Paylaş
Sadece araştırmadı, aynı zamanda uyguladı
Çiğdem Kağıtçıbaşı onlarca bilimsel kitabı, yüzlerce bilimsel makalesiyle dünya literatüründe bir dev; ama onu eşsiz kılan bu çapta bir bilimsel çabayı hayata geçirdiği toplumsal projelerle taçlandırmış olmasıdır. 1970’lerde başlattığı ana-çocuk odaklı eğitim projeleri bugün AÇEV çatısı altında devam ediyor. Binlerce çocuk bu proje sayesinde hayata daha iyi bir noktadan başladı. Kuramsal temeliyle de çok özgün olan bu proje başta UNICEF ve Dünya Bankası olmak üzere pek çok uluslararası kuruluş tarafından bugün dünyanın farklı ülkelerinde örnek bir model olarak kabul edliliyor. O nedenle bugün Hocanın adı sadece Anadolu’da, İstanbul’un kenar mahallerinde değil, Mısır’dan Bangladeş’e dünyanın dört bir yanında yaşıyor...
Şahane bir rehberi kaybettim...
Ben Çiğdem Hoca’nın öğrencisi olmadım hiç ama onun hikayesini ilk 1990’larda bizim alanın temel dergisinde aldığı ödül dolayısıyla okumuştum. Dünyanın en büyük psikologlar derneği APA Hoca’ya uluslararası çapta alana en büyük katkı ödülünü vermişti. O nedenle ilk doktora dersimde hocanın geliştirdiği kuramsal modeli tahtada görünce hiç şaşırmamıştım. Dersine girme fırsatım olmamıştı ama insan gelişiminin toplumsal bağlamdan ayrı düşünemeyeceği gerçeğini kendisinden öğreniyordum işte...
Bursa’da geçen çocukluk...
Hocayla ilk defa bir uluslararası toplantıda yaptığım sunuda tanışmıştım. Salonda onu görünce heyecanlanmış, sorduğu soruya elimden geldiğince yanıt vermiştim. Genç bir akademisyen için daha büyük bir mutluluk olabilir mi? Hiç bitmeyen dostluğum o gün başlamıştı. Son 15 yıldır neredeyse her yıl Hoca ile bir konferansta buluşur olduk. Her konferansta bir yolunu bulup programı asar, uzun yürüyüşlere çıkardık. Hoca Bursa’da geçen çocukluğunu, ailesinin kurduğu okulu, ODTÜ ve Boğaziçi yıllarını anlatırdı. Marbach’ta birkaç gün ıssız bir gölün etrafında ortak bir çalıştaya katılmıştık bir yaz. Etraftaki köylere yürüyüşe çıktığımızda ona köyde geçen çocukluğumu anlatmıştım. Merakla dinlemiş, pastoral hayatın insan gelişimine etkisi üzerine ne kadar az araştırma yapıldığını söylemişti.
Türkiye’ye hoca sayesinde dönmüştüm
Çiğdem Hoca iyi bir araştırmacı ama çok daha iyi bir mentördü. Her görüşmemde beni Türkiye’ye davet ederdi. Nitekim 2007 senesinde bir yıllığına Türkiye’de araştırma yapmaya karar verdiğimde ilk ona yazmıştım. Çiğdem Hoca eşinin geçirdiği rahatsızlığa rağmen benim Türkiye’ye gelme işimi ciddiye almış, pek çok yere e-mailler atmıştı. Nitekim Çiğdem Hoca’nın referansıyla 2008’de sabatikal senemi Bahçeşehir Üniversitesi’nde geçirdim. İstanbul’da yaşadığımız dönemde Hoca bizi evine davet ettiğinde anlamıştım bilimsel çabanın her daim estetik bir boyutu olduğunu. Büyük bir resim tutkunuydu Hoca...
Çiğdem Hoca’yı en son Nisan ayında İstanbul’da yaptığımız Suriyeli çocuklar panelinde ağırlamıştım. Davet ettiğimde telefonda sağlık sorunları yaşadığını söylemiş ama yine de beni kırmamıştı. Amerikan Bilimler Akademisi heyetiyle geldiğimiz toplantının ana konuşmacısı Çiğdem Hocamdı. Toplantıda şahane bir konuşma yapmış, toplantı sonunda beraber NTV’ye söyleşi vermiştik. Terör ve çocuklara etkisi üzerine o her zamanki sistematik yaklaşımıyla ders gibi mesajlar vermişti. Hoca’yı bir daha görmek nasip olmayacakmış meğer...
Çiğdem Hoca’nın ardından...
Akademiye ve akademisyenlere verilen değerin giderek azaldığı şu günlerde Çiğdem Kağıtçıbaşı gibi dünya çapında bir değeri kaybetmenin derin hüznü var üstümde. Bu çınarların yerini kim alacak? Yerini alacakların önünü keserek bu boşluğu nasıl dolduracağız? Hoca giderken bile soru sordurmaya, bizi düşünmeye itiyor... Ruhun şad olsun Hocam..
Paylaş