Hekimlerin son çaresi ‘grev’

Hekimlerin ülke genelinde 14-15-16 Mart tarihlerinde grev kararı alması büyük tartışmalara neden oldu ve ne yazık ki en üzücü olay Bandırma’da yaşandı.

Haberin Devamı

Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Muzaffer Şenveli’nin grevin ilk gününde iki anestezi uzmanı doktor ile tartışması ülke gündemine oturdu. Buradaki tartışmaya neden olan konu benim anladığım kadarıyla; bir hasta daha önceden ameliyat günü verilmesine karşın o gün grev olduğu gerekçesiyle ameliyata alınmıyor. Bu arada acil ameliyat olması gereken hastalar zaten ameliyat oluyor. Hastanın şikâyeti üzerine hekimlerle görüşmeye giden başhekim de ameliyatın acil olduğunu ve yapılması gerektiğini söylüyor, doktorlar ise ameliyatın acil olmadığını kendilerinin buna karar verebileceklerini anlatıyor. Başhekimin doktorlara gidip konuyla ilgili görüşmesinde hiçbir sıkıntı ya da sorun yok ancak kullanılan dil hiç hoş değil ve en son güvenlikçilere söylenen cümle ise “Paketleyin bunu”. (Hekimseniz en azından doktorlarla ilgili dizi izleyin polisiye ve mafya dizi izlemek sizlere yakışmıyor) Başhekim her türlü soruşturmayı açabilir, bunu yapmaya hakkı var; ama hekimlere ya da çalışma arkadaşlarına bu şekilde davranmaya hakkı yok. En üzücü olan durum ise Bandırma’nın bu yaşananlarla gündeme gelmesi… Muzaffer Şenveli’nin hem meslektaşlarına hem kamuoyuna bir özür borcu var.
Zaman zaman hekimlere kızdığımız, söylendiğimiz oluyor; ama onlar var oldukları için bunu yapabiliyoruz. Kısacası bizler, derdimize çare bulmak için hekimlere gidiyoruz. Peki, hekimler de dertlerine çare arıyor olabilirler mi? Aslında işin özü hekimlerin güvenlik, ekonomik ve çalışma saatleri konusunda yaşadığı sıkıntıyı kamuoyuna ve iktidara duyurma çabası. Hekimlerin de derdini duyurmak için son çaresi grev. Kaldı ki acil durumlarda hastalara bakılmaması gibi bir durum yok, acil hastalara her zaman bakılıyor.

Haberin Devamı

ONLARA SAHİP ÇIKIYOR MUYUZ?

Hekimlerin korkmadan, ekonomik kaygı yaşamadan sağlık hizmeti vermesi hepimizin ortak derdiyse hekimlerin sorunlarını dile getirdiğinde yanlarında olmamız gerekiyor. Oysaki toplumun genel kesimi hem hekimlerin yaptığı işi küçümsüyor, hem aldıkları maaşları asgari ücretle karşılaştırıyor. Bugüne kadar verilen emekleri, kurtarılan canları ne yazık ki kimse dile getirmiyor. Bandırma Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 14 Mart günü 15-20 doktor ve sağlık emekçisi kantin önünde bir araya gelerek dertlerini kamuoyuna duyurmaya çalıştı. Tam o sırada etrafta onlarca hasta ve hasta yakını vardı. Bir tek kişi açıklamanın yakınına bile gelmedi. Uzaktan izlediler ve basın açıklaması sonunda doktorların alkışlı protestosuna bir tek kişi dahi eşlik etmedi.
Düşünün ağır yaralısın ve sizi ameliyat edecek doktor biraz önce koridorda saldırıya uğradı ve ameliyatınızı yapamıyor. Düşünün 36 saat acilde nöbeti olan bir doktor var ve siz 35’nci saatte gidip onun o yorgun ve bitkin halinden şifa bekliyorsunuz. Hekimler ve sağlık emekçileri ne kadar rahat ederse işlerini de o kadar iyi yapacaklardır. Unutmayın! Salgın döneminde canını hiçe sayarak hayat kurtaramaya çalışan, bu uğurda yaşamını kaybeden sağlık emekçileri bizim için hala kahramanlar…
Bu yazıyı, çocukken her hasta düştüğümde koşan, benim yaşama tutunmamı sağlayan Dr. Ali İhsan Güler ve merhum Dr. Sadi Beyazıt’a ithaf ediyorum. Beni yaşattınız ve ben bugün sizlerin ve sizin gibi insanları hayata bağlayan hekimlerin yanındayım.

Yazarın Tüm Yazıları