Paylaş
Fotoğraflar: Gürkan DURAL
KAHRAMANMARAŞ merkezli depremler sonrası oluşturdukları deprem yönlendirme koordinasyon birimi ile ilk günden itibaren sahada görev alan UCİM’in artık yeni bir misyonu daha var. Yakın zamanda “Sivil toplum göreve hazır” projesini başlatan dernek, afetlerde çocuğu koruma zincirine alacak çocuk odaklı afet yönetimi için de kolları sıvadı.
UCİM Türkiye Hukuk Koordinatörü Av. Mine Rana Kahramanoğlu ile çocukların psikososyal gelişimleri için sahada yaptıkları çalışmaları ve de ihmalleri önlemeye yönelik projelerini konuşmak üzere bir araya geldik.
- Deprem bölgesinde UCİM’in gerçekleştirdiği çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz?
UCİM olarak kurulduğumuz 2016 yılından beri Türkiye’nin her yerinde gönüllü avukatlar, psikologlar, ruh sağlığı uzmanları ve birçok meslekten insanla birlikte çocukların istismar edilmesi ve ihmallerinin önlenmesine yönelik mücadele ediyoruz. Özellikle mağdur olan çocuklara ki biz onlara kahraman çocuk diyoruz, her türlü hukuki ve psikolojik destek, eğitim bursu sağlıyoruz. On iki ilde bulunan önlem ofislerimizde de bir ruh sağlığı uzmanı ve bir avukat desteğiyle çocuklarımızın yanında oluyoruz. Tabii ki deprem de çalışmalarımıza başka bir boyut açtı. Dünyanın her yerinde depremlerde en dezavantajlı kesim çocuklar ve de kadınlar oluyor. Çocuklar en çok hırpalanan, zarar gören, kayba uğrayan, kimlikleri belirlenemeyen; anne babasız kalmaları ya da yakınlarını bulamamaları nedeniyle istismara da uğrama ihtimaliyle en çok etkilenen kesim. Dolayısıyla UCİM olarak ilk günden beri çocuklarla ilgili çalışan bir dernek olduğumuz için deprem bölgesinde de çok büyük destekte bulunduk.
İHBARLARIN TAKİPÇİSİ OLDUK
- Bölgeden gelen ihtiyaç ve taleplerle ilgili öncelikli olarak nasıl koordine oldunuz?
Öncelikle 100’den fazla gönüllümüzle 24 saat nöbet sistemiyle Deprem Yönlendirme Koordinasyon Birimi’ni oluşturduk. İlk günler daha çok fiziki destek yani oradaki barınma, kıyafet, su, aklınıza gelecek her türlü desteğe aracı olduk. İlk günden itibaren de içerisinde ünlülerinde yer aldığı kayıp ihbar çocuk grubumuz vardı. Çünkü biliyorsunuz insanlar ilk aşamada etki alanı yüksek olan ünlülere ulaşmaya çalıştılar. Bilgi kirliliğinin önüne geçmek ve kayıp çocukların bulunabilmesi için fotoğraflarıyla birlikte bir excel tablosu oluşturduk. Elimize gelen bütün verileri mükerrer olmaması için de her gün kontrol ettik; çünkü enkaz altında olabilir, hastaneye sevk edilmiş olabilir. Teyit ettiğimiz 400’e yakın kayıp ve bulunan çocuk verilerini kamu desteği açısından düzenli olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ilettik. Ayrıca sosyal medya ya da televizyonda çocuklarla ilgili yapılan haber ya da paylaşımlarda bize ihbar edilen ve tespit ettiğimiz çocuk hak ihlallerini hem bakanlığa hem kolluk kuvvetlerine bildirdik. Bu anlamda kamu ve sivil toplum kuruluşu işbirliğini çok önemsiyoruz.
PSİKOLOJİK YARDIM
- Enkazdan kurtarılan çocuklara psikolojik destek de sağlıyor musunuz?
Tabii ki. UCİM olarak bir yandan çocukların bu süreci en az zararla atlatması için yetkililerle görüşmeler yapıyoruz, bir yandan da moral motivasyon çalışmaları yaparak çocukların o atmosferden uzaklaşmasına destek veriyoruz. Gönüllü ruh sağlığı uzmanları ekibimizle birlikte bölgeye gittik. Ayrıca çocukların öz bakım ihtiyaçlarını desteklemek ve psikolojik ilk yardımlarını sağlamak adına işbirliği yaptığımız Adana Şehir Hastanesi, İstanbul’da Başakşehir Çamsakura hastanelerindeki depremzede çocuklara refakatçi oluyoruz. Depremden sonraki bu süreci pozitif bilimle, ruh sağlığı uzmanlarıyla atlatmaları çok önemli. Bu deprem bölgesindeki yetişkinler için de geçerli. Bu çağrıyı ebeveynlere de yapıyoruz.
ÜLKENİN CAN DAMARI
- Yakın zamanda başlattığınız “Sivil toplum göreve hazır” projesiyle de kamu-STK işbirliğine dikkat çekiyorsunuz sanırım?
Sivil toplum hem siyaset üstü olması hem de gerçek gönüllülerden oluşması sebebiyle bir ülkenin can damarıdır. Her açıdan her konuda böyle. O yüzden bir ülkenin gelişmişliği sivil toplum kuruluşlarına vermiş olduğu önemle gösteriliyor. Sivil toplumun içinde gönüllülerle oluşan bütünlük, birlik ve mücadele var. Bizler gerçekten deprem sürecinde gece gündüz uyumadık. Bu süreçte bireysel bir şey yapmak isteyenlerin ne yapacağını bilemediğini de gördüm. Ama bir sivil toplum içindeyseniz hem kalbiniz rahat ediyor hem etkin olabiliyorsunuz hem de toplum nezdinde bir güven oluşturuyorsunuz. Sivil toplum o yüzden çok kıymetli. Türkiye belki bir kez daha acı bir milattan geçerek sivil toplumun ne kadar önemli olduğunu anladı.
‘GÖREVE HAZIR’
Özellikle şeffaf, denetlenebilir ve denetlenmiş bir dernekseniz toplum size güveniyor. Ve siz de bu güveni boşa çıkarmamak için zaten ekstradan bir çaba sarf ediyorsunuz. Biz bunun kıymetini tabii ki biliyorduk ama depremde bunu daha çok fark ettik. Aslında bu bir iyilik topluluğu, bütün sivil toplum kuruluşları öyle. Dolayısıyla geliştiriyor da. UCİM olarak “Sivil toplum göreve hazır” derken biz de şunu demek istedik; “Birlikte gelişeceğiz”. Tabii ki devlete güveniyoruz, sonuç itibarıyla o bizim çatımız. Biz de o çatının altındaki sivil toplum kuruluşu olarak diyoruz ki biz hazırız, buradayız ve siz bize ne görev verirseniz onu en layıkıyla, toplumun güvendiği bir kuruluş olarak yerine getireceğiz.
BİRBİRİMİZE İYİ GELDİK
- Dernek olarak işbirliği yaptığınız ünlülerle deprem bölgelerine de ziyaretlerde bulundunuz. Nasıl geri dönüşler aldınız?
Başlattığımız proje sonrası her kitlenin sevebileceği oyuncu ve sanatçılarla birlikte bir toplantı yaptık. Destek veren sanatçı gönüllülerimizle Adıyaman’da, Maraş’ta, Hatay’da çadır kentlere gittik. Deprem bölgesindeki çocukların sevdikleri sanatçılarla bir araya gelmeleri onları oldukça mutlu etti. Onlarla sohbet etmek, sarılmak moral oldu. Sanatçılarımız da birbirlerine çok iyi geldiklerini ifade ettiler. Aslında o bölgeye gitmenin en önemli nedenlerinden biri ihtiyaçlar. Bence en çarpıcı şeylerden biri de meyve. Çok fazla şeker çikolata gönderilmiş ama çocuklardan biri taze meyveyi çok özlediğini söylemiş. Son gittiğimizde taze meyve götürdük ve dağıttık.
KORUMA ZİNCİRİ OLUŞACAK
- Şu anda çocuk odaklı afet yönetimine dikkat çekiyorsunuz. İçeriği nedir, bu yönde bir eylem planı hazırlığı var mı?
Çocuk odaklı afet yönetimiyle ilgili yazılan çok fazla akademik makale var. Öncelikle bu sistemi acilen kurmak lazım. Bütün temennimiz ve dileğimiz artık binaların yıkılmaması tabii ama maalesef Türkiye gerçeği de var. Özellikle eğitimli, dünyaya farklı bakan insanları bu yolda çalışması gerekiyor. Biz de bunun çocuk kanadında olduğumuz için bundan sonra afet yönetiminde depremde bir enkaz oluşursa ya da enkaz oluşmazsa bile orada bir infial, sel, yangın da olabilir, öncelikle o eylem planı hazır olacak. Çocuk bulunduğu an bir koruma zincirinin içine alınacak. Yani hemen polis korumasında, hastaneye gittiğinde de bir sosyal hizmet uzmanının gözetiminde olacak ve orada sürekli takip edilecek. Her örneği alınacak ve çocuk o sistemin içerisinde direkt Sağlık Bakanlığından çıkıp Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına gidecek. Aileye teslimi bile çok itinalı olması gerekecek. O sırada çocuğa psikolojik destek de tamamen zincir kopmadan verilecek.
18 YAŞINA KADAR TAKİP GEREKİYOR
- Enkaz kurtarma çalışmalarından sonrası öncelikli yapılması gereken şeyler nelerdir?
Özellikle deprem bölgelerinde çocuk dostu alanlar yaratmak, hemen eğitime geçmek gerekiyor. Çocuğun bir an önce hayata dönebilmesi, orada kendini güvende hissedebilmesi lazım. Yani normal hayatta nasılsa aslında onu afette de elimizden geldiğince üst düzeyde sağlayabilmeliyiz. Çocuk dostu alanlarda, çocukların oyun oynayabileceği, birlikte yer alabileceği alanlar olmalı ve de ruh sağlığı uzmanları bulunmalı. Bu tarz alanlar oluşturarak süreç yönetilmeli. Tabii bu süreç burada bitmiyor. Çocukları 18 yaşına kadar da takip etmek gerekiyor. Netice itibarıyla bu bir travma ve tedavisi belki de ömür boyu sürecek. Belki hukuki desteğe de ihtiyacı olacak. İstismar olabilir, ihmale uğrayabilir. Bir yaşındaki bir çocuk için konuşursak 18 yıl boyunca UCİM olarak da gönüllüler olarak da o çocukları takip etmemiz gerekiyor. Devletle işbirliğini kurmak isteme sebebimiz de o. Biz çocukları herkesten, her kötülükten gerekirse anne babasından da korumak zorundayız. O yüzden sürekli takip halindeyiz.
ÇOCUK ODAKLI MEDYA
- Baktığınızda insanlar kayıp çocukları bulabilmek için her yerde fotoğraflar ya da kurtarma videoları yayınladılar. Bu konudaki hassasiyet konusunda neler söylemek istersiniz?
O sırada haklı olarak görülse de yine de enkazdan çıkan bir çocuğun fotoğrafı yayınlanmamalı ya da çocuk öpülmemeli, o esnada bağırılmamalı. Enkazdan çıkaran kişinin de görevli memurlarında bu konuda çok eğitimli olması lazım. İşte bunların hepsi çocuk odaklı afet yönetiminin konusu. UCİM olarak çocuk odaklı medyaya da eğiliyoruz. Televizyonda, sosyal medyada bize gelen ihbarlarda çocukların acı nesnesi olarak kullanılmaması yönünde. Çocuk bir acı nesnesi değildir. Yani çocuk bir bireydir ve onun bireyliğine bizim bebekliğinden itibaren saygı duymamız gerekiyor.
UNUTULMA HAKLARI VAR
Dünyada istatistiki olarak bir araştırma yapılmış ve depremde enkaz altında kalmayıp normal hayatı devam eden çocuklardan yüzde 50’si çok ciddi travma altında. Yüzde yetmişi orta travma yaşıyor ve çok küçük bir kesimi daha kolay atlatıyor. O da anne baba başka bir şehre ya da başka bir bölgeye taşındığı için bundan kurtulabiliyor. Yani bu kadar çok çocukların etkilendiği bir süreçte onların unutulma hakkı var. Hiç kimse büyüdüğünde depremden çıktığı bir fotoğrafı görmek ya da o anlardaki şeyi tekrar yaşamak istemez. Bizim çok önem verdiğimiz, o unutulma hakkına da saygı duymamız gerekiyor.
ŞEHRİMİZE DE MERHEM OLACAĞIZ
- Bursa’da gönüllü sayınız nedir?
Bursa’da 500 gönüllümüz, 15 kişilik de bir koordinatör ekibimiz var. Koordinatör ekibimizdekiler de sürekli eşya taşıma, organize etme, grupları kontrol etme, çocuklarla ilgili gelen ihbarları iletmek gibi çok büyük çaba gösterdiler. Şu anda da Bursa olarak depremzede çocuklarla ilgili 23 Nisan Çocuk Bayramı hazırlığımız var. Anne babasıyla gelmiş ama buna ihtiyacı olan birçok çocuk var. Çünkü şehre çok yabancı, burada ne yapacağını bilmiyor. Deprem bölgesine UCİM gibi çok fazla STK da gidiyor. Biz de önce kendi şehrimize merhem olmalıyız, buradakilere el uzatmalıyız diye düşündük.
DESTEĞE İHTİYAÇ VAR
- UCİM’e gönüllü olmak ya da destek vermek isteyenler ne yapmalı?
Önleme ofislerimizin güçlenmesi, çocuklara daha çok destek vermek, geleceklerine umut ışığı olmak için desteğe ihtiyacımız var. Emeğimler yer almak istiyorum diyeler www.ucim.org.tr sitemizde üye formumuz var, onu doldurabilirler. İsterlerse düzenli bağışçımız olabilirler. 8246’ya UCİM yazarak 20 TL bağışta bulunarak çocukların gülümsemesine ortak olabilirler. Özellikle bundan sonra eğitim desteklerini, bursları, ruh sağlığı uzmanları desteklerini, avukat desteklerini karşılayabilmemiz gerekiyor.
Paylaş