Çalışan kadınlar üzerine

Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

GEÇEN hafta bu köşede, özellikle ağırlama sektöründe çalışan kadınlarımıza fahişe muamelesi yapılmasını kınamıştım.

Alın size somut bir kadın davası, değil mi?

Değil herhaldeki bilumum kadın örgütleri bir mezar kadar sessiz.

Hukuk çarpıklığı

Bir okuyucum, Hande Okçuoğlu, duruma isyan edenlerden sadece birisi.

'Bugünkü yazınızı okudum, bu konuya değindiğiniz için teşekkür ederim' diye girmiş söze.

'Uygulama ve ilgili hüküm beni de ilgilendiriyor, çünkü İÜ İktisat Fakültesi mezunu okumuş ve konusunda çalışan bir insan olmamın yanısıra müzisyenim de.' Cümlesiyle de kendisini tanıtıyor.

Ardından da, 'Ve hepimizin kadınlı erkekli eğlenmek için gittiği barlarda sahneye çıkabilmek için kadın müzisyenlerin, daha doğrusu Türk Hukuku’na göre böyle bir kavram olmadığından sadece ’kadınların’ diyelim, resmen vesika almaları gerekiyor' diyor.

Yersiz bir utanç

Okuyucum, 'Beni en çok üzen, yıllardır bu kadar emek verdiğim müzisyenliği göğsümü gere gere telaffuz edemiyor olmak' demekte.

Bunun mantıklı bir açıklaması var mı?

Bence yok.

Bu utanç verici durum derhal düzeltilmeli.

Çalışan kadınlarımızın fahişe düzeyine indirgenmesi beni yerin dibine geçiriyor.

Feminizim ticareti yapanların suskunluğu ise daha da utandırıyor.

Vurdumduymaz İstanbullular

ELEKTRONİK posta kutuma geçenlerde bir mektup geldi. Yazarı, Dr. Ali Haydar Yedek

Dr. Yedek, mektubuna, 'Herkesi bir vurdumduymazlık almış' diye bir de başlık atmış.

Sözünü ettiği ise trafikten başka bir şey değil...

'Ülkemizin gündemini kimler yönlendiriyor bilmenin, izlemenin imkansız olduğu son yıllarda gözden kaçan bir konu yine güme gidiyor: Trafik' diyor.

'Vatandaşın hemen her kesiminin cebine elini sokarak para çalmaktan başka anlam taşımayan banka soyma konusu elbette gündemin başına oturacaktır fakat bu utanılacak durum bile trafiğin ikinci plana atılmasına meydan vermemelidir' diye bir uyarıyla da devam ediyor.

Ardından da bir tespit geliyor: 'Trafik ülkemizde bölücü teröristler ve şeriatçiler kadar ülke geleceğini tehlikeye atan birincil bir sorundur. Fakat ne yazıktır ki sıradan vatandaş trafik konusunda bilinçsiz, kaderci, vurdumduymaz, bana bir şey olmaz düşüncesi ve davranışı içindedir.'

Kimin sorunu?

Dr. Ali Haydar Yedek, 'Bir yakınını trafik kazasında kaybetmemiş olan sıradan vatandaş için trafik sorunu yoktur' diyor ve ardından ekliyor: 'Çünkü kendisi de trafik terörünün bir aktörüdür. Mürekkep yaladığı her davranışından belli olan bir sürücü şerit değiştirirken işaret verme gereksinimini duymaz, çünkü arkadan gelen bizim hazretin şerit değiştirceğini sezmek zorunda olmalıdır' diye.

* * *

Mektup sahibi çok dertli. Bir de öyle tespitleri var ki, paylaşmadan geçemeyeceğim.

Onları da önümüzdeki günlere bırakalım...

Bir başka mektup:

Tek suçumuz kadın olmak

İMZASIZ mektuplara bu köşede yer vermem. Çünkü yazdığı yazının altına imza koymayan kişiye geri dönemem. Söylediklerinin doğruluğundan şüphe ederim. Adını açıklamamamı istediğini söylemesi yeterlidir. Bunu bile bile imzasız mektup yazmayı anlamam.

Ama aşağıdaki mektubu yayınlamadan geçemeyeceğim.

Özellikle kadınlarımıza yapılan mumamelenin açtığı yaraları bir de bu çalışan kadınımızdan duyun.

Kanayan yara

'İlk önce bu yazıyı yazdığınız için teşekkür ederim' diyor adı meçhul okuyucum.

'Ben bir barda bar-maid olarak çalışıyorum. Evlenip ayrıldım. Bir çocuğum var ve ona bakmak zorundayım.

Tahsilim yok. Yedi seneden beri bu işi yapıyorum. Çalıştığım iş yerinden de bir şikayetim yok.

Bir iki sene önce polis çalıştığım iş yerine geldi. Beni aldı. Bana resmen fahişe muamelesi yaptı. Neymiş efendim, çalışma karnem yokmuş. Onu çıkarmazsam çalışamazmışım.

Ben de çalışma karnesini çıkartmak için tam bir ay uğraştım.Bir sürü saçma sapan işlem. Sicilim araştırıldı. Savcılığa gittim. Ahlak Şubesi, derken çıkarttım sonunda çalışma karnemi. Bana bir kart verdiler. ’Polis bastığı zaman bunu göstereceksin’ dediler.'

Haklı isyan

'Sizce bütün bu olup bitenler saçmalık değil de nedir?' diye haklı bir isyanla soruyor kadın okuyucum.

Sorular devam ediyor...

'Aynı mekanda çalışan erkekler de var. Niye yalnız biz kadınlara mahsus bu uygulama? Biz kadınlar sözkonusu olunca akla gelen ilk kavram fahişe mi oluyor?

Namusumuzla çalışmamıza izin vermiyorlar. Fahişe olunca da suçlu konuma düşüyoruz.

Sizce biz bunu hak edecek ne yaptık?'

Evet ne yaptınız, ben de anlamadım sevgili okurum.

Ama doğru cevap galiba mektubunuzun son cümlesinde gizli: 'Tek suçumuz kadın olmak!'

TEL: 677 04 25

FAKS: 677 04 21

E-MAİL: tsavkay@hurriyet.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları