Paylaş
YEREL seçimlere 15 ay kala yapılan açıklamalardan, iktidarın İzmir’i kazanmayı gurur meselesi haline getirdiği anlaşılıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay hafta sonu genç AKP’lilere, “Türkiye’de bütün milliyetçi hareketler İzmir’de şekillendi. 27 Mayıs’a karşı tepki yine İzmir’de şekillendi. Özal hareketi de burada başarılı oldu. Şimdi AK Parti hareketi olarak bu seçimde İzmir’i kazanamazsak bunu kime nasıl anlatacağız” diyordu.
İzmir’in AK Parti için adeta kara sevda haline geldiğini, Günay’ın, “Bu hareket okuma yazma oranı düşük yerlerden oy almayı yeterli göremez. İstanbul, Ankara’yı yönetebiliyorsak; İzmir, Antalya, Aydın, Balıkesir’i bugünden çok daha iyi yönetiriz. Şimdi hedef budur. Bundan sonra genel merkezin tüm imkanları emrinizde” sözlerinden iyice anlıyoruz.
Ancak Bakan Günay’ın konuşmasındaki okuma yazma oranı düşük yerlerden oy almayı yeterli görmedikleri ifadesi daha da dikkat çekici. AK Parti’nin yüzer gezer oylar diyebileceğimiz okuma yazma oranı düşük kesimlere fazla güvenmediği anlaşılıyor. Çok da haksız değiller. En büyük kaygıları ekonomik olarak ayakta durabilmek olan bu kitleler ideolojik olarak hareket etmeyip işler biraz bozulduğu anda başka partilere dönebilir. O nedenle AK Parti’nin kendini eğitimli kitlelere daha iyi tanıtıp bu kesimin sağlam desteğini almayı, sağın kalıcı bir partisi olmayı hedeflediği anlaşılıyor.
Genel Merkez’in tüm imkanlarını sunması hizmet ve yatırım için iktidarın tüm olanaklarını seferber edeceği anlamına gelir ki, şüphesiz bundan İzmirliler kazançlı çıkar. CHP’de ise İzmir’in kaybedilmesi durumunda Kılıçdaroğlu’nun başkanlıktan inmesi dahil büyük depremler yaşanabilir. O nedenle ana muhalefet partisinin de tüm olanaklarını İzmir için seferber edeceğinden emin olabiliriz.
Anlaşılan, 2013 ve 2014’te İzmir’e belki de tarihinde görmediği kadar çok yatırım ve hizmet gelecek ve önümüzdeki seçimlerin galibi İzmirliler olacak.
Deve kervanlarından enerji koridoruna
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İzmir’in tarihteki eski gücüne kavuşabilmesi için, “İpek Yolu nereye kadar gidiyorsa, İzmir’in yayının da o ölçüde gerilmesi gerekir. İpek Yolu’ndan kervanların geçtiği koridora eğer biz bu kez enerji hatları, trenler, kara ve hava ulaşımları kurmazsak bu coğrafyayı kullanamayız. İzmir, Pekin’e kadar uzanan eski İpek Yolu’nun bugünkü karşılığı haline dönüşebilir” demiş.
Tarihin en önemli ticaret kentlerinden biri olan İzmir, 17. Yüzyıl’ın başlarından itibaren Avrupa, Asya ve Afrikalı tüccarların buluşma noktasıydı. İpek Yolu’nun öbür ucundan İran, Moğolistan ve Çin’den yılda üç kez şubat, haziran ve ekim aylarında deve kervanlarının geldiği biliniyor. Kervanların getirdiği mallar limandan gemilere yüklenip Avrupa ülkelerine gönderiliyormuş. Öylesine büyük hareketlilik oluyormuş ki, aynı anda 4-5 bin devenin İzmir’de karşılaştığı zamanlar oluyormuş. Böyle zamanlarda herhalde gürültüye ve kokuya dayanmak hayli zor olmalıydı ama büyük ticaret merkezi ve zengin olmanın da bedelleri var elbet.
Davutoğlu’nun İzmir’i yeni İpek Yolu yapma hayalleri gerçekleşir mi, yoksa komşularla sıfır sorun derken sıfır komşu durumları gibi mi olur bilemeyiz ama, hayali bile güzel. Ne derler, hayal etmek bile işin yarısını bitirmek demektir.
Paylaş