Tepkisiz toplum

Haberin Devamı

AKP, iktidarını sağlamlaştırmak, askerin iç siyasetteki gücünü kırmak için daha fazla demokrasi talebiyle AB’nin ipine sarıldığında iş dünyasının desteğini almıştı. İş dünyası, küreselleşen dünyada güçlü olmak için Batı’yla aynı grupta olmanın öneminin bilincindeydi. Ama AB gibi bloklarda yer alabilmek için de demokrasi standardının yüksek olması gerekiyordu.


ESİAD’ın, CHP Genel Başkanı’nı ağırladığı toplantıda, bir zamanlar demokrasi yolunda AKP’nin attığı adımları destekleyen iş dünyası şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’nu büyük bir dikkatle dinliyordu. ESİAD Başkanı Mustafa Güçlü, “Büyümenin dinamiği yatırımdır. Demokrasi ve hukuk standardının tartışılabilir olduğu ortamda sürdürülebilir bir büyüme temposu imkansızdır. Devletin en üst kademeleri dahil herkesin şikayet ettiği bir hukuk düzeninde yatırımlar için bir iklimden nasıl söz edilebilecektir?” deyip, “En kötüsü yolsuzluk ve hukuksuzlukların kanıksanması yolunda yaygın bir tutumun varlığını tespit olmuştur” sözleriyle endişelerini dile getiriyordu.
Kılıçdaroğlu’na göre ise sandığa gidip oy kullanmak demokrasi değil. CHP Lideri, “Demokrasi sıcak siyasetin müdahale edemediği alanlara genişlemek demek. Örneğin ESİAD, özgürce düşünecek, sorunları özgürce dile getirecek, çözümleri de özgürce ifade edecek. Sıcak siyaset buraya müdahale ederse orada demokrasi yoktur” diyor.

Haberin Devamı

Umut sivil toplumda

Şu an Türkiye’de yaşanan en önemli sorun toplumun tepkisiz ve pek çok olaya duyarsız kalması. Kemal Kılıçdaroğlu bu durumu aşmak için ESİAD, TÜSİAD gibi sivil toplum kuruluşlarının desteğini istiyor. Bunun için de parlamentoda görüşülen kanun tasarısını örnek gösterdi. Makul şüpheyle insanların mal varlığına el konup, hapse atılabileceği, avukatının bile müvekkilinin neden içeri atıldığını öğrenemeyeceği kanun tasarısı için Kılıçdaroğlu, “Biz bunun mücadelesini yapıyoruz. Toplumun çok değişik kesimlerinden itiraz gelsin isterdik, ama gelmedi. O zaman bir sorunumuz var duyarlığımızı kaybediyoruz” diye konuşuyor.
Bugün Türkiye’de toplumun en azından yarısının açmazı bu. İnsanlar ülkenin gidişatından memnun değil ama ne yapacaklarını da bilemiyorlar. Normal olarak ana muhalefet partisinin yapılan yanlışlara karşı kitleleri peşine takıp sürüklemesi gerekir. Ama orada da söylemler doğru olsa bile belki de parti kendi içinde kaynağından heyecan bir türlü yakalanamıyor.
Galiba sonunda çare toplumun kendi göbeğini kesmesiyle, sivil toplum kuruluşlarının güçlenmesiyle gelecek. Bozulan dengelerin sonsuza kadar devam etmesi mümkün değil.

Yazarın Tüm Yazıları