Hoşgörü, barışın yeni adı olmalıdır

SÜMELA Manastırı’ndaki ayin, üç semavi dinin (Müslümanlık-Hıristiyanlık-Musevilik) günümüze kadar ulaşan önemli ziyaret merkezlerinin iyileştirilmesi ve tanıtımının yapılarak ziyaretçi sayısının artırılmasını hedefleyen, inanç turizmi tanımının yeni bir anlayışa ulaştığının önemli bir göstergesi.

Aynı zamanda şimdiye kadar ziyaretler bazında kullanılan büyük potansiyelin değerlendirilmesi açısından, bu yıl 19 Eylül’de Akdamar’da yapılacak ayinle tamamlanacak, çoğaltan etkili bir başlangıç.
Olayı insanlara, farklı kaynaklardan içilen suyun sağlıklarına yapacağı katkıyı anlatmak gibi değerlendiriyorum. Anadolu her üç semavi din için bu açıdan da sonsuz kaynaklara sahip. Bu bağlamda Kültür ve Turizm Bakanlığımızın destekleri ile başlatılan bu uygulamanın, otellere belli dönemlerde konaklamalar sağlamanın ötesinde olduğunu düşünerek daha çok önemsiyorum. Kalıcılığını sağlayacak akılcı tutum, değerlendirme ve davranışların Türkiye’ye çok daha fazla katkısı olacağını düşünüyorum.
Farklılık, Tanrı’nın büyüklük ve zenginliğini temsil eden bir faktör. Bunu bir uyum içersinde değerlendirebilen hoşgörünün, barışın yeni adı olmasının temeli 1991’de Türkiye’nin girişimleriyle atıldı; 1993 İstanbul Bildirgesi’nde ifadesini buldu. İstanbul Bildirgesi Yeni dayanışmalara, şimdiye kadar denenmemiş eylemlere ve kullanılmamış sözlere giden yollar açılmasını hedefliyor.

Dünya ayinler listesi

1995’in Hoşgörü Yılı olması BM tarafından kabul edildi. Aynı yıl UNESCO’nun kuruluş günü olan 16 Kasım’ı “Uluslararası Hoşgörü Günü, İstikrar, Tolerans Günü” ilan etmesi, birbirine bağlı ve bizi bugünlere taşıyan gelişmelerdir.
İnanç Turizmi alanında gelinen bu nokta, her türlü ikincil düşüncelerin dışında kalınarak, istikrarlı bir şekilde devam ettirilmesi ve diğer noktalarda da aynı şekilde değerlendirilmesi gereken bir aşamadır. Anadolu toprakları her ay bu tür kutlamaların yapılabileceği dünya ayinler takvimine girebilecek yerler, izler, yollar ve töreleri bünyesinde barındırıyor. Belki bu yıl, 16 Kasım Tolerans gününde, Türkiye’de bu tür ayinlerin yapılabileceği yerler, kalıcı olarak tespit edilip, dünya ayinler ve kutlamalar listesi yeniden belirlenebilir.

Yeni yorumla bakış

Birleşmiş Milletler tarafından yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde kültürlerin yakınlaşmasına ilişkin politikaların belirlenmesi ve yürütülmesinin teşvik edilmesi amacıyla, Uluslararası Kültürlerin Yakınlaşması Yılı ilan edilen 2010’nun temel amacına da uygun düşmektedir. Türkiye’nin aldığı kararın dünyada da dinler, inanç ve hoşgörü anlayışına yeni bir yorumla bakılmasının yolunu açacağına inanıyorum.
Bu arada yaklaşık iki yıl önce Turistin Not Defteri Köşesi’nde değindiğim “Ramazan’ın Türkiye ve yörelerin ekonomisine turizm ve diğer yönleri ile yapabileceği katkılar” gündeme gelmeye başladı. Bu gelişmeyi TÜROFED olarak sadece Karadeniz bölgemizde değil Bursa, Konya, Gaziantep, Şanlıurfa, Van ve İstanbul gibi yörelerimizde, işletmelerimizin verimliliğini de etkileyecek bir imkân olarak destekliyoruz.
Sümela ve 19 Eylül’deki Akdamar ayinlerinin ardından inanç turizminin ramazanla sınırlı olmayan boyutlara ulaşacağını ve tüm dünyada karşılıklı yeni bir etkileşim yaratacağını düşünüyorum. Bu nedenle de tanıtımının da tüm ülkeyi kapsayacak şekilde, uzun erimli ve dünya ülkelerine yönelik olarak yapılması gereken; maddi ve manevi yönleri ile gelecek yıllara katkısı olabilecek şekilde planlanması gereken bir faaliyet olarak değerlendiriyorum.
Yazarın Tüm Yazıları