Bilgisayarları her gün işimiz bitince kapatmalıyız
Yanlış. Bilgisayarınızı her gün kapatmayın. Doğru bilinen yanlışlardan biridir. Olumsuz yanı sürekli açık kalan bir bilgisayar fazla enerji tüketmesini yanı sıra daha fazla ısınır.
Megapiksel değeri yüksek olan telefon daha kaliteli fotoğraf çeker
Yanlış. 8MP'lik bir kamera ile 12 MP'lik bir kamera arasında çok az bir fark bulunmaktadır. Telefonun kamerasını kalitesini MegaPiksel'i değil kullandığı lens başta olmak üzere diğer etkenler belirlemektedir.
Chrome'da gizli pencere açınca kimse hangi sitelere girdiğinizi göremez
Yanlış. Bu da ciddi bir yanılgı. Tarayıcınızın gizli modunda internet sitelerinde gezdiğinizde yalnızca sizin arama geçmişiniz ve çerez bilgileriniz aktif olarak kayıt edilmez.
iPad şarj adaptörü ile iPhone'ları şarj etmek zararlıdır
Yanlış. İşin aslında her iki cihazda aynı sarj kablosunu kullanır. Buna Android cihazların benzer sarj kablosu kullanmasını örnek gösterebiliriz.
Kripto paralara yatırım yapmayı düşünüyor; ancak bu konuda kendinizden emin değilseniz, bu kavramı biraz daha araştırmanız gerekiyor. Bitcoin milyonerlerini şu sıra sıkça duyar olduk; zamanında çok düşük fiyatlardayken bitcoin alan ve bunu satmayanların bugün zengin olması şaşılacak bir şey değil elbette. Sadece geçen sene başında bitcoin'in 1000 dolar seviyelerinde olduğunu, ve yine aynı yıl içinde bir bitcoin'in değerinin 20 bin dolara kadar tırmandığını hatırlamak gerekiyor. Ama aynı bitcoin 20 bin dolar seviyesinde fazla duramayarak birkaç hafta içinde de yarı yarıya değer yitirmişti. Yani bitcoin sürekli değerlenen ve mutlak kazanç getiren bir yatırım aracı değil; döviz ve borsayla da karıştırılmaması gerekiyor.
Kriptoloji tanımı
Kripto para birimlerinden söz ederken öncelikle “kripto/kriptoloji” nedir bunu açıklığa kavuşturmakta fayda var. Kriptoloji, bir şifreleme bilimidir. Verilerin (yazı, rakam veya herhangi bir mesaj) belirli bir sisteme göre şifrelenmesi, güvenli bir ortam aracılığıyla alıcıya gönderilmesi ve bu şifreleme sisteminin çözülmesi ile verilerin ortaya çıkması süreci olarak da açıklayabiliriz.
Kripto para nedir?
Samsung ve BTK'nin birlikte hazırladığı 'siber zorba olma' kampanyası oldukça önemli. Günümüzde hepimiz internetteyiz ve internet gerçekten de dibinin ne kadar derin olduğunu kestiremediğimiz büyüklükte bir okyanus gibi. Her türlü tehlikeye açık internetin çocuklarımız için ne denli büyük bir problem olduğunu sanırız söylemeye gerek yok. Siber zorbalık kavramının üzerinde durmak lazım; öncelikle bu kavramdan ne anlıyoruz?
Şöyle örnek verelim: Çocuklara internet, telefon üzerinden yapılan şantajlar, tehdit mesajları gibi aklınıza internet üzerinden gelebilecek her şey bu kavramın altında toplanıyor. Sıkça haberlerden takip ediyorsunuzdur; çocukların bu tip mesajlardan ne denli korktuğunu, yıllarca sustuğunu, tehditlere boyun eğdiğini ve hayatlarının karardığını görüyoruz.
BTK Başkanı Ömer Sayan'ın konuyla ilgili açıklamasındaki çarpıcı rakamlara da değinmeden geçmeyelim: Ne diyor Sayan: "Dünyada ve ülkemizde özellikle 2010 ve sonrası siber zorbalıkla ilgili yapılan çalışmalara göre, internet kullanıcılarının Kanada'da yüzde 21'i siber zorbalığa maruz kalırken, yüzde 69'u siber zorbalığa tanıklık etmiş. İngiltere'de bu rakam yüzde 20 ve üzeri olarak kayıtlara geçerken, ülkemizde ise siber zorbalığa maruz kalanların oranı yüzde 20. Amerika'da siber zorbalıkla mücadele etmek zorunda kalanların yüzde 20'si intiharı düşünmüş."
Yıllardır teknoloji yazıyorum, yakından takip etmeye de çalışıyorum. Ancak bugünkü yazımın konusu yeni bir teknoloji değil; aksine teknolojinin biraz uzağında, ruhumuza daha yakın bir noktaya değineceğim. TEGV'i daha önce duymuştum; faal olarak çalışan arkadaşlarım da oldu. Ancak özellikle orada çalışayım, gönüllü olayım diye hiç ama hiç düşünmedim. Açıkçası gerek görmedim; ama TEGV'de gönüllü olan gençleri görünce onların bu işten ne kadar keyif aldığını kısmen anlayabiliyordum. Hele çocuklar... Onların keyfine zaten diyecek yok!
Günün birinde Renkli Kalemler projesi için kapım çalındı; gazeteci olarak çocuklara internet gazeteciliğine dair bir şeyler anlatacaktım. Benden istenen buydu. Anadolu Hisarı'nda bulunan İpek Kıraç birimine gitmem gerekiyordu. Ancak şartları uyduramadım; dolayısıyla çocuklarla buluşamadım. Ama içimde yer etti bu durum; belki de bu bir fırsattı; çocuklara faydalı olabileceğim büyük bir fırsat hem de!
Aslında Twitter'da onaylanmış hesap sahibi olmak tam olarak sizin elinizde olan bir şey değil. Eğer kriterleri karşılıyor ve de Twitter'ın onayından geçerseniz mavi tiki hesabınızın hemen yanı başında görebiliyorsunuz.
Peki Twitter'da onaylı hesap sahibi olmak için ne yapmak gerekiyor?
Sektörden arkadaşım Özgür Çetin'in kaleme aldığı yazıya göz atalım:
Öncelikle onaylı hesap olmanız için belli bir konuda düzenli içerik paylaşıyor olmanız gerekiyor. Yani ayda yılda bir Twitter kullanıyorsanız pek şansınız yok. Düzenli ve nitelikli içerikler paylaşıyor olmanız birinci şart. Ayrıca spesifik bir konuda paylaşım yapıyor olmanız şansınızı artıracak bir diğer önemli faktör. Twitter hangi hesapların onaylanabileceği ile ilgili şu bilgiyi veriyor: Genel olarak bu hesaplar müzik, oyunculuk, moda, hükümet, politika, din, gazetecilik, medya, spor, iş dünyası ve diğer temel ilgi alanlarına mensup kullanıcılar tarafından kullanılır.
Diyelim ki yukarıdaki şartları taşıdığınıza inanıyorsunuz. Şimdi ikinci adıma geçebilirsiniz. Bunun için hesabınızın aşağıdaki özellikleri taşıyor olması gerekiyor: Onaylanmış bir telefon numarası, Onaylanmış bir e-posta adresi, Kişisel bilgiler, bir profil fotoğrafı, bir başlık fotoğrafı, bir doğum günü, bir web sitesi ve Tweet gizlilik ayarlarında Tweetlerin herkese açık olarak ayarlanmış olması.
Bu arada sadece bireysel değil kurumsal hesaplar da onaylı olabiliyor. Onlar için de bu tarz başvuruda bulunabiliyorsunuz.
Gerçi 3G'ye o günler gerçekten de ihtiyacımız var mıydı, pek sanmıyorum; zira o günler ne yüklü dosyaları indirme durumumuz vardı; ne çeşit çeşit binlerce uygulama. İlk iPhone'da App Store dahi yoktu! Apple'ın halihazırda kullanıcılara sunduğu belli başlı uygulamaları kullanmak zorundayd
İşte ilk iPhone'un ekran görüntüsü... Ön yüzde kamera yok; selfie de neymiş! Uygulamalar böyleydi; App Store'un eksikliği dikkatinizden kaçmamıştır. SMS, takvim, e-mail, kamera, fotoğraflar, hesap makinesi, hava durumu, notlar, saat ve ayarlar bugün de kullandığımız uygulamalar; ancak artık uygulama çeşitliliği o kadar arttı ki örneğin bir Whatsapp'sız Facebook'suz Twitter'sız akıllı telefonu düşünebilmek epey güç.
İlk iPhone tasarım olarak da oldukça beğenilmişti; dokunmatik ekrana pek alışkın olmadığımızdan epey farklı geldi bize. iPhone'ların Türkiye'ye gelmesi aslında 2008-2009 yıllarına tekabül ediyor; benim kullandığım ilk iPhone, iPhone 4'tü. iPhone 2G zaten Türkiye'de pek varlık gösterememişti; iPhone 3G ile akım başlamıştı. iPhone 4 ise Apple'ın özellikle Türkiye pazarında yayılmaya başlamasını sağlayan telefon modeli olmuştu.
Jobs'un "devrimci cep telefonu ve mükemmel bir internet iletişim cihazı" olarak tanımladığı iPhone kısa bir sürede dünyada büyük yankı uyandırdı ve ilgi gördü. Piyasaya ilk çıkışında 3,5 inç büyüklüğünde, 320x480 piksel çözünürlüğünde, 128 megabayt RAM'e ve 2 megapiksel kameraya sahip iPhone, IOS 1.0 sürümünü kullandı. Her yıl yeni bir modeli kullanıcılara sunan şirket, geçen yıl eylül ayında iPhone 7 ve 7 Plus akıllı telefonlarını satışa çıkardı. 10 yıllık süreçte teknolojisinde büyük ilerleme kaydeden iPhone, 5,5 inç büyüklüğüne, 1920x1080 piksel çözünürlüğüne, IOS 10 sürümüne, 3 gigabayt RAM'e ve 12 megapiksel kameraya ulaştı.
Apple bugüne kadar 15 farklı iPhone modelini duyurdu;
Dünyanın gözü bu hafta Shenzhen'de gerçekleştirilen Huawei Global Analyst Summit 2017'deydi. Hürriyet olarak biz de Shenzhen'de Huawei yöneticilerinin konuşmalarını yakından dinledim; mühendislerin çalışmalarını yakından inceleme şansı yakaladım.
Huawei Yetkili Direktörü ve Pazarlama Stratejileri Yöneticisi Eric Xu, geleceğin akıllı dünyasına yolculuğun son sürat devam ettiğini, yıllar boyu devam eden keşiflerin teknolojinin gelişimine güç verdiğini söyledi. Xu, Huawei’nin odak noktasının ICT altyapısı, dijital dönüşüm ve akıllı cihazlar olacağını da açıkladı.
Huawei Rotating CEO Eric Xu
Huawei'nin Bulut servislerine ağırlık vereceğini belirten Xu, bu alanda ciddi yatırımlar yaptıklarını, yapmaya devam edeceklerini söyledi ve Huawei Cloud Family yani Huawei Bulut Ailesi'ni oluşturacak herkese açık (Public Cloud) ve güvenli Bulut platformuna odaklandıklarını belirtti. Bu ürün ailesinde Huawei’nin kendi işlettiği herkese açık bulut servislerinin yanı sıra operatörlerle birlikte, onların özel ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş bulut servisleri de yer alacak.
Huawei Strateji Pazarlama Sorumlusu William Xu, endüstrilerin hızla dijitalleştiğini, bu durumun ise yepyeni fırsat kapıları yarattığını söyleyerek konuşmasına başladı. Değişmeyen tek şeyin 'değişim' sözcüğü olduğunun altını çizen Xu, HAS 2017'nin başlangıçta sayıca 50'den az davetliyle gerçekleştirildiğini, bugün 500'ün üzerine çıktığını kaydetti.
Ama bazı şeyleri inatla teknolojiyi bulaştırmamaya kararlıyım. Evet bunu söyleyen bir teknoloji editörü; yanlış duymadınız! Kitap okumak... Ne güzeldir, boş vakit yaratıp sakin kafayla sayfalar arasında sörf etmek, hayal dünyasına dalmak. Ama o da ne? E-kitaplar epey yaygınlaşmaya başladı şu sıra; ancak ben nedense başından beri hiç meraklısı olmadım; heves etmedim.
Evet, haberleri dijitalden okumak büyük kolaylık ve keyif belki; ama kitap okumak söz konusu olunca orada bir durmak lazım. En azından kendi adıma bu böyle. Kitabı alır almaz yaptığım ilk şey o kitabın kokusunu içime çekmek. Yıllardır da yaparım bunu; büyük keyif verir bana. Sonra da fırsat buldukça ardı ardına çeviririm yaprakları.
Kitabı taşımanın zahmeti var elbet; bir e-book taşımak gibi asla değil; pratik hiç değil. Ama yanıma minik bir çanta alıp kitabı da beraber taşımak daha makul geliyor bana; çünkü dijital ekrandan kitap okumak nedense o keyfi bana hiç vermiyor. Bir de bu kitapları sesli dinleyenler var; onu hiç anlamıyorum mesela. Mesela klasiklerden Suç ve Ceza'nın internete yüklenmiş sesli halini düşünün. Biri okuyor, seslendiriyor, siz okumadan dinliyor ve kitabı okumuş değil dinlemiş oluyorsunuz!
Evet belki bu da bir yöntem ama ona da kitap okumak denmiyor herhalde. Kitap okuyanlar hayal güçlerini de sonuna kadar kullanır; karakterleri kendi aklından tasvir eder, sürprizli olur, heyecanlı olur. Kitap dinlemek ise bu keyiften epey uzak bir eylem bana kalırsa.
Elbette herkesin kendince bir çözümü var; ama ben yine de bildiğimi okuyacağım, eski usül okumaya devam!