Soğan bir var, bir yok!

Türkiye ne yazık ki tarım ürünlerinde hâlâ yeterli derecede planlı üretim yapmıyor, yapamıyor. Kısa süre önce yine bir soğan krizi ile karşı karşıya kaldık.

Haberin Devamı

Soğan fiyatları 20 TL’ye yükselince gündem oldu. Peki ama neden? Türkiye topraklarıyla soğan, patates gibi ürünleri üretmek için adeta bir cennet. Kendi kendimize yetebildiğimiz ürünler sıralansa ilk sırayı alacak ürünler bunlar. Buna rağmen her 2-3 yılda bir tırmanan soğan ya da patates fiyatları ile karşı karşıya kalıyoruz. Fiyatlardaki bu artışın en temel sebebi plansız üretim. Türkiye’de çoğu üründe olduğu gibi ne yazık ki çiftçilerimiz geçen yıl hangi ürün para kazandırdıysa adeta ona hücum ediyor. Zarar edilen ya da az gelir sağlanan ürünlerden ise elini ayağını çekiyor. Geçen yıl para eden ürünlerin bu yıl üretimi bollaşınca ne yazık ki az para kazanıyor. Geçen yıl az kazanılan ürenlerin üretim miktarı gerileyince de bu kez o ürünleri kim ektiyse o para kazanıyor. Tam bir kısırdöngü. Soğana dönersek... Yayınladığım tablodan da anlaşılacağı üzerine Türkiye’de yılda yaklaşık ortalama 2 milyon ton civarında soğan üretiliyor. Bazı yıllarda üretim 1 milyon 800 bin tona kadar gerilemiş bazı yıllarda ise 2 milyon 200 bin civarına çıkmış. En son 2021 yılında ise üretim 2.5 milyon ton ile adeta tavana vurmuş. 2021 yılında üretimin artması nedeniyle birçok çiftçi soğan üretiminden zarar etti. Bu 2022 yılı üretim rakamlarını olumsuz etkiledi ve arzda yaşana sıkıntı nedeniyle soğan fiyatları yine arttı. Özetlemem gerekirse yılda yaklaşık 200 bin ton soğan üretimini kontrol etmeyi başaramadığımız için 2 milyon tonun altına inen her yıl soğan fiyatları aşırı artıyor aksi durumda ise düşüyor. Soğan fiyatlarının dengede tutulması için tek çare ise ihracat potansiyelini de hesaba katıp daha planlı üretim yapmak.

Haberin Devamı

Soğan bir var, bir yok

 

TÜKETİM NASIL OLUYOR DA YERİNDE SAYIYOR

TARIM Bakanlığı geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak 2022 yılı kuru soğan üretiminin 2 milyon 350 bin ton olarak gerçekleştiğini belirtti. Son 10 yıllık ortalamalara göre, yılda 2 milyon 100 bin ton kuru soğan üretildiğinin belirtildiği açıklamada 2022 yılı kuru soğan üretiminin 2 milyon 350 bin ton olarak gerçekleştiği aktarıldı.

Haberin Devamı

Açıklamada, “TÜİK’ten alınan verilere göre “2021/2022 pazarlama yılında yurtiçi kullanım miktarı 2 milyon 87 bin ton ve yeterlilik oranımız yüzde 114.7’dir. Bu veriler dikkate alındığında ihtiyacımızı karşılayacak düzeyde kuru soğan üretiminin gerçekleştirildiği görülmektedir. Sahip olduğumuz arazi varlığı ile farklı coğrafi bölgelerimizde değişen iklim özellikleri, ülkemizin bir bölgesinde ekim yapılırken bir başka bölgemizde hasat yapmaya imkân vermektedir. Böylece halkımızın gıda ihtiyacı kesintisiz bir şekilde karşılanmaktadır” denildi.

Son 10 yıllık ortalamalarda soğan tüketiminin nasıl oluyor da 2 milyon 100 bin ile yerinde saydığını anlamak güç.

Haberin Devamı

TÜİK verilerinden derlediğim tablodan da anlaşılacağı üzere son 22 yılda soğan ürettiğimiz alan 100 bin hektardan yaklaşık 70 bin hektara inmiş. Üretim ortalama 2 milyon ton civarında yerinde saymış. Bunu verimlilik artışıyla açıklayabiliriz. Ama nüfusumuz 64 milyondan 84 milyona çıkmışken soğan tüketimimiz nasıl oluyor da yerinde sayıyor anlamak güç. Üstelik ülkemize gelen turist ve mülteci sayısı bu kadar çok artmışken... Enteresan...

 

ET FİYATLARINI DÜŞÜRMENİN YOLU SÜTE TEŞVİKTEN GEÇİYOR

HAYIR yanlış okumadınız. Et fiyatlarını düşürmek istiyorsak, üstelik bunu yaparken üreticinin de zarar etmemesini sağlayacaksak tek çaremiz sütü teşvik etmek. Konuyu 2017 yılında da bu sütunlardan gündeme getirmiş, “Ucuz etin yolu danadan değil anadan geçer” başlığıyla bir yazı kaleme almıştım. Hatırlatmamda fayda var. Süt üretimini artıracağız, fiyat düşmesin diye destek vereceğiz ki dişi hayvan sayımız artsın. Dişi hayvan sayımız artsın ki, bunlardan üreyecek erkek hayvanlar besiye yönelsin. Ucuz et için öncelikle besiye alınacak erkek hayvan sayısının artırılması şart. Çünkü pahalı etin zinciri daha bu pazarlarda başlıyor. Besici ucuz dana bulamadığı için daha başlangıçta işe aşırı bir maliyetle başlıyor. Artan yem, veteriner vs masraflar da cabası. Pahalıya büyüyen bir büyükbaş hayvanın kesime gittikten sonra ucuzlamasını nasıl beklediğimizi anlamak mümkün değil. İthal et ya da kesilecek hayvan getirmek ise mevcut üreticiye yapılacak en büyük kötülük. Üreticiyi üretemez hale getirirsek eti nasıl ucuzlatabiliriz ki... Özetle, seçimlerden galip çıkacak hükümet, ette kalıcı dengeli fiyat oluşmasını istiyorsa, sütü teşvik etsin yeter. Zaman kazanmak için ithalat şartsa da lütfen devlet kendi eliyle gerçek besiciye ucuz dana imkânı sağlasın. Üretim daha ucuz bir maliyetle gerçekleşsin ki üretim artsın, et fiyatı düşsün...

Haberin Devamı

Soğan bir var, bir yok

 

BAYRAM GELİYOR, CEVİZE DİKKAT

BAYRAM tatlılarının olmazsa olmazlarındandır ceviz. Son günlerde marketler de cevizi ön plana çıkarmaya başladı. Tam da bu dönemde birkaç hatırlatma yapmamın yararlı olduğunu düşündüm. İşte ceviz notlarım:

- Türkiye ceviz üretiminin ancak 3’te birini karşılayabilir. 3’te ikisini ithal ediyor.

- Ceviz ithalat ettiğimiz ülkelerde ABD yüzde 34 ile başı çekiyor. Yani yediğimiz her 3 ithal cevizden biri muhtemelen Kaliforniya’dan. Kalanı ise Şili, Çin, Özbekistan veya Ukrayna’dan. 

- İthal edilen cevizler okyanus aşırı gemilerle veya trenle binlerce km taşınıyor. Bu nedenle lezzet ve kalite kaybına uğruyor.

- İthal cevizin ulaşımda geçen süreye dayanması için kimyasal işlemlere tutulma ihtimali yüksek.

Haberin Devamı

- Yerli cevizimizin lezzet, tazelik ve sağlık açısından ithal cevize göre üstünlüğü çok.

- Bu nedenle marketlerde gördüğünüz cevizlerin etiketlerine dikkat edin. Yan yana cevizlerden ucuz olanlar muhtemeldir ki ithaldir. Pahalı olanlarsa yerli. Ne aldığımızı bilmemizde fayda var.

 

Yazarın Tüm Yazıları