“Böyle şey olur mu?” demeyin...
Tecrübeli müzik yazarı Eamonn Forde geçtiğimiz günlerde pandemi sonrası canlı müzik sektörünü kurtaracak maddeleri Music Bussiness World Wide sitesi için sıraladı. Bilimsel bir açıklama değil bir nevi temenni diyebileceğimiz yazıda maddeler o kadar güzeldi ki sizlerle paylaşmak istedim.
◊ 1 yıl boyunca bedava konser bileti ve kapıya isim yazdırmak kaldırılsın. Onca süredir bu kadar müzisyen ve grup konser vermemişken bu saygısızlık.
◊ Konser sırasında konuşan alandan atılsın ve 6 ay süresince etkinliklerden menedilsin. Çünkü sanatçıyı dinlemek için evden çıktınız. Şimdi onu her zamankinden fazla dinlemelisiniz.
◊ Her kim ki fotoğraf ve video çekerse telefonları gözleri önünde parçalansın. Online konserlerden ve görüntülerden sıkılanlar canlı yaşanan bu anların kıymetini bilsin.
◊ Elinizden geldiğince sanatçıların onay verdiği lisanslı ürünleri satın alın.
◊ Biletlerden vergiler indirilsin. İnsanların konser alanlarına geri dönmesini istiyorsak bu konuda otoriteler de elinden geleni yapmalı.
Pink Floyd’un davulcusu Nick Mason, 6 Haziran 2022’de İstanbul’a geliyordu ama bu haber bomba etkisi yaratmamıştı. Çünkü...
Pink Floyd’un kuruluşundan bu yana daimi tek üyesi olma unvanını taşıyan Nick Mason, “Saucerful of Secrets” adlı turnesi kapsamında Volkswagen Arena’da bir konser verecek.
Tarih, 6 Haziran 2022. Bilet fiyatları 163-945 TL aralığında.
Sanatçı bu haberi resmi Twitter hesabından paylaştı. Buraya kadar hiçbir enteresanlık yok.
Fakat gerek bilet fiyatlarının her geçen gün artması, gerekse pandemi sürecinde açıklanan birçok konserin ertelenmesi ya da iptal olması nedeniyle müzikseverler her türlü habere temkinli yaklaşıyor. Bir yanımız “Ne güzel geliyor” derken, diğer yanımız “İptal olur, baksana vaka sayısına” diyor.
“Gelirse ne güzel olur, son hafta bilet alırız”cıların sayısı da azımsanacak gibi değil.
Beste konusunda birkaç örneği şimdiden bulunan, bu konuda belirgin bir yarışın bulunduğu yapay zeka araştırmalarında bu kez söz yazabilme üzerinde çalışmalar başlatıldı.
Kanadalı LyricJam isimli sistem, enstrümantal müziğe söz yazabildiği iddiasıyla ortaya çıktı. Yapay zekayla beste yapan programların aksine bu sistemin iddiası “müzisyenleri desteklemek”.
Program lideri olan Waterloo Üniversitesi profesörlerinden Olga Vechtomova “Katılımcılar kendilerine sunulan sözler sayesinde emprovizeye daha çok yoğunlaşıyor ve bazen sözlere göre bestenin yönünü de değiştirebiliyorlar. Sanatçıların yeteneklerine odaklanmasını istiyoruz. Sistem şiirsel anlatımları, yeni metaforları ve duyguları sözlere dökerek belki de müzisyenlere düşünmedikleri bir kapı açacak” diyor.
Müzisyenlere karşı değil onların yararına hizmet vermeyi amaçladıklarını belirtiyor.
Hürriyet Hafta Sonu Ekleri’nin bilim ve teknoloji yazarı Umut Eroğlu, “Yapay zekanın şarkının hissini yakalayıp söz yazabileceğine inanıyor musun” soruma şöyle yanıtlıyor:
“Müzikten söz ederken ‘duygu’ ve ‘his’ kavramlarını ayrı düşünüyorum. Yapay zeka, müziğin türünü ve temposunu kolayca algılayıp sözlerin duygusunu buna göre tasarlayabilir. Kelimeleri, mısraları ve dizeleri veri şeklinde kodlayıp önceden tanımlı duygulara göre etiketlemek mümkün. ‘Yo!’ ve ‘yeah!’ gibi belli türlerle özdeşleşmiş nidaları da aynı şekilde...
◊ An itibariyle platformun Türkiye’de ne kadar dinleyicisi var? Ülkeden kaç sanatçı/grup kayıtlı?
- Ne yazık ki ülkeler bazında bu tarz bilgileri açıklayamıyoruz. Spotify Türkiye’de 2013 yılından itibaren faaliyet göstermeye başladı. Platformda dünya genelinde, kullanıcıların keşfetmesini bekleyen 70 milyondan fazla şarkı, 4 milyar çalma listesi ve 2,9 milyon podcast yayını var. Üstelik platforma her gün, yaklaşık 60 bin yeni şarkı ekleniyor.
◊ Türkiye’deki güçlü oyunculardan birisiniz. Bu pazardaki rekabeti nasıl yorumluyorsunuz?
- IFPI (Uluslarası Fonografik Endüstrisi Federasyonu) 2019 verilerine göre streaming, Türkiye müzik sektörü gelirlerinin yüzde 68’ini oluşturuyor. Hem dinleyiciler hem de sanatçılar tarafından dünyanın lider audio streaming platformu olarak görülmekten ve Türkiye müzik sektörüne katkıda bulunan başlıca unsurlardan biri olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Ancak biz streaming’i lider oyuncuların her şeye sahip olduğu bir pazar olarak görmüyoruz. Hem global hem de yerel olarak birçok hizmetin var olacağına inanıyoruz ve bu büyüyen pazarda hep birlikteyiz.
◊ Spotify’daki listelerin oluşmasını sağlayan “editoryal” süreç nasıl işliyor? Türkiye’deki müzik gündemini ne kadar takip ediyorsunuz ve bunu çalma listelerinize nasıl yansıtıyorsunuz?
Fantezi müzik, arabesk, pop, yer yer de rock müziğe ev sahipliği yapan sahne bu yıl itibariyle kendini kitlelere sevdirmiş “diğer türler”e de kapısını açtı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Kültür AŞ’nin birçok etkinlik serisinden biri olan Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’ndaki “İstanbul Kavuştayı”, temmuz ayında Yüzyüzeyken Konuşuruz performansıyla start aldı.
Bu ilk etkinlik kademeli açılma sonrası benim de ilk konserim olduğu için oldukça da güzel geçti.
Konser serisi kapsamında yeni nesli yakalayan Dolu Kadehi Ters Tut ve hafta başında Gaye Su Akyol sahneye çıktı. Üç isim de Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde ilk kez dinleyicisiyle buluştu.
Sıra geldi 29 Eylül’deki Nekropsi konserine. 24 yıl sonra grup, tekrar Harbiye sahnesinde yerini almaya hazırlanıyor.
“İstanbul Kavuştayı” kapsayıcı yelpazesiyle günceli yakalayan bir etkinlik serisi haline geldi.
Müzik, ‘sadece eller havaya hadi göbek atalım ortamı’ yaratmaz. Kimi zaman acıyı paylaşmak, yardımlar için bir ortak nokta oluşturur.
Güzel ülkemizin başına gelen yangın felaketlerinin peşi sıra artması da benzer bir durumu ortaya çıkardı. Müzisyenler/şarkıcılar belki eliyle toprak atmıyor, yangını söndürmüyordu ama oradaydılar. Destek istediler, destek topladılar, destek oldular.
Benimle yaşıt olan Live Aid festivalinde olduğu gibi müzik tabanlı yardım etkinlikleri dünyanın her yerinde yapılıyor.
Hatırlayın, 2011’de Van depreminden sonra ‘Van için Rock’ diye bir festival yapıldı İstanbul’da. Kapısında yardımlar için ayrı alan vardı.
Elde edilen gelir, mağdurların ihtiyaçları için kullanıldı. İnsanlar şarkıları dinledi, arada süreç hakkında bilgilendirildi.
Kimileri festivale bizzat katılmadı, sadece bilet aldı.
Ünlü rock’çının önce yakın dönem konserlerini, sonrasında da tam 20 yıl önceki Rumeli Hisarı konserini YouTube’da izlemeye başladım.
Ardından başka sanatçıların Rumeli Hisarı’nda gerçekleşen konser videolarında kayboldum.
Mesela 2002 yılındaki Athena konserini izledim. Oradan atlaya atlaya da günümüze kadar geldim.
Bunların içinde Rock’n Coke gibi eski yaz festivalleri de vardı. İşin aslı, bunları izlerken geçmişimde de savruluyordum. (Ki o geçmiş hiç de uzak değil.)
Müzikseverlerin ergenlik döneminde dinlediği şarkılara olan aşırı sevgisi konusunda birkaç makale okumuştum. Peki, ergenliğimize mi yoksa o dönem dinlediğimiz müziklere mi saplantılıyız?
Sonuçta şu an hâlâ dinlediğim ve kariyerinde 15’inci yılını çoktan aşmış birçok müzisyen o günlerden bana yadigar.
İngiltere merkezli PwC, telif geliri, global müzik endüstrisi gibi başlıkları ana tema alarak “Global Eğlence ve Medya” araştırmasını gerçekleştirdi. Bu sayede önümüzdeki 5 yıllık tahminler bir araya geldi.
Araştırmaya göre; İngiltere’de müzik sektörünün pandemi öncesindeki gelir seviyesine dönmesi 2025 yılını bulucak.
Verilere göre İngiltere’de salgın öncesi 1.58 milyar pound olan müzik ekonomisi, 225 milyon pound’a düştü ve eski seviyesine gelebilmesi için en az 4 yıla daha ihtiyaç var.
Birçok sektör dijitale kaydı ya da hybrid (hem canlı hem de dijital olarak ulaşılabilir) etkinliklere çabuk adapte oldu.
Fakat müzik endüstrisinin bu konuda bebek adımlar attığı ve bu yüzden de gelir düzeyinin düştüğünün altı çizildi.
Tabii, bu ölçekleme daha çok İngiltere üzerinden dünya çapında görülebilir durum. Bu araştırmanın ardından İngiltere’de tüm etkinlikler tam kapasiteyle ve neredeyse test, vücut ısısı, maske istenmeden yapılmaya başladı.