Kafa karıştıran beyin yakan bir çağdayız

Gelecek Düşünürü ve Küratörü Ufuk Tarhan’ın ‘yakın geleceğin gösterimini izleyeceksiniz’ dediği ‘Yarının İşini Yarına Bırakma’ kitabı okuyucularıyla buluştu. Çoğumuzun aklından geçen kaygılı düşünceler, yanıtlarını arayıp bulmaya çalıştığımız sorularla kitabına başlayan Tarhan, bundan sonra en çok konuşulacak, hedeflenecek şeylerin de ilk kez bir arada yazıldığını belirtti. Söyleşimizde dikkat çektiği geleceğin kilit ve belirleyici kavramlarını da konuştuğumuz T- İnsan Ufuk Tarhan, “Hiper teknolojik gelişmeler; über sosyopolitik ve psikolojik dönüşümler; beter ekolojik ve ekonomik fırtınalar; üzen etik ve ahlaki çöküşlerle savrulup yalpaladığımız kafa karıştıran, beyin yakan bir çağdayız. Geleceği anlamlandırabileceğimiz kavramları anlayıp, yarının işini yarına bırakmayan, geleceğini kodlayabilen nesillere dönüşmemiz gerekiyor” dedi.

Haberin Devamı

Kafa karıştıran beyin yakan bir çağdayız
lk kitabınız T-insan gibi yine QR kodlarla bezenmiş interaktif bir kitap var karşımızda. ‘Yarının İşini Yarına Bırakma’ kitabınızı okuyucuların özellikle hangi yanıtları bulmasını, nasıl bir ilham almasını isteyerek yazdınız?

Tüm dünyada ve özellikle bizim de içinde yer aldığımız gelişmekte olan ülkelerde koşullar giderek ağırlaşıyor. Orta sınıf fakirleşirken, dar gelirliler yoksulluk seviyesine iniyor. Eğitim, adalet, düşünce-basın özgürlüğü, cinsiyet eşitliği, dezavantajlı kitlelerin hakları, sosyal güvenlik, yaşlıların koşulları, gelir dağılımı, kadına-çocuğa-hayvana şiddet, doğa katliamı vb. gibi önemli gelişmişlik endekslerinde bizim gibi geride kalmış bölgelerde pandemiden sonra daha da artan oranda depresif bir psikoloji hâkim. Üstüne bir de ekonomik kriz ve enflasyon, göçmen akını, Rusya Savaşı gerginliği, çevremizi saran terör tehlikesi, teknolojik gelişmelerin tetiklediği dönüşüm ve dijitalleşme ile iş ve eğitim şartlarının hızla değişmesi ve hiç bitmeyecekmiş gibi uzayan salgın bu çağ insanını yani hepimizi epey yordu. Gelecek endişesi, geleceğe güven gibi duygularda büyük tahribat yarattı.

Haberin Devamı

YAPICI TUTUM BENİMSEMEK İÇİN

Bu yüzden kitaba başlarken listelediğim soruların yardımı ile aslında okuyuculara; “Sevgili Fütürdaşlar, yok birbirimizden farkımız. Tüm bunlar ortak sorunumuz, yalnız değilsin. Bu olanlar sadece sana-bana olmuyor, milyarlarca Dünyadaş olarak hep beraber küresel ve epey sorunlu bir çağda debeleniyoruz. Özetle, eğer olan biteni ve gerçekleşme ihtimali yüksek gelişmeleri farklı ve gelecekçi bir bakış açısı ile sürdürülebilirlik ekseninde anlamlandırabilirsek, problemlerin üstesinden gelebiliriz. Yeniden geleceğe ve birbirimize güvenebiliriz,” demeyi istedim. Okuyucularımın geleceğe, yarınlara ezber-şablon söylem ya da serzenişlerle değil, çok farklı açılardan bakmaları, düşünmeleri, olumlu ve yapıcı tutum benimsemeleri için bilgi, ilham kaynağı ve bir referans, bir başucu kitabı yaratmaya odaklandım.

Haberin Devamı

“2006 yılında kendimi Türkiye’nin profesyonel anlamda çalışan ilk Fütüristi olarak ilan edip, gelecek tasarımı dediğimde gülenler vardı. Şimdi söylediklerim dillerden düşmüyor” diyorsunuz.  Yine bu kitabınızda ilk kez yazdığınız şeyler var. Bundan sonra en çok neler konuşulacak sizden dinleyelim mi?
Bundan sonra “İnsanlığın, menzili 2100’e kadar uzanan yeni gelecek vizyonu” konuşulacak. Yani konuşulmalı. Lütfen konuşulsun… Gelecek için bundan daha önemli bir şey yok çünkü!..
İnsanlık, 2050’lerde dataizmden güç alan ekolojik hümanizm ile kapitalizmi ehlileştirip “Sürdürülebilir Kapitalizm”e erişecek. Bu sayede önce tam anlamı ile dijital medeniyetlerin dünyadaşları haline dönüşecek. Buradan da singularity (tekillik) ile Tip-1 Gezegensel Uygarlık seviyesine geçecek. Tip-1 Uygarlık seviyesi ile sürdürülebilir sınırsız enerji üretebilen ve kullanabilen, Singularity (tekillik) dediğimiz yeni bir medeniyeti oluşturan dünyalılar; kendi gezegenindeki tüm insanları, canlıları, doğayı ve insansıları kapsayacak şekilde hem birbirleriyle hem de diğer gezegenlerdeki varlıklarla barış içinde yaşamayı hedefleyecekler.

DETAY KONULAR

Haberin Devamı

Kafa karıştıran beyin yakan bir çağdayız
Daha yakın gelecekte hatta her gün en çok konuşulacak detay konular: Küresel ısınma, iklim krizi, yenilenebilir enerji, dekarbonizasyon, elektrik, su, döngüsel ekonomi, 5G internet, kuantum bilişimi, blockchain, kripto varlıklar, robotlar, yapay zeka, siber güvenlik, biyolojik tehlikeler, otonom/insansız araçlar, fijital iş ve yaşam biçimleri, web 3.0 metaverse, nft, hologram, giyilebilir teknolojiler, 3D her şey, teleportasyon, yapay organlar, dikey tarım, uzay turizmi, uzay keşifleri, nano teknoloj, gen teknolojileri, Crisppr, merkeziyetsiz/açık sistemler, doğa mahrumiyeti, dijital ölümsüzlük, dijital ikizler, yaşlanma karşıtı teknolojiler ve sistemler, çipler, vb…

Haberin Devamı

 GELECEĞİN KİLİT KAVRAMLARI

Bir de geleceğin kilit ve belirleyici kavramlarını açıklıyorsunuz. Özellikle “Oksimoron, eklektik, kinizm, sinizm”in temsil ettiği felsefi yaklaşımı kısaca açıklayabilir misiniz?
Umarım bu kavramlar merak edilmenin ötesinde herkes tarafından iyice anlaşılır, sindirilir ve de önemsenir. Zaten bu yüzden hemen en ön sayfalarda yalın örneklerle anlattım. Sadece bunlar için bile okunası, üzerinde iyice düşünülesi bir içerik olduğunu düşünüyorum.
Oksimoron: Birbiriyle çatışan, çelişen iki, zıt anlamlı, uyumsuz kelimenin bir arada kullanılması, iki zıt özellik veya düşünceyi barındıran sözcük. Mesela; sessiz çığlık, yaşayan ölü, akıllı salak, tamamen bitmiş gibi… Kitapta daha onlarcası var.
Eklektik: Eklektik yaklaşım, farklı şeyler, unsurlar, dizgeler vb. arasından seçki yapılarak bunların bağdaştırılmasını ve yeni bir biçimde, sunumda, durumda, ekleştirilerek kullanılması.
Kinizm: Umursamazlık (aslında aşırı umursama hali), alaycılık, küçümsemek, çilecilik vb. tepkilerle yansıtılan bir duruş... Alt tabakaların üst tabakalarla, resmi-örgütsel yapılarla alay etmesi, çıkarcı, şiddet yanlısı iktidar hırsını reddetmesi, sıradanlığın asıl olduğu savunusu, siyasi kurumsal liderlerin halkın fedakârlığını sömüren fırsatçılar olduğunun benimsenmesi
Sinizm: Egemen kültürün kinik bozgunculara cevabı, ahlaksızlığın hizmetine koşulmuş bir ahlak, doğruluğu, dürüstlüğü en üst namussuzluk biçimi saymak, ahlakı en üst utanmazlık biçimi olarak görmek, doğrunun da en etkili yalan biçimi olarak kavranması.

Haberin Devamı

AHLAK VE ALÇAKLIK KIYASIYA SAVAŞIYOR

Kafa karıştıran beyin yakan bir çağdayızKitabınızın hemen başında eşiniz Levent Tarhan’ın “Ahlak Paradoksun Panzehiridir” yazısına da yer vermişsiniz. Tüm içerikten önce yer almasının da özel bir sebebi olmalı?
Paradoks ikilem demek. Ve dünya belki de hiç olmadığı kadar çok ikilemin ortasından geçmeye çalışıyor. Çünkü farkına varmadan pek çok oksimoron ve eklektik oluşumla geleceğe ilerliyoruz. Ve dünya olarak öyle zor zamanlardan geçiyoruz ki ahlak ve alçaklık kıyasıya savaşıyor, paradoks içeren durumlar tavan yapıyor. Ortalığı kesif bir kinizm ve sinizm kaplıyor. Kısacası, eşimin aslında çocuklarımızın kulağına küpe olsun diye yazdığı “Ahlak paradoksun panzehirdir” yazısına kitabımda kinik ve siniklerin geleceğin üzerine eklektik, yamalı bir bohçaya dönmüş oksimoron kapitalizmi giydirme çabalarına dikkat çekmek için yer verdim.

GELECEK MASALI SENARYOSU

Kitapta 2030, 2040, 2050 ve hatta ötesini düşünmeye davet ettiğiniz bir gelecek masalı var. Bizi yine bir bilinmezlik mi karşılıyor yoksa her şey apaçık ortada mı?
Hani oksimoron bir çağdayız diyoruz ya! O halde şöyle, yine oksimoron ifadelerle izah edeyim; bir şeyler oluyor ve aslında, gerçekten ne olup bittiği bizlerden kuşkusuz saklanıyor ancak bir taraftan da her şey sezdirmeden, gizlice açıklanıyor. İnsanoğlu ne olup bittiğini anlamadan pek çok şey hayata geçiyor. Sanki görünmez bir el, açıkça yeni bir sistemi kurgulayıp, uyguluyor. İnsanlar farkına varmadan uyum sağlıyor, itiraz dahi edemeden hatta mırıldanamadan kendilerini sistemin içinde buluyor, birdenbire ortaya çıkan araçları (Zoom gibi, Metaverse gibi) büyük bir maharetle, sanki zaten ve yıllardır kullanıyormuşçasına fazla da debelenmeden kabulleniyor, kullanıyor, alışıyorlar. İşte bu akışa olumlu ve yapıcı bakınca, bakabilirsek, yüzümüzü olumlu geleceğe dönebilirsek “Bir Gelecek Masalı” bölümünde paylaştığım şahane senaryo, olasılık çalışmaya başlamış gibi geliyor bana.

ZAMANA UYUM SAĞLANMALI

Hiç dilimizden düşürmediğimiz “Kuşak çatışması»na “zamanın ruhu” üzerinden yaklaşıyorsunuz. Bu konuda asıl kavranması gereken şey ne olmalı sizce?
Değişim, dönüşüm, nesil çatışması ve bu konuları problem olarak görme hali antik çağlardan, Sümerlerden beri hep varmış, daima da olacak. Oysa şimdi, akıl-bilgi ve teknoloji geliştikçe, analiz kabiliyetimiz arttıkça anlıyoruz ki aslında temel sorun; yaşlar, farklar yani nesiller değil, sürekli değişen “zamanın ruhu” konusundaki farkındalık noksanlığımız... Esas kavramamız gereken doğayla ve birbirimizle uyum içinde nasıl bir zaman tünelinden geçeceğimizi çözmemiz; zamanın ruhuna uyumlanmak. Nesil çatışmasından söz edenler bence en yalın şekilde şöyle anlatılabilirler; zamana uyum sağlayamayanlar ve zamana uyum sağlayan gençleri kıskananlar.

ÖĞRENME AŞAMASINDAYIZ

Kafa karıştıran beyin yakan bir çağdayızMetaverse dünyasına yeteri derecede hazırlanıyor muyuz?
İlgi ve hakkında konuşma çok büyük. Hatta fazlaca köpüklü, şişirilmiş bir iletişim var ancak dünya Metaverse’e geçmek konusunda henüz hazır değil, çünkü alt yapı, yetkin insan ve bilgi yetersizliği var. Tüm bunlar da 5G’ye geçmeden, kesintisiz, ucuz elektrik ve yüksek kapasitede, hızda internet tüm dünyada yaygınlaşmadan da Metaverse’e gerçek anlamda geçişi yapmamız olanaksız. O yüzden önce yenilenebilir enerjiye geçilmesi, 5G’nin başlaması ve bunların yaygınlaşması şart. Ondan önceki yani şu andaki aşamalar öğrenme, ne olduğunu çözme, fikirler, tasarımlar geliştirme gibi erken, ön, ilkel aşamalar, ancak çok faydalı. Bunlar olmadan zaten ileri adımlara geçemeyeceğimiz için olan bitenden memnunum.

DİJİTAL ÖLÜMSÜZLÜĞE OLUMLU BAKIYORUM

Siz dijital ölümsüzlüğe nasıl bakıyorsunuz? Yakın zamanda böyle bir şey mümkün olursa düşünür müsünüz?
Olumlu ve gerekli bakıyorum. Birikimlerimizin, deneyimlerimizin biz fiziksel olarak öldükten sonra geride kalanlara aktarılması ve üstelik o çağa göre uyumlanarak yaşatılması özellikle aile fertleri için güzel olabilir gibi geliyor. Daha çok duygusal faydası olacağına inanıyorum çünkü bilgilerimizin biz öldükten sonra çok hızlı değişeceğini ve gelişeceğini düşünüyorum. Bu durumda bizdeki bilgiler eskiyecek ve kullanılması anlamsız hale gelecektir. Ancak arşiv niteliğinde canlımsı tutulmamız anlamlı olabilir. Yalnız burada bir “eğer” açmak isterim. Eğer bilim insanları kuantum bilişimi sayesinde gerçekten çok çok çok gelişmiş ve varsayımsal mantık yürütme kabiliyeti ileri düzeyde olan yapay zekâlar geliştirilip, ölenlerin dijital kimliklerinin gelecekte neler yapacağını çözebilirlerse, işte o zaman özellikle bilim insanları, sanatçılar ve bir takım özel yeteneklere sahip insanlar için bu “dijital ölümsüzlük” meselesi muazzam bir kolaylaştırıcı ve geliştirici olur!

GELECEĞİN MESLEK FORMÜLÜ

Kitabınızda eğitim konusuna ve geleceğin mesleklerine de geniş yer veriyorsunuz. Hangi iş için neler öğreneceğimize nasıl karar vereceğiz? Yine bir formülünüz var mı?
Tabii ki var. Kitapta da anlattım. Ufuktarhan.com’da da “Geleceğin Meslekleri” sekmesinde egzersizine de yer verdim. Kısaca özetlemek gerekirse; “Önce kafanızdaki “işinizi” ve o işin yapılacağı “alanı” netleştirin, çünkü “meslek” hangi alanda, hangi işi nasıl yapacağınla belirginleşen bir olgudur. Formülü de şudur:
Geleceğin ALANI (A) + Geleceğin İŞİ (İ) = > Gelecekteki MESLEĞİN (GM)
Alan: Kendinizi adayacağınız konu, sorun, problem, ihtiyaçtır. T-insanlaşmak için tutkuyla çözmeye, iyileştirmeye çabalayacağınız konudur.
İş: Seçtiğiniz alanda en becerikli olmak üzere, T-İnsan’laşarak gerçekleştireceğiniz çabadır, yapacağınız iştir.
Örneğin; “Yenilenebilir enerji” alanında “analist” olarak iş görürseniz mesleğiniz; “Yenilenebilir Enerjii Analisti” olur. Bu mantıkla düşünülerek hem keyifli hem kafa açıcı bir egzersiz yapmak mümkün.
Son söz: #YarınınİşiniYarınaBırakma #GelecekGüzelGelecek

Yazarın Tüm Yazıları