Putinizm

SİYASET biliminde bir süredir “Putinizm” diye bir kavram var.

Haberin Devamı

Bildiğimiz demokrasiden de klasik diktatörlüklerden de farklı bir yönetim tarzı.

Putinizmde demokrasinin bazı unsurları mevcut: Seçimler, muhalefet partileri, küçültülmüş de olsa eleştirel basın...
Klasik diktatörlüklerde bunlar yoktur. O bakımdan klasik anlamda “diktatörlük” değil; fakat demokrasi hiç değil.

 

PUTİNİZMİN ÖZELLİKLERİ

 

Fareed Zakaria’ya göre Putinizm, liberal demokrasideki üç esası baskı ve kontrol altında tuttuğu için “illiberal”dir: Bireysel özgürlükler, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı!..
İşte liberal demokrasinin bu üç esası aşırı derece kısıtlandığı için, Putinizm hiçbir şekilde demokratik değildir.
Bu konuda benim görebildiğim en derli toplu araştırma, Ottorino Cappelli’nin makalesidir; kitabı da var.
Buna göre, 1999 yılında Yeltsin yönetimindeki Rusya “melez demokrasiler” sınıfındaydı; yani otoriter uygulamaların da görüldüğü bir demokrasi.
2000 yılında Putin iktidara geldikten sonra Rus sistemi daha da otoriterleşti, Rusya artık “yarı pekiştirilmiş otoriter rejimler” sınıfına düşmüş bulunuyor.

 

Haberin Devamı

PETROL VE DOĞALGAZ

 

Putinizmin gittikçe otoriterleşmesini sağlayan belli sebepler var: Biri yüksek petrol geliri, ikincisi eski komünist sistemin insan malzemesi, öbürü “oligark” denilen iktidara bağımlı yeni sermaye sınıfı.
Rusya’nın petrol gelirleri şöyle:
Putinizm


1990’ların başında 50 milyar dolar olan Rusya’nın petrol geliri, 2000 yılında Putin iktidara geldikten sonra hızla arttı. 2012 yılında 450 milyar doları buldu!
Bu muazzam gelir Putin’in emrindedir. Çünkü petrol ve gaz devlet şirketlerince yönetiliyor. İlgili piyasa işlemleri, Putin’in tercih ettiği “oligark”lara veriliyor. Oligarklar vasıtasıyla Putin basını da denetim altında tutuyor.
Putinizmin sicilinde gazeteci öldürtmek, gazeteci dövdürtmek gibi vakalar da var.

 

Haberin Devamı

ŞEYH VE ÇAR

 

Rusya’nın ihracat gelirlerinin yüzde 68’i petrol ve gazdır. Kalanı kereste, tahıl, biraz makine falan. Harp sanayii dışında Rusya teknoloji ihracatçısı bir ülke değildir.
2015 sonunda petrol ve gaz gelirinin 230 milyar dolara düşeceği hesaplanıyor.
Suudi Arabistan ve Körfez şeyhlikleri gibi Putin de petrol geliriyle güçlü bir “bağımlı iktisadi sınıf” ve “siyasi feodalite” yaratmış, başında kral veya şeyh değil, “yeni çar” olarak kendisi var.
Ottorino Cappelli de Putin rejimini “pre-modern”, yani modern çağ öncesi mutlak hükümdarlıklara benzetiyor: Kamu kurumları “hukuki ve rasyonel” kurallara değil, “hükümdarın” emirlerine göre çalışıyor.
Putin’in KGB’den ve Rus istihbaratından gelmesi ona sadık geniş bir “eski Sovyet” ağı kazandırmış. Devlet görevlileri ve oligarklar olarak.

 

Haberin Devamı

PUTİN VE TÜRKİYE

 

Putinizmin ideolojisinde “düzen, disiplin, hiyerarşi” birinci planda geliyor. Sovyetler’de de böyleydi. Bu yapıda liberalizmin “bireysel özgürlük, kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı” felsefesi ve davranışı söz konusu değil tabii.
Putin, son iki-üç yılda petrol fiyatlarındaki düşüşü, Ukrayna ve Kırım’da “askeri zafer” kazanarak telafi etmeye çalıştı. Batı ambargosu Rus ekonomisine ciddi zarar verdi.
Putin, megalomanisini ve imparatorluk takıntısını, şimdi Türkiye üzerinden tatmin etmek istiyor. Saldırganlıklarıyla dünyada, özellikle Batı’da barış ve istikrara “tehdit” olarak algılanmaya başlandığının farkında değil.
Putin’le olan krizde Türkiye’nin hem vakur, hem yapıcı bir dil kullanması ve Batı ile olan ilişkilerini daha da geliştirmesi en doğru politikadır.

Yazarın Tüm Yazıları