TEKEL kalktı yaşasın yeni tekeller!







Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

Sevgili okurlar, tasarı halinde ortaya çıkışından beri sürekli eleştirdiğim 'İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı' Meclis genel kurulundan neredeyse aynen geçti. TEKEL'i kaldırmak adına Türkiye'de içki sektörü ile ilgili müthiş çağdışı bir tasarı yasalaştı. Kanunu hazırlayanlar ve savunanlar kına yaksınlar!

AĞIZLARA KİLİT

Bundan böyle Türkiye'de birçok içki bulunmayacak, tarım ürünlerinin butik işletmelerde üretilmesi sayesinde yapılabilecek içkiler hiç varolmayacak. Bu kanunla ağız tadımıza tekel uygulanacak. Türkiye'deki mevcut içki sektörü gitgide küçülecek. Bundan yalnız içki üreticileri değil, onların yanısıra hammadde sağlayan tarım sektörü ve bu yazının konusu açısından belki de en önemlisi çok geniş bir tüketici grubu onulmaz biçimde yaralanacak.

Çok açık ve net söyleyeceğim: Bu yasayla ilgili olarak, başta TEKEL'den sorumlu Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen olmak üzere, hükümet yetkililerinin söylediklerinin büyük bir kısmı yalan üzerine bina edilmiş bulunuyor. Önce işe gerekçede anılan 'serbest piyasa koşullarının sağlanması' ve 'yerli ve yabancı yatırımcılara imkan tanınması'ndan başlayalım. Kanun ne diyor? Üretici firmalar, yılda en az bir milyon litre kapasiteli üretim, yeni teknoloji ile kurulmuş entegre tesis kurma zorundadır. Siz bunu söylediğiniz anda, küçük üreticiyi, butik içki yapımcısını devre dışı bırakıyorsunuz demektir. Pazarı böylece dev kartellere açıyorsunuz. Bu mu serbest piyasa?

İthalatta da aynı şey. Yine kanun diyor ki, ithalatçı firmalar, kuruluş yeri nerede olursa olsun, satıcılara ülke genelinde hizmet verecek bir dağıtım teşkilatı kurmak zorundadır. Ayrıca yine kanun, bunların yıllık en az bir milyon litre dışalım miktarına ulaşmalarını zorunlu kılıyor. Bu da piyasayı içki karteline terk etmekle eşanlamlı. Bilmeyenlere söyleyeyim. Türkiye'de yıllık bir milyon litre sınırını aşan -rakı dışında- zaten üç içki türü mevcut: Vodka, cin ve likör. Likör denince sayısız çeşit ve marka sözkonusu olduğundan bu kalem zaten yasal sınırın altında kalıyor. Yaklaşık 10 milyon litre vodka ve 3 milyon litre cin için kaç firma bu şartlar altında Türkiye pazarında yer alabilir, artık siz düşünün.

Ya küçük üretici, butik içkilerin ithalatçısı ne yapacak?

Kanun ona da bir formül getirmiş: 'Bu şartları yerine getiremeyen firmaların ürettikleri veya ithal ettikleri ispirto ve ispirtolu içkilerin fiyatlandırması, satışı ve dağıtımı TEKEL Genel Müdürlüğü eliyle yapılacaktır' deniyor. Bir de anlaşılmaz cümle eklenmiş: 'Yurt içinde üretilen veya ithal edilen ürünler arasında ayırım yapılmaz' diye. Kanunu hazırlayan TEKEL'ciler bana bunun gerçek hayatta nasıl yapılacağını anlatabilirler mi acaba? Ve daha acıklısı, gördünüz mü Türk usulü serbest piyasa ekonomisini!

KOMİSYONUN SAĞDUYUSU

Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nda yazıldığı gibi, tasarıda TEKEL idaresinin kaldırılması değil, aksine devamı sağlanmakta. Böylece Avrupa Birliği'nin kalesine cüce taşralı politikacılarca sözümona gol atılmakta. Avrupa Birliği'ne uyum ise ticari tekellerin mutlaka kaldırılmasını emrediyor.

Türkiye'de sadece kendini düşünen, ufku dar, vizyonu olmayan, uygar dünyadan habersiz taşralı politikacılar ve onların kılavuzu kargalar oldukça insan giderek gelecek için umutsuz hale geliyor. Yazık, çünkü bizim için gidecek başka bir yer, başka bir Türkiye yok!

Bu kavga burada bitmeyecek. Haftaya devam!

Yalancının mumu

Yazıda TEKEL'den sorumlu Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in yalan söylediğini yazmıştım. Sayın Bakan geçenlerde bir televizyon programına telefonla katılıp sözü -hiç yeri değilken- bu yasaya getirdi ve yabancı içki üreticilerinin Türkiye'de içki üretimine talip olmadıklarını söyledi. Açıkça adlarıyla yazıyorum: Seagrams, Pernaud-Ricard, United Distellers gibi dünya içki devleri Türkiye'de rakı üretip satmaya talipler. Bunlar dünya çapında kartel oluşturan dev kuruluşlar. Şu anda sadece suların durulması bekleniyor.

Bu arada özellikle istenen de 'Yeni Rakı'. Çünkü Pazar payı çok yüksek olan o. Unutmayın, Türkiye'de yılda ortalama 80 milyon litre rakı üretilir ve yok satar. Bu tüketim son derece istikrarlıdır. Pazar, iştah kabartıcıdır.

Ben bu firmaların temsilcileriyle yasa tasarı halindeyken konuşmuştum. Açıkça bu işe talip olduklarını söylediler. İçlerinden birisi, 'Siz satıyorsanız, biz niye talip olmayalım?' diyerek son derece mantıklı bir soruyla soruma cevap verdi.

Ayrıca yeni kanunda buna bir engel yok.

Sonuç olarak kısa bir zaman sonra Türk rakısını yabancı bir marka ile içmemiz neredeyse kaçınılmaz. Bunu yasayı hazırlayan TEKEL yetkilileri de buz gibi biliyorlar, hatta bunu muhtemelen de istiyorlar!

TEKEL DEVE Mİ KUŞ MU?

Kanunun sözümona amacı TEKEL'i tasfiye etmek. Ama asıl amaç başka. Asıl amaç, Türkiye pazarını altın bir tepsi içinde dev içki kartellerine pazarlamak. Bu arada Türk tarım üreticisini, küçük ve orta boy Türk girişimcisini düşünen falan yok. Onlar ölsün! Hatta doğmadan ölsünler. Onlar ölsün ki, bu pazar efendilerimiz için yeterince cazip olsun.

Bütün bunlar yapılırken TEKEL tasfiye ediliyor denmekte. Ama kanunun getirdiği hükümler açık. TEKEL hem içki üretmeye -ortaklıklar halinde- devam edecek, hem -rakip ürünler de dahil- fiyat belirlemesi yapacak, hem pazarlama faaliyetini sürdürecek, hem de bütün piyasayı denetleyecek!

Başlıktaki sözümü artık geri alıyorum. Bu kanunla TEKEL deve ve kuş benzetmesine uymaktan çıkıyor. O hem savcı, hem hakim, hem de cellat!

Yazarın Tüm Yazıları