Hatta gazeteci Seymour Hersh’ın anlattığına göre 16 Mayıs 2013’te Beyaz Saray’daki Kırmızı Oda’da yedikleri akşam yemeğinde ABD Başkanı Barack Obama, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a eşlik eden MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a bakıp “Suriye’de radikallerle ne yaptığınızı biliyoruz” demişti.
İş, aslında Amerikalıların Aralık 2012’de El Nusra’yı terör listesine almasıyla kopmuştu.
Sonra Suriye, iki başkent için bambaşka bir hikâye haline geldi.
Çünkü Erdoğan, Esad’ı devirme politikasına sıkı sıkıya bağlı kalırken, Obama meseleyi terörle mücadele portfolyosuna bakanlara devretti.
Parayla gelin yapılan kızların... Tecavüze uğrayan, sonra kirlendi diye kendi ailesi tarafından katledilen kadınların coğrafyasıydı mesele. Tabii daha fenası... Bunlar zaten vardı. Bir de şimdi uzun süredir radikal dincilerin, IŞİD’in yarattığı yeni bir halka oluştu. Ortadoğu kadınının üstüne binen başka bir yük. Niye? Çünkü kadın, başlayan bu pis savaşın iki türlü mağduru haline gedi. Birincisi, saptırılmış bir din anlayışının kendine esir etmek istediği bir obje oldu. İkincisi, boyun eğmenin ötesinde köktendinci düzenin savunucusu, bombacısı olmaya zorlanan, gelecek savaşçı nesli yetiştirmesi istenen hedef kitle haline geldi. New York’taki konferansa katılan iki kişiyle ayrı ayrı yaptığım mülakatları okuyacaksınız şimdi. İlki, son dönem çıkan en ilham verici kadınlardan. Afganistan’ın First Lady’si Rula Ghani (68). Diğeri 2009’da Hillary Clinton döneminden başlayarak 2014’e kadar ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Müslüman Toplumlar Özel Temsilcisi olan Farah Pandith (48).
RULA GHANI
Kadın hakları mücadelesi politik, sosyal ya da dini değil; savaştan geçtiğinizde kişiler insanlıklarını kaybediyorlar
Kâbil’de geçen sene Kuran yaktığı iddia edilerek linç edilen Ferhunde’nin hikâyesini okuduk. O olay, Afganistan’da kadınların durumunu nasıl etkiledi?
- Afganistan’da kadınların durumu iyiye gidiyor. Biraz yavaş. Ama iyileşiyor. Ferhunde’nin olayı çok üzücüydü. Kabul edilebilecek bir şey değil. Ama o olaydan beri kadınların bir çözüm bulmak için çaba içine girmeleri çok olumlu. Örneğin o olaydan sonra suiistimal ya da şiddet mağduru tüm kadınların kullanabilecekleri bir acil durum fonu oluşturdular.
Türkler yine içeriğe değil protokole ağırlık verdi.
Ne konuşulduğu, Türkiye’nin görüşmelerde istediklerine ne ölçüde destek bulabildiği değil de, Erdoğan’ın ABD Başkanı Barack Obama’yla nasıl bir görüşme yaptığı öne çıktı.
Ve buradan bakınca, Türkler yine istediğini aldı.
Beyaz Saray’daki Kırmızı Oda’da Obama’yla baş başa 50 dakika. İyi de, hafta başı Amerikan basınında çıkan “görüşmeyecek” haberlerine rağmen niye görüştü Obama?
Amerikan Yönetimi, bu davayla Zarrab’ı 17 Aralık sürecinden koruyan Ankara’yı sıkıştırmaya mı hazırlanıyor?
Bu soruların cevaplarını bilmiyoruz. Bazılarını 4 Nisan’da Zarrab’ın Miami’de ikinci kez yargıç karşısına çıkmasıyla öğreneceğiz. Ama şimdilik her şey spekülasyon.
Halbuki bunları konuşuncaya kadar elimizde o kadar çok veri var ki...
Türlü komplo teorileri üzerinde durmak yerine hazırlanan iddianamede öyle ipuçları verilmiş ki...
Çoğunluğa duygusallık hâkimken, sizin ortaya koymaya çalıştığınız soğukkanlılık zamanla öyle konu dışı kalıyor ki...
Dudağınızı ısırıyorsunuz.
Öfkeye yenilmemek için kendinize telkin ediyorsunuz.
Hamaset yok, diyorsunuz kendi kendinize...
Amerikalılar IŞİD’in kimyasal silah emirini sorguya aldı.
Ve örgütün kimyasal silah üretimi kapasitesinin ne olduğunu öğrendi.
Sonra da Ebu Davud’un verdiği bilgilerle, bu hafta iki ayrı üretim tesisi vuruldu.
IŞİD militanlarının daha önce savaş alanında kimyasal silah kullandıkları tespit edilmişti gerçi.
Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’ndaki görüşme notlarından oluşan, Mezopotamya Yayınevi’nin çıkardığı “Demokratik Kurtuluş Ve Özgür Yaşamı İnşa” kitabına baktığınızda da görüyorsunuz.
PYD Lideri Salih Müslim’in ismi 20 kez geçiyor kitapta.
Ve şöyle ayrıntılar yer alıyor:
21 Temmuz 2013’te Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu heyetle olan görüşmesinde Müslim’e talimat iletiyor Öcalan: “Salih Müslim de öyle ikide bir sadece Kürtler adına açıklama yapmasın, birlik adına konuşsun.” (sayfa 111).
Dün devreye giren ateşkesten sonra Suriye’de iyice karman çorman hale gelmiş durumu, Washington politikaları ekseninde mümkün olduğunca açık aktarmaya çalışacağım.
*
ATEŞKESİN Rusya ve Esad Rejimi yüzünden zor olduğunu savunuyor Washington.
Ama sahadaki durum, Amerikalıların eylemleri açısından da yeterince karmaşık.