Seçim Aydın

Ne düşünürseniz o gerçekleşir

18 Aralık 2010
ESKİDEN yıl değişimleri yaklaştığında yeni yıl sendromu denilen bir ruh hali yaşanırdı. Eski yılla hesaplaşma, yeni yılda yapılacakları düşünme anlamındaki bu durum düşüncelerin onlarca yıl öteyi planlayabildiği günümüzde yerini yeni yıl mutluluğuna bıraktı. Turizmin özellikle ruhsal anlamda da bir dinlenme fırsatı olduğunun anlaşılması ve bizi esen kılan etkinliklerle (batı dillerindeki ifadesiyle wellness, spa gibi) zenginleşmesinin bu anlam değişikliğinde önemli bir katkısı olduğuna inanıyorum.
Her ne kadar yılbaşı kartları yazmaya ve telefonla aramaya eskisi kadar önem vermesek de yıl değişimleri ve bayram günleri yine hatırlanmalara neden oluyor. Bir yaşam ifadesi olan mektuplar ve yeni yıl kartlarının tekrar eski tahtlarına oturmasını bekliyoruz. Turizmciler olarak hem tanıtma ve hem de sosyal içerikli böyle bir projede Bakanlığımız ve PTT Genel Müdürlüğü beraber olmaya hazırız.

Geleceğin gezi yazarları

Gelecek yılların ajandaları şimdiden satışa sunuldu. Tatil için ayrılmış günleri şimdiden işaretleyip bir turizm takvimi oluşturabilirsiniz. Gençlerimiz anılarını fotoğraflarla zenginleştirip birbirleri ile paylaşabilir; bunu bir keyifli uğraş (hobby) haline getirebilirler. Geleceğin gezi yazarları, Evliya Çelebileri, aramızda kendilerine imkan tanınmasını bekliyor olabilir. Not Defterimiz de sizlerle paylaşılmayı bekliyor.
Hafta sonlarıyla ve yıllık izinlerle beraber gezmek yanında büyüklerimize ve zevk aldığımız konulara ayırabileceğimiz yeterli zamana sahip olacağımız görünüyor. Bu zamanı iyi doldurmanın yolu, yörelerimizin hazırlayacağı paketlerden geçiyor. Bizlere ne kadar hazır ve uygulanabilir öneriler sunulursa gittiğimiz yörede o kadar çok kalır; o kadar çok katkıda bulunuruz.Ulaşımın hızlanması ile yollarda geçen süreler azaldı bu kazancı gideceğimiz yöredeki kalış süresine eklememiz gerekir. Bu nedenle tanıtım açısından, turizm arz imkanlarının envanteri açısından başarılı çalışmalar yapan yörelerimizin fuarlara somut önerilerle gelmesini bekliyoruz.
Her yöremizde yöreye özgü seçenekleri olan seyahat acentesi bulunması düşüncemizi yinelemek ve kentlerimizde bilgi alınabilecek ve gezi imkanları sunulan birer turizm merkezi oluşturulmasını önermek istiyorum.

Kendinizin konuğu olun

Kalkınma Ajansı’nın hafta içinde düzenlediği toplantıda Ankara’da geleceğin emin adımlarla inşası sırasında turizme verilen önemi bir kez daha izlemek biz turizmcilere güç verdi.
Gezmeye kendi kentimizden ve yöremizden başlamak en güzeli. Yılda birkaç kez kendinizin konuğu olmayı, ailenizi ağırlamayı da deneyebilirsiniz.
İstanbul EMITT ve diğerlerinin izleyeceği İç turizm Fuarları İzmir’de başladı bile. Yılbaşı turlarının ardından erken rezervasyon teklifleri siz gezi dostlarıyla paylaşılmaya başlayacak. Yazlıkları nedeniyle mekan değiştirenlerle beraber 30 milyon kişiye yakın bir iç turizm pazarımız var.Bir de her nedense istatistiklere yansıtılmayan yurt dışında oturan, çalışan, kazanan ve tatillerini burada geçiren vatandaşlarımızı unutmamak gerekli.
Yeni yıla girerken ne düşünürseniz o gerçekleşirmiş derler. 2011 yılının tatil programı yılbaşı gecesi dostlarla paylaşabileceğiniz güzel bir konu olabilir.
Yazının Devamını Oku

Engelsiz kentler

11 Aralık 2010
BU yazımda, imkanlar tanındığında bunları doğru politikalar ve kararlarla en iyi şekilde değerlendirebilme yeteneğimizin varlığını ortaya koyan iki etkinliği sizlerle de paylaşmak istiyorum. Ankara Skal International’in, Ankara Kalesi’ndeki Çukurhan Divan Butik Otel’de düzenlediği toplantı, kent turizminin gelişiminde çatıyı oluşturan kavramlardan olan Eski Kent’in vazgeçilmezliğini bir kez daha ortaya koydu. Öncü ve örnek bir yapı ve işletme olarak niteleyebileceğimiz tesis daha önce içindeki müzesiyle işletmeye açılmış bulunan Çengel Han ile de bütünleşik bir hizmet sunuyor. Aynı zamanda Ankara’da turizm sektörünün gücünü artıran ve çoğu ATİD üyesi olan işletmelerimizle üzerinde çalıştığımız “kentimizde kendimizin konuğu olalım” şeklinde özetleyebileceğimiz projemiz için de bize cesaret veren bir başlangıç. Kale’de yüksek hizmet standardı sunan bu örnek yatırımla, genişleyen bir çemberde, geleneksel yapı bozulmadan, bir turizm merkezi olabileceğini bir kez daha görmüş olduk.

Yol gösterici birim

Toplantı sırasında Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı’nın eski eserlerin yeniden düzenlenmesinin yatırımcılara sağlayacağı vergi kolaylıkları; turizm işletmeleri ile birliklere verilecek fuar destekleri ve 2011 yılı tanıtma çalışmaları ile ilgili açıklamaları projelerimiz ve görüşlerimiz için bizlere destek oluşturdu. Bakanlığımızın hazırladığı bu ortam Turizm konusunda valimizin çabaları ile başlatılan çalışmalarla da uyum sağlıyor. Ankara’da turizm değerlerinin tespiti aşaması geçilerek somut projeler üretilmeye başlandı. Uygulama aşamasında Ankara Kalkınma Ajansı’nın daha aktif olabileceğini düşünüyorum. Öncelikle ajans bünyesinde turizm konusunda bir birim kurulması yararlı olacaktır. Emlak vergileriyle birlikte ödenen taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payından sağlanan fondan ve uluslararası desteklerden daha çok yararlanmamızı sağlayacak projeler için yol gösterici böyle bir birime ihtiyacımız var.

Yeter ki fırsat verilsin

3 Aralık günü Uluslararası Engelliler Derneği’nin düzenlediği etkinlik gerçekten düşüncelerdeki engelleri yenebildiğimiz sürece neler yapılabileceğinin bir kanıtıydı. İŞKUR ve ÖZİDA’nın (Başbakanlık Özürlüler İdaresi) katkıları ile meslek edinen çocuklarımıza TÜROFED olarak katkıda bulunabileceğimizi ifade eden yazımızı, Uluslararası Engelliler Derneği Başkan İsmet Türker’e verdik. Turizm işletmelerinin bu konuda karşılaştıkları sorunları bu iki yetkili kuruluşla paylaşmak fırsatını da bulduk; birlikte projeler gerçekleştirebileceğimizi gördük. Başkan Türker’in nezdinde UED’yi, değerli öğretmenlerimizi ve kendi işyerlerinde engelli çalıştırarak destek veren kuruluşlarımızı örnek çabaları nedeniyle buradan tekrar kutluyorum. Bu konuda yapılabileceklerin özeti başkanın “yeter ki fırsat verilsin” cümlesinde saklıydı. Turizmciler olarak, Gerçekten tüm bireylerin ve kurumların üreteceği, ortak çözümlerle ulaşılacak engelsiz yapılar ve engelsiz kentlerin, başta turizm olmak üzere modern Türkiye’yi her konuda daha güçlü kılacağına inanıyoruz.
Yazının Devamını Oku

Kentinizde bir gün turist olun

4 Aralık 2010
ANKARA Kulübü Derneği, Ankara’daki gelişmelere katkısı olacak açık oturumlardan birine daha “Marka Kent Olma Yolunda Ankara” adıyla ev sahipliği yaptı. Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürü Doğan Acar’ın yönettiği oturum Ankara Vali Yardımcısı Yıldırım Uçar ve Kulüp Başkanı Dr. Metin Özarslan tarafından açıldı. Bizimle beraber Ankara Rehberler Derneği, Ankara Gezginler Grubu Başkanı ve TÜRSAB temsilcisi tarafından sunulan bildiriler ilgi ile izlendi. Valimizin Başkanı olduğu Ankara Kalkınma Ajansı Temsilcisinin toplantı sırasında açıkladığı turizm programları gücümüzü artıracak destekleri içeriyor.

Size kenti dolaştırır

Zamanın hızına yetişemediğimiz şekilde aktığı günümüzde Kültür ekonomileri sürdürülebilir turizmin temeli olmaya devam ediyor.Çağdaş turizm kentlerinin gelişimi için önem taşıyor, özen bekliyor ve her türlü desteği de hak ediyor. Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği ve TÜROFED olarak kenti yaşayanlara ve ziyaretçilerine tanıştıran kimlik şeklinde tanımlanan kentsel kültürü, öncelikle turizm anlamında yeniden oluşturmaya çalışıyoruz. Kültür Ekonomisi ve Ankara konulu tebliğimizin bazı bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Augutos Tapınağı-Hacı Bayram birlikteliğinin inanç turizmi boyutundaki yerinden başlarsak. Öncelikle felsefi temelinin tartışılacağı bir Hacıbayrak Merkezi ve Kültür Enstitüsü oluşturulması yararlı olacaktır. Aynı şekilde 770’nci doğum yılını kutladığımız Yunus Emre’nin yaşadığı Nallıhan’da da benzeri bir oluşum kültür ekonomisine katkı sağlayacaktır.

Dünya kentlerinde iki ulaşım merkezi vardır. Birincisi sizi kente ulaştırır; diğeri kenti dolaştırır. Adı ”Gezi Otobüsleri Terminali (Merkezi)” olan bu mahalde seyahat acenteleri ve tur rehberleri hazır beklerler. Avrupa Kentlerinde çok rastladığımız bu merkez, kamu ulaşımının turizm amaçlı düşünülmediği Ankara’da, daha da önem kazanıyor. Gündemde olduğu için, günde 5 bin kişiye 400 otobüsle 50’den fazla seçeneğin sunulduğu Şanghay’daki merkezi örnek vermek istiyorum. Bizde de benzeri merkezler oluştuğunda İl Müdürlüğümüzün önerdiği 44 müzeye ulaşımı sağlayacak imkanlar ve müzeler arasında yürüyerek gezilebilecek güzergahlar oluşacaktır.

Kale kitabın kabı gibi

Bir ikinci oluşum da Eski Kent (Ana Yerleşim) Merkezidir. Bu, Ankara’da giderek önem kazanan Kale çevresidir. Burası mutlaka görülmesi gereken, yani bir kitabın kabı gibi olan yerdir. Sonra devamını dilediğiniz gibi okursunuz. Demokrasi ve cumhuriyetin temelini oluşturan TBMM Binaları ve Meclis oturumlarının dünyada olduğu gibi gezilebilir; izlenebilir olması özellikle gençlerimiz ve çocuklarımız açısından önemlidir. Müze Kartlarını büyüklere değil çocuklarımıza dağıtalım onlar bu kültürü büyüklerine ve kendilerinden sonra gelenlere aktarsınlar.

Dünyada kentlerin en önemli gezgin potansiyeli orada yaşayanlardır. Dünya kentlerinin turizm gelişim planlarını yaparken esas aldıkları ilke ve kapasite de budur. Kenti kentliyle bölüşebildiğiniz sürece artı potansiyelini kendisi sağlayacaktır. Onun için diyorum ki “Kentinizde bir gün Turist olun.” Ankara Büyükelçiliklerin bulunduğu ve 39 kardeş kente sahip bir başkent. Bunlarla iki yılda bir etkinlik yapılsa her yıl haftalar dolmuş olur.
Yazının Devamını Oku

Misafir anne projesi uluslararası olsun

27 Kasım 2010
TÜM okurlarımızın bayramının mutlu geçtiğini düşünüyorum.Bayramlarımızı, geleneklerimizi ihmal etmeden turizm ağırlıklı kutlamanın çözümlerini de oluşturan bir toplum olduğumuzu bir kez daha görmüş olduk. Gelecek bayramları özellikle trafik kazalarının olumsuzluklarından daha az etkilenmiş olarak yaşamayı diliyorum.
Yaşamımız gibi tatilimizin ve yolculuklarımızın süresi kadar kalitesini de yükseltmek bizim elimizde.
Bu yazımda öncelik vermek istediğim konu bayramın güzel günlerinde okuduğum bir haberden kaynaklanıyordu. Sağlık Bakanlığımızın Misafir Anne Projesini okuduğumda köylerine mutlu ve sağlıklı şekilde dönen annelerin sevincini sizlerle de paylaşmak istedim. Sağlık Bakanlığımızın bu projesini yakın zamanların tüm ülkede uygulanması gereken yüzyılın anne ve çocuk sağlığı projesi olarak değerlendiriyorum.
Proje kısaca, doğumuna bir ay kalan annelerin köylerden merkezlere ulaştırılması; bu süre içerisinde otellerde ve kamu kuruluşlarının misafirhanelerinde ağırlanması ve doğum sonrası evlerine dönmelerini içeriyor. Habere göre bir yıl içersinde bu imkandan yararlanan anne sayısı 12 bin 500 civarında.
Yenilikçi uygulama
Sağlık turizminde yeni bir boyuta ulaşmanın işareti olarak gördüğümüz Misafir Anne Projesi’ne benzer yenilikçi uygulamaların çevre ülkeleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi Türkiye’ye büyük kazanımlar getirecek; konaklama ve turizm sektörüne de doğrudan katkı sağlayacaktır.
Cumhuriyetimizin kuruluşu ile birlikte sağlık hizmetlerinin değerli hekimlerimizin yetiştiği Ankara’daki Tıp Fakülteleri, Gülhane Tıp Fakültesi, Yüksek İhtisas Hastanesi ve özelliğini hala koruyan Ankara Numune Hastanesi ile Anadolu’ya yayılmaya başladığını görüyoruz. Askerliğini sağlık sınıfında yapanların köylerinde “doktor” olarak çağrıldığı dönemlerden yurdun her tarafında Tıp Fakülteleri, Devlet Hastaneleri ve Sağlık Meslek Okulları ile başlayan bir hamlenin özel sağlık kurumlarının katkıları ile uluslar arası bir değer kazandığını memnuniyetle izliyoruz.
Sağlıklı dönen kazanım
Bu arada kentlerimizin sağlık turizmi açısından planlanmasında yeni bir yapılanmaya ihtiyaç bulunduğunu düşünüyorum. Araç ve yaya trafiğinin çevreye daha uyumlu ve huzurlu hale getirilmesi yanında hasta yakınları ve hastane dönemi sonrasında bir süre daha kalmak zorunda olanlar için de konaklama ve ulaşım imkanlarının yeniden düzenlenmesi gerekecektir. TÜROFED olarak tedavi ve iyileştirme (rehabilitasyon) aşamalarında sağlık kurumları ile otel işbirliğini esas alan projelerin özel olarak desteklenmesini öneriyoruz.
Turist sağlığından sağlık turizmine ulaşan süreçte sağlanan başarının sürekli olabilmesinin yolu Misafir Anne Projesi gibi örneklerin geliştirilmesinden geçiyor. Hastaları tedavi etmek bir başarı ve ülkesine sağlıkla, mutlulukla dönen her kişi sağlık turizmi açısından bizim için bir kazanım. Gelecek için daha sağlam temeller atmak dünyanın hedefi olan sağlıklı toplum, koruyucu tıp ve sağlık eğitimi konularını ihmal etmeden yapılabilecekleri de bu alana dahil etmekle mümkün olabilecektir.
Yazının Devamını Oku

Turizm eğitimi özendirilmeli

20 Kasım 2010
TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin kuruluşunun iki önemli olayının çocuklara ve gençlere emanet edilmesi, nesilleri hedef alan, eşi olmayan bir öngörüdür. Oluşturulan bu taşıyıcı sistem içersinde gençlerimizi aramızda daha çok görmek; ülke ekonomisi kadar, turizm ekonomisinin gelişimi için de önem taşıyor; gençlerimiz bu konuda her desteği hak ediyorlar. TÜROFED olarak hedefimiz işletmelerimizin çevre dostu olduğu kadar çalışanların da dostu olmasıdır. Hükümetimiz tarafından geçen hafta bizim de üzerinde durduğumuz, desteklediğimiz bazı önerileri de kapsayan yeni bir istihdam politikası açıklandı. Gençlere ve kadınlara öncelik veren yeni istihdam paketinin bu yolda getirdiği imkânlardan daha çok yararlanılması bazında bazı önerilerimizi paylaşmak istiyorum.

Aranan kişiler olmalılar

Öncelikle ATİD olarak üniversitelerimizle gençlerimizin turizm eğitimine yönlendirilmesi, özendirilmesi için bir proje başlatmanın hazırlıklarını yaptığımızı buradan duyurmak istiyorum. Turizm eğitiminin çok yönlülüğü ve iş bulma imkânları konusunda kamuoyunu aydınlatmak ve tercihlerde turizm bölümlerinin seçimini tekrar ön sıralara taşımayı amaçlayan bu projemiz ilgi duyan tüm kurum ve kuruluşların katkısına açık olacaktır. Amacımız gençlerimizin turizm sevgisi ve heyecanı ile yetişmeleri ve işlerini bu anlayışla yapmalarıdır. Ayrıca üyesi bulunduğum Mesleki Yeterlilik Kurulu çalışmalarının tamamlayıcı bir sonuca varmasında eğitim gören gençlerimizin mesleki yeterlilik tablosuna hak ettikleri yerden girmeleri ve aşamaları tamamlamaları konusunda da bir çabanın içinde olacağım.

Şenlikler ilerleyecek

Bu yıl yaşadığımız iki olaya değinmeden geçemeyeceğim. 2010 Avrupa Kültür Başkentleri projeleri kapsamında Duisburg’da “Melekler Seni Dinler” ve “Uyu Güzel Bebeğim” adlı ninnilerini yorumlayan Leyla Gencer Çocuk ve Gençlik Operası Yöneticisi İpek Böler’in başarısının en belirgin ölçüsü festivale “Melekler Seni Dinler” adının verilmesiydi. Daha önce sağladığımız bir başka başarı da Koro şefi Doç. Dr. Ahter Destan yönetiminde, Belçika’da Türkiye yi temsil eden Ankara Devlet Çoksesli Çocuk Korosu’nun “Yılın Korosu” unvanına layık görülmesidir.
Ankara Valisi Sayın Alaaddin Yüksel’in, “Önümüzdeki zaman diliminde önceki yıllarda bütün dünya ülke çocuklarıyla Ankara’da gerçekleştirdiğimiz çocuk şenliklerini, daha ileri noktalara götüreceğiz. Bütün dünya çocuklarıyla burada buluşmaya, onlarla kucaklaşmaya sevgi çiçekleriyle dünyanın aradığı barışı onlarla sağlamaya kararlıyız” ilkesi kapsamında hareket edilen yeni bir çocuk ve gençlik turizmi anlayışına ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum.

Çocuk erkil yapılanma

Daha önceki bir yazımda tatil yerlerinin seçiminde çocukların rolüne ve turizmde çocuk erkil bir yapılanma olduğuna değinmiştim. Şimdi de İnternet ve benzeri ortamlarda tüm dünya ile irtibat halinde gençlerimiz için ilköğretim aşamasından itibaren yaratıcı bazı öneriler, bilgiler ve destekler hazırlamasını gündeme getirmek istiyorum.
Gençlerimize ulaşımın sağladığı kolaylıklardan yararlanmalarını hatırlatmak; bu alanda çalışan seyahat acentelerinin imkânlarını kullanmaya, onları trenlerle gençlik turlarından (interrail) yararlanarak vize istemeyen ülkelerden başlayan bir açılıma davet etmek istiyorum. Bu seyahatler geleceğin yöneticilerine şimdiden dünya çapında dostlar, dostluklar kazandırmaya, bu temele dayanan yeni iş imkânları oluşturmaya başlayacaktır.
Yazının Devamını Oku

Ankalılarla birlikte yaşayan Başkentliler

13 Kasım 2010
10 KASIM günü bir kez daha andığımız Atatürk’ün gelişinden sonra Ankara artık sadece bir coğrafi tanım değildi. Atatürk’ün katkıları ile Ankara’da yeni bir başkent oluşması için yapılanlar kendi içersinde yeni bir yaşam tarzını, bir düşünceyi, bir görüşü ve bir uyumu ifade ediyordu. Ankaralılar da bu oluşuma özveri ile destek verdi.

Ankara’da yönetici olanlar uzun yıllar kenti hep bu uyumu dikkate alarak yönettiler. Atatürk’ü, bu anlayışı ve değişimi Ankara’ya getiren, bir örnek hemşerimiz olarak tanımlamak istedim.
Ankara resmen başkent olmadan 23 Nisan 1920 günü Anadolu’da seçimi kazanarak Ankara’ya gelenler bu yeni anlayışın ilk tanıklarıydı. Gerçekten yeni bir kente yeni bir kimlikle gelmişlerdi.
Cumhuriyetin tanıkları
Bu hep böyle oldu, Ankaralılar ev sahibi olarak yeni ortamı, yabancı diplomasiyi, Cumhuriyet ve Egemenliğin gereği olan kurum ve kuruluşları tanıyor kentlerinin farkını yaşıyorlar; keyif alıyorlardı Ankaralılar hizmet için kentlerine gelen Başkentli hemşehrilerine Ulus’tan Çankaya’ya ulaşan en değerli arazilerini de tahsis ettiler. Ankara’da Alman Kültür Merkezi tarafından tespit edilen, yakın tarihin izlerini taşıyan 50’ye yakın yapı, mimari olduğu kadar işlev olarak da Başkentin ilk yıllarının günümüze uzanan tanıklarıdır.
Bu arada Ankara, hanlarda kalmaya başlayan TBMM üyelerinin ve yabancıların konaklayacakları yer ihtiyacı nedeniyle oteller (Ankara Palas) ve Vakıf Apartmanları ile turizme de açılmaya başlıyordu. Ankara’daki oteller aynı zamanda Türkiye’nin her köşesinden gelenlerin yönetenleri ile buluştuğu birer mekandı.
Çözümlerin merkezi
Günümüzde TÜROFED üyesi işletmelerimizde devam eden bu geleneğin öncüleri Bulvar Palas, Büyük Ankara, Mola, Dedeman sorunların paylaşıldığı ortamlardı. Koç Holding, Müze olarak Çengelhan ve butik otel olarak Çukurhan Projeleri ile hem Ankaralı hem de Başkentli olarak Kale’de yeni bir anlayış başlattı. Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay’ın destekleri ile Altındağ Belediyesi tarafından yapılan çalışmaları ve Cer Modern’i bir başkentli olarak yakın tarihin Ankara’ya en önemli katkıları arasında değerlendiriyorum.

Yazının Devamını Oku

EXPO için hedef büyütmek gerekli

6 Kasım 2010
TÜRKİYE olarak başarılı katılımlarımız arasında yer alacak Shanghay EXPO 31 Ekim 2010 günü kapandı. Uluslararası Sergiler Komitesi (BIE) kurallarına göre gerçekleşen EXPO’ların (Expositions = Evrensel Sergiler) tarihi 1851 yılına dayanmaktadır. Şimdiye kadar 66 kez gerçekleşen EXPO’larda, ülkeler arası ticaret ve kültür paylaşımı hedeflenmektedir. Uluslararası her etkinliğin, hedefleri arasına konabildiği sürece, sadece yapıldığı yörenin değil tüm ülkenin ekonomisi, turizmi ve toplumsal yaşamı açısından da ülkenin dışa açılan yüzü olarak çok önemli kazanımlar sağlayacağı unutulmamalıdır.
Üyesi olduğum, Dünya Turizm Gazetecileri ve Yazarları Federasyonu’nun (FIJET) önceki Genel Kurul çalışmaları EXPO başlamadan önce Shanghay’da yapılmıştı. Türkiye’den katılan heyet üyelerinin gezi izlenimlerinden beklenen ziyaretçi sayısının 70 milyon olarak tahmin edildiğini öğrenmiştim. Gerçekten çok iddialı bir hedefti. Shanghay EXPO 2010 Sonuç raporuna göre 73 milyon kişi tarafından ziyaret edildi ve hedef fazlası ile gerçekleşti.

Yapıcı rekabetin önemi

Duyumlarımız, Çinlilerin önünde uzun kuyruklar oluşturduğu, tasarım (Çatalhöyük), tema (uygarlıkların beşiği), sergileme zenginliği ve çeşitli etkinlikleriyle yerel ve yabancı basın yanında EXPO tarafından da ilgi ile izlenen Türkiye standı fuarın bitiminde söküleceği yönünde. EXPO alanının Shanghay kentinde çok amaçlı olarak yeni bir kimlikle korunacağı bilinmekteydi. 7,5 milyon kişinin ziyaret ettiği standımız Çin’le turizm ve ticaret alanındaki yeni hedeflerimiz için Shanghay’daki merkezimiz olabilirdi.
Bu yazımızla, katılımda başarılı olduğumuz bir alanda gerçekleştirmeye talip olduğumuz EXPO’ları aynı yüksek hedeflerle planlamak ve gerçekleştirmek için mütevazı hedeflerle yetinmemek gerektiğini karar vericilere iletebilmeyi amaçlıyoruz. EXPO ve benzeri (Kültür Başkentleri gibi) etkinlilerde seçime katılan üyeler için üyelerin üzerinde durdukları önemli konular kentteki altyapı, yaşam tarzı için çok önemli olanı ise gönüllüler olarak tanımlanan halkın ilgisi.
Söz gelimi Milano ile İzmir arasındaki tercihte bu tespit İzmir’de 10 bin kişi iken, Milano’da 38 bin kişiydi. Shanghay’da ise 140 bin gönüllü EXPO için önceden hazırlandı; tüm kent yakın çevresiyle birlikte bu etkinlik için ilk günden itibaren elele vermişti. Uluslararası etkinliklerin paylaşımcı ve katılımcı bir anlayışla planlanması ve kentsel yaşam, seçici kurulların kararlarını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle ülke genelinde yapıcı ve destekleyici bir rekabet ortamında hareket edilmesi gerekmektedir.

İzlenimler paylaşılmalı

Karar aşamasında katkı sağlayanlar (meslek ve sivil toplum kuruluşları gibi) ile sınırlı kalmayan, çevresine ve ülkenin ilgili yörelerine uzanan, paylaşım ve katılımın yüksek olduğu etkinlikler her zaman daha başarılı oluyor. Çin’in EXPO 2010 öncesinde bunu gerçekleştirdiğini yine fuar öncesinde yapılan yayınlardan izlemiştik. Çevreye ve Pekin’e kadar uzanan geziler, turizm açısından katkı sağlarken kentteki konaklama talebinin aşırı yüklenmesini önlemişti.
İzmir ve Ankara için yapılan 50 milyon ziyaretçi hedefini Türkiye’nin bölgesinde kazandığı yeni konum ve katılımcı ülkelerin tatmin olabileceği bir seviyede yeniden gözden geçirilmesi konusunu gündeme getirmek istiyorum. Antalya’nın da daha yüksek hedeflerle katılabileceği uluslararası sergiler ortamının yapıcı bir rekabet anlayışı ile değerlendirilmesi görüşündeyim.
Shanghay ve daha önceki etkinliklere katılan Türk EXPO Komitesi’nin izlenim ve önerilerini kamuoyu ile paylaşmalarını bekliyoruz. EXPO Seçicilerinin bundan sonra düzenlenecek EXPO’lar için hedefler ve altyapılar konusunda daha titiz olacaklarını sanıyor; bu açıdan verilecek mesajlarla TÜROFED ve meslek kuruluşları olarak bizlere, katılımcılık ve benimsenme davranışları açısından da yörelerimize yardımcı olacaklarını umuyorum.
Yazının Devamını Oku

Cumhuriyet kazanımdır

30 Ekim 2010
“CUMHURİYET Bayramı halkın daha çok katılabileceği ortamlarda gerçek bir bayram ortamında kutlanmalı ve yaşanmalıdır.”

Bu sözler Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay’a ait. Sayın Bakan Ankara’da TÜROFED Yönetimi olarak TBMM Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin ve milletvekillerimizle birlikte izlemekten mutlu olduğumuz Cumhuriyet Bayramı Konseri sırasında bu anlayışla tüm ülkede 60 muhtelif yerde kutlama programları yapıldığını da yukarıdaki sözlerine ekledi. Ayrıca bir bayram hediyesi olarak değerlendirdiğim bir başka müjdeyi de Sayın Bakan’dan bir kez daha duymuş olduk. Bu Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün kendi sesinin ve çok sayıda filmin gerçek, net kayıtlarla izlenebilir hale getirilmesi konusunda Bakanlık olarak gerçekleştirilen projeydi. Restorasyon çalışmaları tamamlanarak kamuoyu ile paylaşılan görüntülerin geniş hali Bakanlığın web sitesi belgesel.gov.tr adresinde bulunmaktadır.
Turizmde ilk adımlarSayın Bakan’ın açıklamalarını siz sayın okurlarımıza paylaşmak ve sizleri de bu programlarda Cumhuriyet coşkusunu yaşamaya davet etmek istedim.
Yüz yaşına yaklaşan cumhuriyetimizin her alanda olduğu gibi turizm için de bir kazanım olduğunu düşünüyorum. Cumhuriyetimizin ilk sivil toplum kuruluşu bugünkü turizm yapımızın temelini oluşturan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’dur. Uluslararası tanıtımın önemi dikkate alınarak Atatürk’ün emri ile kurulan kulübe Cumhuriyetin ilanından sonra yapılacak turizm amaçlı ilk uluslararası kongre için Dolmabahçe Sarayı tahsis edilmiştir. Kongreden sonra kulüp Türkiye’nin ilk tanıtıcı yayınlarını da hazırlamıştır. Bu başlangıç tüm turizmcilerin dünya ölçüsünün üzerinde bir başarı ile gerçekleştirdikleri çağdaş ağırlama ve ülkedeki çağdaş yaşam ortamında kamu ve özel sektör işbirliği ile sürdürülmektedir.
Cumhuriyet, Türkiye’nin başarı ile yaşadığı bir çağdaşlaşma sürecidir. Bu süreçte kendini en iyi ifade eden sektörlerden birinin 150 yıla varan tarih ile turizm olduğunu açıklamaktan mutlu oluyorum. Cumhuriyetin kazanımlarının sağladığı bir ortamda çalışan turizm sektörünün ülkenin dünyada söz sahibi olmasına da önemli katkıları olduğunu ifade etmek isterim.
Hedefler belirlendi
Cumhuriyetin 90.yaşını Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nın ellinci kuruluş yılını birlikte kutlayacağız. Cumhuriyetimizin, kuruluşunu izleyen yıllardan itibaren ülkeye kazandırdığı her imkan, turizmin gelişimi için de bir kazanım sağlamıştır. Bugün Anadolu topraklarının 12 bin yıllık kültürel mirasını, Anadolu’dan dünyaya yayılan düşünce birikimlerini turizm yoluyla değerlendiren bakanlığın bünyesinde cumhuriyetin çağdaş dünyaya açılımı olarak kabul edilen kurumlar yer alıyor. Cumhuriyet’in yüzüncü yılını kutlamaya hazırlanan Türkiye’de hedeflerini belirlemiş bir turizm sektörü var.
Sağlanan bu ortamı ekonomiye katkı olarak kullanmaya hazır bir turizm sektörü ve yeni imkanları ortaya çıkarmak konusunda yarışan bir yönetim anlayışı var. Yüzüncü yıla varırken bir kültür ve turizm seferberliği içindeyiz. Turizmin ve kültürün sadece kişilerin bazı yerleri ziyaretinden ibaret olmadığı, yörenin toplumsal ve ekonomik yaşamına da katkıda bulunacak faaliyetlerin tümünü ifade eden yeni bir anlayışın oluşmasına uzanacağını görüyoruz. Bu nedenle de son yıllarda illerimizin turizmin kültür ekonomilerinin paydaşı olmasını sağlayıcı çalışmalara verdiği önemi olarak takdirle karşılıyor; katkıda bulunuyoruz.

 

Yazının Devamını Oku