuşuldu, çok tartışıldı. Türk sinemasına balta mı vurdunuz?
- Kesinlikle öyle bir şey yok. Biz uluslararası nitelikte bir film festivali olarak, uluslararası bir yarışmayla devam ediyoruz yola. Bu bölümde Türk filmleri de yarışabilir, bir engel yok ki. Ayrıca Türk sinemasının ünlü isimlerine ayırdığımız köşeler de var. Bir de genç Türk sinemacılarını dünyanın en iyi yönetmenleriyle buluşturmak suretiyle burada onlara film çekme şansı da veriyoruz.
BU ŞEHİR ÇOKTAN AVRUPA BİRLİĞİ’NE GİRDİ
◊ Antalya’yla ilgili başka planlarınız var mı?
- Antalya gerçekten bir dünya şehri. Burada yabancılara 60 binin üzerinde konut satılmış. Her konutta iki kişi yaşasalar toplamda 120 bin kişi eder... 15 sene önce, yani Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı’yken söylediğim bir söz vardı. Türkiye Avrupa Birliği’ne girer mi girmez mi, alınır mı alınmaz mı tartışmaları yapılıyordu; “Valla Türkiye girer mi girmez mi bilmiyorum ama Antalya öyle bir turizm şehri oldu ki çoktan Avrupa Birliği’ne girdi” diye espri yapmıştım.
◊ Burada yaşayan Avrupalılar çok zorunlu olmadıkça ülkelerine gitmiyormuş diye duydum.
- Evet çok mutlu mesut yaşıyorlar çünkü... Antalya yaşam şartları açısından fevkalade kolay bir şehir. İklimiyle, doğal güzellikleriyle insanı kendisine çekiyor. Antalya’nın bu dünya şehri perspektifini çok daha ileri noktalara taşıması lazım.
◊ Nasıl olacak o?
- İşte film stüdyoları yapıyoruz, “Hollywood, Antalya’ya gelecek” diyoruz. Hollywood’dakinden daha iddialı film stüdyoları yapılacak. İçinde eğlence merkezleri, oteller olacak. “Angelina Jolie ve Brad Pitt Antalyalı olursa şaşırmayın” diye espri yapmaya başladım bile.
◊ Ne zaman gerçekleşecek bu proje?
- İhale aşamasına gelindi.
◊ Burası biraz daha popüler olunca yabancı yıldızlar da gelecektir tabii.
- Bu şehre bir gelen bir daha gitmez zaten, bizim böyle bir iddiamız var. Onlar buraya film çekmek için gelirlerse bir daha ayrılamazlar, buralı olurlar. Dediğim gibi yavaş yavaş ihale aşamasına geliyoruz. Amerika’da önemli film prodüktörleriyle görüşme şansımız oldu. Onların Antalya’ya ilgisi fevkalade. “Siz bitirin o stüdyoları, biz hiç beklemez hemen birçok filmimizi orada çekeriz” diyorlar.
◊ Antalya’nın nesi cazip geliyor yapımcılara?
- Nasıl ki Los Angeles’ta 365 günün 300 günü güneşliyse, Antalya’da da öyle. Hatta bana bir keresinde bir şey söylemişlerdi, açıkçası çok da inanmamıştım; güneş ışığı açısının film çekimi için en uygun olduğu iki şehir varmış. Biri Los Angeles, diğeri Antalya. Bunu daha sonra sinema akademilerindeki bazı akademisyenler de teyit etti.
PİYANO SEVEN HERKESİ BEKLERİZ
◊ Piyano festivaline ne kadar katılımcı bekliyorsunuz?
- Salonların tamamı dolar, çünkü her sene merdivenlere bile sandalye koyuyoruz, salon yetmiyor.
Katılımın yoğun olması bizi mutlu ediyor tabii ama beni en çok mutlu eden ailelerin konserlere çocuklarıyla gelmesi.
Zaten önemli olan o; çocuklarımıza sanat ve müzik sevgisi aşılamak.
◊ Çocuklar piyano çalmaya kaç yaşında başlamalı? Var mı bunun için ideal bir yaş?
- Piyanoya 5 yaşında başlayanlar var. Benim ufak oğlum 6, büyük oğlum 8’inde başladı mesela.
İkisi de iyi... İkisinin de farklı yetenekleri var. Biri çok hızlı, diğeri çok iyi kulak.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş