Serhat Demirel

Yok böyle yoldaşlık

15 Mayıs 2021
Bayramın son gününde rehber köpekleri konu alalım.

Köpekler için insanın en iyi dostu diyoruz, rehber köpekleri farklı bir kategoriye koysak hatta kategoriler üstünde görsek yeridir. Eşi görülmemiş yoldaşlığın detaylarına bakalım, günden güne ülkemizde de sayısı artan rehber köpeklere övgü olsun.

Köpekler bizden 10 bin kat daha iyi koku alıyorlar. Haliyle kimyamızdaki değişimi kokumuzdan algılayabiliyorlar. Metrelerce öteden korkunun, endişenin, stresin kokusunu tanıyorlar.



Rehber köpekler bu davranışları 7 gün 24 saat sürekli tetikte olarak gerçekleştirirler. Tüm dikkat ve ilgilerini sadece bir kişiye vermek üzere eğitilirler. Kapı açmak, yol göstermek, travma belirtilerini anlamak gibi 50 farklı görev için uzmanlaşırlar.

DOKUNMADAN ÖNCE İZİN ALIN

Yazının Devamını Oku

Sokağı da doğayı da kirletiyor

8 Mayıs 2021
Uzun süreli bir kapanmanın tam ortasındayız.

Evden çıkıp çalışmak zorunda olanların haricinde sokağa çıkabilme imtiyazına sahip olanlar arasında köpek sahipleri de var. Malum, bütün dünyayı ayaklarının altına sersek de sevgilerine layık olamayacağımız köpeklerimizin bazı ihtiyaçları ev dışında gideriliyor. Hem hareket ediyorlar hem de tuvaletlerini yapıyorlar.



Fakat sokağa çıkabildiğimiz zamanlarda görüyoruz ki hayat normal seyrindeyken yaşadığımız gündelik hayata kıyasla sokaklardaki küçük, yer yer büyük, kahverengi sürprizlerin sayısında artış var.

Maalesef bazı köpek sahipleri, köpekleri ihtiyaçlarını giderdikten sonra onu toplayıp çöpe atmıyorlar. ABD’de bu oran yüzde 73’müş. Peki bu durum sadece bizim ayakkabılarımızda küçük sürprizlere mi yol açıyor? Hayır.

TORBAYLA ÇÖPE ATIN

Yazının Devamını Oku

Bilgisayarımın üstünde ne işin var

1 Mayıs 2021
İşten eve iş getiren biri değilseniz pandemiye kadar bu durumu çok anlamamış olabilirsiniz. Ama yeniden evlere kapandığımız bu pandemi döneminde evini kediyle paylaşan herkes, bu durumu unutmamak üzere aklına kazımıştır. Bir iş yapmak üzere bilgisayarınızın başına geçersiniz ama sizden önce klavyeye doğru yol alan başka birisi vardır: Kediniz...

Gelir tam orta noktaya kurulur ve sizi troller. Son yıllarda yapılan araştırmalar kedilerin insan davranışlarını taklit ettiğini doğruluyor. Ancak klavyede yazı yazmak kedilerin taklit edeceği türden bir davranış değil. Peki o zaman neden, özellikle de çalıştığımız sırada kedilerimiz gelip tam da klavyenin üstüne oturma ihtiyacı hissediyorlar?

‘BURASI DA BENİM’

Pek çoğumuz bunu kedimizin bizden ilgi beklemesi olarak yorumluyoruz. Tatlı kedilerimiz bize sevgilerini gösteriyorlar, ilgi çekmeye çalışıyorlar, sadece onlarla ilgilenmemizi isteyip bizi kıskanıyorlar, diye düşünüyoruz.

Livescience bunun üzerine eğilmiş. Sizi mutlu ediyorsa böyle düşünmeye devam edebilirsiniz ama gerçekler maalesef acıymış. Bilgisayarın yaydığı sıcaklık da sorunun cevabı değil. Öyle olsa kediler kaloriferin önünden ayrılmazdı.

Cevap kedinizin evdeki her şeyin sahibi olması gibi laptopun da tek sahibi ve hâkimi olmak istemesi. Bilgisayarın üzerinde bulunan size ait kokuyu geride bırakıp kendi kokusunu o noktaya hâkim kılmak istiyor. Bu davranış kedilerin dünyasında “bu benim” daha doğrusu “senin sahibin benim” demenin yolu. Özetle, herkes rütbesini bilecek.

KEDİLERİN NEDEN SALLANAN GÖBEĞİ OLUR

Yazının Devamını Oku

Benden başkasını sevmek mi asla!

10 Nisan 2021
Köpeklerin sahiplerini kıskandıkları bilinir ve bu tablo çoğu insanın hoşuna gider.

Hal ve tavırlarındaki değişiklikleri gülümseyerek izleriz. Sosyal medyada da buna benzer çok akım ve video var zaten. Biz böyle yapıyoruz ama bakalım bilim buna ne diyor? Şimdi gelelim olayın bilimsel yönüne.

Araştırmalara göre köpeklerin yüzde 80’i sahipleri başka bir köpeğe ilgi gösterdiğinde havlama, tasma çekme gibi tedirginliklerini belli eden hareketlerle kıskançlığını gösteriyor.

Kıskançlığın bir güzel yanı, bu hareketler kendi benliğinin farkında olmak anlamına geliyor.

Bu nedenle köpeklerin aynı küçük çocuklar gibi kıskançlık davranışına sahip olması uzmanların hayli ilgisini çekiyor.

Psychological Science dergisinde yayımlanan araştırma, kıskançlık hissine odaklanmış.


Yazının Devamını Oku

Terk edilmişlerin kimsesi

3 Nisan 2021
Depremin ardından yaşanan nükleer facia sonrasında terkedilen Fukuşima’da kalan kedilere kendini adayan Sakae Kato’yu, geride kalan haftalarda bu köşede övgü dolu sözlerle aktarmıştım size. Sırada iç savaşın sürdüğü Suriye’den bir kahramanlık hikâyesi var.

Suriye’nin kuzeyindeki İdlib kentinde bir barınak, yaklaşık 1000 kediye ev sahipliği yapıyor. Hikâye 2015’e uzanıyor. Muhammed Alaa El-Celil, bu dönemde savaşın yoğun bölgesi Halep’i terketmek zorunda kalıyor. İdlib’e giderken, barınaktaki 100 kediyi de beraberinde getiriyor.

İdlib’e yerleşince ilk iş yeni bir barınak kurup kedilerine bakmak oluyor.

Bu dünyanın hassas insanlar için nasıl bir cehennem olduğunu hayatı boyunca deneyimleyen El-Celil, burada da farklı bir manzara görmüyor maalesef.



Kendilerine yardım yapan İtalyan bir kadının en sevdiği kedisinin adını alarak Ernesto ismini veriyorlar barınağa.

Yazının Devamını Oku

Kapıları tırmalayan benim

27 Mart 2021
Evlerini kediyle paylaşanlar, zaman zaman insanın sinirini hoplatan şu manzarayı bilirler: Kediler kapalı kapılar ardında durmanıza asla izin vermezler. Takıntılı şekilde kapıyı açmaya, ya da siz açana kadar kapı önünde ağlamaya, beklemeye devam edebilirler.

Peki neden böyle? Veterinerler açıklıyor.

Bu davranış kedinizin kodlarında var. Kediler yaşadıkları mekânın hâkimidir. Ve burada olup biten her şeyden haberdar olmak zorundadırlar.

Kediler hayatta kalmalarını sağlayan içgüdülerine göre hareket eden, doğası gereği meraklı canlılar olduğu için kapalı kapılara tahammül göstermezler.

Ev kedileri, her ne kadar zaman içinde yemek ve sığınma ihtiyacı hissetmeyecek konuma gelseler de hayatta kalma güdülerinden bir şey kaybetmezler. Dolayısıyla kapalı bir kapının ardında ne olduğunu merak etmek onların karakteridir. Katlanacaksınız, çaresi yok.



Yazının Devamını Oku

Pandemi bitti diye dostlarınızı bırakacak mısınız

13 Mart 2021
Zeki Demirkubuz’un meşhur tweet’inden ilhamla gireyim söze:

“Bu ülkeye ve bu hayata dair hiçbir şeyin, hiçbir zaman benim dilediğim gibi olmayacağını biliyor, artık bundan acı duymuyorum.” Bunu hayvansever olarak uyarlayalım: “Hayvan haklarına dair hiçbir şeyin hiçbir zaman hayvanseverlerin dilediği gibi olmayacağını biliyoruz.”

Ne kadar çabalarsak çabalayalım olmuyor bazı şeyler. Bir noktada takılıyor. Ama üzülmekten de mücadele etmekten de vazgeçmiş değiliz.

Yeni bir tehlikeyle baş başayız. Malum pandemiyle birinci yılımızı tamamladık. Bu süre zarfında dünya genelinde hatrı sayılır miktarda kişi yakınındaki kedi-köpeğiyle hayata tutundu. Bu durum mutluluk verecek şekilde barınaklardaki hayvanların sahiplenilmesini sağladı.



Ama o günler geride kaldı. Şimdi dünya genelinde bir tehlike var ve her musibeti anında sahiplenmeye meyyal bir ülke olarak bunu yaşama endişesi taşıyoruz: Normalleşme adımları atıldıktan sonra, insanlar sahiplendikleri yavruları hayvan barınaklarına bırakmaya başladı ve satışa çıkarılan yavru köpek ilanları etrafı sardı. 

Yazının Devamını Oku

Pandemide kilo alan sadece biz değiliz

6 Mart 2021
Pandemide bir seneyi geride bıraktık.

Artık yavaş yavaş haritada bize tahsis edilen renge göre gündelik hayatımızı şekillendirmeye başladık. Kimimiz serbestiz, kimimiz eski günlere hâlâ dönebilmiş değiliz. Bu süreç, bizi ruhsal olduğu kadar bedensel olarak da yıprattı. Fiziksel anlamda yaşadığı değişimden şikâyet edenlerin sayısı fazla. Sızlanmaların başında alınan kilolar geliyor.
İnsanlardaki bu durum köpeklere de yansımış.

ABD’de bin kadar kedi-köpek sahibiyle ekim ayında yapılan ankette katılanların yüzde 42’si evcil hayvanlarının karantinada kilo aldığını söyledi. Cevabı verenlerin büyük çoğunluğu köpek sahipleri.

Aynı anket geçen sene mayıs ayında yapıldığında bu cevabı verenlerin oranı yüzde 33’tü. Yani pandemi devam ettikçe köpeklerimiz de kilo almaya devam ediyor. Mart-aralık arasında veterinerlerin fazla kilolu teşhisi koyduğu evcil hayvanların oranı yüzde 2.3 artmış. Bir yılda gözlenen bu artış bir hayli fazla. Veterinerler böyle bir sıçramanın normal şartlarda 10 yıl gibi bir sürede beklendiğini söylüyor.

Sürekli yanımızda olan köpeklerimiz gün içinde ödül almak için çırpınıyor. Biz de dayanamayıp ödül veriyoruz. Bunu destekleyen bir veri de son 12 ayda piyasada satılan ödül mamalarının yüzde 10.6 artması.


Yazının Devamını Oku