Doom 3: VR Edition gelecek hafta PlayStation VR için çıkarak, şu ana kadar dünya çapında 500’den fazla başarılı oyunun ve deneyimin yer aldığı PS VR içerikleri arasına katılacak. Bu içerikler arasında sinema uyarlaması Vader Immortal: A Star Wars VR Series’den, Paper Beast gibi kuralları bozan bağımsız oyunlara kadar geniş bir seçki yer alıyor.
Gerilim dolu korku oyunlarından, düşünmenizi sağlayacak bulmacalara ve hatta zihninizi boşaltmanıza imkan tanıyan rahatlatıcı oyunlara kadar farklı kategorilerden birçok oyun söz konusu.
Özellikle korku oyunları söz konusu olduğunda VR'ın etkisini hissetmemek mümkün değil. Peki hangi PlayStation VR için hangi oyunlara öncelik vermeli ve deneyimlemelisiniz? İşte Sony'nin oyun önerileri:
Gerilim / Korku oyunları
Resident Evil 7: Biohazard (Capcom)
Until Dawn: Rush of Blood (SIE)
Bugünün dünyasının en önemli konu başlıklarından biri hiç şüphesiz hacker'lara karşı verilerimizi korumak. Pek çok dünya devi diyebileceğimiz şirketler bile güvenlikte yetersiz kalırken, son kullanıcının da tehlikelerin farkında olup kendi önlemlerini hızlıca alması gerekiyor. Elbette trendi takip etmek de önemli. Çünkü az önce söylediğimiz gibi hacker'lar her geçen gün yeni bir siber saldırı yöntemi keşfediyor ve buna karşı hazırlıksız olanlar gafil avlanıyor.
Bu konuda önemli açıklamalarda bulunan siber güvenlik uzmanı Denis Parinov'a göre Günümüzde web tehditlerinin çoğu tarayıcıda kalıyor. Verdikleri hasar içerik değiştirme, tarayıcı kilitleme veya tıklama korsanlığı, çevrimiçi gezinme, çerez doldurma gibi konularla sınırlı.
"Artık kullanıcının kötü amaçlı bir dosyayı doğrudan indirdiği durumları çok sık görmüyoruz." diyen Parinov'a göre günümüzde bir kötü amaçlı yazılımın, güvenlik çözümlerinden farklı bir şeymiş gibi gizlenmesi ve kullanıcılar açısından görünmeyen bir tehdit olarak kalması daha yaygın bir davranış.
Diğer bir deyişle zararlı yazılımlar artık çok daha başarılı bir şekilde gizleniyor ve bu şekilde hedeflerini vuruyor. Peki biz kullanıcılar olarak neler yapmalıyız?
- E-postalardan, anlık mesajlaşma programlarından ve SMS'lerden gelen şüpheli bağlantılara tıklamayın.
- İşletim sisteminizi ve uygulamalarınızı düzenli olarak güncelleyin.
- Uygulamaları yalnızca resmi mağazalardan yükleyin.
- Hesaplarınız için karmaşık ve farklı parolalar kullanın.
Öncelikle uzun yıllardır World of Warcraft'ın sıkı bir takipçisi olarak Shadowlands'e çıkacak güncelleme için bekleyişteydim ve bu etkinlikte paylaşılan video, Shadowlands'te sıkıntıların artacağını gösteriyor.
Chains of Domination güncellemesi
Sire Denathrius yenilse de Maw'ın gücü artmaya devam ediyor. World of Warcraft: Shadowlands'in bir sonraki büyük içerik güncellemesi Chains of Domination ile oyuncular Jailer'ın ümitsiz diyarının yeni derinliklerine dalarak onun kötü emellerinin gerçek yüzünü anlamaya çalışacak. Dört ahdin yenilenmiş gücünü arkalarına alan Horde ve Alliance kahramanları, Shadowlands'deki savaşı Jailer'ın karargâhına taşıyacak. Ancak Sürgün'ün (Banished One) hizmetkârlarının arasına yeni ve dehşet verici biri katılıyor. Sylvanas Windrunner tarafından ele geçirilen bu korkunç kişi, Azeroth'un kahramanlarının yüreklerine Shadowlands'in başka hiçbir yaratığının salamayacağı bir korkuyu salıyor. Evet bu kişi Anduin'den başkası değil maalesef. Zaten ara videolarla ufak ufak bu aşamaya gelmek için hazırlanmıştık.
Jailer, emellerini gerçekleştirecek bir anahtarın peşinde ve sırf onu bulabilmek için Maw'ın yitip gitmiş bir bölgesinden bir parçayı kendine çekiyor. Yeni güncelleme ile birlikte Kadim Sırlar Şehri Korthia'da cevaplar ararken yeni görevler ve açık dünya aktivitelerine katılacağız.
Güçlerini yeniden toplayan Kyrian, Night Fae, Necrolords ve Venthyr'lerle birlikte dört ahdi bir araya getirecek bir göreve çıkarken birlikte Jailer'ın bölgesine saldıracağız.
Sanctum of Domination'da Torghast'ın keşfedilmemiş köşeleriyle yüzleşeceğiz. Gerçek Eye of the Jailer'la karşılaşırken Tarragrue'yu alt ederek Banshee Queen'in karşısına çıkacapız.
World of Warcraft Burning Crusade Classic için geri sayım
Satın aldığınız telefonların Android ya da iPhone olması, cihazın ikinci eldeki değerini de fazlasıyla değiştiriyor. Yapılan bir araştırma, iPhone'ların değerini Android cihazlara göre daha uzun süre koruyabildiğini ortaya koydu.
BankMyCel tarafından yapılan araştırma, bilinen bir gerçeği tekrar hatırlattı. Android telefon modellerinin iPhone'lara kıyasla daha hızlı bir şekilde değerini yitirdiği ifade edilen raporda; 48 ay sonra iPhone tarafında yüzde 66, Android cihazlarda ise yüzde 81’e kadar değer kaybı yaşanabiliyor.
Peki her iki işletim sistemi arasında neden bu denli büyük bir fark var? Elbette iPhone'ların uzun yıllar değerini korumasında Apple'ın pazarlama stratejileri önemli bir role sahip. Diğer yandan Apple tek başına iPhone'larla pazarda bir seçenek olabilirken, Android cihazlarını üreten pek çok teknoloji devi var.
Apple'ın eski iPhone modellerine olan desteğini yıllarca sürdürmesi de iPhone'ların değerini koruyan bir durum. Örneğin iOS 14 güncellemesinin iPhone 6S ve iPhone 6S Plus'lara bile yüklenebildiğini belirtelim. Bu cihazlar 2015 yılında satışa sunulmuştu ve 6. yılına giren bu telefonlara destek sürüyor.
Bir diğer etken de Android cihazların çok sık yenilenmesi. Öyle ki Apple her yıl iPhone serisini bir kez güncellerken, Android cihazların yeni modelleri sık aralıklarla karşımıza geliyor. Bu da mevcut telefonların değerinin daha hızlı kaybedilmesine yol açıyor.
Bu durum, ikinci el telefon fiyatlarında da kullanıcıların karşısına çıkıyor. iPhone'ların ikinci elde dahi (5 yıllık modeller de dahil) yüksek fiyata alıcısına ulaştığı dikkat çekiyor.
Ekranı katlanabilen telefonlar aslında yeni bir kavram değil; yıllar öncesinde bu tür cihazların pek çok prototipi üretilmiş olsa da, son kullanıcıya ulaşması mümkün olmadı. Bunda elbette bu tip telefonların yüksek maliyetle üretilmesi ve son kullanıcıya çok pahalıya patlaması en önemli etkendi.
Daha doğrusu ekranı katlanabilen telefonlar için o günler gerçekten de oldukça erkendi. Hala da erken. Bugün Huawei'den Samsung'a TCL'den Xiaomi'ye pek pek çok telefon üreticisi, ekranı bükülen ve katlanan telefon geliştirmiş durumda. Peki pratikte bu telefonların diğer standart telefonlardan en büyük farkı ne?
Öncelikle bu tip telefonlar hem bir telefon hem de tablet. Ekranı kapalı haldeyken telefondan farksız olan ürün, ekranı açıldığında tabletten farkı kalmıyor. Özellikle de film izlerken ya da oyun oynarken müthiş bir deneyim sunuyor.
Ancak hepsi bu. Yani tamamen deneyim telefonu durumunda olan bu cihazlar, aslında pratikte kullanıcıya şu aşamada çok da bir şey sunmuyor. Öncelikle ekran büyük olduğu için çok ama çok ağırlar. Telefon gibi kullanıp telefonu kulağımıza getirip bir süre konuştuğumuzda bileğimizin ağrımaya başlaması kaçınılmaz.
Ayrıca da çok büyük. Yani cebe girdiğinde denge problemi yaşayabilirsiniz. Elbette bu son cümlede biraz 'abarttık', ancak ekranı katlanabilen telefonların çok da hafif olmadığı bir gerçek.
Kamera tarafında veya işlemci tarafında iddialı bir yanları yok; batarya ömrü konusunda da mucize yaratmıyorlar. Ancak standart telefonlardan katbekat pahalılar.
Uzun yıllardır iPhone serilerini takip ediyorum. iPhone 3GS kullandığım ilk iPhone modeli ve o günden bu yana teknoloji sektörünün de hızlıca gelişmesiyle birlikte telefonlar evrim geçirdi. iPhone'lar da öyle. Özellikle iPhone X ile birlikte ekranın tamamen dokunmatik olması ve Home tuşunun kalkması yeni bir başlangıç oldu.
Şimdi ise iPhone 12 serisi geldi. 4 yeni iPhone modeliyle karşı karşıyayız: iPhone 12, iPhone 12 mini, iPhone 12 Pro ve iPhone 12 Pro Max. Her model, kendi kitlesine hitap ediyor. Örneğin özellikle fotoğraf ve kamera konusunda daha profesyonel bir telefon arıyorsanız seçiminiz iPhone 12 Pro veya iPhone 12 Pro Max olmalı. Her iki telefon arasında bile kamera tarafında farklılık var.
iPhone 12 mini: Dünyanın en küçük 5G'li telefonu
5G; bu yıl çok konuşuldu, gelecek yıl daha da çok konuşulacak. iPhone 12 mini, Apple'ın yeni iPhone modelleri içinde en küçük olanı. En önemli özelliklerinden biri ise 5G desteğine sahip piyasadaki en küçük telefon olması. A14 Bionic işlemciden gücünü alan ve 4 Gbps'ye kadar hız vadeden 5G modülüyle gelen iPhone 12 mini, 5,4 inç büyüklüğünde bir çentikli ekrana sahip.
Eğer standart telefonların aksine daha küçük ekranlı bir telefon tercih ediyorsanız iPhone 12 mini'yi düşünebilirsiniz. Minik olması onu güçsüz yapmıyor ve abileri gibi A14 Bionic işlemci kullanıyor.
Sonra da Diablo 3 geldi ve eklentisiyle birlikte her sınıftan karakter geliştirmeye özen gösterdim. Grafikler daha iyi, müzikler de Diablo 2 kadar olmasa da idare ederdi. Şimdi ise Diablo 4'ü bekliyoruz ve oyunun geliştirme notlarına baktığımızda gerçekten de önemli bir yapım geliyor gibi görünüyor.
Ancak bugünkü yazımda değinmek istediğim nokta bu seriye eklenecek sürpriz bir oyun olan Diablo Immortal. Bu oyun, sadece mobil cihazlara gelmesi nedeniyle özel bir duruma sahip. Açık konuşmak gerekirse Diablo'nun telefonlara geleceğini ilk duyduğumda 'Yok artık, bence hiç gerek yok, seriyi bozmayın, bilgisayardan devam edin' diye düşünmüştüm.
Yeteri kadar mobil oyun varken Diablo'yu da mobil dünyada görmek istememiştim. Ancak Diablo Immortal'ın kapalı alfa testinde ben de bulunuyorum ve oyunu ilk deneyimleyenlerden biri olmak gerçekten de önemli. Oyunla geçirdiğim 6 saatin ardından şunu net bir şekilde söyleyebilirim: Haksızlık etmişim!
Oyunu telefonda da deneyimledim, tablette de. Diablo Immortal'ın alfa sürümünü iPhone 12 Pro Max ve yeni nesil iPad modellerinden iPad Pro'da denedim. Her iki cihazda da oyun sorunsuz çalıştı.
Sony'nin oyun konsollarının pek çok modelini kullandım. Son olarak PS4 Pro ile devam ediyor ve The Last of Us Part 2 ile son oyunumu da oynamıştım. Şimdi ise sıra PS5'e geldi. İzlenimlere geçmeden önce yeni konsolla ilgili son bilgileri sizlerle paylaşayım:
PS5, 8299 TL tavsiye edilen satış fiyatıyla vitrinlerdeki yerini aldı. Ancak pandeminin de etkisiyle kısa sürede tükenen PS5'lerin karaborsaya düşmesi çok zaman almadı ve 15 bin TL gibi 'uçuk' denebilecek fiyatları görmeye başladık. Bu fiyatları sadece ikinci el ilanlarının bulunduğu web sitelerinde değil, büyük e-ticaret sitelerinde bile gözlemledik.
Sony'den gelen açıklamalara bakıldığında ise stok sorununun sürdüğü, ancak yıl sonuna yeni ürünlerin stoklara geleceği bilgisi verildi.
Ülkemizde satışta olan PS5, tek model ile geliyor. Disk sürücülü modeli satın alabiliyorsunuz. Ancak PS5'in bir de disk sürücüsünün olmadığı bir sürümü var. Daha uygun bir fiyatla satılan bu model henüz Türkiye'ye gelmedi ve gelecek yıla kaldı.
Şimdi gelelim izlenimlerime... Konsolun yatay değil de dikey tasarımda gelmesi beni biraz zorladı. Evde konsolu yatay konumlandırmam için uygun bir ortamım varken, PS5 için biraz değişiklik yapmam gerekti. PS4 serisine göre çok daha büyük ve ağır bir konsoldan söz ediyoruz. Ağırlığı 4.5 kilo. Eğer konsolu yatay konumlandıracaksanız kutudan çıkan standı kullanmanız gerekiyor. Aksi halde uygun bir şekilde pozisyonlandıramıyorsunuz.