Paylaş
İCAT ya da yeni bir keşif anlamına gelmeyen inovasyon son yıllarda hemen her yerde karşımıza çıkıyor. Ben kendi payıma inovasyonu tam olarak birkaç yıl önce İzmir’de düzenlenen bir konferansta anlamıştım. Eczacıbaşı Holding CEO’su Erdal Karamercan inovatif bir ürüne örnek olarak bir duşu göstermişti. Yeni geliştirilen duşlar soğuk ve sıcak su musluklarını açıp kapayarak ısıyı ayarlama yerine bu işi otomatik olarak kendileri yapıyordu. Böylece hem soğukla sıcağı birbirine karıştırıp uygun dereceyi bulmaya çalışırken suyun boşu boşuna akması önleniyor hem de enerjiden tasarruf ediliyordu. İşte yeni nesil bu duşlar inovatif bir üründü.
Geçen hafta İstanbul’da düzenlenen inovasyon toplantısı çok önemliydi. Günümüz dünyasında inovasyonun ülkelerin kalkınmasının itici gücü olduğunu vurgulayan konuşmacılar, “Eski köye yeni adet getiren gençlere, girişimcilere ihtiyacımız var” diyordu. Zengin, gelişmiş bir ülke olmanın yolu teknolojide öncülüğü ele almış olmaktan geçer. Yapılan bir hesaba göre bir sanayi yatırımı 1’e 10 kazandırırken, biomedikal alanında ilk kez yapılan bir görüntüleme cihazının getirisi 1’e 100 oluyor.
Tekrar İzmir’e dönelim... 2010’da ESBAŞ’da Türk Amerikan Bilim İnsanları ve Akademisyenleri Derneği eski Başkanı Banu Onaral’ın organizasyonuyla çok önemli bir toplantı düzenlenmişti. Tersine beyin göçünü hedeflediklerini söyleyen Drexel Üniversitesi Optik Beyin Görüntüleme Başkanı Prof. Onaral, “Amerika’da yaşayan bilim adamı, doktor, mühendis gibi büyük başarılara imza atmış Türkler arasında yapılan bir ankette, geri dönüşte yaşamak ve çalışmak istenen kentlerin başında İzmir ve Ege Bölgesi geliyor. Benim bulunduğum laboratuvarda çalışan gençlerin yüzde 40’ı İzmir’i istiyor. Aileleri için uygun bir ortamın bulunduğunu, İzmir’in Avrupa’nın başka kentlerinden daha iyi şartlara sahip olduğunu biliyorlar...” demişti.
İzmir’i tıbbi cihazların geliştirildiği biomedikal alanında kümelenme merkezi yapmayı hedefleyen ve Türkiye’ye teknolojik anlamda sınıf atlatmayı amaçlayan bu proje üzerine Prof. Onaral’la yaptığımız sohbette, “Amerika’da 250 bin bilim adamı, doktor, mühendis gibi entelektüel düzeyi yüksek Türk var. Bunların arasında benim gibi belirli bir yaşa gelip ABD’de çok şey öğrenmiş ve artık Türkiye’ye bir şeyler vermesi gerektiğine inanan çok sayıda insan var. Beyin güçleriyle ABD’yi kalkındıran bu Türkler şimdi Türkiye’yi kalkındırmaya hazır, yeter ki doğru bir organizasyon yapılsın” demişti. Aradan iki yıldan fazla süre geçti. Bu proje şu anda ne durumda bilemiyorum. Ama ses seda çıkmadığına göre pek yeni gelişmeler olmasa gerek.
İstanbul’daki inovasyon toplantısıyla ilgili haberleri izlerken aklıma yine birkaç yıl önce İzmir için çok büyük bir heyecan yaratan Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün Urla’daki kampus alanına kurulması düşünülen tekno kent geldi. Yaklaşık 25 bin kişinin çalışacağı, dünyanın en büyük şirketlerinin yeni buluşları için çalışmalarını yaptıracağı müthiş bir projeydi. İzmir’i San Fransisco’dan sonra dünyanın en büyük bilişim vadilerinden biri yapacak bu projenin de ne olduğunu bilemiyoruz.
İzmir üç-beş yıl sonra yollarıyla, gökdelenleriyle daha farklı bir kent görünümüne bürünecek. Ama unutmayalım, gerçek gelişme teknolojiye, inovasyona yatırım yaparak oluyor. Bu alandaki yatırımların ışık hızıyla arttığı bir dünyada galiba İzmir ayağına gelen fırsatları kaçırıyor.
Hayali bile güzel
Geçtiğimiz günlerde Mithatpaşa Caddesi’ndeki trafik kaosu üzerine bir yazım vardı. İzmir’de yaşam kalitesinin artmasıyla ilgili konuları yakından takip eden Hürriyet İdare Müdürü Murat Gökerti’den Mithatpaşa Caddesi için çılgın bir proje önerisi geldi. “İstanbul’a ikinci boğaz yapılır da Mithatpaşa Caddesi’nde ulaşım Hollanda’da olduğu gibi kanaldan yapılmaz mı” diyen Gökerti, bunun için görsel bir taslak bile hazırlamış. Maliyeti ve olabilirliğini bilemem ama proje bakınca insan, “Hayali bile güzel” demekten kendini alamıyor. Zaten bir kentte farklılık yaratan hayali bile zor projeleri gerçekleştirmiş olması değil midir? Hayallerini geniş tutan kentleri Barcelona gibi kentlerin bugün geldikleri noktaları hep birlikte görüyoruz.
Paylaş