Paylaş
Önce SAS ve SAT komandoları ortaya çıkıyor. Güncel bir tema. Tespit edilen bir mayın, helikopterle suya bırakılan SAS komandoları tarafından patlayıcı yerleştirilerek uzaktan patlatılmak suretiyle imha ediliyor. Daha sonraki bir senaryoda SAT komandolarının kullandığı, Deniz Kuvvetleri’ne yeni katılan bir sistem olan sualtı intikal cihazı da görev alıyor.
Tatbikatın ilginç bir yönü şu: Senaryolar sancak gemisinin görüş alanı içinde, ancak uzak bir mesafede icra ediliyor. Gelgelelim hadiseyi yukarıda 4.5-5 kilometre kadar yükseklikten izleyen bir Bayraktar İHA’sı aracılığıyla görüntü, anlık olarak “köprüüstü” bölümünde oturan konukların önüne yerleştirilmiş büyük ekranlara yansıtılıyor.
Örneğin, SAT komandolarının uzakta nokta olarak göründüğü mayın imha operasyonunu, bu ekranlarda kuşbakışı daha yakından izleyebiliyorsunuz. “Uzaktan Görüntü Terminali” diye adlandırılan bu sistemle Deniz Kuvvetleri’nde 2018’den bu yana tatbikatlarda İHA’lardan görüntü aktarımı sağlanıyor.
İHA VE SİHA’LAR BU KEZ EGE’DEKİ ASKERİ DENKLEMDE
Tatbikatın en heyecan verici anlarından biri, uzakta duran hedef geminin bir SİHA tarafından imha edildiği sırada yaşanıyor. Burada hedef, kamu şirketi TAİ’nin yaptığı ve geçen yıl Deniz Kuvvetleri’ne teslim ettiği “AKSUNGUR” adlı silahlı insansız hava aracının ateşlediği lazer güdümlü akıllı mühimmat (MAM-L) ile vuruluyor. Roketsan’ın ürettiği akıllı mühimmat 15 kilometre kadar bir menzile sahip. Bu çerçevede tatbikatın görüntülerinde milli silah-mühimmat vurgusu çok kuvvetliydi.
Tatbikatın izlediğimiz bazı bölümlerinde insansız hava araçlarının silahlı ve silahsız olarak kullanımı, Deniz Kuvvetleri’ndeki işlevlerinin giderek artmakta olduğunu gösteriyor. Bu sistemlerin muharip yeteneklerinin yanı sıra, sahadaki görüntüyü okuyabilmek anlamında, Türkiye’ye Ege’nin bütününü batıya doğru derinlemesine izleyebilmek gibi bir imkân da sağladığını söyleyebiliriz.
Her halükârda Ege’deki askeri denklemde yeni bir faktör insansız hava araçları.
RESMİ GEÇİT TÖRENİ DENİZDE NASIL OLUR?
En renkli bölüm tatbikat senaryolarının icrasının bitmesiyle birlikte öğleden sonra başlıyor. Tam on gündür Akdeniz, Ege ve Karadeniz’de icra edilen tatbikatın son gününde bu bölgede bulunan deniz ve hava unsurlarının katıldığı bir selamlama töreni yapılıyor gelenek olduğu üzere.
Sekiz fırkateyn, üç korvet, 16 hücumbot, üç denizaltı, üç deniz karakol uçağı, altı helikopter ve üç F-16 uçağı yer alıyor bu törende. Katılanlar, üç ayrı denizde yapılan tatbikatın bütününe katılan toplam 122 gemi ve 41 hava aracının sadece bir bölümü.
Törene katılan bütün unsurlar, yaklaşık yirmi kilometreye uzanan düz bir hatta sırayla dizilerek, ardından hareketlenip sancak gemisinin önünden geçiş yapıyorlar.
En ilginç kısmı, komutanların bulunduğu sancak gemisinin yanından geçilirken her gemideki subay ve askerlerin siyah denizci üniformalarıyla “çimariva” diye adlandırılan bir düzenle selam vermeleri. Geminin sancak (sağ) tarafında tek sıra halinde yanyana dizilen askerler, beyaz şapkalarını sol koltuk altına yerleştiriyorlar. Düdüğün çalmasıyla hepsi “Sağ ol” diyerek aynı anda şapkalarını sağa doğru çaprazdan yukarı doğru kaldırıp karşı gemideki komuta heyetini selamlıyor.
Bu hareket tam üç kez tekrarlanıyor. İşin püf noktası, komutanların olduğu ve hareket etmeyen sancak gemisine yaklaşıldığı sırada birinci selamlamanın tam vaktinde yapılıp özellikle ikinci ve üçüncü selamlamanın tam bordolama yapıldığı, yani iki geminin yana yana baktıkları bir zamanlamaya isabet ettirilmesi. Sancak gemisinin iskele (sol) tarafında duran komuta heyeti de selam vererek “çimariva” düzenindeki denizcilere karşılık veriyor.
Selamlama menziline giren her geminin komutanının adı ve rütbesi sancak gemisinden anons ediliyor. Bu şekilde bütün gemilerin, denizaltıların 45 dakika bir zamana yayılan geçişleri oldukça etkileyici bir atmosfer yaratıyor. Her seferinde düdüğün çalışı, ardından yükselen toplu “Sağ ol”, gemilerin gürültüsü, dalgaların sesi, anonslar, geriden yaklaşan diğer gemilerin görüntüsü derken ortalığa muazzam bir enerji yayılıyor.
Tabii en sonda üç F-16 savaş uçağı, sancak gemisinin hemen önünden alçaktan süratli bir geçişle “Biz de buradayız” mesajını kuvvetli bir şekilde hissettiriyor.
KARDAK’A ÇIKAN FETÖ MAĞDURU DA HEYETTE
Tatbikat sırasında “TCG Kemalreis”’in “köprüüstü” bölümündeki amiraller heyetinin bir mensubu bana hiç de yabancı gelmiyor: 1996 yılında Kardak’a çıkıp Türk bayrağını diken SAT timinde yer alan, ardından Fethullahçı kriminal örgütün kumpas davalarından biri olan Ergenekon çerçevesindeki Poyrazköy soruşturmasından hapse atılıp beş yıla yakın bir süre hapis yatan Tuğamiral Ercan Kireçtepe...
Atılan iftiralardan beraat ettikten sonra Deniz Kuvvetleri’ne dönüp 2018 yılında tuğamiralliğe terfi eden Kireçtepe, 2020 yılında da İstanbul Beykoz’daki Sualtı Taarruz (SAT) Komutanlığı görevine getirilmişti. Hayatının azımsanmayacak bir süresini FETÖ mağduru olarak hapiste geçiren bir asker, bugün tuğamiral üniformasıyla tatbikata katılıyor, gururla burada görev alan maiyetindeki SAS ve SAT komandolarını izliyor.
Kireçtepe bu konumda olan tek asker değildi “TCG Kemalreis”te önceki gün. O sırada Sancaktepe’deki heyette bulunan amiraller arasında Balyoz gibi kumpas davalarından hapse girmiş, mağdur edilmiş başka isimler de vardı. Bugün Deniz Kuvvetleri’nde bir dizi kritik mevkide “Mavi Vatan” için görev başındalar.
FETÖ’NÜN DENİZ KUVVETLERİ’Nİ HEDEF ALMASI
2010 yılının ikinci yarısında mesaimin kayda değer bir bölümünü Balyoz davasının iddianamesi ve buna ek delil dosyalarını incelemeye ayırmıştım. İncelerken bir şey dikkatimi çekmişti. Balyoz davası, görünüşte 2003 yılı mart ayında İstanbul’daki Birinci Ordu Komutanlığı’nda düzenlenen bir plan semineri ile ilgiliydi. Dolayısıyla, ilk bakışta ağırlıklı olarak Kara Kuvvetleri ile ilgili olması gerekiyordu. Ancak sanıkların dökümüne bakınca, önemli bir bölümünün Birinci Ordu ile hiç bir ilgisi bulunmayan Deniz Kuvvetleri mensupları olması garibime gitmişti.
O dönemde sahtelikleri basit mantıkla kolaylıkla fark edilebilecek olan bu belgeleri düzenleyen kişilerin Balyoz hamlesini yaparken Deniz Kuvvetleri ile özellikle bir meseleleri olduğunu görmemek mümkün değildi. Zaten Balyoz davasında Yargıtay’da onaylanan mahkûmiyetlerin yüzde 56’sı, denizcilerden oluşmuştur.
Kesinleşen 237 mahkûmiyetten 134’ü denizciydi. Bunlar arasında hepsi tasfiye edilen 25 muvazzaf amiral de vardı. Bu gruptaki Balyoz hükümlüleri arasında sonradan beraat eden subayların bir bölümü Deniz Kuvvetleri’ne dönmüş, bazıları sonradan amiral rütbesine terfi edebilmiştir.
SUBAY SALONUNDA PERSONEL LİSTELERİNDEKİ SİYAH KARARTI
Önceki gün “TCG Kemalreis”te beni düşündüren bir başka görüntü daha oldu. Bu da geminin “Subay Salonu”nda duvara asılı pirinç levhalardan personel isim listeleri üzerindeki siyah renkle kaplanmış bölümlerdi. Her yıl gemide görev yapan subayların isimleri bir levhaya yazılıp burada duvara asılıyor. 1999’da hizmete giren bu fırkateynde geride kalan 22 yıl içinde görev yapmış personelin isimlerinin yazı olduğu levhalar salonun duvarına sıralar halinde dizilmiş.
Bu listelerde sonradan FETÖ’cü çıkan ve Deniz Kuvvetleri’nden ihraç edilen subayların isimlerinin üstü siyah bir dokuyla kapatılmış. Bazı yıllarda bu siyah şeritler sarı renkteki pirinç levhaların azımsanmayacak bir bölümünü kaplıyor. Örneğin, 2014-2015 ve 2015-2016 dönemleri büyük ölçüde siyaha yakın. Ancak son dönemde siyah çizgiler azalıyor. Son iki yıl içinde hiç siyah yok.
Uzaktan bakıldığında, siyah renkle kapatılan bu bölümler Deniz Kuvvetleri’nin yakın geçmişte Fethullahçı kriminal örgütün ne kadar büyük bir saldırısına uğradığına işaret ediyor. Bu kara gölge, bir bakıma Deniz Kuvvetleri’nin, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin diğer kesimlerinin yakın tarihinin bir özeti gibi. Her bir taraftan Deniz Kuvvetleri’ne ve aynı zamanda bu geminin tarihine de sızmış.
Önceki gün izlediğimiz tatbikat görüntüleri ve finaldeki etkileyici selamlama töreni, atlatılan bütün badirelerden ve en son 15 Temmuz darbe girişimde yaşanan sert sarsıntının ardından Deniz Kuvvetleri’nin artık geleceğe tam bir özgüvenle baktığını anlatıyordu.
“TCG Kemalreis”ten işte bu izlenim ve duygularla ayrıldım önceki akşam.
Paylaş