Sanayi bölgelerini taşımanın kolay olmadığını vurgulayan Küçükkayalar, her şeyin en başından planlanması gerektiğini belirterek, “Tüm şehir dinamiklerinin üniversiteler, akademik odalar, diğer sivil toplum kuruluşları ile ortak bir çalışma yürütülmeli. Bursa çok örselendi. Şehrimize yeni yükler getirmeden ilave yüklerden arındırmalıyız” diye konuştu.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Başkanı Ülkü Küçükkayalar, şehirler arası gelişmişlik farkının çok olmasının, kamu-özel sektör yatırımlarının yurt sathına yayılması yerine, dar bir alana yığılmasına bağladı. Küçükkayalar, bu durumun ekonomi kaynaklı göçün nedeni olacağını kaydetti. Genelde Marmara Bölgesi, özelde ise Bursa’nın ülkemizde yatırımların yığıldığı ve iş amaçlı göçün en fazla yaşandığı bölge olduğunu vurgulayan Küçükkayalar, buna bir de İstanbul’un kirletici unsurlarının eklendiğini belirtti. Gelinen noktada bir tercih yapılmasının önemine işaret eden Küçükkayalar, “Bursa artık ileri teknoloji hariç sanayiye ihtiyaç duymamalı. Tarım, tarih, kültür ve turizm kenti olmalı. Demirtaş OSB, Bursa OSB, Nilüfer OSB gibi sanayi bölgeleri konut bölgeleri ile iç içe. Örneğin NOSAB ile Ataevler Konut Bölgesi’ni ayıran sadece bir cadde. Halk sağlığı açısından sanayi bölgeleri ile konutların iç içe olmasının yarattığı riskler Tabip Odası tarafından birçok kez açıklandı. Karbon ayak izinin azaltılması çalışmaları dünyanın gündeminde. Bu gerçekler sıralandığında sanayi alanlarının kent merkezlerinden uzaklaştırılması bir zorunluluk” diye konuştu.
BURSA ÇOK ÖRSELENDİ
Sanayi bölgelerini taşımanın kolay olmadığını vurgulayan Küçükkayalar, bugünkü ekonomik koşulların da göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi. Her şeyin en başından planlanması gerektiğini belirten Küçükkayalar, “Planlamayı doğru yapamazsak, sonuç kentimiz için hüsran olabilir. Tüm şehir dinamiklerinin üniversiteler, akademik odalar, diğer sivil toplum kuruluşları ile ortak bir çalışma yürütülmeli. Öncelikler belirlenmeli ve bu doğrultuda taviz verilmeden bilimsel bir yol izlenmeli. Bursa çok örselendi. Bu, son yıllarda daha da arttı. Şehrimize yeni yükler getirmeden ilave yüklerden arındırmalıyız” dedi.
VERİMLİ TARIM ALANLARI KORUNMALI
Ülkü Küçükkayalar, 2040 Bursa Çevre Düzeni Planı’nın bu konuda bir yol olabileceğini belirterek, Demirtaş OSB, Bursa OSB, Nilüfer OSB’nin öncelikli olması gerektiğini söyledi. Ana kriter, verimli tarım alanlarının korunması olduğunu vurgulayan Küçükkayalar, “2006’da Bursa’da 429 bin 323 hektar olan tarım alanı, 2020’de 369 bin 727 hektara düştü. Ayrıca pandemi döneminde tarımın stratejik önemi daha da derinden hissedildi. Yani taşıma adı altında Bursa’nın azalan tarım alanlarını yeni OSB’ler ile donatmak son derece yanlış olur. Sanayiden boşalan bölgelere de kupon arazi gözüyle bakıp, konut yapmak Bursa’yı daha da yaşanmaz bir hale getirebilir. Burada her zaman vurguladığımız gibi planlama devreye giriyor” şeklinde konuştu.
Bursa’nın en önemli sanayi kentlerinden birisi olduğunu vurgulayan Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi Başkanı Murat İlkme, Türkiye’nin ilk planlı OSB’sinin 1962 yılında Bursa’da kurulduğunu hatırlattı. Bu süreçten sonra ülke genelinde yaşananlara paralel olarak kontrolsüz bir sanayileşme yaşandığını ifade eden İlkme, “Kontrolsüz sanayileşmenin getirdiği hızlı nüfus artışı, hızlı nüfus artışının yarattığı kaçak yapılaşma sorunu aslında kentimizin günümüzde yaşadığı sorunların temellerinden birisini oluşturmaktadır. Bu hızlı gelişen sürece planlarla zamanında ve etkin cevap verilememiş, planlar genel olarak yapılaşmanın arkasından gelmiştir” diye konuştu.
KENTE GİRMEK İÇİN SANAYİDEN GEÇİYORSUNUZ
Sanayi alanlarının genel olarak incelendiğinde belirli bir sanayicinin bir araya gelerek belli bir bölgeye yatırım yapması ile sanayi bölgelerinin oluştuğunun aktaran İlkme, yani sanayi bölgelerinin plan kararları ile değil, tamamıyla yatırımcı kararları ile oluştuğunu kaydetti. Sanayicinin yer seçiminde ise ana etmenin ulaşım olduğunu söyleyen İlkme, “Bu sebeple genel olarak ana yol üzerleri tercih edilmiştir. Günümüzde bunun yarattığı sonuç; kentimize doğusundan, batısından, kuzeyinden neresinden girerseniz girin sanayiden kente girip, sanayiden kentten çıkmaktasınız” dedi.
BENDE DE BİR SANAYİ BÖLGESİ OLSUN
Bursa’nın sanayileşmesini diğer kentlerden ayıran diğer bir özelliğin ise 2009 yılında kapatılan belde belediyelerinin kararları ile olduğunu ifade eden İlkme, “Her belde belediyesi ‘bende de bir sanayi olsun’ isteği ile hareket ederek, sanayi alanları oluşturmuşlardır. Özellikle kentin güneybatısında Çalı Sanayi, Kayapa Sanayi, Hasanağa Sanayi, Akçalar Sanayi Bölgeleri oluşmuş ardından birçoğu ıslah OSB olarak OSB statüsüne geçmiştir” diye konuştu.
DÜZENLİ SANAYİDEN SÖZ EDEMEYİZ
Diğer bir sorunun ise sanayilerin genel doluluk oranının yüksek olması ve boş parsellerin yatırım aracı olarak görülerek, yüksek fiyatlar istenmesi olduğuna işaret eden İlkme, “Sanayici yatırıma ayırdığı bütçenin büyük bölümü arsa maliyetine ayırmak zorunda olduğundan bu yatırımdan vazgeçip, arsa maliyetinin düşük olduğu yeri alıp, kaçak veya plan değişikliği ile burayı sanayiye çevirmeyi tercih etmektedir. Kentimizde şu an faal durumda olan 17 adet OSB bulunmaktadır. Ancak gerek alansal büyüklük, gerekse nitelik ve nicelik açısından düzenli bir sanayileşmeden söz etmek mümkün değildir” dedi.
Sektördeki gelişmelerin ardından bu defa da ev almak veya kiralamak isteyen vatandaşlarla görüştük. Piyasayı nasıl değerlendirdiklerini ve neler yaşadıklarını konuştuk. Muhasebe ve Ar-Ge başta olmak üzere farklı departmanlarda 16 yıldır çalışan Müberra Ulukaya Ertürk, 4 yıldır evli ve bir çocuk annesi. Eşiyle birlikte çalışıyorlar. En büyük istekleri ise kendilerine ait modern bir evde çocukları ile yaşamlarını sürdürmek. Bu anlamda yaklaşık 1 yıldır arayış içerisindeler. Farklı tipte, birçok daireyi gezip, birikimleri ile mutlu olabilecekleri eve taşınmayı hayal ediyorlar. Hayal ediyorlar çünkü yaşanan fiyat artışları onları eve erişme konusundaki düşüncelerini bu seviyeye taşımış. Ev sahibi ile mülakata kadar giren çiftin yaşadıklarını aktarıyoruz.
‘TAMAM’ DEDİ İLANDAKİ FİYATI ARTIRDI
Kirada oturduklarını ve yaklaşık bir senedir kiralık veya satılık ev aradıklarını açıklayan Ertürk, kızı okula gitmediği için annesine yakın bölge olan Beşevler ve İhsaniye’de ev aradığını aktardı. Maksimum 4 bin TL’ye kadar kiralık ev aradığını belirten Ertürk, “Geçen hafta İhsaniye’de 4 bin 500 TL’ye ilanda ev gördüm. Şu pahalılıkta bile evin ederi maksimum 3 bin 500 TL ama yine de bakmaya gittik. İki kira bedeli depozito istediler. Yani 9 bin lira ediyor. Kira 4 bin 500 TL, emlakçıya da 4 bin 500 lira vereceksin. Toplam 18 bin lira ediyor. Doğalgaz, elektrik, su bunların açılımı var. Onlarla aşağı yukarı 20 bin TL’ye geliyor. Taşımacı tutacağım o da ortalama 5 bin TL olsa, taşınmam için 25 bin lira vermem gerekiyor. Emlakçıya ‘4 bin TL olursa ve depozitoyu da 4 bin TL alırsanız tutabilirim’ dedim. ‘Tamam’ dedi. Ertesi gün baktığımda ilan 4 bin 750 TL olmuştu. 120 metrekare konum olarak mahalle arası, karşısı mezarlık çok da şaşalı bir yer değildi. Sanırım çok rağbet oldu. İndirim beklerken fiyat arttı. Ondan sonra bıraktım, artık ev aramıyorum” dedi.
EV ALMAK HAYAL
Yaşadığı evin sorunları nedeniyle çıkmak istediğini belirten Ertürk, ancak bu şartlarda mümkün olmadığını kaydetti. Bu düşüncelerini ertelediklerini yineleyen Ertürk, “Ev almak için en fazla 700 bin– 800 bin TL bütçe belirlemiştik. Tam 1,5 sene önce sıfır evi 650 bin TL’ye alıyorduk. Şu anda o ev 2 milyon lira oldu. Ev almayı bırak, çadır alamayız. Temelden 2+1 evler 2 milyon 650 bin lira. 25-30 yıllık şu andaki oturduğum evle yaşıt daireler ise 1 milyon 200 bin ile 1 milyon 500 bin TL civarında. 1 milyonun altında ev yok. Ev almak hayal” diye konuştu.
ELİMİZDEKİNİ DEĞERLENDİRMEYE ÇALIŞIYORUZ
CİDDİ BARINMA SORUNU
Dünya genelinde ve ulusal ekonomideki emtia, enerji ve lojistikte yaşanan olumsuz gelişmelerin etkisinin diğer sektörlere nazaran inşaat sektöründe daha fazla hissettiklerini söyleyen Akyükselen İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Vekili Şeref Demir, malzeme fiyatındaki astronomik fiyat artışlarının yanı sıra yüksek fiyatlı malzeme tedarikinde de büyük sıkıntılar yaşandığını açıkladı. Bugün Türkiye’nin ciddi bir barınma sorunu ile karşı karşıya kaldığını ifade eden Demir, “TÜİK verilerine göre inşaat maliyet endeksi Şubat’ta yıllık yüzde 90.27 artış kaydettiği belirtilmektedir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen hayatın devam ettiği, barınma gibi zaruri bir ihtiyaç talebinin hiçbir zaman bitmeyeceğini bir gerçeği ortadadır. Yüksek girdilerin konut fiyatlarındaki artışına rağmen istatistikler kayda değer satışın olduğunu göstermektedir. Talebin hala devam etmesi, ülke ekonomisine katkı ve istihdamı oluşturmanın önemini göz önünde bulundurarak, firma olarak proje üretmeye devam ediyoruz. Yaşanan konut sıkıntısının bitmesi için arzın çok hızlı artırılması gerekiyor” dedi.FİYAT
BELİRLEMEKTE ZORLANIYORUZ
Balıkesir Gömeç’te 15 bin metrekarelik alanda 40 villalık projelerinin devam ettiğini anlatan Demir, Bursa Bademli’de de villa projeleri olduğunu kaydetti. Balkan Mahallesi’nde 24 bin metrekarelik alanda 2+1, 3+1, 4+1 şeklinde 270 adet konut ve işyerlerinde oluşan projenin inşaat ruhsatını aldıklarını aktaran Demir, kısa sürede imalat aşamasına gelecek projeyi geniş peyzaj alanı, kapalı otopark ve sosyal tesisi ile bölgeye değer katacak bir yaşam alanı sunacaklarını ekledi. Malzeme fiyatlarındaki artışın devam etmesi ve arsa kıtlığından fiyat belirlemekte güçlük çektiklerini açıklayan Demir, “Zorunlu olarak artan fiyatlar müşteri portföyünde de değişikliğe sebep olmaktadır. Daha önce orta gelirli ailelere de satış imkanı var iken şimdi da ziyade üst gelirli ailelere hitap etmekteyiz” diye konuştu.
PİYASAYA İSTİKRAR GELMELİ
Yaşanan bu sürecin geçiş süreci olmasını umut ettiklerini aktaran Demir, “Piyasalara istikrarın gelmesi, belirsizliğin kalkması ve arsa üretiminde yetkililerin çözüm sunmaları, konut fiyatlarının artışını ve kiraların yüksek oranlarda artışının seyrini durduracaktır. Sürecin olumsuz etkilerini en aza indirmek için konut kredi faiz oranlarının düşürülmesi, alım-satım harçlarının indirilmesi gibi kamu desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Aynı zaman da yürürlüğe yeni giren 150 metrekare altındaki konutların KDV oranı yüzde 8’den eski oranı olan yüzde 1’e indirilmelidir. TOKİ asıl işi olan alt ve yoksul gelir grubu için konut üretmeli, lüks konut üretimini özel sektöre bırakmalıdır” dedi.
Bursa’nın sosyal konut ihtiyacının çok yüksek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Elif Karakurt Tosun, “Kooperatifçiliğin artırılması ve desteklenmesi gerekiyor. Kooperatif yoluyla üretilen konutlar her zaman daha makuldür. Çünkü kar maksimizasyonu düşünülmez. Faydayı artırmak hedeflenir” diye konuştu.
Ortak aklı, kaynakları ve bilgiyi bir havuzda birleştirip, bilimin ve aklın ışığında kooperatifleşme ile bunun gerçekleştirilebileceğini belirten Ülkü Küçükkayalar ise “Bunun içine akademisyenler, yerel yönetimler, müteahhitler, mühendisler dahil olur. Ucuz konut üretmek mümkün. Yeterki istensin” dedi.
TÜRKİYE’NİN EN HIZLI BÜYÜYEN KENTİ
Kentte yeterli konut olmadığını söyleyen Bursa Uludağ Üniversitesi Emlak Yönetim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Elif Karakurt Tosun, inanılmaz oranda talep olduğunu aktardı. Bursa’nın 1960’ların sonundan itibaren hızlı bir ilerlemeye sahip olduğunu dile getiren Tosun, “Bursa’da pilot organize sanayi bölgesinin Türkiye’de ilk sanayi bölgesi olarak kurulması ile kentte büyüme hızı, inanılmaz şekilde ivme kazandı. Türkiye’nin en hızlı büyüyen kentidir. 1970’lerden bugüne her yıl iki kat büyüdü. Bir zamanlar 200 binlik şirin kentin nüfusu, şu anda 3,5 milyona yaklaştı. Stratejik konumu oldukça önemli. İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı. Önemli ve tarihi bir kent. Anadolu’nun en sevilen kentlerinden birisi. İnsanların göç etmek için tercih edeceği, ailelerin çocuklarına yaşamaları, aile kurabilecekleri, okuyabileceği, Türk toplumu nezdinde güzel kent olarak gözüküyor. Bunun yansıması ile yurt içinden ve yurt dışından göç alıyor. Bu göçlere paralel olarak nüfusunun daha da artmasını bekliyoruz” dedi.
TALEP HEP OLACAK
Bursa Emlak Müşavirleri Odası (BEMO) Başkanı Erdal Çelebi, gayrimenkul sektöründeki fiyat artışlarında enflasyonun büyük bir etkisinin olduğunu kaydetti. Sektörün 2019 sonrası 2-3 yıl stabil seviyede ilerlediğini söyleyen Çelebi, “Sektör, ülkemizdeki enflasyonun baz artışlarının altında kalmıştı. Beklenen tehlike geldi. 2022 yılında hemen hemen ülkeye yansıması kadar gayrimenkul sektörüne yansımasını gördük” diye konuştu.
REKABET OLUŞMALI
Artışlarla ilgili birkaç başlığın bulunduğunu belirten Çelebi, birincisini üretim maliyetlerinin çok artması olarak değerlendirdi. İnşaatta kullanılan ana malzemelerin fiyatlarının yükseldiğini ifade eden Çelebi, betonun metreküpünün 150-200 liradan, bin liraya; demirin bin 500 liradan 17 bin liraya kadar çıktığını kaydetti. İnşaatta kullanılan birçok malzemenin yurtdışından geldiğini de ekleyen Çelebi, bunların maliyetlere yansıdığını vurguladı.
Yıllardır Bursa’da yeni imar planlarında rekabetin oluşturulması gerektiğini dile getirdiklerini hatırlatan Çelebi, “Sıkışmış bir Bursa var. Elde avuçtaki bölgelerin dışında hiçbir bölge yok. Bu nedenle mevcut arsa fiyatları yukarıya gitti. Hem imalatın, hem arsanın fiyatı ile birlikte sektör bugün bu rakamlara ulaşmış oldu” dedi.
İŞTE METREKARE FİYATLARI
Kent genelinde piyasada oluşan fiyatlarla ilgili bilgi de veren Çelebi, “2020’de brüt metrekare fiyatı 5 bin liraya yüksek diyorduk. Bugün brüt olarak Nilüfer’de 10 bin-11 bin liranın altında sitelerde hiçbir yerde fiyat yok. Bitişik nizamlarda 8-9 bin liraya kadar az da olsa bulma şansı var. Yıldırım’daki planların kısıtlı olması, alternatifin de çok olmamasından dolayı mesken ve çevresindeki bölgelerde aynı rakamların olduğunu görüyorsunuz. Her bölgenin merkezi veya merkezdeki sosyal yaşam ünitelerinin bol olduğu yerlerdeki metrekare birim fiyatlarının 10 bin-13 bin lira olduğunu gözlemliyoruz. Osmangazi’de sitelerde 10 bin lira, bitişik nizamlarda ise 7 bin ile 10 bin lira arasında değişen fiyatlar var” diye konuştu.
AYNI BÖLGEDE FİYAT ARTIYOR
SEKTÖRÜN ÖNÜNÜ AÇIN
Gayrimenkul fiyatlarının yükselmesini malzeme maliyetlerindeki artış, arsa üretilmemesi ve KDV ile ilgili son düzenleme olarak değerlendiren İMSİAD Başkanı Mustafa Andıç, yapılabilecekleri söyledi. Zamların dizginlenmesi ve arsa konusunda çalışma yapılmasını öneren Andıç, sektörün önünün açılması gerektiğini belirterek, “Bunun için de bazı teşvikler lazım. Özellikle uygun kredi faizleri oluşturulup, ilk defa ev sahibi olacak insanlara kullandırılmalı. Sıfır gayrimenkullerin alınması halinde de kullandırılması lazım. Tapu harçlarının ilk defa ev sahibi olacaklar için sıfırlanması sağlanabilir. KDV’nin aynı şekilde düşürülmesi, fayda sağlayacaktır” dedi.
Son dönemde yeni projelerin olduğunu açıklayan İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD) Başkanı Mustafa Andıç, bunun yanı sıra sektörde daralma yaşandığını da ekledi. Belli bölgelerde 3’te 2, bazı bölgelerde yüzde 50 ve daha fazlası oranında daralma olduğunu belirten Andıç, “Arzda ciddi bir sıkıntı var. Bu koşullarda müteahhitlik sektörünün yatırım yapma iştahı yok. Çünkü öngörü yok. Maliyeti yapamıyor. Her gün zam var. Malzemeye erişimde sıkıntılar oluşuyor. Birçok üyemiz ve sektör temsilcisi ruhsatını almış olduğu işleri tamamlamaya gayret ediyor. Sektör, onları tamamlayıp, biraz durup bekleme eğiliminde. Yeni ruhsatlara baktığımızda daralmayı görüyoruz” diye konuştu.
FİYATLAR 4-5 KAT ARTTI
Gayrimenkul fiyatlarındaki yükselmeyi değerlendiren Andıç, il nedenin malzeme maliyetlerindeki artış olduğunu kaydetti. Andıç, “Örnek verirsek, Mart 2020’de 3 bin 200 lira olan demir, bugün 15 bin lira. 16 bin 800 lirayı gördü. Beton ve çimentoda inanılmaz artışlar var. Çimento geçen yıl 180 lira iken, şu anda 800 lira artı KDV” dedi.
KAMU GEÇ KALDI
Pandemi nedeniyle iki yıldır bayramda yakınlarını ziyaret edemeyen vatandaşlar, misafir ikramında geleneksel lezzetlerden tatlıya yöneldi. Vatandaşın tercihlerini ve piyasanın durumunu öğrenmek için Bursa Tatlıcılar Odası Başkanı Necip Daş ile konuştuk. Bünyelerinde 850 üye olduğunu belirten Daş, bunların 150’sinin sadece tatlı işi ile uğraştığını kaydetti. Kent genelinde bu yıl için tatlıcı esnafın yaklaşık 40 ton sipariş aldığını açıklayan Daş, karşılığında yaklaşık 1 milyon TL ciro elde edileceğini söyledi.
Geçen yıl pandemi şartları nedeniyle bayramdan bir hafta önce dükkanlarının kapalı olduğunu hatırlatan Daş, bu yıl satışların geçen yıla göre yüzde 100 arttığını aktardı. Özellikle tatlıcıların en iyi iş yapacağı zamanın bayramdan bir hafta önceki dönem olduğuna işaret eden Daş, “Mahallelerdekiler kısmen çalıştı. Çarşı kapalı olduğu için biz kapalıydık. Geçen yıla nazaran iyiyiz. Geçen yıl 100 kilogram satış varsa bu yıl 200 kilogram satıyoruz. Dükkanlarımız 24 saat açık” diye konuştu.
BAKLAVA TERCİH EDİLİYOR
Bayram için genelde cevizli baklava ve cevizli çeşitlerinin tercih edildiğini açıklayan Daş, “Fıstıklılar pahalı olduğu için 10 kişiden 3’ü fıstıklı alırsa, 7’si cevizli alıyor. Tatlılardan da genelde baklava alıyorlar. Bir hafta, 10 gün dayanıyor. Hamur tatlıları özelliğini kaybeder. O yüzden ağırlıklı baklava siparişi üzerine oluyor. Fiyatlar bölgeye göre değişebiliyor. En düşük 60-70 TL. Fıstıklılar 150 TL’den başlıyor ama kalitesine göre değişiyor. Yeşil burmalar 250 – 300 TL arasında” şeklinde konuştu.
KISMEN DÜŞÜŞ VAR
Fiyatların yüksek olduğunu söyleyen Daş, hammadde fiyatlarının çok arttığına dikkat çekti. Vatandaşın alım gücünün de düştüğünü vurgulayan Daş, “Bir kilogram cevizli baklava 100 TL. Bir tepsi 4 kilogram geliyor. 400 TL’yi de herkes veremiyor. Kısmen satışlarda bir düşüş var. Şekerin çuvalı 80-100 TL’den 850-900 TL’ye yükseldi. Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü ile yaptığımız çalışmalar neticesinde fabrika, esnafa kolaylık sağladı. Bir çuval şekeri 550 TL’ye satıyor. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. İki sene önceyi düşünürsek, unun çuvalı 70-80 TL’den bugün 750-800 TL’ye yükseldi. Bir teneke tereyağı bin TL’nin üzerinde. Cevizin kilosu 150-160 TL arasında seyrediyor. Fıstık 350-400 TL. Kalitesine göre değişiyor. Ayçiçek yağı 6 ay önce 120 – 130 TL iken bugün 700-750 TL.”