Paylaş
Yeni yıl dolayısıyla bunu bir kez daha yaptığımda, geçen altı yıl içinde Türkiye’nin dış ilişkilerinde en istikrarlı seyreden alanın Rusya olduğuna sonucuna varıyorum.
Bu egzersizin Rusya başlığında en özet haliyle karşıma şöyle bir tablo çıktı:
2018 sonunda yaptığım değerlendirme, Rusya’dan Türkiye’ye Karadeniz üzerinden ikinci bir doğalgaz boru hattının devreye girmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkeden S-400 hava savunma sistemleri alma kararına dayanarak “Türkiye’nin yeni stratejik ortağı Rusya” başlığını taşımış.
Ertesi yıl S-400 bataryaları Türkiye’ye intikal ettikten sonra 2019 değerlendirmesi “Türk-Rus stratejik ortaklığı eşik atladı” başlığı altında yer almış.
2020 yılının değerlendirmesi “Rusya ile rekabet, çatışma ve işbirliği el ele yürüyor” başlığını taşıyor. İdlib’de 34 askerimizin 27 Şubat 2020 tarihinde Rus ve Suriye savaş uçaklarının ortak saldırısında şehit olması hadisesinin gölgesi düşmüştü 2020’de ilişkilere.
Buna rağmen yaşanan kriz İdlib’le ilgili yeni bir mutabakata varılmasıyla geride bırakılmış, iki ülke arasında işbirliği ile birçok bölgesel krizde rekabet ve çatışmanın bir arada gittiği kendine özgü bir ilişki modeli iyice yerleşmişti.
2021 yılı sonundaki analizimizde fotoğrafı “Rusya ile çatışarak işbirliği modeli ilerlemeye devam ediyor” başlığıyla çekmişiz.
Ve nihayet 2022 sonundaki tahlilimizde durumu “Ukrayna savaşı Türkiye ile Rusya’yı daha yaklaştırdı” başlığı ile özetliyoruz.
PUTİN’İN GÖZÜNDEN TÜRKİYE’YE BAKINCA
İlişkilerin geçen yılki akışının özellikle Ukrayna bağlamında kritik bir önem taşıdığını düşünüyorum. Şundan dolayı. Hatırlanacaktır, Rusya 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’yı işgale giriştiğinde, bu durumun işgale karşı çıkan Türkiye’nin Batı dünyası ile yeni bir başlangıç yapmasına vesile oluşturabileceği yolunda kuvvetli beklentiler ortaya atılmıştı.
Buna karşılık, Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırım rejiminin dışında kalan Türkiye’nin, Ukrayna ile Rusya karşısında izlediği denge politikasının sonuçları önemli bir sürpriz yaratmıştı. 2022 sonuna gelindiğinde, karşımızda beliren tablo savaşın aslında Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri daha da yakınlaştıran bir işlev gördüğüne işaret ediyordu.
Peki 2023 için ne diyebiliriz?
Aslında 2023 yılı geride kalırken 2022’ye ilişkin değerlendirmeyi tekrarlamakta hiçbir sakınca yoktur. Ukrayna savaşının Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerine getirdiği dinamikler aynen işlemeye devam etmiştir 2023’te.
Batı’nın yaptırımlarına maruz kalan Rusya, hava yoluyla dünya ile bağlantısını sürdürebilmesinde Türkiye’nin hava sahasını ve havalimanlarını dışarı açılabildiği en değerli pencere olarak kullanmaya devam etmektedir.
Benzer şekilde Batı’nın yaptırım rejiminin, Türkiye açısından Rusya cephesinde pek çok önemli ekonomik avantaja tahvil edildiğini söylemek mümkündür.
Putin’in gözünden bakıldığında, Türkiye, kendisini ambargoyla kuşatan Batı dünyası karşısında bu zor zamanlarında kuzey komşusundan işbirliğini esirgemeyen, üzerindeki baskıyı hafifleten bir ortak durumundadır.
TÜRKİYE’NİN RUSYA KARŞISINDA ELİ RAHATLADI
Genel hatlarıyla bakıldığında, 2023’ün önceki yıllara kıyasla Rusya ile ilişkilerde sorunların daha az hissedildiği bir yıl olduğunu belirtmek hata olmaz.
Bu noktada bir dizi faktör Türkiye’yi Rusya politikasında rahatlatmıştır. Batı’nın Ukrayna’ya desteğinde göreceli olarak bir gevşeme belirirken, diğer yandan Gazze’deki savaş Ukrayna dosyasının uluslararası politikada ikinci plana düşmesine neden olmuştur.
Batılı ülkelerin Ukrayna’nın işgalinde Rusya karşısındaki ilkeli tutumlarını İsrail’in Gazze’deki katliamları karşısında sergilemekten uzak durmalarının yarattığı çifte standart bu çerçevede özellikle vurgulanmalıdır.
Bu gelişmelerin hepsi bir bütün olarak Rusya ile ilişkilerini yürütmesinde Ukrayna krizi bağlamında Türkiye’nin hareket serbestsini genişletmiştir.
Ayrıca, Rusya’nın dikkatini Ukrayna’ya teksif etmesi, Suriye’yi geri plana düşürmüş, bu durum Türkiye’yi Suriye’de sahada belli ölçülerde rahatlatmıştır. 2023, Türkiye ile Rusya’nın Suriye’de pozisyonlarını korudukları bir yıl olarak geçmiştir.
Son bir nokta olarak, Türkiye’nin NATO ülkelerinin donanmalarının Karadeniz’e çıkışlarına izin vermeyen uygulaması da Kremlin’de memnuniyetle izlenen bir tutum olmalıdır.
NÜKLEER REAKTÖRDE BİR AŞAMA DAHA GERİDE KALDI
Rusya ile ilişkilerde 2023 yılının seyrine baktığımızda, en kayda değer gelişmelerden biri Mersin Akkuyu’da Rusya tarafından inşa edilen nükleer reaktörün nükleer yakıtının teslim edilmesiyle kritik bir aşamanın geride bırakılmasıdır. Geçen 27 Nisan’da düzenlenen törenle birlikte nükleer reaktörde test aşamasına geçilmiştir. Planlamaya göre 2024 yılı içinde santralin elektrik üretmeye başlaması bekleniyor.
Kuşkusuz Akkuyu projesi, mülkiyet yapısı dahil olmak üzere Rusya’ya sağlanan imtiyazlar, elektrik fiyatının yüksekliği gibi başlıklarda sürekli bir şekilde eleştiri konusu olmaya devam edecektir. Böyle olmakla birlikte, Akkuyu, iki ülke arasında işbirliği hacmindeki yoğunlaşmanın en göze çarpan sembollerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
RUSYA İTHAL ENERJİ KAYNAKLARINDA BAŞAT TEDARİKÇİ
Özelikle Ukrayna savaşıyla birlikte Almanya tecrübesinden yola çıkılarak, Türkiye’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi, Rusya’ya bağımlı hale gelmekten kaçınması yolunda dile getirilen beklentilere karşılık, bu ülke doğal gaz ve petrolde Türkiye’nin başat tedarikçisi olma vasfını 2023’te de korumuştur.
2022 yılının önemi Rusya’nın Türkiye’nin petrol ithalatında ilk kez Irak’ın üstüne çıkarak bir numaralı kaynak haline gelmesiydi. Türkiye, bu dönemde petrolünün yüzde 40.75’ini Rusya’dan ithal etmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) bu yılın ilk on ayına ilişkin rakamlarına baktığımızda, 2022’de başlayan bu yönelişin aynen devam ettiğini görüyoruz. Örneğin, geçen ekim ayında petrol ithalatının yüzde 49.93’ü Rusya’dan gelmiştir.
Irak’la olan bir hukuki anlaşmazlık nedeniyle Türkiye’nin bu ülkeden petrol ithalatını büyük ölçüde kesmiş olması burada kuşkusuz belirtilmesi gereken bir faktördür. Aynı zamanda, Batı ambargosu altında olan Rusya’nın indirimli tarifeden petrol satmakta oluşunu da bu noktada bir teşvik unsuru olarak görebiliriz.
Rusya, keza doğalgazda da yine Türkiye’nin bir numaralı tedarikçisi olmayı sürdürmektedir. Henüz 12 aylık toplam belli olmamakla birlikte, EPDK’nın açıklanmış aylık verilerine baktığımızda, sadece ekim ayında Rusya’nın doğalgaz ithalatındaki payının yüzde 59.14 oranında olması yeteri kadar fikir vericidir. Ayrıca, Rusya’nın 2023’te Türkiye’nin doğalgaz ödemelerinde yaptığı ertelemelerin de ekonomik sorunların yaşandığı bir dönemde Ankara’da rahatlatıcı bir etki yarattığı söylenebilir.
Rusya’nın petrolden doğalgaza ve nükleer enerjiye kadar yayılan kaynakların hepsinde Türkiye’nin bir numaralı enerji tedarikçisi haline geldiği olgusu, muhtemel sonuçlarıyla birlikte ilişkilerin denkleminde geleceğe dönük en önemli faktörlerden biri olarak vurgulanmalıdır.
DIŞ TİCARET AÇIĞI TURİST SAYISI VE MÜTEAHHİTLİK İHALELERİ...
Rusya ile ilişkilerde problemli bir alan, dış ticaret dengesinde Türkiye aleyhine olan büyük açıktır. İhracat artışı sınırlı kaldığından her yıl yükselen enerji ithalatı bu açığı patlatmaktadır. Geçen yıl Rusya ile ticaret açığı 50 milyar dolara yaklaşmıştı. Bu yılki rakamlar henüz kesinleşmediğinden açığın tam miktarı bilinmiyor. Ancak ilk 10 ayın verilerine bakıldığında, yine çok yüksek bir rakamın çıkması hiç şaşırtıcı olmayacaktır.
Buradaki dengesizliği kısmen telafi eden bir alan turizmdir. Turizm Bakanlığı’nın resmi verilerine göre, 2023’ün ilk 11 ayı içinde Rusya Türkiye’ye gönderdiği 6 milyon 883 bin 696 turistle (toplamın yüzde 13.03’ü) birinci gelmiştir. Bu kategoride genellikle birinci olan Rusya, savaşın etkisinin görüldüğü 2022’de az bir farkla Almanya’nın gerisine düşmüştü.
Keza müteahhitlik hizmetlerinde yeni projelerin alınmasında Rusya 2023’te birinci sırada yer almıştır. Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren’in verdiği bilgiye göre, 2023 yılında 4 milyar 613 milyon dolarlık yeni proje yüklenilmiştir Türk şirketleri tarafından Rusya’da. Bu durumda daha önce yüklenilenlerle birlikte sürmekte olan projelerin 20 milyar doları bulduğu anlaşılıyor.
BATI İLE SIKINTILARA KARŞILIK RUSYA İLE YAKINLAŞMA
Bütün bu verileri yan yana getirdiğimizde, Rusya ile ilişkilerde yoğunlaşmanın 2023’te her alanda sürdüğünü belirtmeliyiz. Her seferinde kaydettiğimiz üzere, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler başka cenahlardaki gelişmelerden fazla etkilenmeden kendi ivmesi içinde zemin kazanarak yoluna devam ediyor.
Burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya lideri Vladimir Putin arasındaki yakın diyaloğun da bu sürecin işleyişinde belirleyici bir rol oynadığı objektif bir tespittir.
Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinin gerek ABD gerek AB cephelerinde sıkıntılı bir şekilde yol aldığını dikkate aldığımızda, Rusya ile ilişkilerde süreklilik içinde istikrarlı bir çizgide devam etmekte olan bu yoğunlaşma, Türk dış politikasının son dönemde hesaba katılması gereken en önemli yönelişlerinden biridir.
Paylaş