Sinem Vural

Mekanda online’ız

10 Aralık 2020
Pandemiyle online konser dünyası kuruldu, online konser dünyası da kendi ekonomisini yarattı...

Geçen haftalarda mekanların da kendi organizasyonlarını hazırladığından bahsetmiştim. İlk hamle Jolly Joker’den geldi.
Mekan, gelecek hafta JoJo isimli online konser ve etkinlikler platformunu tanıtacak.
Amaçları gerçek sahne performansı deneyimine yakın çekimler yaparak, arkadaş grubunuzla ayrı odalarda izleyebileceğiniz size özel ortam yaratarak müziği evinize getirmek.
İlk etkinlik Cem Adrian’ın 18 Aralık’ta Jolly Joker Vadistanbul’da sahnesindeki canlı yayını olacak.
Sırasıyla Yaşar, Ziynet Sali ve Buray da bu platformda çevrim içi konser verecek.
Öte yandan Zorlu PSM, Salon İKSV gibi mekanların yanına bu hafta RX de ekleniyor.
Birçok DJ’i müzikseverlerle buluşturan yeni mekan, YouTube kanalı üzerinden yayın yapmaya hazırlanıyor.İlk yayın 12 Aralık’ta.

Yazının Devamını Oku

Ben insan değil miyim

3 Aralık 2020
Başlık, akıllara önce İbrahim Tatlıses’i getiriyor değil mi? Ancak size bu isimle yayınlanan bir belgesel serisinin ilk bölümünden bahsetmeye geldim. Hoş bu köşeyi okuyanların birçoğu bu bölümü de izledi, eminim.

Sadece Türkiye’de değil dünyada çöken bir sektör haline gelen müziğin ülkemizdeki yansımalarını konu alan “Türkiye’de Müzisyen Olmak”, ilk bölümüyle dikkat çekti. Sonki3dört adlı YouTube kanalında yayınlanan; Alper Erdinç, Mert Gider ve Gizem Ertürk tarafından hazırlanan 6 bölümlük mini belgesel serisinin “Ben İnsan Değil Miyim?” başlıklı ilk yayını pek çok mecrada paylaşıldı.


Bireysel serzenişler bir çığlık halini aldı ve yükselen bu ses, belgesel serisinde düzgün bir şekilde toparlandı.
Belgeselde usta müzisyenler, yeni isimler, menajerler gibi müzik sektörünün elementlerini oluşturan birçok kişi var. Serinin ilk bölümünde Burhan Şeşen’den (MÜYORBİR Başkanı, Grup Gündoğarken) Cahit Berkay’a (Moğollar), Ahmet Güvenç’ten (Kurtalan Ekspres) Taner Öngür’e (Moğollar), Kerem Kabadayı’dan (Mor ve Ötesi) Cenk Erdoğan’a, Balık Ayhan’dan (Romanlar ve Müzisyenler Derneği Eş Başkanı) Melek Mosso’ya, Can Ozan’dan Madrigal’e 20’ye yakın isim yer alıyor.
İlk bölüm bitince akılda kalan ise Açelya Alan’ın şu sözleri oluyor: “Aslında insanlar müziğin hayatlarında ne kadar büyük bir yer kapladığının farkında değiller.
Eğer müzik tamamen susarsa o zaman anlayacaklar...”

Yazının Devamını Oku

İngiltere’den Türkiye’ye problem hep aynı

26 Kasım 2020
Gün geçmiyor dünyada da telif ücretleri ve dijital dinleme platformu ücretlendirmeleri yerden yere vurulmasın. Geçtiğimiz günlerde Birleşik Krallık Parlamentosu’ndaki Dijital, Kültür, Medya ve Spor Komitesi’nin düzenlediği “Dijital Müzik Dinleme Ekonomisi” başlıklı toplantıda Radiohead’den Ed O’Brien, Elbow’dan Guy Garvey, Nadine Shah ve Gomez grubuyla Broken Records hareketinin de başında olan Tom Gray dijital olarak bir araya geldi. İki oturumda yapılan toplantının amacı, Spotify, Apple Music, Amazon Music ve Google Play gibi büyük müzik dinleme platformların telif politikalarını tartışmaktı.

Garvey, “Müzisyenler kiralarını ödeyemezlerse yarının müziği konusunda endişelenmeliyiz” açıklamasını yaptı.

O’Brien ise müzik gelirine bel bağlayan genç müzisyenlerin büyük bir mücadele vereceklerinden bahsetti. Nadine Shah da “Birçok müzisyen büyük plak şirketlerini ve platformları kaybetmemek için konuşamıyor” dedi.

Tom Gray ise “Konuşurlarsa çalma listelerine alınmayacaklarından endişeleniyorlar” diyerek Shah’ı destekledi.
Toplantı sırasında komisyondaki milletvekilleri uzun vadede bu platformların politikalarının müzik yelpazesiyle müzisyen sayısını sınırlandırıp sınırlandırmayacağını da masaya yatırdı.

Yazının Devamını Oku

Hibrit etkinlik dönemi

19 Kasım 2020
Geçen hafta Almanya’da kapalı mekanlardaki konserlere dair yapılan araştırmayı yazmıştım. Bu hafta ise yasaklardan hemen önce İstanbul'da kapalı mekan konserlerini yerinde görmek için soluğu 2 farklı konserde aldım.

Zorlu PSM içinde yer alan iki ayrı sahnede iki konseri oturmalı düzende izledim.

Saatleri yüzünden ikisi arasında mekik dokudum. Öncelikle konser alanına girme prosedürlerinden bahsedeyim. Yasaklardan önce sıkı kurallarla tedbiri elden bırakmayan yerlerin olduğunu bilmelisiniz...

Zorlu PSM’deki herhangi bir etkinlik için biletinizi online olarak alıyorsunuz. Kapıda HES kodunuzu göstermeniz gerek, ateş ölçümünüz yapılıyor ve eski maskelerinizi çöpe atıp mekanın verdiği yeni maskeleri takıyorsunuz.

Alanda sıklıkla hijyen uyarıları, maskesini çıkarma teşebbüsünde bulunacakların alandan çıkarılacaklarına dair anons da yapılıyor. Sık dokunulan yerler kırmızı kareler içine alınmış ve dezenfektan kullanmanız öneriliyor.

Emin olun, toplu taşımada ya da umumi tuvalet kullanımında çok daha fazla tehlikeyle karşılaşıyor olabiliriz. Performans merkezinde, temiz hava sağlayan özel bir teknolojiye sahip havalandırma sistemlerinin olduğunun bilgisi de veriliyor.

İlk olarak Turkcell Sahnesi’nde izleyeceğim Adamlar konserine geçiyorum. Pandemi sırasında hep akustik konserlere denk geldiğimden Adamlar’ın yüksek enerjisi keyiflenmeme neden oluyor. Pandemiden önceki standart konserlerin aynısı karşımda yani LED ekranlarıyla, ışığıyla, sesiyle tam bir canlı performans deneyimi...

Grubun sahne aldığı salon yüksek kapasiteli ancak pandemi kuralları nedeniyle sadece 820 izleyici alabiliyor. Tabii ki konserlerin eski tadı yok ama Adamlar’ın performansı eski günleri asla aratmıyor. Ne yazık ki ekibin alıştığı coşkuyu görmediğine de eminim... Onlar ise bu durumu dert etmeyip bildikleri en iyi şey olan müziği yapıyor.

İkinci yarıda Lalalar konserine geçiyorum. Zorlu PSM’nin görece daha küçük sahnesi Turkcell Platinum’da yerimi alıyorum. Konser başlayalı bir saat olmuş ve atmosfer bambaşka... Adamlar’da oturarak konser izlemek kolaydı ama Lalalar’da pek öyle olmuyor.

Yazının Devamını Oku

Teoride konser yapılır peki ya pratikte

12 Kasım 2020
Dünyanın en büyük etkinlik markası Live Nation, müzik organizasyonlarının 2021 yazında tam kapasiteli olarak geri dönebileceğini öngördüklerini açıkladı. Geçtiğimiz hafta da Almanya’da yapılan araştırma sonucunda kapalı alandaki bir konserde, kurallara uyulduğu takdirde Covid-19 bulaşma riskinin düşük olduğu söylendi...

Almanya’da Halle-Wittenberg Martin Luther Üniversitesi’nin Klinik Bulaşıcı Hastalıklar bölümünün başkanı Dr. Stefan Moritz’in başkanlığındaki araştırma grubu, geçen ağustos ayında Leipzig’de gerçekleşen bir konser organizasyonunda sosyal mesafe konusunda gözlemler yaptı.
Bu sayede kapalı mekanlarda koronavirüs önlemlerine ilişkin yeni sonuçlara ulaştıklarını açıkladılar ve bunları internette yayınlandılar.
Bin 400 gönüllü katılımcının yer aldığı Restart-19 isimli araştırmada, hijyen konusunda çeşitli önlemlerin alındığı kapalı mekan konserinde virüsün yayılma riskinin “düşük veya çok düşük” olduğu gözlemlendi.
Popçu Tim Bendzko’nun aynı gün içinde düzenlenen üç konserine katılan bin 400 kişi, Covid-19 testine tabi tutuldu. Önce ateşleri ölçüldü, üstlerine konumlarını tespit eden dijital bir iz sürücü giydirildi, maskeleri ve el dezenfektanları hazır edildi. Etkinlik alanında 10 saat geçirmeleri istenen grup, sosyal mesafe ve aldıkları önlemlerin derecesi konusunda üç çeşit senaryo sergiledi. Deneyin sonucunda ise virüsün bu şartlar altında insandan insana geçme riskinin az olduğu saptandı. Araştırma grubundan Dr. Michael Gekle, The Times’a “Bu önlemler alındığı müddetçe konser düzenlememek için hiçbir sebep bulamayız. Enfeksiyon riski düşük” açıklamasında bulundu.
Tabii ki havalandırma sisteminin kalitesi de bu riski düşüren faktörlerden biriydi.
Sosyal mesafe kuralına uyan, maskelerini çıkarmayan, dezenfektanlarına sıkı sıkıya bağlı bin 400 kişinin eforu gösterdi ki aynı özene sahip izleyicilerin herhangi bir kültürel etkinliğe katılmasında hiçbir sorun bulunmamakta. Ama teoride...
Bu araştırma gösteriyor ki güven önce kişiye duyulacak, hijyen kurallarına uyulacak ve kapalı mekanların havalandırma sistemlerini güncellemesi gerekecek. Ancak bu şekilde sanat faaliyetleri devam edilebilir. Bu da insanların ruh durumuna etki ettiği için de büyük önem taşımakta.

Yazının Devamını Oku

Hit fabrikası: TikTok

5 Kasım 2020
TikTok çıktı, listelerde dinlenme oranları büyük ölçüde etkilendi. Bu da bazı platformların diğerlerini nasıl desteklediğini ayan beyan gösterdi.

Hatırlarsınız, geçen ay TikTok’taki Amerikalı “Dogg Face” adlı kullanıcı kaykay kayıp kızılcık suyu içerken Fleetwood Mac’in 1977’de yayınladığı “Dreams” şarkısını söylemeye başlıyordu.
Bu 20 saniyelik video, TikTok’ta zirveye oturup viral oldu.

Video, 1 milyar kullanıcısı bulunan platformda 20 milyon görüntülenme aldı ve Twitter’da paylaşım rekoru kırdı. Şarkı 43 sene sonra listelere yeniden girdi.

Sadece Amerika’daki online müzik dinleme servisleri üzerinden 8 milyon kez dinlendi.

Hatta grubun kurucularından Mick Fleetwood, TikTok hesabı açarak kendisi de aynı videodan çekti ve Dogg Face’e “Sana borçluyuz” dedi.

TikTok sadece viral videoların izlendiği bir alan gibi dursa da aslında “musical.ly” çatısı altında hizmet verdiği için tabanını müzik oluşturuyor.

Büyük müzik yapım şirketleri başlarda pek oralı olmadı fakat TikTok, hit makinesi haline geldi.

2020’nin başında Matthew Wilder’ın 80’ler hiti “Break My Stride”, TikTok sayesinde Apple Music’te en iyi 100 listesine Spotify’da ise viral 50’ye girdi. 88 yılında yayınlanan L’Trimm’in “Cars with The Boom”u yine aynı şekilde geri dönüş yaptı.

Yazının Devamını Oku

Sahneye ses verdiler

29 Ekim 2020
Müzik sektörü, pandeminin başından beri yani 8 aydır kontak kapatmış durumda. Yaz aylarında bir süre açık hava etkinliklerine izin verildi ama vaka sayılarının artışıyla bu izinler de kaldırıldı. Tiyatro çalışanları birleşerek açık hava iznini hemen haftasına geri alırken bilin bakalım işini yapamayan hangi sektör kaldı?

Bu süreçte tek bir canlı müzik sesi duymamış gibi girdim Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nun kapısından. 

Hayat damarlarımdan biri canlı konserler olunca sahne emekçilerinin bu dönem içinde yaşadıkları sıkıntıları sıklıkla dile getirdim ve getirdik. Yazılan çizilen onca şeye rağmen yapılabilen tek şey bu yardım konseri oldu.

Ahbap Derneği, pandemi sürecinde ücretsiz izne ayrılan, işini kaybeden ve ekonomik sıkıntılar yaşayan müzik ve sahne emekçilerine destek olmak için önceki gece “Sahneye Ses Ver” adlı etkinliğe imza attı.

Gergedan Yapım organizasyonuyla Ebru Cündübeyoğlu ve Hakan Yılmaz’ın sunumuyla gerçekleşen etkinlik MyOpenStage’den de online olarak izlenebildi. (Online izlemede yer yer sıkıntılar yaşandığını gördüm, bu da nazar boncuğu olsun.)

Ahbap Genel Başkanı olan Haluk Levent’in yer aldığı gecenin kadrosunda Ceyda Pirali, Cem Adrian, Ceylan Ertem, Dengin Ceyhan, Emircan İğrek, Fırat Tanış, Hayko Cepkin, Kaan Sekban, Nihat Sırdar, Sunay Akın, Sumru Yavrucuk, Oğuz Aksaç, Zeynep Bastık vardı.

Haluk Levent’in sahnede verdiği bilgiye göre 18 bin 612 biletli geceyi takip etti. İçinde sponsorlar tarafından alınan biletler de vardı. Levent, sahne emekçilerinden yüzlerce başvuru geldiğini ancak yardım için aranılan belgelere sahip olan tam 190 kişinin, kişi başı düşen yaklaşık 4 bin TL’lik yardım ücretini cuma gününe kadar alacağını dile getirdi ve ekledi:

“Bu yardım sorunu çözmez ama yapımcılara, derneklere ve meslek birliklerine örnek oluruz, belki bir adım atarlar. Twitter’dan yazmakla olmuyor, eylem yapmak gerekiyor.”

Ebru Cündübeyoğlu ve Hakan Yılmaz geceyi, şarkı söyleyerek açtı.

Yazının Devamını Oku

Altyapıdan yetişen K-Pop yıldızları

22 Ekim 2020
Blackpink’in “Light Up in the Sky” isimli belgeseli geçtiğimiz cuma yayınlandı. Belgesel, K-Pop tutkunları için çok önemli olmasının yanı sıra “Neden K-Pop bu kadar geniş bir kitleye hitap ediyor?”u görmenizi sağlıyor. Güney Kore’nin pop konusunda bir fabrikaya dönüşmesine de şahit oluyorsunuz...

Dünyada fırtınalar estiren Blackpink grubunun 90’ların sonunda doğan 4 üyesi, Güney Kore’nin en önemli eğlence şirketlerinden biri olan YG Entertainment’ın seçmelerine 14-16 yaşlarında katılıyor.
Jennie, Lisa, Rose ve Jisoo’nun 2016 yılında kurdukları grubun öncesini ve dünya turnesini yakından gördüğümüz belgeselde öne çıkan bölüm ise stajyer oldukları dönem.
Okullarından hatta ailelerinden ayrılan grup üyelerinin en az stajyerlik süresiyse 4 yıl. 4 kız da adeta askeri bir disiplinde yetiştiriliyorlar. YG Entertainment’ın akademi binasında yatılı kalıyorlar ve şan, yabancı dil, dans, müzik aleti çalmak gibi dersler alıyorlar. Her hafta bazı başarısız sınıf arkadaşları ise aralarından ayrılıyor.
Kendini mükemmel bir sanatçı olmaya adayan adaylar, büyük bir mücadele içinde yapımcıların beğenisini kazanmaya çalışıyor. Hatta grup üyelerinden bazıları “Eğitimler öncesi bir okul hayatım olduğu ve stajer sürecine geç başladığım için şanslıyım. Normal insanlar gibi anılarım oldu” diyebilecek kadar sıkı bir kamp sürecinden geçiyor. Hatta haftalarca eğitim aldıkları binanın dışına bile çıkamıyorlar. Seyirciye ise belgeselde bunun küçük bir bölümü aksettiriliyor.
K-Pop’u diğer popüler müzik türlerinden ayıran en önemli detay da sanatçılarının yaşadığı bu süreç. K-Pop’çular çok fazla emek veriyor, kan, ter ve gözyaşı döküyor; en iyisi olmak için dans ve vokal çalışmaları yıllarca sürüyor.
Belgeseli tamamladığınızda K-Pop’çuların trikotaj atölyesi gibi çalıştığını, en iyi grubu kurmanın önemini ve bir futbol kulübü gibi altyapıdan nasıl yetiştiğini görüyorsunuz. K-Pop’çular, kendi dillerinde söyledikleri pop şarkılarıyla dünyada milyonlarca genci kendilerine hayran bırakıyor. Özellikle “Pop müzik ölüyor” diyenlerin yanıldıklarını görmesi açısından izlemesi gereken bir belgesel...

Geze geze Anadolu

Mabel Matiz’in yeni şarkısı “Toy” geçtiğimiz cuma dinleyicilerle buluştu ama ne buluşmak... Mabel Matiz, söz, müzik, düzenleme ve klibiyle amiyane tabirle anahtar teslim iş yapıyor. DJ Artz’la işbirliğiyle Anadolu müziğine elektronik eklentisi katan şarkıcı, Kayaköy ve Patara’da çekilen şarkının klibiyle de dikkat çekiyor.

Yazının Devamını Oku