Serhat Demirel

İşin sırrı gözleri kısmaktaymış

10 Ekim 2020
2013 yılında yapılmış mükemmel bir araştırma vardı. Hatırlatayım: Tokyo Üniversitesi’nden Atsuko Saito ve Kazutaka Shinozuka, kedilerin söylediklerimizi anladıklarını ama bunu umursamadıklarını bulmuştu. Araştırma sonucunda tarihin en “kedilere yakışır” haberlerinden biriyle karşılaşmıştık. Ama kedilerin peşini bırakacağımız sanılmasın. Madem onlar bizi umursamıyor, biz onların dünyasına gireriz; ne olmuş yani?

BAĞ KURMAK İÇİN

Bu kez de Portsmouth Üniversitesi ve Sussex Üniversitesi’nden psikologlar kedilerle bağ kurma sanatı üzerine kafa yormuşlar. Araştırmanın başlığı ilgi çekici: “Kedi-insan iletişiminde kedi göz kısma hareketinin rolü.” Buna göre kedilere sanki miyopmuşuz gibi bakarsak onlarla bir iletişim kurmamız mümkün olacak.

Detaylara gelelim. Yavaş göz kırpma hareketi, kedilerde gülümseme olarak değerlendiriliyor. Yani insanlardaki içten gülümsemeyle eşdeğer görülüyor. Ve kediler kendilerine bu şekilde yaklaşan insanlara daha yakın davranışlar sergiliyor.

Üç detay var. Kediler, aynı evi paylaştıkları kişiler yavaşça göz kırpınca aynı şekilde cevap verme eğilimi gösteriyorlar. Tanımadıkları bir kişi yavaşça göz kırparsa, buna da cevap verebiliyorlar. Nötr şekilde duran kişilerdense kendilerine yavaşça göz kırpan kişilere daha yakın durabiliyorlar. Ne mutlu ki insanlık olarak kedilere daha çok yaklaşma şansı yakaladık.

SOKAKTA SELAM

Evdeki iki kedimiz üzerinde test etmeye kalktım: Biri değil göz kırpmak, dünyaları önüne sersem beni umursamıyor, diğeriyse o kadar hareketli ki göz göze gelemiyoruz. O nedenle ben sokağa çıkıp gördüğüm tüm kedilerde bu davranışı test edeceğim. Bu haber doğru çıkarsa çok sevineceğim. Sokakta gördüğünüz kedilerle selamlaşabildiğinizi düşünsenize...

Bir insan daha ne ister?

Yazının Devamını Oku

Azıyla yetinebilen kediler de varmış

3 Ekim 2020
Diyet için en çok duyduğumuz tavsiyelerden biri şu: “Sık aralıklarla, azar azar yiyeceksin.” Biz bunun sadece “sık aralıklarla” kısmına uyup “azar azar yeme” kısmını pas geçerek hayatımıza devam ediyoruz. Kedilerde de benzer bir durum varmış. Herkes evini paylaştığı kedisine bakarsa benzer manzara görecektir zaten. Eğer kediniz sabahın olabilecek en erken saatinde mama kabını doldurmanız için sizi uykunuzdan uyandırmıyorsa çok şanslısınız.

Geleyim sadede: Bu kez Kanadalı araştırmacılar, kedilerimizin lokmalarına göz koymuşlar. Sonuçlar ilginç ama. Demişler ki, her gün tek bir öğün yiyen kedilerde iştah düzenleyici hormonlar daha yüksek seviyede görülüyor ve bu kediler daha çok tatmin oluyor. Yağ depolarını eritip kas geliştirmek için de daha fazla proteine sahip oluyorlarmış.

Guelph Üniversitesi’nin araştırmasında yer alan Adronie Verbrugghe, sonuçların kedilerini her gün azar azar günde birkaç kez beslemelerini salık veren veterinerleri şaşırtacağını söylüyor. Yine de çalışmanın henüz tüm kediler için geçerli olmadığını belirtmekte yarar var.

KEDİNİN ZARARI YİNE KENDİNE

COVID-19 hayatımıza girdiğinden beri sürekli evcil hayvanların günahı alındı. Son araştırmalar, kedi ya da köpeklerin insanlara koronavirüs bulaştırmadıkları tezini doğruluyor. Henüz aksi bir tez çıkmadı zaten. Ama maalesef, kediler koronavirüsü birbirlerine bulaştırabiliyorlarmış. PNAS’te (Proceedings of The National Academy of Sciences) yayımlanan araştırmaya göre kedi ve köpeklere yeni tip koronavirüs bulaşabiliyor ancak hiçbiri hastalanmıyor. Kediler köpeklerden farklı olarak diğer kedilere virüsü bulaştırabiliyor. Ayrıca kedilerin virüse karşı güçlü ve koruyucu bir bağışıklık geliştirdiği ve aşı çalışmalarında bu bulgunun işe yarayabileceği düşünülüyor.

Köpeklerdeyse virüs üst solunum yolunda üremediği için köpeklerin virüsü hiçbir şekilde yaymadıkları ortaya çıkmış. Yani kedi ve köpekleri rahat bırakın, insanlardan koruyun.

Yazının Devamını Oku

Dünyayı kediler yönetiyor derlerdi de inanmazdık

26 Eylül 2020
En sadık dostumuzun köpekler olduğunu söylüyoruz ve bunu kabul ediyoruz. Bu konuda fazla itiraz eden yok. Köpeklerin, sevgilerini kedilere nazaran daha çok gösterdikleri ortada. Ama bu kedilerin ne kadar etkili yaratıklar olduğu gerçeğini gölgelememeli. Çünkü kedilerin dünyaya bıraktıkları izler, tahmin ettiğimizden fazla.

Tarihe geçen kedilerden bir kuple sunacağım şimdi.

FİZİĞİ ÖĞRETTİ BİZE

Michigan Üniversitesi profesörlerinden J.H Hetherington, 1975’te bir makale hazırladı ve ön okumasını yapması için bir arkadaşına gönderdi. Arkadaşı da makalenin birinci çoğul şahıs kipinde yazıldığını, bunu birinci tekil şahıs olarak düzeltmesi gerektiğini söyledi. Ama o tarihte, bu oturup makaleyi baştan yazmak demekti. Hetherington, onun yerine adının yanına bir imza ekledi: Felis Domesticus Chester Willard. Yani, kedisi Willard. Böylelikle fizik öğreten kediyle tanıştık.

BİLİNEN İLK EV KEDİSİ

Kıbrıs’ta yaklaşık 9500 yıllık bir mezarı kazan Fransız arkeologlar, kedi iskeleti bulmuşlar. Yanında tahminen sahibinin de mezarının bulunmasıyla tarihin ilk ev kedisine ulaşmışlar.

ADI OLAN İLK KEDİ

O güne kadar genellikle “mau” yani “miyavlayan” diye adlandırılan kedilere, Firavun III. Tutmosis zamanında yaşamış bir kedi vesilesiyle ilk kez isim konulmuş: “Necmi” demişler. Yani “sevgili” ya da “yıldız”.

Yazının Devamını Oku

2020 kötü bir yıldı, 2021’e şimdiden hazırlanmalı

19 Eylül 2020
Ne kadar can sıkıcı bir yıl olduğunu kalkıp anlatacak değilim elbette. Ama dünyanın iyiye gittiği yok, o yüzden “Çok şükür kötü günleri geride bıraktık, sırada daha kötü günler var” diyerek 2021’e şimdiden hazırlanmak gerek. Bu hazırlıkları sadece kendimize yapmayalım tabii. Kedi-köpekler için de tedbir almak şart.

Hatırlayalım:

Acil durum çantası: Evde yaşayan herkesin bir acil durum çantası olması gerektiği gibi, kedi ya da köpeğinizin de bir tane olması lazım. İçinde bir hafta yetecek kadar yemek, su, katlanabilir tabaklar, bir haftalık ilaçları, künyesi, belgeleri, tasması, taşıma çantası, oyuncakları, battaniyesi gibi eşyaları olmalı.

Hayvan dostu toplanma alanı: Etrafınızdaki toplanma alanlarını kontrol edin. Ayrıca hayvan dostu otelleri hatta hayvanınızla birlikte kalmanıza izin verecek arkadaş ve akrabalarınızı belirleyin.

Mikroçip: Kedi ya da köpeğiniz kaybolduğunda onu bulmanın en kolay yolu, mikroçipinin olması. İhmal etmeyin.

Dayanışma ağı: Şunu unutmayın, bir felaket yaşandığında evinizde olmayabilirsiniz, arkadaşınız ya da komşunuzun böyle bir durumda hayvanınıza göz kulak olabileceğinden emin olmak için böyle dayanışma ağlarına girip görev paylaşımı yapabilirsiniz.

KEDİLERİN MASAJ HAREKETİ NE ANLAMA GELİYOR

Yazının Devamını Oku

Nedir bu kedilerin bizden çektiği

12 Eylül 2020
Vaka sayıları tekrar artıyor, yeni tedbirler açıklanıyor ve endişemiz yükseliyor. Koronavirüs haberlerine tekrar bakalım. Son haber, kedilere yapılan bunca kötülük yetmezmiş gibi koronavirüs konusunda can sıkıcı bir durum yaşandığını ortaya seriyor. Hayvanseverleri tenzih ediyorum, meğer nankör olarak adı çıkan kedilere insanlar bir nankörlük daha yapmış.

Şöyle: Koronavirüsün tüm dünyaya yayıldığı Çin’in Vuhan kentinde yapılan araştırma, tahmin ettiğimizden çok daha fazla kedinin koronavirüse yakalandığını ortaya serdi. Emerging Microbes&Infections dergisinde yayımlanan makale, Huazhong Tarım Üniversitesi’ndeki araştırmacıların ocak-mart arasında 102 kediden aldığı örneklerin sonucunu aktarıyor.

ANTİKOR GELİŞTİRMİŞ

Hayvan barınakları, hayvan hastaneleri ve COVID-19 geçiren kişilerle beraber yaşayan kedilerden alınan örneklerde 15 kedide koronavirüse karşı antikor tespit edildi. Yani kediler koronaya yakalanmış ama hastalığı yenmişler.

Hatta hastalığı geçiren 15 kediden 11’inde virüsü engelleyecek kadar güçlü antikor bulundu.

İNSANDAN GEÇİYOR

Kedilere insanların yaptığı nankörlüğe gelelim buradan: Koronavirüsle yaşamaya başladığımızdan beri kedilerin-köpeklerin bulaştırıcı olabileceği, bu hastalığı insanlara taşıyabileceği iddiasıyla mücadele ediyor hayvanseverler. Ve bu mücadelede haklılıklarını sürekli bilimsel araştırmaların desteğiyle kanıtlıyorlar. Vuhan’daki son araştırmada da kedilerin hastalığı ya birbirlerinden ya da insanlardan kaptıkları ortaya çıkmış.

Yazının Devamını Oku

Bu ne sevgi ah bu ne yolculuk

5 Eylül 2020
Zoe ve Guy Eilbeck, oğulları Cam ve Max’le beraber yelkenle dünya turundayken koronavirüs nedeniyle sınırların kapatılacağı haberini aldıklarında, sadece 48 saat süreleri vardı.

ABD’de Güney Carolina’da yelkenlilerini limana bağlayıp hemen ülkeleri Avustralya’ya dönüş için harekete geçtiler. Ama bir problem vardı: Avustralya’nın hayvanlarla ilgili katı kuralları.

ARKADAŞINA BIRAKTI

Bu nedenle 2018’de Sicilya, Messina’da bulup sahiplendikleri köpekleri Pipsqueak’i sınırdan bu kadar kısa sürede geçirmeleri mümkün değildi. Sınırların bu kadar uzun süre kapalı kalacağına dair bir öngörüleri yoktu ve dönüp tekrar buluşacaklarını düşünerek Pip’i bir arkadaşlarına emanet ettiler. Ama hayat öyle devam etmedi ve zorlu serüven başladı.

SERÜVEN BAŞLIYOR

27 Mart’ta köpekleri Pip’i, Güney Carolina’daki arkadaşlarına bırakıp yola çıktılar. Ama bu evde diğer köpekler yüzünden huzur bulamadı ve 4 Nisan’da aynı bölgede başka bir arkadaşlarının evine gitti Pip.

19 Temmuz’da, hayvan hakları aktivisti Melissa Young, Pip’le beraber önce Charlotte’a, ardından Los Angeles’a uçtu.

21 Temmuz’da Pip, Los Angeles’tan Yeni Zelanda Auckland’a 13 saatlik uçuş gerçekleştirdi.

24 Temmuz’da, Auckland’dan Melbourne’e gitti ve burada 10 günlük zorunlu karantinaya girdi.

Yazının Devamını Oku

Yoksa bizi kedi ilacı mı kurtaracak

29 Ağustos 2020
Koronavirüs salgınından kelimenin tam anlamıyla bezmiş durumda, alabileceğimiz önlemleri alarak kendimizi korumaya çalışarak geçen günlerde, gözümüz sürekli haberlerde.

Aşı yarışında son noktaya gelen çalışmalar var, “Bulduk, yakında piyasada” diyenler var ama günün sonunda biz hâlâ maskelerimizle, dezenfektanımızla hayatımızı sürdürüyoruz.

Son ümit veren gelişme, Kanada’daki Alberta Üniversitesi’nden. Onlarınki aşı çalışması değil ama bir ilaç üzerinde yoğunlaşıyorlar.

Alberta Üniversitesi’nin kıymetli bilim insanları, GC376 adı verilen, kediler için üretilmiş bir ilacın insanları COVID-19’a karşı koruyabileceği ihtimali üzerinde duruyorlar.

Heveslendirici haberi deşeyim. Feline Infectious Peritonitis olarak bilinen, bir kedi koronavirüs hastalığının tedavisi için yapılan araştırmalarda, bu ilacın kedileri COVID-19’a karşı da koruduğu ortaya çıkınca “Acaba insanlarda da benzer sonucu alabilir miyiz” düşüncesiyle araştırmalar başladı.

Nature Communications’da yayımlanan makalede, “Bu ilaç insan koronavirüs rahatsızlığını tedavi etmek için güçlü bir aday çünkü hayvanlar üzerinde başarılı oldu bile”

Yazının Devamını Oku

Hak ettikleri sevgiyi almaya başladılar

22 Ağustos 2020
Köpeklerinizin en güzel göründüğü fotoğrafları hazırlayın. Ya da maalesef artık aramızda olmayan eski can dostlarınızın fotoğraflarını sandıklardan çıkarın. Çünkü bu çarşamba Dünya Köpekler Günü’nü eda edeceğiz.

Bizde hayvan hakları yasası henüz kanunlaşmaktan çok uzakta. O yüzden Türkiye’de yaşayanlar olarak biz ancak kendi çevremizde, temas edebileceğimiz mesafedeki hayvanların hayatına olumlu etki bırakabiliyoruz. Ya da böyle günlerde fotoğraf paylaşmakla yetiniyoruz. Ama dünyada bu konuda ilerleme kaydetmiş ülkeler var tabii.

Almanya mesela, tam da bu günün muhteşemliğine yaraşır şekilde, karşılıksız sevgileriyle insanların hep yakınında olan köpeklerin hakkı olan ilgiyi görmesini sağlayacak bir düzenleme hazırladı.

Köpek sahiplerinin uyması gereken kurallar güncelleniyor. Buna göre evlerinde köpek bakanlar, köpeklerini günde en az 2 kez, toplamda 1 saatten az olmayacak şekilde yürüyüşe çıkarmak zorunda. Köpeklerin uzun süre bağlı tutulması yasak olacak. Bir de köpekler tüm gün yalnız bırakılamayacak. Dünyanın en güzel canlıları yavru köpekler için de bir kıyak yapılmış: Sosyalleşebilmeleri için günde en az 4 saat insanlarla vakit geçirmesi zorunlu olacakmış.

Biz daha meselenin abecesinde, “Köpekleri öldürmeyin, kötü davranmayın” feryatları ededuralım, dünyanın sonundaki ülkeler alfabeyi tamamlayıp ikinci tura başlamışlar. Düzenlemeye sebep olarak da Almanya Tarım Bakanı Julia Klöckner, “Evcil hayvanlar pelüş oyuncaklar değildir, karşılanması gereken ihtiyaçları vardır” demiş.

Tabii Almanlar buna biraz alınmış. Çünkü köpeklere yeterince iyi baktıklarına inanıyorlar. BBC Türkçe’nin haberinde, Almanya Köpek Derneği’nin (VDH) açıklaması yer alıyor. Buna göre birçok köpek sahibi bu düzenlemeye gülüp geçmiş. Çünkü zaten köpekleriyle yeterince iyi vakit
geçiriyorlarmış.

İnanışa göre kediler dünyayı ele geçirme planı yapıyorlardı. Acaba köpekler bu konuda kontrolü ele almış olabilirler mi?

Yazının Devamını Oku