Paylaş
Haftalardır yazacağım bir türlü sıra gelmedi.
Ya da siyaset yüzünden denk düşüremedim.
Ya da kafa karışıklığından.
Show TV’de yayınlanan “Şarkı Söylemek Lazım” adlı yarışma programı son günlerde beni çileden çıkaran tek yarışma desem yeridir.
Yarışmacılar ayrı...
Sonucular ayrı...
Juride ayrık otu gibi duran kişi ayrı.
Ayrık otu bile değil adam “çıkıntı”...
Oray Eğin’den bahsediyorum. Gazeteci sıfatıyla juride görev almış. Akşam Gazetesi köşe yazarı. Hem meslekta 12. yılını doldurmuş..
Kusura bakmasın ama biz atlamışız bu değerli, esprili, velud arkadaşımızı...
Yeteneklerini görememişiz.
Dünya görüşünü algılamaktan geri kalmışız.
ABD’de aldığı eğitimi ıskalamışız.
Ortalama zekâlılarla işi olmadığını farketmemişiz.
Bir kere müzikten anlamadığını itiraf etmiyor.
Juri masasında kendine ayrılan yerin “uzmanlık” alanı içinde kalmadığını farketmiş bile değil.
Koreografi bilgisi desek nanay.
Kıyafet, ya da modadan anlıyor desek, şekilde görünen endamı baştan sona faul.
Ama tutturmuş, yarışmacıların kıyafetlerinin kötü olduğuna yükleniyor.
Mesela Hilal Özdemir - Körmükçü çifttinin ilk geceki kıyafetlerini “varoş esvabı” gibi yorumlayınca, karı koca yarışmacılar bir sonraki geceye “Varoşlarda yaşayan halkımızın giydiği gerçek kıyafetler bunlar. İşte şimdi varoş kıyafeti ile geldik ve bununla yarışacağız” deyip yarışmaya devam etmezler mi?..
Ederler.
Bundan daha âlâ, bundan daha ağır yanıt olur mu?
Olmaz.
Ama nerde... Adam gülüyor bu sarkastik yanıta ve tavra karşı.
Pişkin bile denemez.
Açıkçası uyuyor..
Birisi de çıkıp “Hey uyan da, balığa çıkalım” demiyor yazar kardeşimize.
O durumda hâlâ yazıyor olmalı...
Yazı değil tabii kıyafete takmış bir kere.
Bir de çok anladığı belli. Kendisinin dışında juride görev alan müzik dehâlarına, şarkıcı ve devlet sanatçısı olmuş üyelerin yüksek notlarına karşı, yarışmacıları gıcık etmek için olsa gerek düşük not verip “çapak”lık yapmayı tercih eden bu yazarımızı kimse uyarmıyor mu diye düşünmeden edemedim.
Etseler ne olacak ve ne değişecek ki?
Adam sadece yarışmacılara taksa iyi, juri üyeleriyle de kavga ediyor.
Salona gelen eski juri üyeleriyle de boğuşuyor.
Hatta sunucuyla takışıyor.
Yarışmanın formatında varsa bilemem ama meslek adına üzülmemek mümkün değil.
Böyle format olmaz olsun. Zaten itibar yitiren ve seviye kaybı ile kamuoyu yoklamalarında dibe vurduğu ortaya çıkan meslek itibarının daha fazla erozyona uğraması herkesi kara kara düşündürmeli. Hatta basın meslek kuruluşlarını da...
Daha önceki “Buzda Dans “yarışmasında juri üyeliği yapan Ayşe Arman’ın iki kelimelik ingilizce hatasını günlerce ti’ye alan haber portalları ve magazin basını, nedense Eğin soyadlı yazar arkadaşımızın tutumuna hiç değinmedi. Yaptıklarını nerdeyse onaylar gibi bir tavrın içine girdi. Oysa her şey ortada. Her “çıkıntılık” yaptığı olayda ağzının payını almasına rağmen, her seferinde gazetecilik mesleğini öne çıkaran, bu mesleği paravan yapan yazarımız, nedense gazeteciliği yücelttiğini sanıyor.
Ama önemli değil.
Yarışma sürüyor.
Duracak hali de yok...
Paylaş