Paylaş
İzmir, İstanbul, Ankara’dan kaçıp Ege köylerinden birine sığınmış ailelere Çanakkale’den Antalya’ya çoğunlukla kıyı şeritlerinde rastlamak mümkün.
Ama gel zaman git zaman her işte olduğu gibi bu işin de tadı kaçmaya başladı. Eşinden, dostundan köylerde yaşayanları duyup benzer bir yaşam biçimine özenenlerin sayısı arttıkça toprağa olan talep de arttı. Müteahhitler geniş araziler alıp buralara lüks siteler yapıp satmaya başladı. İşin içine rant girince ağaçla, otla, samanla ilgisi olmayanlar da buralara saldırdı. Sonuç tam bir kaos. Bir yanda hayatında saksıya çiçek bile dikmemiş insanlar, diğer yanda lüks sitenin yanındaki tarladaki mahsulünü onlarca yıldan beri olduğu gibi toplayıp, ağaçlarını budamaya çalışan çiftçiler... Ne var ki, yeni gelenler kent alışkanlıklarıyla eskileri anlamıyor, çiftçiler ise yenilere aldırmıyor ve büyük bir anlaşmazlık yaşıyor.
Bir pazar yürüyüş sırasında böyle yerlerden birinde bağrış olunca dikkatimi çekti. Zeytinliğindeki kuru dalları motorlu testereyle kesip ağaçlarının bakımını yapan bir üreticiye yeni yapılmış sitelerden birinde oturan bir bey balkondan, “Bugün pazar, bugün kesme” diye sesleniyordu. Büyük bir ihtimalle hafta içinde başka bir işte çalışan üretici ise ağaçlarının bakımını bitirmekte kararlı görünüyordu. Sonuç tabi ki, bağrış çağrış...
Urla’nın bağlık bahçelik bir bölgesinde yıllardır arıcılık yapan bir kadın üretici ise sevimli laz şivesiyle dert yandı:
“40 yıldır bahçemizde kovanlarımız var. Ama geçen yıldan beri sıkıntıdayız. Yakınlara kır lokantası, kahve açanlar, ‘Arılar geliyor’ diye şikayet etmiş. Çevredekiler, ‘Boşuna uğraşmayın, şikayet edenlerin Ankara’da arkası çok güçlü’ dediler. Ben bu kovanları nereye götüreceğim? Bizim geçimimiz bu arılar. Başka iş bilmeyiz. Bu yaştan sonra ne yapacağımızı şaşırdık.”
Ne yazık ki, üreticiyi toprağından koparan, yeşili betonlaştıran gelişmeler durdurulamaz bir hızla artıyor. Geçen hafta Başkan Aziz Kocaoğlu bile yeşil alan ilan ettikleri yerlerin Ankara’nın marifetiyle beton yığınına çevrilmek üzere olduğundan dert yanmadı mı?
Darbe girişimi ihtimali yüzde 10
GEÇEN yıl 15 Temmuz darbe girişiminden sonra dünyada darbe olasılıklarını araştıran New York Times’da yayımlanan bir rapora yer vermiştim. Buna göre Türkiye’de 2016 için darbe olma ihtimali sadece yüzde 2.5’tu ve ülkeler arasında 56’ncı sıradaydı. Türkiye’de ekonomik, siyasi, toplumsal şartlar oluşmadan yapılan erken darbe girişimi toplumsal destek alamamıştı.
Başbakan Binali Yıldırım geçen hafta yeni bir darbe olasılığının az olduğunu söyleyince, merak edip bu yıl Türkiye’de darbe olasılığı için neler yazılmış diye araştırdım. Washington Post gazetesinde bu yıl ocak ayı sonunda yayımlanmış bir rapor buldum. Buna göre Türkiye 2017’de dünyada darbe olasılığı en yüksek 30 ülke arasında Burundi, Tayland, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Çad’dan sonra 5’inci sırada görülüyor. Andreas Beger ve Michael D. Ward’ın araştırmasına göre bu yıl Türkiye’de darbe girişimi olasılığı yüzde 10. Ancak, yeni bir darbe girişiminin başarısız olma ihtimali daha yüksek. Yeni bir darbe girişiminin başarılı olma olasılığı yüzde 40, başarısız olma olasılığı ise yüzde 60.
Paylaş