İhracattaki kur yarasına teşvik ilaç olur mu?

Türkiye Mart 2025’te 23.4 milyar dolarla tarihin en yüksek ikinci mart ayı ihracat rakamını açıkladı.

Haberin Devamı

Genel rakamlar itibarıyla bakıldığında ihracatımızda çok büyük bir sorun gözükmüyor. 2025 yılı için 390 milyar dolarlık mal ve hizmet ihracatı hedefimiz var. Eğer ülkeler liginde daha üst sıralara çıkmak istiyorsak sonraki yıllar için tempomuzu daha da artırmak zorundayız. Çünkü ihracatın azalması ya da yerinde sayması gibi bir lüksümüz yok. Aylık rakamlar iyi durumda olmasına rağmen hangi ihracatçı ile konuşsak yurtdışında rekabet etmekte çok zorlandığını söylüyor. En çok yakınılan konu ise döviz kurları. Maliyet ve enflasyondaki artışa rağmen döviz kurlarının yeterince artmadığını söyleyen ihracatçılar yurtdışında rakiplerinin fiyatlarıyla rekabet edemediklerini söylüyorlar.

YENİ İHRACATÇILARIN SAYISINDA DÜŞÜŞ

Geçtiğimiz günlerde Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Gültepe “2022-2025 aralığında asgari ücretteki minimum artış yüzde 467, enflasyondaki artış yüzde 265 civarında. Buna karşı kur artışı sınırlı kaldı. Böyle bir korelasyon bugüne kadar yaşamadık. Girdi maliyetlerindeki yüksek artışla diğer parametrelerin beraber gitmemesi özellikle rekabetçilik konusunda her sektörde benzer. Faiz, enflasyon ve kur denkleminin birbirine paralel gitmesi noktasındaki çalışmaların hızlanarak, sanayiciliği ön planda tutacak politikaların ortaya konması lazım” diye konuştu.

Haberin Devamı

TİM bir süredir aylık bazda ilk kez ihracat yapan firma sayısını açıklıyor.  Buna göre, ocakta 1090, şubatta 1046, martta ise 1141 firma ilk kez ihracat yaptı. Gültepe bu rakamların son yıllarda görülen en düşük rakamlar olduğunu da vurguluyor. Buna rağmen ilk çeyrekte ilk kez ihracatçı olan 3 bin 275 firmanın toplam katkısı ise 380 milyon dolara ulaşmış. Özetle, yeni ihracatçı sayısı ne kadar yüksekse toplam ihracatımıza katkı da o derecede fazla oluyor. Acaba yeni ihracatçı sayısının azalmasındaki etken de mevcut ihracatçıların yakındığı ‘maliyet-kur’ ikileminden mi kaynaklanıyor?

YENİ STRATEJİLER ŞART

Bugün bu konuyu gündeme getirmemin en büyük nedeni ABD’nin açıkladığı yeni gümrük tarifeleri sonrasında dünya ticaretinde kartların yeniden karıldığı bir dönemden geçtiğimizi hatırlatmak. Eğer bu dönemi avantaja çevirmek istiyorsak ihracattaki sıkıntıları aşmak için yeni stratejiler geliştirmek zorundayız.

Haberin Devamı

Şunu kabul edelim: Ekonomideki tabloyu iyileştirmek için ‘enflasyonu düşürmek’ öncelikli hedef olarak belirlendi. Böyle bir dönemde ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası kurların enflasyonu zıplatacak boyutta artmasına engel oluyor. Kolay kolay bu politikadan vazgeçmeye niyet de yok. Bu noktada son dönemde Merkez Bankası rezervlerinden yapılan dolar satışlarını da hatırlamamda fayda var. Kurlar olağanüstü bir durum gelişmedikçe ihracatçının beklentisi kadar yükselmeyeceğine göre ne yapılabilir? İçeride enflasyon, asgari ücret vs gibi nedenlerle maliyeti sürekli artan ihracatçı zarar etmemek için yurtdışı satış fiyatını dolar bazında sürekli artırmak zorunda kalıyor. Bu nedenle rakip ülkelerle yarışta her geçen gün geriye düşüyor.

Haberin Devamı

O zaman soruyu yeniden soralım: Kurlar artmadan maliyetleri düşürmek için neler yapılabilir? Hatırlarsanız, pandemi gibi dönemlerde sanayicinin, ihracatçının zarar görmemesi için enerjide, asgari ücret başta olmak üzere vergilerde birçok teşvik devreye sokulmuştu. Belki de bu dönemde sıkı bir çalışma ve belirlenecek gerçekçi kriterlerle ihracatçıya bazı teşvikler verilebilir. Performans, başarı baz alınarak kademelerle belirlenecek teşvikler ihracatçıya hem maliyet düşürmede katkı sağlar hem de moral verir. Ne dersiniz?

KİRACI SAYISI SÜREKLİ ARTARSA KİRALAR DA ARTAR

RAKAMLAR inanılmaz. KONUTDER’e göre, Türkiye’de her yıl 700 bin konuta ihtiyaç var. Üretim ise 500 binlerde kalıyor. Üretilenin büyük kısmı da erişilebilir fiyatlı olmadığı için ev sahipliği oranı düşüyor, kiracı sayısı artıyor. Kiracı sayısı artınca da kira fiyatları yükseliyor, bu da enflasyonu körüklüyor. Of ki of... Çok iç karartıcı bir istatistik ama gelin birlikte analiz edelim.

Haberin Devamı

İlk soru: Üretilen ev azsa kiracılar nasıl ev buluyor?

Cevap: Stokta hâlâ geçmişte yatırım için alınan konutlar var ve bunlar kiraya veriliyor. Bunlar da tükenirse sıkıntı olacak, kiralar daha da artacak. Yatırımcı olmasa kiralık ev bulunamayacak. Bu önemli. Kredi muslukları tekrar açıldığında bu yönde sürekli sağlanacak pozitif ayrımcılık günü değil geleceği de kurtaracak.

Ayrıca oturmak için ev alacak kesime de ayrı bir parantez açmak gerek. Mevcut sistemde orta gelirliye uygun ev üretilemiyorsa artık yeni modelleri denemenin vakti geldi demek. Dünyada barınma sorununun nasıl aşıldığı incelenip, bize en uygun yöntemler bir an önce devreye alınmalı. Kamu-özel sektör işbirliği ile üretim ve sosyal kiralık konut bu alanda öne çıkan fikirler...

Yazarın Tüm Yazıları