Selahattin Duman

Deliye kelam! Nafile kelam!

10 Aralık 2015
BİR delimiz vardı, iki oldu.

Birincisi Rusya Liberal Demokrat Parti’nin Başkanı Vladimir Jirinovski idi. Amerika’nın gülü Donald Trump geldi, yanında saf tuttu.İki gündür hem normal medya hem de sosyal medya Donald Trump’ın “Müslümanları Amerika’ya almayalım” lafıyla yatıp kalkıyor.Bu gafın “kelamiyat Richter’ine” göre ağırlığı, Evren Paşa’nın ünlü “Asmayalım da besleyelim mi?” lafının bir “tık” aşağısı.

 

* * *

 

Donald Trump Amerikan demokrasisinin iki temel direğinden biri olan Cumhuriyetçi Parti’nin başkanlıktaki aday adayı. Anketlere göre almış başını gidiyor. En yakın rakibine yüzde yirmi fark atmış durumda. Amerikan ahalisi “Destekliyoruz” deyip Donald Trump ile kafa mı buluyor, yoksa cidden dediğine inanıyor mu orasını bilmem. Ancak yarın adına seçim denilen er meydanına çıkıldığında en az elli milyon kişinin peşine takılacağı kesin. (Cumhuriyetçiler son seçimde 61 milyon oy almıştı.)

 

O DA PİŞMAN AMA

 

Yazının Devamını Oku

Hoca patlatan orta hakemler!

7 Aralık 2015
Hakemler size her hafta kendilerini konuşturmak için yığınla malzeme verir.

Bir konuşmazsınız, iki konuşmazsınız, sonunda patlarsınız. İlker Meral bu hafta Rize’nin Hikmet Hocası’nı patlatmayı denedi ama başaramadı. Kısmet başka hocayaymış.


Maç yöneten hakem olarak “hata yapmayı” her ne kadar insani bir sonuç olarak görsem de öyle şeylere tanık oluyoruz ki akla ziyan. O zaman da insanın bildiği ne kadar şey varsa hepsini gözden geçiresi geliyor.
Ligimizin tecrübeli hakemlerinden İlker Meral ve yardımcıları Cemal Bingül ile Ahmet Ayaz beni bu hafta sonu bitirdiler.
Bir Mersin İdman Yurdu – Rizespor maçı yönettiler ki bu kadar olur. Al o maçın görüntülerini, nerede hakem eğitimi yapılıyorsa “ders notu” olarak seyrettir.

 

* * *


Yazının Devamını Oku

Enver Paşa’yı okuma zamanı

7 Aralık 2015
ŞU sıralarda elimde Murat Bardakçı’nın Enver’i var.

Kuşekâğıda basılmış, 784 sayfalık bir kitap. İçinde Enver’in karakalem desen ve portre çalışmaları da var. Çoğunu ilk kez gördüm. Eli resim sanatına bayağı yatkınmış.Akademisyenlerin tüyleri “Bardakçı” dendiğinde diken diken olur, bunu biliyorum ama elimdeki kitaba verilen emeği de biliyorum.Birkaç tarih fakültesinin akademisyen kadrosunun tamamının “mesai saatlerine” sığan emeğini (!) topla. Ellerinden doğrusuyla yanlışıyla böyle bir “Enver çalışması” çıkmaz. O yüzden “Eline sağlık Murat kardeşim” diye başlayayım lafıma.

 

* * *

 

Enver’in adı bir yerde geçtiğinde yanına Talat ve Cemal paşaların isimleri de eklenir. Çoğu yerde İttihat ve Terakki Fırkası’nın (Partisi’nin) üçlüsü diye anılırlar ama kulak asmayın.Enver gücü kazandıkça kendini bunlardan ayırmış, tek adamlığını sevene sevmeyene zorla kabul ettirmiştir. Talat Paşa tüm oportünistliği ile Enver’in yanında dururken “Bana sormadan şuradan şuraya gitmez” adamı oynamıştır.Cemal de Suriye’de Enver’den uzak durup, Enver’i taklit etmiştir.

 

VATAN KURTARICISI TEK ADAM

 

Yazının Devamını Oku

Böyle düşersem bana da vurun!

6 Aralık 2015
YILLAR öncesiydi. Gazetecilikteki acemi sayılacak zamanlardı.

Günaydın’da çalışırken patron Haldun Simavi on beş günlük yokluktan sonra Londra’dan geldi. Yazıişleri masasının başına oturdu.

Önünde de on beş günlük gazete.
Tek tek birinci sayfalara bakıyor. Haberlere, özellikle de manşetlere not veriyor. “Bu iyi, bu olmamış.”
İyilerden çoğu benim yaptığım haberler, zevkten dört köşeyim.


* * *


Yazının Devamını Oku

Tezek çoktur, kalorisi yoktur

3 Aralık 2015
ERZURUMLU vatandaş, Rusya ile aramızda çıkan ve bir türlü zapt olmayan krize kafasına göre bir nokta koydu:

“Gazı keserlerse kessinler, biz de tezek yakarık!”Bakalım hükümet adamları bu ilham verici fikre sahip çıkıp “He kurban yakarık!” mı diyecek. Yoksa ellerini yukarıya açıp “Al Allah’ım kulunu, sen zapt eyle delini” diye duaya mı duracak?Tezek önerisi ciddiye alınmayan Erzurumlu için sorun yok. “Yakmazsan yakma, sen donarsın men değil” deyip İstanbullu gelini uyaran dadaş gibi işin içinden çıkar.

* * *

İstanbul’un güzel kızlarından biri Erzurum’a gelin gelmiş. Ortama alıştıktan sonra misafirlik için dışarıya çıkacağı tutmuş. Süslenip püslenmiş. Boynunda tilki kürkü olan şık mantosunu giyip çıkmış.Çarşının bir yerinde peşine bir delikanlı takılmış ve “Abla boynunda gulik var” diye seslenmiş. Gulik dediği tilki. İstanbullu gelin aldırmayınca “Boynunda gulik var” uyarısını tekrarlamış.Laf atıldığını sanıp sinirlenen gelin, oğlanı “Çek git başımdan, yoksa seni polise veririm” diye terslemiş. Oğlan da tehdidi omuz silkerek karşılamış:“Eyi eyi. Boynunu kırtarsa kırtsın (ısırsın). Mene ne?”


TEZEK NE OLA? 


İstanbul’un gelini ile Erzurum’un yiğidini kendi haline bırakıp tezek meselesine gelelim.Yeni kuşaklar Google’a koşturmadan tarifi biz verelim. Tezek, büyükbaş hayvanın dışkısından yapılan bir yerel yakıttır. Mübarek sığır hacetini görür, malını doğaya bırakır.Köylü kızları onu toplar bir yerde biriktirir. Yazın sıcağında o dışkıyı saman kırtıkları ile karıştırıp, kare şeklinde tablet haline getirirler. Yan yana dizip güneşte kurumaya bırakırlar.Kuruduktan sonra bir yerde depolanan ve adına tezek denen nesneyi ocakta, tandırda yakarlar. Hem ısınır hem de üzerinde yemeklerini pişirirler.Osmanlı’nın son demlerinde Van’daki okullar kışa girerken yakıtsız kalmış. Vali hazretleri İstanbul’daki “Maarif Nezareti Celilesine” resmi bir yazı göndererek “yakacak parası” istemiş. Yakacak olarak da bölgede kömür bulunmadığından “tezek alınacağı” bilgisini, gönderdiği resmi yazıya eklemiş. İstanbul’daki nezaret kalemi tezeği bilemediğinden cevabi bir yazı yazmış.“Tezek nedir, bölgedeki miktarı ne kadardır? Enerji kalorisi kaçtır?”

* * *

Yazının Devamını Oku

Duvar pasına yasak gelmeli!

1 Aralık 2015
Futbolumuzun daha seyredilir olması için adına “duvar pası” denen ve iki futbolcu arasında gerçekleştirilen işlemin acilen yasaklanması lazım.

Böylece futbol seyretmek için avuç dolusu para veren seyircinin ruh sağlığı korunmuş olur.


OLACAK iş değil ya diyelim oldu! Memleket büyükleri benim değerimi uzaktan gördü. “Futbolumuzu ancak bu yiğit kurtarır” fikrinden gidip memleket futbolunu bana emanet ettiler.


“Eti senin kemiği bizim, bildiğin gibi yap” dediler.
Alacağım ilk karar “Türkiye Ligleri” kapsamında oynanan futbol maçları içinde “duvar pası yapılmasını” yasaklamak olur.
Lig TV’ye verilen paraların “duvar pası eziyeti” olarak geri dönmesine izin vermem, yasaklarım gider.

 

Yazının Devamını Oku

Delikli taş yerde kalmaz

30 Kasım 2015
BU hafta sonu vizyona giren “Uzaklarda Arama” filminin gişesi, anladığım kadarı ile pek bereketli olmamış.

Suç, siyaseten “yüksek tansiyonlu” bir haftanın gişeleri vurmasında değil galiba.

Magazin dünyasının tecrübeli yazar ve muhabirlerine göre “Uzaklarda Arama” filmini görmeye gidenler, salonlardan ağızlarını burunlarını oynatarak çıkmışlar ki bunun mealini bilen bilir.


* * *


“Uzaklarda Arama” bir Türkân Şoray filmi, ondan da öte bir Yağmur Ünal sunumu. Film beğenilir veya beğenilmez. Gişesi başarılı olur veya olmaz. Canları sağ olsun, bu kez olmazsa bir sonraki filmde olur. İyi kötü, sinemacı milletine biraz yakın duran biri olarak o filmlerin ne emeklerle yapıldığını bilenlerdenim. O yüzden de elime bir “karalama fırçası alıp” hoyratça sallamam.
Ama bu filmde kalbimi kıran bir şey oldu. Bir vefasızlık alameti, bir özensizliğe tanık oldum ki görmezden gelemiyorum.

 

Yazının Devamını Oku

Ağır silahımız tarla domatesi

29 Kasım 2015
GÜNDEM hem yüklü hem de karmakarışık.

Bir Rus uçağını düşürmüşüz. Hem kendimizin hem NATO’nun başına iş açmışız. İşin içinden nasıl çıkacağımızı bilemiyoruz. 

Hükümet adamlarının ağzından çıkan birbirini tutmuyor. “Rus uçağı olduğunu bilsek başka türlü olurdu” diyen de “Bugün o ihlal tekrarlansa yine vururuz” diyen de aynı ağız.
“Kriz” bahane oldu da Rusya’da iki yüz bin yurttaşımızın yaşadığını öğrendik. Hepsi gergin, hepsi endişe içinde bekliyor. Rusların elinde “petrol, doğalgaz, milyonlarca turist, ortak yatırımlar” gibi ekonomik silahlar var.
Bizim elimizde de “domates” var.


* * *


Yazının Devamını Oku