Paylaş
Duymuşsunuzdur, İzmir’in yeni bir kurulu daha oldu. Başkanlar Kurulu, Danışma Kurulu, Kalkınma Kurulu derken, nur topu gibi bir de İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu var. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bu kurulun mimarı. Şimdiye kadar yapılmaması hataydı. Kocaoğlu yaptı, neredeyse bütün büyük şirketlerin CEO’larını, yönetim kurulu başkanlarını bir araya topladı. Bunu, diğerlerinden farklı kılan da bu olsa gerek. Kesinlikle destekliyorum. Destekliyorum, ama işin tanımını iyi yapmakta da fayda görüyorum.
Baskı grubu olmak
Kocaoğlu’nun söylemiyle kurul, tamamen siyasetten arındırılmış bir anlayışla çalışacak, kentin sorunlarının çözümü için samimi şekilde çalışacak bir inisiyatif, bir baskı grubu olacak. Baskı grubu kısmına kesinlikle katılıyorum. Ama baskı kime yapılacak? Siyasi bir partinin oluşturduğu hükümete. Kocaoğlu’nun “tamamen siyasetten arındırılmış” cümlesinin altında siyasi partileri bu işin dışında tutmak olduğu anlaşılsa da, bence bu kurula İzmir’in milletvekilleri de dahil edilmeliydi. Evet, İzmir’in milletvekilleri, AKP’nin ya da CHP’nin değil. İzmir için siyasiler üzerinde baskı unsuru yaratacaksanız, İzmir’in milletvekillerini bunun dışında bırakmanız zor.
İstihdam yaratmak
Tahmini 150 binin üzerinde işsizi olan kentte, bu kurulun istihdam yaratma gücü var mıdır? Bence var. Bu iki şekilde mümkün: Birincisi, Kocaoğlu’nun belediye yatırımlarını kesinlikle durdurmaması, yeni yatırımlara başlaması gerekiyor; ki bunu yapmaya çalışıyor. İkincisi, ki bu kurulunun asıl işe yarayabilme nedenidir, büyükşehir ve işadamları arasında koordinasyonun sağlanması ile mümkün. Kentin refahı için yatırım yapacak her şirkete, yardım ve destsek anlamında büyükşehirin kapısının açık olması anlamına geliyor. Burada da işadamlarının inisiyatifi ve sorumluluğu üstlenmesi ve makul, ayakları yere basan taleplerde bulunması şart.
Sonuç bildirgesi
Doğal olarak bir de “sonuç bildirgesi” yayınlandı. Her ne kadar öncelik sırası ve hareket planı için bir alt komite oluşturulup, bir ay sonrasına gün verilmiş olsa da, bence asıl önemli olan şu cümle: “İzmir’in daha hızlı kalkınması için aynı inancı ve aynı tutkuyu paylaşan Kurul üyeleri, sadece bugünlere değil, kentimizin yarınlarına da yön verebilmek ve ‘ortak akılla’ İzmir farkını ortaya koyabilmek konusunda kararlıdır.”
Çok sevgili kent önderleri ve CEO’lar! Bilmem farkında mısınız, ama kent için birlik-beraberlik beceriksizliği eleştirilerinin her ağızda dolaştığı bir zamanda böyle bir olaya imza attınız. Eğer, bu toplantılar sonuçsuz kalırsa ve “bir şey olmuyor” söylemleri ile kurul üyeleri teker teker toplantılara gelmemeye başlarsa… Gerisini söylemeye dilim varmıyor...
Paylaş